Giriş

Bize Vekî, ona Süfyan, ona Ma'bed b. Hâlid, ona da Hârise b. Vehb el-Huzâî'nin dediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Size cennetlikleri haber vereyim mi? Onlar güçsüz olan ve zayıf görülen kimselerdir. Allah’a yemin etseler Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz. Cehennemlikleri size haber vereyim mi? Katı kalpli, cimri ve kibirli kimselerdir."


Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
67863 HM018935 İbn Hanbel, IV, 305

Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona Şu’be, ona Ma’bed b. Hâlid, ona da Hârise b. Vehb şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) 'Size cennetlikleri haber vereyim mi?' buyurdu. (Sahâbe) 'evet' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'güçsüz ve insanlar tarafından da zayıf görülen kişilerdir. Onlar Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerini boşa çıkarmaz' buyurdu. Sonra Allah Rasulü (sav) 'size cehennemlikleri haber vereyim mi?' buyurdu. (sahâbe yine) 'evet' dedi Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'kalbi katı, mal biriktiren ve cimrilik yapan, kibirli kimselerdir' buyurdu."


    Öneri Formu
14208 M007187 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 46

Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etmiş, rivayetinde "أَلاَ أَدُلُّكُمْ" ifadesini kullanmıştır.


Açıklama: Hadisin tam metni için M007187 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
14209 M007188 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 46

Bize Yahya b. Saîd, ona Ebu Hayyân, ona Ebu Zür'a b. Amr b. Cerîr, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) bir gün et getirilmiş ve kendisine, (etin) sevdiği tarafı olan kol kısmı ikram edilmişti. Hz. Peygamber (sav) ondan bir ısırık aldıktan sonra şöyle buyurmuştur: "Ben kıyamet günü insanların efendisiyim! Bunun neden olduğunu bilir misiniz? Allah, Kıyamet günü insanların, ilklerini ve sonuncularını düz bir yerde toplar. Onlara münadiyi işittirir. Onlara görmeyi keskinleştirir. Güneş de yaklaşır. İnsanları güç yetiremeyecekleri ve tahammül edemeyecekleri gam ve keder kaplar. İnsanların bir kısmı, bir kısmına, 'içinde bulunduğunuz hali görmüyor musunuz? Başınıza geleni görmüyor musunuz? Rabbiniz için size şefaatçi olacak birine bakmaz mısınız?' der. İnsanların bir kısmı, diğer bir kısmına 'Adem'e gidin' der. Adem'e gelirler ve 'ey Adem! Sen, insanların babasısın. Allah seni kudreti ile yarattı, sana ruhundan üfledi ve meleklere emretti de sana secde ettiler. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Adem 'Rabbim bugün, o kadar öfkelendi ki ne bundan önce, ne de bundan sonra böyle öfkelenmeyecektir. O bana ağacı yasakladı. Ben ise ona isyan ettim! Ben derdime yanarım. Benden başkasına, Nuh'a gidin' der. Nuh'a gelir ve 'ey Nuh! Sen yeryüzündeki peygamberlerin ilkisin. Allah seni şükreden bir kul olarak isimlendirdi. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Nuh onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Benim kavmime ettiğim bir dua vardı, (bundan dolayı ben şefaatte bulunamam), ben kendi derdime düştüm. Siz İbrahim'e (sav) gidin' der. İbrahim'e gelip 'sen Allah'ın Peygamberi, yeryüzündeki dostusun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İbrahim onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir' der ve bir kaç kez söylediği yalanlarından bahsedip 'ben kendi derdime düşmüşüm, siz benden başkasına, Musa'ya gidin' der. Musa'ya (sav) gelip 'ey Musa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. Allah, elçiliğine seçerek ve seninle konuşarak seni üstün kılmıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Musa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Ben öldürmemem gereken birini öldürdüm. Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz İsa'ya (sav) gidin. İsa'ya gelip 'ey İsa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. İnsanlarla beşikte iken konuştun. Allah'ın, Meryem'e kendisinden ulaştırdığı bir kelimesi ve ondan bir ruhsun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İsa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. -Hz. Peygamber, onun bir hatasını zikretmedi- Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz benden başkasına, Muhammed'e (sav) gidin' der. En sonunda bana gelip 'ey Muhammed! Sen, Allah'ın Rasulü ve peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Ben de kalkıp Arş'ın altına gelirim. Rabbim için secdeye kapanırım. Ardından Allah, bana ihsanda bulunur. Benden önce kimseye ihsanda bulunmadığı Hamd cümlelerini ve güzel övgülerini bana ilham eder. Ardından 'ey Muhammed! Kaldır başını, iste verilsin, Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırıp 'ya Rabbi! Ümmetim, ümmetim' derim. Bunun üzerine bana 'ey Muhammed! Ümmetinden hesaba çekilmeyecek olanları cennet kapılarının sağ kapısından cennete koy. Onlar, bu kapı dışındaki (kapılarda da) insanların ortaklarıdırlar' denilir. Muhammed'in canını kudretinde bulundurana yemin olsun ki, cennet kapılarından ikisinin arası Mekke ile Hecer arası ya da Mekke ile Busrâ arası gibidir."


