Giriş

Bize Süveyd b. Said, ona Hafs b. Meysera, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesar, ona da Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) da beraberinde insanlarla birlikte namaz kıldı. Bakara suresi okunacak kadar uzunca bir süre kıyamda durduktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra rükudan kalktı ve uzunca ayakta durdu. Ama bu önceki kıyamından daha kısa idi. Sonra uzunca bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü, sonra secdeye vardı, sonra ayağa kalkarak uzun bir kıyam yaptı. Bu kıyamı ilk kıyamından daha kısa sürdü, sonra uzun bir sure rükûda kaldı, bu da birinci rükûdan daha kısa sürdü. Sonra rükûdan kalktı uzunca ayakta durdu, bu da ilk kıyamından daha kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü. Sonra secde yaptı sonra da namazını bitirdiğinde güneş de açılmış idi. Sonra 'şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü ve hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bu hali görecek olursanız hemen Allah’ı zikrediniz' buyurdu. Ashab 'ey Allah’ın Rasulü, durduğun bu yerinde bir şey almak ister gibi elini uzattığını, sonra da hemen geri çektiğini gördük' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'ben cenneti gördüm, cennetten bir salkıma elimi uzattım, eğer onu almış olsaydım dünya devam ettikçe ondan yiyecektiniz. Cehennemi de gördüm. Ben asla bugünkü kadar korkunç bir manzara daha görmedim. Cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlar olduğunu da gördüm' buyurdu. Ashab 'neden, ey Allah’ın Rasulü' diye sordular. Hz. Peygamber (sav) 'kâfirlikleri (nankörlükleri) sebebiyle' buyurdu. Kendisine 'Allah’ı inkâr ederek mi kâfir oluyorlar' denilince, Hz. Peygamber (sav) şu cevabı verdi: (Hayır) onlar kocalarına karşı nankörlük ediyorlar, kendilerine karşı yapılan iyiliklere nankörlük ediyorlar. Onlardan birisine ömür boyu iyilikte bulunsan, sonra da senden bir kötülük görse, 'senden hayır namına bir şey görmedim ki' der."


    Öneri Formu
3297 M002109 Müslim, Küsûf, 17

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesar, ona da Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) da beraberinde insanlarla birlikte namaz kıldı. Bakara suresi okunacak kadar uzunca bir süre kıyamda durduktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra rükudan kalktı ve uzunca ayakta durdu. Ama bu önceki kıyamından daha kısa idi. Sonra uzunca bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü, sonra secdeye vardı, sonra ayağa kalkarak uzun bir kıyam yaptı. Bu kıyamı ilk kıyamından daha kısa sürdü, sonra uzun bir sure rükûda kaldı, bu da birinci rükûdan daha kısa sürdü. Sonra rükûdan kalktı uzunca ayakta durdu, bu da ilk kıyamından daha kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü. Sonra secde yaptı sonra da namazını bitirdiğinde güneş de açılmış idi. Sonra 'şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü ve hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bu hali görecek olursanız hemen Allah’ı zikrediniz' buyurdu. Ashab 'ey Allah’ın Rasulü, durduğun bu yerinde bir şey almak ister gibi elini uzattığını, sonra da hemen geri çektiğini gördük' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'ben cenneti gördüm, cennetten bir salkıma elimi uzattım, eğer onu almış olsaydım dünya devam ettikçe ondan yiyecektiniz. Cehennemi de gördüm. Ben asla bugünkü kadar korkunç bir manzara daha görmedim. Cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlar olduğunu da gördüm' buyurdu. Ashab 'neden, ey Allah’ın Rasulü' diye sordular. Hz. Peygamber (sav) 'kâfirlikleri (nankörlükleri) sebebiyle' buyurdu. Kendisine 'Allah’ı inkâr ederek mi kâfir oluyorlar' denilince, Hz. Peygamber (sav) şu cevabı verdi: (Hayır) onlar kocalarına karşı nankörlük ediyorlar, kendilerine karşı yapılan iyiliklere nankörlük ediyorlar. Onlardan birisine ömür boyu iyilikte bulunsan, sonra da senden bir kötülük görse, 'senden hayır namına bir şey görmedim ki' der."


