114 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona İsmail, ona Eyyüb, ona Muhammed, ona İbn Ebu Bekre, ona da Ebu Bekre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Veda haccında halka bir hutbe irad edip şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü vaziyetine dönmüştür. Bir yıl, on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır ki, üçü arka arkaya gelen Zilka'de, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Mudar’ın ayı ise Receb'dir; o, Cumâde'l-Ahir ile Şaban arasındadır."
Açıklama: Bu hutbenin Mina’da irâd buyurulduğu rivayet edilmektedir. Hutbede Hz. Peygamber önce ay, yıl hesabından bahsetmiştir ki, bu husus o devirde can, mal ve namusun korunması ve dokunulmazlığı açısından fevkalâde önemlidir. Araplar çok eski zamandan beri “haram aylar” diye anılan dört aya hürmet etmişlerdir. Bu aylarda harp etmeyi, kan dökmeyi haram saymışlardır. Hac da bu aylarda eda edilir, panayırlar bu aylarda kurulurdu. Sonraları çapulculuk ve yağmacılık maksadıyla bazen bu ayların yeri değiştirilmiş, bazen de aylar on üçe çıkarılmıştır. İşte Hz. Peygamber, önce yılın on iki ay olduğunu tespit etmiş, sonra da haram ayları ismen belirtmiştir.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Rişdîn b. Sa'd, ona Humeyd Ebu Hânî el-Havlânî, ona Amr b. Malik, ona da Fedale b. Ubeyd Hz. peygamber'in (sav) Veda Haccında şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "Dikkat edin, size Müslümanın kim olduğunu söylüyorum. Müslüman diliyle ve eliyle diğer Müslümanlara zarar vermeyen, Mümin, malları ve canları konusunda müminlere güven veren, Muhacir hata ve günahları terk eden, Mücahid ise Allaha itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kimsedir."
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.
Bize Müsedded, ona Abdullah b. Davud, ona Seleme b. Nübeyt, ona Hay kabilesinden bir adam, ona babası, ona da babası Nübüyt'in (ra) rivayet ettiğine göre; "Hz. Peygamber'i (sav) Arafat'ta kızıl bir deve üzerinde konuşma yaparken görmüş."
Bize Abbas b. Abdulazim, ona Osman b. Ömer, ona Abdülmecid Ebu Amr, ona da el-Addâ b. Hâlid (önceki hadisi) manasıyla rivayet etmiştir.
Açıklama: Hadisin sonunda geçen 'bağışlar rüşvete dönüşürse, ya da bağışlar rüşvet olursa" ifadesi farklı nüshalardaki ve şerhteki (وعاد العطاء رشى أو كان العطاء رشى) cümleye göre tercüme edilmiştir.