648 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, kıyamet günü insanları dümdüz bir meydanda toplar, ardından alemlerin Rabbi onlara tecelli edip (görünür) ve 'Kim, neye tapıyorsa, onun peşinden gitsin' buyurur. Bunun üzerine haça tapanlara haçları, puta tapanlara putları, ateşe tapanlara da ateş gösterilir ve herkes kendi mabuduna yönelir. Geriye sadece Müslümanlar kalır. Alemlerin Rabbi Müslümanlara da görünür ve 'Siz neden diğer insanlar gibi gitmiyorsunuz?' buyurur. Onlar 'Biz senden Allah’a sığınırız. Biz senden Allah’a sığınırız. Biz Rabbimizi arıyoruz. O’nu görmeden bu mekandan ayrılmayız' derler. Allah onları yerinde bırakıp gizlenir, sonra tekrar görünür ve 'Siz neden diğer insanlar gibi gitmiyorsunuz?' buyurur. Onlar 'Biz senden Allah’a sığınırız. Biz senden Allah’a sığınırız. Biz Rabbimizi arıyoruz. O’nu görmeden bu mekandan ayrılmayız' derler. Allah emir verir, onlar yerinde beklerler. (Ravi der ki:) Ashab 'Ey Allah'ın Rasulü, Rabbimizi görecek miyiz' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Ayın on dördüncü gecesinde ayı görmede bir sıkıntı yaşıyor musunuz' buyurdu. Onlar 'Hayır, ey Allah'ın Rasulü!' dediler. Rasulullah (sav) 'Sizler, onu görme hususunda (kıyamet) gününde bir sıkıntı yaşayamayacaksınız' buyurdu." "Sonra Allah müminlere tecelli edip kendisini tanıtır ve 'Ben sizin Rabbinizim, bana tabi olun' buyurur. Müslümanlar da kalkarlar, onlara Sırat (köprüsü) kurulur. Müslümanlar 'Kurtar ya Rabbi! Kurtar ya Rabbi!' diyerek soylu atlar ve binekler gibi onun üzerinden geçerler. Geride cehennemlikler kalırlar ve onlardan bir kısmı (ateşe) atılır. Ardından cehenneme 'Doldun mu?' denir. Cehennem de, 'Daha fazla yok mu' der. Sonra bir kısım daha cehenneme atılır ve yine 'Doldun mu?' denir. Cehennem ise 'Daha fazla yok mu' der. Nihayet cehennemlikler oraya atıldığı zaman Rahman, cehenneme ayağını koyar da oradakiler birbirlerinin üzerine çıkarlar. Allah 'Yeter mi?' diye buyurur, cehennem de 'Yeter, yeter' der. Allah, cennetlikleri cennete, cehennemlikleri de cehenneme koyduğunda ölüm, sürüklenerek getirilir, cennetliklerle cehennemlikler arasındaki bir sur üzerinde durdurulur. Sonra 'Ey cennetlikler' denir. Onlar korkarak ona bakarlar. Ardından 'Ey cehennemlikler' denir. Onlar da şefaat umuduyla sevinerek bakarlar. Cennetliklere ve cehennemliklere 'Bunu tanıdınız mı' denir. Onlar da 'Onu tanıdık. Bu bizim için görevlendirilen ölümdür' derler. Bunun üzerine ölüm, cennet ile cehennem arasındaki bir surun üzerinde yanı üzere yatırılıp kesilir. Ardından 'Ey cennetlikler, ebedisiniz, size ölüm yok. Ey cehennemlikler, ebedisiniz, size de ölüm yok' denir." [Ebu İsa şöyle der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. İçerisinde insanların Rablerini görecekleri ile alakalı rüyet meselesi ve ayak (Sâk) ve benzeri şeylerin yer aldığı pek çok hadis, Nebî (sav)'den rivayet edilmiştir. Süfyan es-Sevrî, Mâlik b. Enes, İbn Mübârek, İbn Uyeyne, Vekî ve benzeri diğer ilim ehli imamların bu meseledeki görüşü şudur: Onlar bu gibi hadisleri rivayet ederler, akabinde “Bizler bu hadislere iman ederiz, 'nasıl' diye sormayız” derler. İşte bu ehli hadisin tercih ettiği görüştür. Onlar da bu hadisleri aktarıldığı gibi rivayet ederler, onlara iman ederler. Onları ne tefsir ederler ne de üzerinde fikir yürütürler. Bu görüş, ehli ilmin tercih edip benimsediği görüştür. Hadiste “kendisini onlara tanıtır” ifadesi, “onlara tecelli eder” demektir.]
