209 Kayıt Bulundu.
Bize Hasen, ona İbn Lehîa, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu'l-Hayr, Ebu Basra'nın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bizler sabah erkenden Yahudilerle karşılaşacağız. Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın. Onlar size selam verdiği zaman 'Aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin."
Açıklama: Sahih hadistir. İbn Lehia su-i hıfz olsa da tâbî olunmuştur.
Bize Vekî', ona Abdülhamid b. Ca'fer, ona Yezid b. Ebu Habib, ona da Mirsed b. Abdullah, Ebu Basra'dan (ra.), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Şüphesiz bizler sabah erkenden Yahudilerle karşılaşacağız. Onlara selam vermeye önce siz başlamayın. Onlar size selam verdiği zaman 'Aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin."
Açıklama: Sahih hadistir. Bu isnadda Vekî'in vehmi vardır. Yezîd ve Ebû Basra'nın arasında "Mürsed"i zikretmemiştir.
Bize Sevrî, ona İbn Avn, ona da Humeyd el-Ezrak, Enes b. Mâlik'in (r.a.) şöyle dediğini rivayet etti: "Ehl-i kitabın selamını alırken 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' (sözünün) üzerine ilavede bulunmamak bize emredildi."
Bize Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve'nin naklettiğine göre Hz. Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bir grup Yahudi Hz. Peygamber'in (sav.) yanına girdi ve: 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' dedi. Rasulullah (sav) da onlara: 'Aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' karşılığını verdi. Âişe (r.anha) şöyle demiştir: 'Ben bunu anladım ve onlara: 'Aleykümü's-sâmü ve'l-la'netü (Ölüm sizin üzerinize olsun, lanet de!' dedim'. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Yavaş ol ey Aişe. Allah bütün işlerde yumuşaklığı sever." buyurdu. Aişe: 'Ey Allah'ın Elçisi, söylediklerini işitmedin mi?' deyince, Peygamber (sav): 'Ben de onlara 'Aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' dedim ya!' buyurdu.
Bize Sevrî, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudiler size selam verdiği zaman 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' derler" buyurdu. Nebi (sav) sözüne devam ederek: "Buna karşılık sen de onlara: 'Ve aleyke (Senin üzerine olsun)' de!" buyurdu.
Bize Sevrî, ona Mansur, ona İbrahim, ona da Alkame'nin naklettiğine göre: Bir seferde Abdullah (b. Mes'ûd) ile birlikte beraberken Ehl-i kitaptan insanlar onunla sohbet etti. (Adamlar) ayrılırken Abdullah onlara, 'Nereye gidiyorsunuz?' dedi. Onlar da: 'İşte şu tarafa.' cevabını verdiler. Abdullah da (bir müddet) onlara eşlik etti ve onlara selam verdi (selamet diledi).
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve, Üsâme b. Zeyd'den rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), Müslüman, Yahudi ve müşriklerin bir arada oturdukları bir meclise uğradı ve onlara selam verdi.
Bize Sevrî, ona Osman b. Abdullah b. Mevheb, ona da Ebû Bürde (ra) şöyle rivayet etmiştir: Müşriklerden biri Hz. Peygamber'e (sav) mektup yazdı; mektubun sonunda O'na (sav) selamını sundu. Hz. Peygamber (sav) ona selamın karşılığının (mektupla) verilmesini emretti.
Bize Ma'mer, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da İbn Abbas'am (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Hirakl'e şöyle mektup yazmıştı: "Bismillahirrahmanirrahim (Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla). Allah'ın elçisi Muhammed'den Rûm ulusu Hirakl'e. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun."
Bize Sevrî, Mansur'dan rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: İbrahim ve Mücahid'e: 'Şu kabile reisine nasıl mektup yazayım?' diye sordum. İbrahim: ''es-Selâmu aleyküm (Selam üzerinize olsun)' diye yaz' cevabını verdi. Mücahid de: ''es-Selâmu alâ menittebea'l-hüdâ (Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun)' diye yaz!' dedi.