Öneri Formu
Hadis Id, No:
29060, N004356
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ آدَمَ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ وَهْبِ بْنِ كَيْسَانَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ بَعَثَنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ ثَلاَثُمِائَةٍ نَحْمِلُ زَادَنَا عَلَى رِقَابِنَا فَفَنِىَ زَادُنَا حَتَّى كَانَ يَكُونُ لِلرَّجُلِ مِنَّا كُلَّ يَوْمٍ تَمْرَةٌ . فَقِيلَ لَهُ يَا أَبَا عَبْدِ اللَّهِ وَأَيْنَ تَقَعُ التَّمْرَةُ مِنَ الرَّجُلِ قَالَ لَقَدْ وَجَدْنَا فَقْدَهَا حِينَ فَقَدْنَاهَا فَأَتَيْنَا الْبَحْرَ فَإِذَا بِحُوتٍ قَذَفَهُ الْبَحْرُ فَأَكَلْنَا مِنْهُ ثَمَانِيَةَ عَشَرَ يَوْمًا .
Tercemesi:
Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bizi üç yüz kişilik bir seriyye olarak göndermişti. Yiyeceklerimizi omuzlarımızda taşıyorduk, yiyeceklerimiz o kadar azaldı ki günde her kişiye bir hurma düşüyordu. Câbir’e bir hurma bir adama ne olur ki diye sordum. Ama o da bitince o bir hurmanın da kıymetini anladık. Deniz sahiline geldik ne görelim kocaman bir balık… Deniz onu sahile atmış on sekiz gün o balığın etinden yedik.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sayd ve'z-zebâih 35, /2371
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Nuaym Vehb b. Keysan el-Kuraşi (Vehb b. Keysan b. Ebu Muğis)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
5. Muhammed b. Adem el-Cühenî (Muhammed b. Adem b. Süleyman)
Konular:
Yiyecekler, Deniz ve kara meytesi
أَخْبَرَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ بَعَثَنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مَعَ أَبِى عُبَيْدَةَ فِى سَرِيَّةٍ فَنَفِدَ زَادُنَا فَمَرَرْنَا بِحُوتٍ قَدْ قَذَفَ بِهِ الْبَحْرُ فَأَرَدْنَا أَنْ نَأْكُلَ مِنْهُ فَنَهَانَا أَبُو عُبَيْدَةَ ثُمَّ قَالَ نَحْنُ رُسُلُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَفِى سَبِيلِ اللَّهِ كُلُوا . فَأَكَلْنَا مِنْهُ أَيَّامًا فَلَمَّا قَدِمْنَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَخْبَرْنَاهُ فَقَالَ « إِنْ كَانَ بَقِىَ مَعَكُمْ شَىْءٌ فَابْعَثُوا بِهِ إِلَيْنَا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29067, N004358
Hadis:
أَخْبَرَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ بَعَثَنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مَعَ أَبِى عُبَيْدَةَ فِى سَرِيَّةٍ فَنَفِدَ زَادُنَا فَمَرَرْنَا بِحُوتٍ قَدْ قَذَفَ بِهِ الْبَحْرُ فَأَرَدْنَا أَنْ نَأْكُلَ مِنْهُ فَنَهَانَا أَبُو عُبَيْدَةَ ثُمَّ قَالَ نَحْنُ رُسُلُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَفِى سَبِيلِ اللَّهِ كُلُوا . فَأَكَلْنَا مِنْهُ أَيَّامًا فَلَمَّا قَدِمْنَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَخْبَرْنَاهُ فَقَالَ « إِنْ كَانَ بَقِىَ مَعَكُمْ شَىْءٌ فَابْعَثُوا بِهِ إِلَيْنَا » .