Bize Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Rabî' b. Sabîh ve Hammâd b. Seleme, onlara da Ebu Gâlib şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Ümâme, Dımaşk mescidinin yollarında asılmış başlar gördü ve '(Bunlar)cehennem köpekleri, göğün altındaki en şerli ölülerdir. En hayırlı ölüler ise onların öldürdükleridir' dedi, sonra da 'O gün, kimi yüzler parıldar, kimi yüzler de kararır' [Ali İmrân, 3/106] ayetini okudu. Ben, Ebu Ümâme'ye 'Sen bunu Rasulullah'tan mı (sav) işittin' dedim. 'Ben bu hadisi bir, iki, üç, dört defa -yediye kadar saydı- işitmeseydim onu size rivayet etmezdim' dedi." [Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. Ebu Galib'in isminin Hazevver olduğu söylenmiştir. Ebu Ümâme el-Bâhilî'nin ismi ise Sudey b. Aclân olup o, Bâhile (kabilesinin) efendisidir.]
Bize Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Rabî' b. Sabîh ve Hammâd b. Seleme, onlara da Ebu Gâlib şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Ümâme, Dımaşk mescidinin yollarında asılmış başlar gördü ve '(Bunlar)cehennem köpekleri, göğün altındaki en şerli ölülerdir. En hayırlı ölüler ise onların öldürdükleridir' dedi, sonra da 'O gün, kimi yüzler parıldar, kimi yüzler de kararır' [Ali İmrân, 3/106] ayetini okudu. Ben, Ebu Ümâme'ye 'Sen bunu Rasulullah'tan mı (sav) işittin' dedim. 'Ben bu hadisi bir, iki, üç, dört defa -yediye kadar saydı- işitmeseydim onu size rivayet etmezdim' dedi." [Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. Ebu Galib'in isminin Hazevver olduğu söylenmiştir. Ebu Ümâme el-Bâhilî'nin ismi ise Sudey b. Aclân olup o, Bâhile (kabilesinin) efendisidir.]
BizeRavh, ona Malik;(T) Bize İshak ona Malik;(T) Bize Musab ez-Zübeyrî, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. el-Hattab, ona da Müslim b. Yesar el-Cüheni şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattab'a (ra) “Hani Rabbin Âdem oğullarının bellerinden zürriyetlerini almıştı” [A'râf, 7/172] ayetinin anlamı soruldu. Hz. Ömer “Bu ayet sorulduğunda Hz. Peygamber'in (sav) şöyle cevap verdiğini işittim” dedi: "Şüphesiz ki Allah Teala Adem'i yarattı. Sonra kudret eliyle sırtını sıvazlayıp ondan zürriyetini çıkardı ve 'bunları cennet için yarattım, cennetliklerin amelini işleyecekler' buyurdu. Sonra yine Adem'in sırtına dokunup ondan bir nesil daha çıkardı ve 'bunları cehennem için yarattım. Cehennem ehlinin amelini işleyecekler' buyurdu. Bunun üzerine bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! öyleyse amel niçin? Amelin ne faydası var? dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Şüphesiz ki Aziz ve Celil Allah, bir kulu cennetlik yaratınca ölünceye kadar ona cennet ehlinin amelini işletir ve bu sayede onu cennete sokar. Bir kulu da cehennem için yaratınca, ona da ölünceye kadar cehennem ehlinin amelini işletir ve bu sebeple onu cehenneme sokar' cevabını verdi."
