836 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona Şu’be, ona Ma’bed b. Hâlid, ona da Hârise b. Vehb şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) 'Size cennetlikleri haber vereyim mi?' buyurdu. (Sahâbe) 'evet' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'güçsüz ve insanlar tarafından da zayıf görülen kişilerdir. Onlar Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerini boşa çıkarmaz' buyurdu. Sonra Allah Rasulü (sav) 'size cehennemlikleri haber vereyim mi?' buyurdu. (sahâbe yine) 'evet' dedi Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'kalbi katı, mal biriktiren ve cimrilik yapan, kibirli kimselerdir' buyurdu."
İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.
Açıklama: İsnadı Şeyhân'ın şartlarına göre sahihtir.
Bize Yahya b. Saîd, ona Ebu Hayyân, ona Ebu Zür'a b. Amr b. Cerîr, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) bir gün et getirilmiş ve kendisine, (etin) sevdiği tarafı olan kol kısmı ikram edilmişti. Hz. Peygamber (sav) ondan bir ısırık aldıktan sonra şöyle buyurmuştur: "Ben kıyamet günü insanların efendisiyim! Bunun neden olduğunu bilir misiniz? Allah, Kıyamet günü insanların, ilklerini ve sonuncularını düz bir yerde toplar. Onlara münadiyi işittirir. Onlara görmeyi keskinleştirir. Güneş de yaklaşır. İnsanları güç yetiremeyecekleri ve tahammül edemeyecekleri gam ve keder kaplar. İnsanların bir kısmı, bir kısmına, 'içinde bulunduğunuz hali görmüyor musunuz? Başınıza geleni görmüyor musunuz? Rabbiniz için size şefaatçi olacak birine bakmaz mısınız?' der. İnsanların bir kısmı, diğer bir kısmına 'Adem'e gidin' der. Adem'e gelirler ve 'ey Adem! Sen, insanların babasısın. Allah seni kudreti ile yarattı, sana ruhundan üfledi ve meleklere emretti de sana secde ettiler. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Adem 'Rabbim bugün, o kadar öfkelendi ki ne bundan önce, ne de bundan sonra böyle öfkelenmeyecektir. O bana ağacı yasakladı. Ben ise ona isyan ettim! Ben derdime yanarım. Benden başkasına, Nuh'a gidin' der. Nuh'a gelir ve 'ey Nuh! Sen yeryüzündeki peygamberlerin ilkisin. Allah seni şükreden bir kul olarak isimlendirdi. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Nuh onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Benim kavmime ettiğim bir dua vardı, (bundan dolayı ben şefaatte bulunamam), ben kendi derdime düştüm. Siz İbrahim'e (sav) gidin' der. İbrahim'e gelip 'sen Allah'ın Peygamberi, yeryüzündeki dostusun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İbrahim onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir' der ve bir kaç kez söylediği yalanlarından bahsedip 'ben kendi derdime düşmüşüm, siz benden başkasına, Musa'ya gidin' der. Musa'ya (sav) gelip 'ey Musa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. Allah, elçiliğine seçerek ve seninle konuşarak seni üstün kılmıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Musa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Ben öldürmemem gereken birini öldürdüm. Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz İsa'ya (sav) gidin. İsa'ya gelip 'ey İsa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. İnsanlarla beşikte iken konuştun. Allah'ın, Meryem'e kendisinden ulaştırdığı bir kelimesi ve ondan bir ruhsun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İsa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. -Hz. Peygamber, onun bir hatasını zikretmedi- Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz benden başkasına, Muhammed'e (sav) gidin' der. En sonunda bana gelip 'ey Muhammed! Sen, Allah'ın Rasulü ve peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Ben de kalkıp Arş'ın altına gelirim. Rabbim için secdeye kapanırım. Ardından Allah, bana ihsanda bulunur. Benden önce kimseye ihsanda bulunmadığı Hamd cümlelerini ve güzel övgülerini bana ilham eder. Ardından 'ey Muhammed! Kaldır başını, iste verilsin, Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırıp 'ya Rabbi! Ümmetim, ümmetim' derim. Bunun üzerine bana 'ey Muhammed! Ümmetinden hesaba çekilmeyecek olanları cennet kapılarının sağ kapısından cennete koy. Onlar, bu kapı dışındaki (kapılarda da) insanların ortaklarıdırlar' denilir. Muhammed'in canını kudretinde bulundurana yemin olsun ki, cennet kapılarından ikisinin arası Mekke ile Hecer arası ya da Mekke ile Busrâ arası gibidir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنَا سَيِّدُ النَّاسِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Bize Vekî, ona Ali b. Mübârek, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Âmir el-Ukaylî, ona babası, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cennete girecek ilk üç kişiyi iyi bilirim. Onlar; şehitler, efendilerinin haklarının Allah’ın hakkını da yerine getiren köleler (hizmetçiler) ve iffetli davranan fakir kimselerdir. Cehenneme girecek ilk üç kişiyi çok iyi bilirim. Onlar da; kavmine eziyet eden devlet başkanı, hakkını (zekatını) vermediği mala sahip olan zengin ve övünüp duran fakirdir."