    Öneri Formu
7675 B001052 Buhari, Küsûf, 9

Bize Ebu Küreyb, ona Muhammed b. Fudayl, ona Hamza ez-Zeyyât, ona Ziyad et-Tâî, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bizler 'Yâ Rasulullah! Bize ne oluyor da senin huzurundayken kalplerimiz yumuşuyor, dünyaya aldırış etmiyoruz ve ahiret ehlinden oluyoruz. Senin huzurundan ayrılıp da ailemizle bir araya geldiğimizde ve evlatlarımızı kokladığımızda, önceki halimizden eser kalmıyor?' dedik. Rasulullah (sav) 'Şayet huzurumdan ayrıldığınızda da haliniz öyle kalsaydı, melekler sizi evlerinizde ziyaret ederdi. Sizler günah işlemeseydiniz, muhakkak ki Allah (cc) günah işleyip de kendilerini affedeceği başka kimseleri yaratırdı' buyurdu. Ben 'Yâ Rasulullah! Mahlukat neyden yaratılmıştır?' dediğimde, 'Sudan' buyurdu. 'Peki ya cennet neden yapılmıştır?' dediğimse ise 'Malzemesi gümüşten ve altından olan tuğladan, harcı hoş kokulu miskten, taşları inci ve yakuttan, toprağı ise zaferândandır. Oraya girenler, nimetlere nail olur, üzüntüye kapılmaz, sonsuza kadar hayatta kalır ve ölmezler. Elbiseleri eskimez, gençlikleri de son bulmaz' buyurdu. Ardından da 'Şu üç kişinin duası geri çevrilmez: Adeletli yöneticinin, iftar ederken oruçlunun ve mazlumun duası. Allah mazlumun duasını bulutların üzerine çıkarır, o dua için göğün kapıları açılır ve Rab azze ve celle 'İzzetim hakkı için, bir zaman sonra dahi olsa sana muhakkak yardım edeceğim' buyurur' dedi." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, isnadı pek sağlam olmayan bir hadis olup bana göre muttasıl da değildir. Bu hadis, Ebu Hureyre vasıtası ile Nebî'den (sav) başka bir isnadla da nakledilmiştir.]


    Öneri Formu
14773 T002526 Tirmizi, Sıfatü’l-Cenne, 2

Bize İbrahim b. Münzir, ona Muhammed b. Fuleyh, ona babası (Fuleyh b. Süleyman), ona Abdurrahman b. Ebu Hamza, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete girecek ilk zümre, dolunay gibi parlak olacaktır. Ardından girecekler ise, gökteki en güzel, inci gibi parlak bir yıldız gibi olacaklar. Onların kalpleri, kin duymayan, haset etmeyen bir adamın kalbi olacak. Her birisi için, kemik ve etin arkasından baldırlarının iliği görülen, ahu gözlü dilberlerden iki eş vardır."


    Öneri Formu
32568 B003254 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 8