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنَا سَيِّدُ النَّاسِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

    Öneri Formu
60080 HM009621 İbn Hanbel, II, 436

Bize Hasan, ona İbn Lehîa, ona Ebu Nadr, ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Size cehennemlikleri ve cennetlikleri haber vereyim mi? Cennetlikler, güçsüz olan ve zayıf görülen, üstü başı dağınık, iki elbisesi de eski püskü kimselerdir. Allah’a yemin etseler Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz. Cehennemlikler ise katı kalpli, cimri, çok mal biriktiren, vermesi gerekeni vermeyen ve peşinden gideni çok olan kimselerdir."


Açıklama: mütabileriyle sahihtir.

    Öneri Formu
60623 HM012504 İbn Hanbel, III, 145

Bize Yunus, ona Leys, ona Yezîd b. Hâd, ona Amr b. Ebu Amr, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü, insanlar içinde ilk defa kabri açılacak olan benim. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Hamd sancağı bana verilecek. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Kıyamet gününde insanların efendisi benim. Ama övünmek için söylemiyorum. Cennete ilk girecek kişi de benim. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Cennetin kapısına geleceğim, kapının halkasını tutup çalacağım. Melekler 'Bu kimdir?' diyecek. 'Ben Muhammed’im' diyeceğim. Bana kapı açılacak, içeri gireceğim. Cebbâr (Rabbim) bana yönelmiş olarak karşıma çıkacak. Ben ona secde edeceğim. Allah Teâlâ 'başını kaldır ey Muhammed, konuş, dinlenesin, dile, dileğin kabul edilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' buyuracak. Ben başımı kaldırıp 'Ümmetim, ümmetim ey Rabbim' diyeceğim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde bir arpa tanesi kadar iman bulunanı cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım. Sonra yine Rabbim bana yönelir, tekrar secde ederim. Allah yine 'kaldır başını, konuş dinlensin, dile verilsin, şefaat et şefaatin kabul edilsin' buyurur. Ben başımı kaldırır ve 'ey Rabbim, ümmetim, ümmetim' derim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde yarım arpa tanesi kadar iman bulunanı Cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım. Sonra yine Rabbim bana yönelir, tekrar secde ederim. Allah yine 'kaldır başını, konuş dinlensin, dile verilsin, şefaat et şefaatin kabul edilsin' buyurur. Ben başımı kaldırır ve 'ey Rabbim, ümmetim, ümmetim' derim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde bir hardal tanesi kadar iman bulunanı Cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım." "Allah Teâlâ insanların hesabını bitirince, cehenneme giren ümmetimden geri kalanları da, orada bulunanlarla birlikte ateşe koyar. Cehennem ehli onlara 'Aziz ve Celil Allah’a ibadet etmeniz ne işinize yaradı? Hiçbir şeyi O'na ortak koşmamıştınız ama yine de buradasınız' derler. Bunun üzerine Aziz ve Celil Cebbâr (Allah) 'izzetim hakkı için, onları ateşten kurtaracağım' buyurur. Melek gönderilir, onlar, ateşte yanmış, kömür gibi olmuş bir şekilde, cehennemden çıkarılıp hayat nehrine bırakılırlar. Orada, sel sularının taşıdığı çerçöp üzerinde filizlenen tohum gibi yeniden yeşerir, dirilirler. Alınlarında 'bunlar Aziz ve Celil Allah’ın azatlı kullarıdır' yazısı olur. Melekler onları götürür, cennete girerler. Cennet ehli onları görünce 'Bunlar cehennemlikler değil mi?' derler. Cebbâr (Allah) 'hayır, bunlar, Aziz ve Celil olan Cebbâr'ın (Allah’ın) azatlı kullarıdır' buyurur."


    Öneri Formu
60590 HM012496 İbn Hanbel, III, 144

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Süleyman ve Mansur, onlara Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Hz. Ali şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) ile birlikte bir cenazedeydik. Kendisi düşünceye dalmış elindeki sopayla yeri çiziyordu. Bu esnada şöyle buyurdu: "Her biriniz için cennette veya cehennemde kalacağı yer boşaltılmış, sizin için hazırlanmıştır." Bunun üzerine sahabiler: Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var) dediler. Hz. Peygamber (sav): "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes niçin yaratıldıysa, o kendisine kolaylaştırılmıştır." buyurdu ve şu ayetleri okudu: "Artık kim verir ve sakınırsa (en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız, onda başarılı kılarız.) (Leyl-5-7)"


    Öneri Formu
21972 B006217 Buhari, Edeb, 120

Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; "Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi. Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.


    Öneri Formu
22196 B006268 Buhari, İsti'zan, 30

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Süleyman ve Mansur, onlara Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Hz. Ali şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) ile birlikte bir cenazedeydik. Kendisi düşünceye dalmış elindeki sopayla yeri çiziyordu. Bu esnada şöyle buyurdu: "Her biriniz için cennette veya cehennemde kalacağı yer boşaltılmış, sizin için hazırlanmıştır." Bunun üzerine sahabiler: Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var) dediler. Hz. Peygamber (sav): "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes niçin yaratıldıysa, o kendisine kolaylaştırılmıştır." buyurdu ve şu ayetleri okudu: "Artık kim verir ve sakınırsa (en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız, onda başarılı kılarız.) (Leyl-5-7)"


    Öneri Formu
279626 B006217-2 Buhari, Edeb, 120

Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; "Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi. Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.


    Öneri Formu
282169 B006268-2 Buhari, İsti'zan, 30