199 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe (b. Saîd), ona Abdülaziz b. Muhammed, ona da Alâ (b. Abdurrahman b. Yakub) benzer bir şekilde rivayet etmiştir. Kuteybe rivayet ettiği hadiste, 'İşte sizin ribatınız budur, işte sizin ribatınız budur, işte sizin ribatınız budur.' ifadesini üç kere tekrar etmiştir. [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: 'Bu konuda Ali, Abdullah b. Amr, İbn Abbas, Abîde -Ubeyde olarak da söylenir- b. Amr, Âişe, Abdurrahman b. Â'iş el-Hadramî ve Enes'ten nakledilen rivayetler de vardır.' Ebu İsa (Tirmizî): 'Ebu Hureyre'nin bu konudaki hadisi, hasen-sahih'tir. Alâ' b. Abdurahman, İbn Yakub el-Cühenî (el-Hurakî) adlı kişidir; hadis âlimlerine göre sika bir ravidir.' demiştir.]
Açıklama: Hadiste geçen "ribat" kelimesi, bir vaktin namazını mescidde kıldıktan sonra bir sonraki namaz vaktinin gelmesini arzulamak ve böylece tüm vakit namazlarını mescidde kılmak anlamına gelmektedir. Bk. İbn Abdilber, el-İstizkâr, II, 303.
Bize Ebu Âmir, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Izdıraptan dolayı isnadı zayıftır. Bu daha önce İbn Abbas'ın 3484. numaralı rivayetinde açıklanmıştır.
Bize Muhammed b. Yahya, ona Malik, ona Sümey, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre 'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İmam, 'semiallahu limen hamideh' dediği vakit siz de 'Allahumme Rabbenâ leke’l-hamd' deyiniz. Çünkü kimin sözü meleklerin sözlerine denk düşerse ona geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Ahmed b. Menî', ona Yakub b. Velid el-Medenî, ona Abdullah b. Ömer, ona Nâfi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazın ilk vaktinde kılınması Allah’ın rızâsıdır; son vaktinde kılınması ise, affıdır." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, garîb bir hadistir. İbn Abbas bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ali, İbn Ömer, Aişe ve İbn Mesud'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ümmü Ferve'nin bu hadisi, sadece Abdullah b. Ömer el-Umerî hadisi olarak rivayet edilir; (ama) o, hadis âlimleri nezdinde (hafıza açısından) kuvvetli görülmemiştir (zayıftır). (Abdullah'tan rivayette bulunanlar) bu hadiste 'ızdırâba (aralarında tercihte bulunulamayacak farklılıklara/zıtlıklara)' sebep olmuşlardır. O (Abdullah), 'sadûktur (adalet açısındangüvenilir/dürüst olmakla birlikte, hafızasında tam güven bulunmayan, yani ezber ve rivayet gücü açısından hafif kusurlu olan bir ravidir). Yahya b. Said el-Kattân onu hafızası (hafızasının zayıflığı) sebebiyle tenkit etmiştir.]
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ile Nasr b. Ali, onlara Veki, ona Mis'ar ve Süfyan, ikisine Osman b. Muğire es-Sakafî, ona Ali b. Rabia el-Vâlibî, ona Esma b. Hakem el-Fezarî, ona da Ali b. Ebu Talib şöyle rivayet etmiştir: "Ben Rasulullah’dan (sav) bir hadis işittiğim vakit Allah, o sözünden dilediği kadarıyla beni yararlandırırdı. Başkası bana ondan hadis nakledecek olursa ona yemin ettirirdim. Yemin ederse onu tasdik ederdim. Gerçek şu ki, Ebu Bekir’in bana rivayet ettiğine göre –ki Ebu Bekir şüphesiz doğru söylemiştir- Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse bir günah işleyip de güzel bir surette abdest aldıktan sonra iki rekât namaz kılar [–Mis‘ar: 'sonra namaz kılarsa' demiştir-] ve Allah’tan mağfiret dilerse mutlaka Allah da onun günahlarını bağışlar"
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, o ikisine de Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir. "İmam, âmin dediğinde siz de âmin deyiniz. Kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir." [İbn Şihâb, Hz Peygamber'in de (imam olduğu halde) âmin dediğini nakletmiştir.]
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ile Nasr b. Ali, onlara Veki, ona Mis'ar ve Süfyan, ikisine Osman b. Muğire es-Sakafî, ona Ali b. Rabia el-Vâlibî, ona Esma b. Hakem el-Fezarî, ona da Ali b. Ebu Talib şöyle rivayet etmiştir: "Ben Rasulullah’dan (sav) bir hadis işittiğim vakit Allah, o sözünden dilediği kadarıyla beni yararlandırırdı. Başkası bana ondan hadis nakledecek olursa ona yemin ettirirdim. Yemin ederse onu tasdik ederdim. Gerçek şu ki, Ebu Bekir’in bana rivayet ettiğine göre –ki Ebu Bekir şüphesiz doğru söylemiştir- Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse bir günah işleyip de güzel bir surette abdest aldıktan sonra iki rekât namaz kılar [–Mis‘ar: 'sonra namaz kılarsa' demiştir-] ve Allah’tan mağfiret dilerse mutlaka Allah da onun günahlarını bağışlar"
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ile Nasr b. Ali, onlara Veki, ona Mis'ar ve Süfyan, ikisine Osman b. Muğire es-Sakafî, ona Ali b. Rabia el-Vâlibî, ona Esma b. Hakem el-Fezarî, ona da Ali b. Ebu Talib şöyle rivayet etmiştir: "Ben Rasulullah’dan (sav) bir hadis işittiğim vakit Allah, o sözünden dilediği kadarıyla beni yararlandırırdı. Başkası bana ondan hadis nakledecek olursa ona yemin ettirirdim. Yemin ederse onu tasdik ederdim. Gerçek şu ki, Ebu Bekir’in bana rivayet ettiğine göre –ki Ebu Bekir şüphesiz doğru söylemiştir- Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse bir günah işleyip de güzel bir surette abdest aldıktan sonra iki rekât namaz kılar [–Mis‘ar: 'sonra namaz kılarsa' demiştir-] ve Allah’tan mağfiret dilerse mutlaka Allah da onun günahlarını bağışlar"