209 Kayıt Bulundu.
Bize Sevrî, ona Ammâr ed-Dühnî, ona da bir adam, İbn Abbâs'dan (ra) rivayet ettiğine göre, İbn Abbâs bir şehrin önde geleni olan bir adama (Yahudi bir din adamına) selamla başlayan bir mektup yazdı (yazdırdı). (Mektubu yazdırdığı kişi) ona: 'Bu konuda (Allah'ın selamını vermekle) hata ediyorsun' deyince, İbn Abbâs ona 'Selam olan sadece Allah'tır (cc)' dedi.
Açıklama: Rivayetin metninde eksiklik olduğu için metne bağlı kalarak tercüme edildiğinde doğru bir mana çıkmamaktadır. Rivayetin Taberî'nin Tefsir'inde (9/438) bulunan bir başka versiyonu dikkate alındığında metin doğru bir şekilde anlaşılabilmektedir. Söz konusu metnin tercümesi şu şekildedir: Ammâr ed-Dühnî bir adamdan Küreyb'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: İbn Abbâs beni çağırdı (mektup yazmamı isteyerek) "'Bismillahirrahmânirrahîm (Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla), Abbâs oğlu Abdullah'tan Teymâ'nın (Yahudi) din adamı falancaya. Sana selam olsun. Ben de senin gibi kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamdederim. Mektubun asıl konusuna gelecek olursak...' diye yaz" dedi. Ben ona: "Mektuba 'Selam senin üzerine olsun' diye başlıyorsun" deyince İbn Abbâs: "Selam olan sadece Allah'tır (cc)" karşılığını verdi.
Bize Ma'mer, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona da babası (Ebu Salih es-Semmân), Ebu Hureyre'den (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yolda müşriklerle karşılaştığınız zaman, Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."
Bize Ma'mer Katade'nin şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer tanımadığı bir Yahudiye selam verdi. Kendisine (adamın Yahudi olduğu) haber verilince ona dönüp 'selamımı bana iade et' dedi. Yahudi de 'ettim' karşılığını verdi.
Bize Ma'mer, Katâde'nin şöyle dediğini rivayet etti: "Evlerine girdiğin zaman Ehl-i kitaba selam vermek; 'es-Selâmü alâ meni't-tebea'a'l-hüdâ (Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun)' sözüyle olur/gerçekleşir."
Bize Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve, Aişe'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bir grup Yahudi Rasulullah'ın (sav) yanına girdiler ve O'na 'es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun) ey Ebu'l-Kâsım ' dediler. Hz. Aişe : 'Ben bunu anladım ve 'Ölüm sizin üzerinize olsun, lanet de!' dedim. Bunun üzerine Allah'ın Nebisi (sav): "Yavaş ol ey Aişe. Allah bütün işlerde yumuşaklığı sever." buyurdu. Ben: 'Ey Allah'ın Elçisi, Onların ne dediğini duymadın mı?' deyince. Allah Rasulü (sav): 'Ben de (onlara) 'Aleyküm (sizin üzerinize olsun)' dedim ya!' buyurdu.
Bize Ma'mer, ona da Katâde şöyle rivayet etmiştir: Bir Yahudi Hz. Peygamber (sav) için bir koyun sağdı (ve O'na (sav) ikram etti). Bunun üzerine Allah Rasulü (sav): 'Allah'ım onu güzelleştir.' buyurdu ( diye dua etti). O kimsenin saçı siyah oldu. Öyle ki, şundan, şundan daha siyah hale geldi. [Ma'mer: "Katâde'den başka bir kişiyi, o kimsenin takriben yetmiş sene yaşayıp hiç ihtiyarlamadığını anlatırken işittim’ demiştir.]
Bize Ma'mer, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona da Üsâme b. Zeyd şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) Müslüman, Yahudi, müşrik ve putlara tapanların bulunduğu bir meclise uğradı ve onlara selam verdi."
Bize Abdülvehhab, ona Eyyüb, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke, Aişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etti: Yahudiler Rasulullah'ın (sav) yanına geldi ve O'na: 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' dedi. Aişe de: '(Ölüm asıl) Sizin üzerinize olsun. Allah size lanet etsin ve Allah'ın gazabı üzerinize olsun.' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Yavaş ol ey Aişe. Sana yaraşan yumuşak davranmaktır. sertlikten ve çirkin işlerden sakın." buyurdu. Aişe: 'Ey Allah'ın Elçisi, söylediklerini işitmedin mi?' deyince, Peygamber (sav): '"Peki sen benim onlara karşılık verirken ne dediğimi işitmedin mi? Bizim onlar hakkında yaptığımız dua kabul edilir ama onların (aleyhimize olan) bizimle alakalı duaları kabul görmez." buyurdu.
Bize Ebu Tahir el-Fakîh, ona Ebu Bekir Muhammed b. Hüseyin el-Kattân, ona Ahmed b. Yusuf es-Sülemî, ona Muhammed b. Yusuf el-Firyâbî, ona Süfyân, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer'in (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizler yarın Yahudilerle bir araya geleceksiniz. Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın. Onlar size selam verirse, 'Ve aleyke (Senin üzerine olsun)' deyin!" [Buhârî ve Müslim bu hadisi Süfyân'ın rivayeti olarak Sahih'lerine almışlardır.]
Bize Ebu'l-Hüseyin b. Bişrân, ona İsmail es-Saffâr, ona Ahmed b. Mansûr, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona da Urve, Aişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etti: Bir grup Yahudi Rasulullah'ın (sav) yanına girdi ve O'na 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' dedi. Âişe şöyle demiştir: 'Ben bunu anladım ve onlara: 'Aleykümü's-sâmü ve'l-la'netü (Ölüm sizin üzerinize olsun, lanet de!' dedim'. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Yavaş ol ey Aişe! Allah bütün işlerde yumuşaklığı sever." buyurdu. Ben: 'Ey Allah'ın Elçisi, söylediklerini işitmedin mi?' deyince de, 'Ben de onlara 'Aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' dedim ya!' karşılığını verdi. [Müslim bu hadisi Sahih'inde Abd b. Humeyd'in Abdürrezzak'tan aktarması şeklinde rivayet etmiş, Buhari ise Ma'mer'den başka bir tarikle kitabına almıştır. Mezhebimizin (Şâfi'î Mezhebi) âlimleri şöyle demiştir: 'Bu sünnetlerin tatbiki ancak onları tanındıktan sonra gerçekleşebilir. Onların her birini tanımak ise (her zaman) mümkün olmaz. Bunun için onları Müslümanlardan ayırt edecek (bir takım) alametler olması gerekir.]