Açıklama: İsnad Âmir el-Ukaylî dolayısıyla zayıftır. Hadisin zayıflığı, ayrıntılı olarak 9492 numaralı hadiste açıklanmıştır.
Bana Ebu Ğassân el-Mismeî, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr b. Osman -hadisin lafızları Ebu Ğassân'a ve İbn Müsennâ'ya aittir-, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katâde (b. Diâme), ona Mutarrif b. Abdullah b. Şıhhîr, ona da İyâz b. Hımâr el-Mücâşi'î, Rasulullah'ın (sav) bir gün hutbede iken şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dikkat edin, Rabbim benden bana öğrettiklerinden sizin bilmediğiniz bazı şeyleri bugün size öğretmemi istedi. (Buyurdu ki) kuluma verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini hanif (tevhide yatkın) olarak yaratmışımdır. Ama (insanlardan, cinlerden) bazı şeytanlar gelerek onları dinlerinden uzaklaştırıp, benim kendilerine helal kıldıklarımı haram etmişler ve benim hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri, bana ortak koşmalarını onlara emretmişlerdir. Sonuçta Allah yeryüzü halkına bakarak, ehl-i kitaptan bazı kimseler hariç onların Arabına da Acemine de buğzetmiştir. Ayrıca (bana) şöyle buyurdu: Ben seni ve seninle de başkalarını imtihan edeyim diye peygamber olarak gönderdim. Sana uyurken de uyanıkken de okuyabileceğin, suyla yıkanıp silinemeyecek bir kitap indirdim. Allah bana Kureyş'i cayır cayır yakmamı da emretti. Ben 'Yâ Rabbi! O zaman benim başımı yarar ve onu (dilimlenmiş) bir ekmek parçasına çevirirler' dediğimde, 'Onlar seni nasıl memleketinden çıkardılarsa sen de onları çıkar. Onlara savaş aç ki, sana yardım edelim. İnfakta bulun, biz de sana lütuf ve keremde bulunalım. Sen bir ordu gönder. Biz (katımızdan) onun beş mislini gönderelim. Sana itaat edenlerle birlikte, isyan edenlere karşı savaş' buyurdu. Allah (cc) cennetliklerin de üç kısım olduğunu söyledi: Adaletli olan, insanlara iyilikte bulunup bu isteğine muvaffak kılınan iktidar sahipleri. Her bir akrabasına ve müslümana karşı merhametli ve ince kalpli olan kimseler. Bir de çoluk çocuk sahibi olup iffetli (harama bulaşmayan) ve onurlu davranan (ailesi için kimseye el açmayan) kimseler. Cehennemliklerin de şu beş kısım olduğunu (bana) bildirdi: Hiç bir aile ve mal edinmeden aranızda yaşayan ve sınır tanımadan haram işlemekten kaçınmayan zayıf kimseler. İlk fırsatta ihanetini açığa vuracak olan, aç gözlülüğü aşikar hainler. Sabah akşam seni ailen ve malın hakkında aldatmaya çalışan (onlarda gözü olan) kimseler. Allah (cc) bunlar arasında cimriliği yahut yalanı da zikretmiş, son olarak da kötü huylu küfürbaz kimselerdir demiştir." [Ebu Ğassân 'İnfak et, biz de sana infak edeceğiz' cümlesini rivayet etmemiştir.]