Tercemesi:
Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) Ebu Ubeyde komutasında bizi bir seriyye ye göndermişti yiyeceklerimiz bitmişti. Deniz kenarında deniz’in sahile attığı kocaman bir balığa rastladık on dan yemek istedik. Ebu Ubeyde yasakladı. Daha sonra da şöyle dedi: “Biz Allah’ın yolunda savaşan Rasûlullah (s.a.v)’in elçileriyiz ondan yiyin.” Günlerce ondan yedik. Rasûlullah (s.a.v)’in yanına döndüğümüzde ona balıktan haber verdik. O da: “Ondan yanınızda var ise ondan bize gönderiniz” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sayd ve'z-zebâih 35, /2371
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
4. Ebu Haşim Ziyad b. Eyyüb et-Tusî (Ziyad b. Eyyüb b. Ziyad)
Konular:
Yiyecekler, Deniz ve kara meytesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29063, N004357
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ عَمْرٍو قَالَ سَمِعْتُ جَابِرًا يَقُولُ بَعَثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثَلاَثَمِائَةِ رَاكِبٍ أَمِيرُنَا أَبُو عُبَيْدَةَ بْنُ الْجَرَّاحِ نَرْصُدُ عِيرَ قُرَيْشٍ فَأَقَمْنَا بِالسَّاحِلِ فَأَصَابَنَا جُوعٌ شَدِيدٌ حَتَّى أَكَلْنَا الْخَبَطَ - قَالَ - فَأَلْقَى الْبَحْرُ دَابَّةً يُقَالُ لَهَا الْعَنْبَرُ فَأَكَلْنَا مِنْهُ نِصْفَ شَهْرٍ وَادَّهَنَّا مِنْ وَدَكِهِ فَثَابَتْ أَجْسَامُنَا وَأَخَذَ أَبُو عُبَيْدَةَ ضِلَعًا مِنْ أَضْلاَعِهِ فَنَظَرَ إِلَى أَطْوَلِ جَمَلٍ وَأَطْوَلِ رَجُلٍ فِى الْجَيْشِ فَمَرَّ تَحْتَهُ ثُمَّ جَاعُوا فَنَحَرَ رَجُلٌ ثَلاَثَ جَزَائِرَ ثُمَّ جَاعُوا فَنَحَرَ رَجُلٌ ثَلاَثَ جَزَائِرَ ثُمَّ جَاعُوا فَنَحَرَ رَجُلٌ ثَلاَثَ جَزَائِرَ ثُمَّ نَهَاهُ أَبُو عُبَيْدَةَ . قَالَ سُفْيَانُ قَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ فَسَأَلْنَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « هَلْ مَعَكُمْ مِنْهُ شَىْءٌ » . قَالَ فَأَخْرَجْنَا مِنْ عَيْنَيْهِ كَذَا وَكَذَا قُلَّةً مِنْ وَدَكٍ وَنَزَلَ فِى حِجَاجِ عَيْنِهِ أَرْبَعَةُ نَفَرٍ وَكَانَ مَعَ أَبِى عُبَيْدَةَ جِرَابٌ فِيهِ تَمْرٌ فَكَانَ يُعْطِينَا الْقَبْضَةَ ثُمَّ صَارَ إِلَى التَّمْرَةِ فَلَمَّا فَقَدْنَاهَا وَجَدْنَا فَقْدَهَا .
Tercemesi:
Câbir (r.a) şöyle anlatıyor. Rasûlullah (s.a.v) üç yüz süvari olarak Ubeyde b. Cerrah komutasında Kureyş kervanını takibe göndermişti. Sahile vardığımızda şiddetli bir açlık içersindeydik. Ağaç yapraklarını yedik. Câbir diyor ki: Deniz sahile anber denilen kocaman bir balık atmış onun etinden on beş gün yedik, yağı ile yağlandık vücutlarımız semizleşti. Ebu Ubeyde balığın kaburga kemiklerinden birini alıp köprü gibi yere tuttu en büyük devemize en büyük boylu kimseyi bindirdik. O kemiğin altından geçti. Sonra acıktık bir kişi üç deve kesti. Sonra acıktık yine üç deve kesildi sonra acıktık yine üç deve kesildi sonra Ebu Ubeyde deve kesimini yasakladı. Sonra Rasûlullah (s.a.v)’e o balığın hükmünü sorduğumuzda “Onun etinden yanınızda var mı?” buyurdu. Balığın gözlerinden şu kadar bu kadar yağ çıkarmıştık. Balığın göz çukuruna dört kişi oturabiliyordu. Yolculuğa çıkarken Ebu Ubeyde’nin yanında bir dağarcık hurma vardı, bize her gün bir avuç veriyordu sonra birer hurmaya düştü onu da bulamayınca bir hurmanın yokluğunu anladık.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sayd ve'z-zebâih 35, /2371