Açıklama: Hz. Ömer ile Müslim b. Yesar arasında inkıta vardır. Ayrıca ondan sadece Abdülhamid b. Abdurrahman rivayette bulunmuştur. Rivayet mutabaatla sahih li-gayrihi olur.
Bize Yezid, ona Muhammed ve İbn Nümeyr, o ikisine Muhammed, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Bir kediyi bağlayıp ona yiyecek ve içecek vermeyen ve onu yeryüzünün haşeratını yemesi için salıvermeyen bir kadın bu yaptıkları yüzünden cehennemlik olmuştur."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Zâide b. Kudâme, ona Mansûr b. Mu'temir, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Ali şöyle rivayet etmiştir: "Baki mezarlığında bir cenazede idik. (Derken) Nebî (sav) gelip oturdu. Bizler de onunla beraber oturduk. Beraberinde yeri çizdiği bir değnek vardı. Başını göğe kaldırdı ve 'Dünyaya gelmiş herkesin gireceği yer (cenne ya da cehennem) yazılmıştır (belirlenmiştir)' buyurdu. Topluluk 'Ey Allah'ın Rasulü! O halde biz neden yazgımıza güvenmeyelim ki. Nasıl olsa bahtiyar olan bahtiyarlık için amel eder, bedbaht olan da bedbahtlık için amel eder' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Bilakis, amele devam edin. Bahtiyarlardan olana bahtiyarların ameli kolaylaştırılır. Behbahtlardan olana da bedbahtların ameli kolaylaştırılır' buyurdu. Ardından 'Artık kim cömert davranır, günah işlemekten sakınırsa; bunların güzel karşılığına da inanırsa; biz onu işin kolayına yönlendiririz. Ama kim cimrilik eder, kendisiyle yetinirse; güzel karşılığı da yalan sayarsa; biz onu zora sokarız' [Leyl, 92/5-10] ayetlerini okudu." [Ebu İsader ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.]
Bize Yahya b. Mâlik, ona Zeyd b. Ebî Üneyse, ona Abdülhamîd b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattâb, ona Müslim b. Yesâr el-Cühenî şöyle rivâyet etmiştir: Ömer b. Hattâb’a "Hani Rabbin Âdem oğullarının bellerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine şâhit tutarak: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuştu. Onlar da “Evet, şâhitlik ederiz ki sen bizim Rabbimizsin” demişlerdi. Böyle yaptık ki kıyâmet günü “Doğrusu bizim bundan haberimiz yoktu!” demeyesiniz." [A’râf, 7/172] ayetinin manası sorulunca, bu ayet Rasulullah’a (sav) sorulduğunda O’nun şöyle buyurduğunu işittim' dedi: "Şüphesiz ki Allah Teâlâ Âdem'i yarattı. Sonra kudret eliyle sırtını sıvazlayıp ondan zürriyetini çıkardı ve 'Bunları cennet için yarattım, cennetliklerin amelini işleyecekler' dedi. Sonra yine Âdem'in sırtına dokunup ondan bir nesil daha çıkardı ve 'Bunları cehennem için yarattım. Cehennem ehlinin amelini işleyecekler' buyurdu. Bir adam 'Ey Allah’ın rasûlü! O zaman amelin ne yararı var?' deyince Hz. Peygamber 'Şüphesiz ki Allah, bir kulu cennetlik yaratınca ölünceye kadar ona cennet ehlinin amelini işletir ve bu sayede onu cennete sokar. Bir kulu da cehennem için yaratınca, ona da ölünceye kadar cehennem ehlinin amelini işletir ve bu sebeple onu cehenneme sokar' buyurdu."