Bize Yunus, ona Leys, ona Yezîd b. Hâd, ona Amr b. Ebu Amr, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü, insanlar içinde ilk defa kabri açılacak olan benim. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Hamd sancağı bana verilecek. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Kıyamet gününde insanların efendisi benim. Ama övünmek için söylemiyorum. Cennete ilk girecek kişi de benim. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Cennetin kapısına geleceğim, kapının halkasını tutup çalacağım. Melekler 'Bu kimdir?' diyecek. 'Ben Muhammed’im' diyeceğim. Bana kapı açılacak, içeri gireceğim. Cebbâr (Rabbim) bana yönelmiş olarak karşıma çıkacak. Ben ona secde edeceğim. Allah Teâlâ 'başını kaldır ey Muhammed, konuş, dinlenesin, dile, dileğin kabul edilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' buyuracak. Ben başımı kaldırıp 'Ümmetim, ümmetim ey Rabbim' diyeceğim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde bir arpa tanesi kadar iman bulunanı cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım. Sonra yine Rabbim bana yönelir, tekrar secde ederim. Allah yine 'kaldır başını, konuş dinlensin, dile verilsin, şefaat et şefaatin kabul edilsin' buyurur. Ben başımı kaldırır ve 'ey Rabbim, ümmetim, ümmetim' derim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde yarım arpa tanesi kadar iman bulunanı Cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım. Sonra yine Rabbim bana yönelir, tekrar secde ederim. Allah yine 'kaldır başını, konuş dinlensin, dile verilsin, şefaat et şefaatin kabul edilsin' buyurur. Ben başımı kaldırır ve 'ey Rabbim, ümmetim, ümmetim' derim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde bir hardal tanesi kadar iman bulunanı Cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım." "Allah Teâlâ insanların hesabını bitirince, cehenneme giren ümmetimden geri kalanları da, orada bulunanlarla birlikte ateşe koyar. Cehennem ehli onlara 'Aziz ve Celil Allah’a ibadet etmeniz ne işinize yaradı? Hiçbir şeyi O'na ortak koşmamıştınız ama yine de buradasınız' derler. Bunun üzerine Aziz ve Celil Cebbâr (Allah) 'izzetim hakkı için, onları ateşten kurtaracağım' buyurur. Melek gönderilir, onlar, ateşte yanmış, kömür gibi olmuş bir şekilde, cehennemden çıkarılıp hayat nehrine bırakılırlar. Orada, sel sularının taşıdığı çerçöp üzerinde filizlenen tohum gibi yeniden yeşerir, dirilirler. Alınlarında 'bunlar Aziz ve Celil Allah’ın azatlı kullarıdır' yazısı olur. Melekler onları götürür, cennete girerler. Cennet ehli onları görünce 'Bunlar cehennemlikler değil mi?' derler. Cebbâr (Allah) 'hayır, bunlar, Aziz ve Celil olan Cebbâr'ın (Allah’ın) azatlı kullarıdır' buyurur."
Bize Fadl b. Yakub, ona Abdullah b. Cafer er-Rakkî, ona Mu'temir b. Süleyman, ona Said b. Ubeydullah es-Sekafî, ona Bekir b. Abdullah el-Müzenî ve Ziyâd b. Cübeyr b. Hayye, onlara da Cübeyr b. Hayye, Muğire'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bize, Rabbimiz'den şöyle bir mesaj bildirdi: 'Bizden öldürülen herkes, cennetlik olacaktır'."