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Muhammed b. Mansur el-Huzai (Muhammed b. Mansur b. Sabit b. Halid)
Konular:
Yiyecekler, Deniz ve kara meytesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29071, N004359
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَلِىِّ بْنِ مُقَدَّمٍ الْمُقَدَّمِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ بَعَثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَعَ أَبِى عُبَيْدَةَ وَنَحْنُ ثَلاَثُمِائَةٍ وَبِضْعَةَ عَشَرَ وَزَوَّدَنَا جِرَابًا مِنْ تَمْرٍ فَأَعْطَانَا قَبْضَةً قَبْضَةً فَلَمَّا أَنْ جُزْنَاهُ أَعْطَانَا تَمْرَةً تَمْرَةً حَتَّى إِنْ كُنَّا لَنَمُصُّهَا كَمَا يَمُصُّ الصَّبِىُّ وَنَشْرَبُ عَلَيْهَا الْمَاءَ فَلَمَّا فَقَدْنَاهَا وَجَدْنَا فَقْدَهَا حَتَّى إِنْ كُنَّا لَنَخْبِطُ الْخَبَطَ بِقِسِيِّنَا وَنَسَفُّهُ ثُمَّ نَشْرَبُ عَلَيْهِ مِنَ الْمَاءِ حَتَّى سُمِّينَا جَيْشَ الْخَبَطِ ثُمَّ أَجَزْنَا السَّاحِلَ فَإِذَا دَابَّةٌ مِثْلُ الْكَثِيبِ يُقَالُ لَهُ الْعَنْبَرُ فَقَالَ أَبُو عُبَيْدَةَ مَيْتَةٌ لاَ تَأْكُلُوهُ . ثُمَّ قَالَ جَيْشُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَفِى سَبِيلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَنَحْنُ مُضْطَرُّونَ كُلُوا بِاسْمِ اللَّهِ . فَأَكَلْنَا مِنْهُ وَجَعَلْنَا مِنْهُ وَشِيقَةً وَلَقَدْ جَلَسَ فِى مَوْضِعِ عَيْنِهِ ثَلاَثَةَ عَشَرَ رَجُلاً - قَالَ - فَأَخَذَ أَبُو عُبَيْدَةَ ضِلَعًا مِنْ أَضْلاَعِهِ فَرَحَلَ بِهِ أَجْسَمَ بَعِيرٍ مِنْ أَبَاعِرِ الْقَوْمِ فَأَجَازَ تَحْتَهُ فَلَمَّا قَدِمْنَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَا حَبَسَكُمْ » . قُلْنَا كُنَّا نَتَّبِعُ عِيرَاتِ قُرَيْشٍ وَذَكَرْنَا لَهُ مِنْ أَمْرِ الدَّابَّةِ فَقَالَ « ذَاكَ رِزْقٌ رَزَقَكُمُوهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ أَمَعَكُمْ مِنْهُ شَىْءٌ » . قَالَ قُلْنَا نَعَمْ .
Tercemesi:
Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Ebu Ubeyde komutasında bizi bir seriyye olarak göndermişti. Üç yüz on kişi kadardık yiyecek olarak bize bir ölçek hurma verdi. Ebu Ubeyde bize günde bir avuç hurma veriyordu, hurma azalınca birer hurma vermeye başladı. Çocukların meme emdikleri gibi o bir hurmayı emiyor ve üzerine de su içiyorduk. Tükenince onu da aradık o kadar aç kaldık ki yaylarımızla ağaç yapraklarını indiriyor onları yiyip üzerine su içiyorduk böylece ağaçtan yaprak silken asker deniliyordu. Bir de ne görelim sahile varınca kum yığını gibi anber denilen kocaman bir balık… Ebu Ubeyde önce: “Mundardır yemeyin” dedi. Sonra: “Allah yolunda savaşan Allah’ın Rasûlü ordusu zor durumda kalmıştır. Bu sebepten dolayı ondan besmele çekip yiyiniz” dedi. Ondan yedik ve etinden kavurma yaptık, o balığın göz çukuruna on üç kişi oturmuştu. Câbir diyor ki: Ebu Ubeyde o balığın bir kaburga kemiğini köprü gibi yere koydu ve altından en uzun boylu bir adamı deveye bindirerek onun altından geçirdi. Rasûlullah (s.a.v)’in yanına dönünce: “Niçin geç kaldınız” buyurdu. Biz de: “Kureyş kafilesini takip ediyorduk” dedik. Rasûlullah (s.a.v)’e balıktan bahsedince O: “Allah’ın sizi rızıklandırdığı bir rızkıdır, ondan yanınızda kaldı mı?” buyurdu. Biz de: “Evet” dedik.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sayd ve'z-zebâih 35, /2372