Bana Ebu Ğassân el-Mismeî, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr b. Osman -hadisin lafızları Ebu Ğassân'a ve İbn Müsennâ'ya aittir-, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katâde (b. Diâme), ona Mutarrif b. Abdullah b. Şıhhîr, ona da İyâz b. Hımâr el-Mücâşi'î, Rasulullah'ın (sav) bir gün hutbede iken şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dikkat edin, Rabbim benden bana öğrettiklerinden sizin bilmediğiniz bazı şeyleri bugün size öğretmemi istedi. (Buyurdu ki) kuluma verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini hanif (tevhide yatkın) olarak yaratmışımdır. Ama (insanlardan, cinlerden) bazı şeytanlar gelerek onları dinlerinden uzaklaştırıp, benim kendilerine helal kıldıklarımı haram etmişler ve benim hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri, bana ortak koşmalarını onlara emretmişlerdir. Sonuçta Allah yeryüzü halkına bakarak, ehl-i kitaptan bazı kimseler hariç onların Arabına da Acemine de buğzetmiştir. Ayrıca (bana) şöyle buyurdu: Ben seni ve seninle de başkalarını imtihan edeyim diye peygamber olarak gönderdim. Sana uyurken de uyanıkken de okuyabileceğin, suyla yıkanıp silinemeyecek bir kitap indirdim. Allah bana Kureyş'i ca­yır cayır yakmamı da emretti. Ben 'Yâ Rabbi! O zaman benim başımı yarar ve onu (dilimlenmiş) bir ekmek parçasına çevirirler' dediğimde, 'Onlar seni nasıl memleketinden çıkardılarsa sen de onları çıkar. Onlara savaş aç ki, sana yardım edelim. İnfakta bulun, biz de sana lütuf ve keremde bulunalım. Sen bir ordu gönder. Biz (katımızdan) onun beş mislini gönderelim. Sana itaat edenlerle birlikte, isyan edenlere karşı savaş' buyurdu. Allah (cc) cennetliklerin de üç kısım olduğunu söyledi: Adaletli olan, insanlara iyilikte bulunup bu isteğine muvaffak kılınan iktidar sahipleri. Her bir akrabasına ve müslümana karşı merhametli ve ince kalpli olan kimseler. Bir de çoluk çocuk sahibi olup iffetli (harama bulaşmayan) ve onurlu davranan (ailesi için kimseye el açmayan) kimseler. Cehennemliklerin de şu beş kısım olduğunu (bana) bildirdi: Hiç bir aile ve mal edinmeden aranızda yaşayan ve sınır tanımadan haram işlemekten kaçınmayan zayıf kimseler. İlk fırsatta ihanetini açığa vuracak olan, aç gözlülüğü aşikar hainler. Sabah akşam seni ailen ve malın hakkında aldatmaya çalışan (onlarda gözü olan) kimseler. Allah (cc) bunlar arasında cimriliği yahut yalanı da zikretmiş, son olarak da kötü huylu küfürbaz kimselerdir demiştir." [Ebu Ğassân 'İnfak et, biz de sana infak edeceğiz' cümlesini rivayet etmemiştir.]


    Öneri Formu
14248 M007207 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 63

Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebuû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk giren zümrenin yüzleri ayın on dördüncü gecesindeki dolunay gibi parlaktır. Onlar tükürme, sümkürme, ve dışkı çıkarma ihtiyacı duymazlar. Onların cennette kapları altın, tarakları altın ve gümüş, buhurdanlıkları uluvve (Hind udu), terleri misktir. Her bir kişi için, güzelliğinden dolayı etinin arkasından baldır kemiğinin iliği görünen, iki eş vardır. Onların arasında çekişme ve düşmanlık yoktur. Kalpleri bir kalptir. Sabah akşam Allah'ı tesbih ederler."


    Öneri Formu
32538 B003245 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 8

Bize Ebu Yemân, ona Şuayib, ona Ebu Zinâd, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk girecek zümre, ayın on dördüncü gecesindeki dolunay gibi parıldayacak, ardından girenler de en parlak yıldız gibi olacaklar. Onların kalbi, bir kişinin kalbi gibi olup aralarında ihtilaf ve kin olmayacak. Her bir kişi için, güzellik ve latifliğinden dolayı etinin ardından baldırının iliği, görülen iki eş vardır. Cennetlikler sabah akşam Allah'ı tesbih ederler. Hasta olmaz, sümkürme ve tükürme ihtiyacı duymazlar. kapları altın ve gümüş, tarakları altın, buhurdanlıklarının yakıtı uluvve -Ebu Yemân der ki: Ûd ağacı-, terleri de misktir." Mucâhid der ki: "îbkâr" fecrin başlangıcı; "Aşıyy" ise güneşin, batma anında gördüğün meylidir.


    Öneri Formu
32539 B003246 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 8

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Cerîr, ona Umâra, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk girecek olan zümre, dolunay gibi parlak olacak. Ardından girecek olanlar da gökte en parlak yıldız gibi parıldayacak. Onların küçük veya büyük abdeste çıkma, tükürme ve sümkürme ihtiyaçları olmaz. Tarakları altın, terleri misk, buhurdanlıklarının yakıtı Uluvve ve Uncûc denilen güzel kokulu bir çubuk, eşleri iri ve şahin gözlü dilberlerdir. Onlar bir tek erkeğin, babaları Adem'in suretinde olup boyları altmış ziradır."


    Öneri Formu
32809 B003327 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 1


    Öneri Formu
23425 B006415 Buhari, Rikâk, 2


    Öneri Formu
24226 B006488 Buhari, Rikâk, 29