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
4. Ebu Abdullah Muaz b. Hişam ed-Destevâî (Muaz b. Hişam b. Senber)
5. Muhammed b. Ömer el-Mukaddemi (Muhammed b. Ömer b. Ali b. Ata b. Mukaddem)
Konular:
Yiyecekler, Deniz ve kara meytesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277163, N004357-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ عَمْرٍو قَالَ سَمِعْتُ جَابِرًا يَقُولُ بَعَثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثَلاَثَمِائَةِ رَاكِبٍ أَمِيرُنَا أَبُو عُبَيْدَةَ بْنُ الْجَرَّاحِ نَرْصُدُ عِيرَ قُرَيْشٍ فَأَقَمْنَا بِالسَّاحِلِ فَأَصَابَنَا جُوعٌ شَدِيدٌ حَتَّى أَكَلْنَا الْخَبَطَ - قَالَ - فَأَلْقَى الْبَحْرُ دَابَّةً يُقَالُ لَهَا الْعَنْبَرُ فَأَكَلْنَا مِنْهُ نِصْفَ شَهْرٍ وَادَّهَنَّا مِنْ وَدَكِهِ فَثَابَتْ أَجْسَامُنَا وَأَخَذَ أَبُو عُبَيْدَةَ ضِلَعًا مِنْ أَضْلاَعِهِ فَنَظَرَ إِلَى أَطْوَلِ جَمَلٍ وَأَطْوَلِ رَجُلٍ فِى الْجَيْشِ فَمَرَّ تَحْتَهُ ثُمَّ جَاعُوا فَنَحَرَ رَجُلٌ ثَلاَثَ جَزَائِرَ ثُمَّ جَاعُوا فَنَحَرَ رَجُلٌ ثَلاَثَ جَزَائِرَ ثُمَّ جَاعُوا فَنَحَرَ رَجُلٌ ثَلاَثَ جَزَائِرَ ثُمَّ نَهَاهُ أَبُو عُبَيْدَةَ . قَالَ سُفْيَانُ قَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ فَسَأَلْنَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « هَلْ مَعَكُمْ مِنْهُ شَىْءٌ » . قَالَ فَأَخْرَجْنَا مِنْ عَيْنَيْهِ كَذَا وَكَذَا قُلَّةً مِنْ وَدَكٍ وَنَزَلَ فِى حِجَاجِ عَيْنِهِ أَرْبَعَةُ نَفَرٍ وَكَانَ مَعَ أَبِى عُبَيْدَةَ جِرَابٌ فِيهِ تَمْرٌ فَكَانَ يُعْطِينَا الْقَبْضَةَ ثُمَّ صَارَ إِلَى التَّمْرَةِ فَلَمَّا فَقَدْنَاهَا وَجَدْنَا فَقْدَهَا .
Tercemesi:
Câbir (r.a) şöyle anlatıyor. Rasûlullah (s.a.v) üç yüz süvari olarak Ubeyde b. Cerrah komutasında Kureyş kervanını takibe göndermişti. Sahile vardığımızda şiddetli bir açlık içersindeydik. Ağaç yapraklarını yedik. Câbir diyor ki: Deniz sahile anber denilen kocaman bir balık atmış onun etinden on beş gün yedik, yağı ile yağlandık vücutlarımız semizleşti. Ebu Ubeyde balığın kaburga kemiklerinden birini alıp köprü gibi yere tuttu en büyük devemize en büyük boylu kimseyi bindirdik. O kemiğin altından geçti. Sonra acıktık bir kişi üç deve kesti. Sonra acıktık yine üç deve kesildi sonra acıktık yine üç deve kesildi sonra Ebu Ubeyde deve kesimini yasakladı. Sonra Rasûlullah (s.a.v)’e o balığın hükmünü sorduğumuzda “Onun etinden yanınızda var mı?” buyurdu. Balığın gözlerinden şu kadar bu kadar yağ çıkarmıştık. Balığın göz çukuruna dört kişi oturabiliyordu. Yolculuğa çıkarken Ebu Ubeyde’nin yanında bir dağarcık hurma vardı, bize her gün bir avuç veriyordu sonra birer hurmaya düştü onu da bulamayınca bir hurmanın yokluğunu anladık.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sayd ve'z-zebâih 35, /2371
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Muhammed b. Mansur el-Huzai (Muhammed b. Mansur b. Sabit b. Halid)
Konular:
Yiyecekler, Deniz ve kara meytesi