209 Kayıt Bulundu.
Bize Said b. Abdurrahman el-Mahzûmî, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: Bir grup Yahudi Hz. Peygamber'in huzuruna girip 'es-Sâmu aleyke (Ölüm üzerine olsun)' dediler. Rasulullah da 'Aleyküm (Sizin üzerine olsun)' diye karşılık verdi. Hz. Aişe şöyle demiştir: Ben de (onlara) 'Aleykümü's-sâmü ve'l-la'netü (Asıl ölüm ve lanet sizin üzerinize olsun' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ey Aişe, Allah bütün işlerde yumuşaklığı sever" buyurdu. Hz. Aişe Ben: "Ey Allah'ın Elçisi, Onların ne dediğini duymadın mı? deyince. Allah Rasulü (sav): 'Ben de (onlara) 'Aleyküm (sizin üzerinize olsun)' dedim ya!' buyurdu. [Bu konuda Ebu Basra el-Gıfârî, İbn Ömer, Enes ve Ebu Abdurrahman el-Cühenî'den nakledilen rivayetler de vardır. Ebu İsa: 'Hz. Aişe'nin hadisi hasen sahihtir' demiştir.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ
Bize Yahya b. Yahya, ona Hüşeym, ona Ubeydullah b. Ebu Bekir, ona da Enes , Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti (T); Bana İsmail b. Sâlim, ona Hüşeym, ona Ubeydullah b. Ebu Bekir, ona da dedesi Enes b. Mâlik, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet ettmiştir: "Ehl-i kitap size selam verdiğinde 'Aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin."
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeyi önce siz başlatmayın. Onlarla yolda karşılaştığınız zaman, onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın." [Ebû İsâ (Tirmizî: 'Bu, hasen sahîh bir hadistir' demiştir.]
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muaz b. Muaz el-Anberî); (T) Bana Yahya b. Habîb, ona Halid b. el-Haris, onlara (Muaz ile Halid'e) Şu'be; (T) Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşâr -hadis bu ikisinin lafızlarıyla nakledilmiştir- o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona da Katade, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) ashabı O'na (sav); ehl-i kitap bize selam veriyor. Onların selamını nasıl alalım diye sordu. Rasulullah da (sav); "onlara ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun) deyin" cevabını verdi.
Bize Yahya b. Musa, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zührî, ona Urve, ona da Üsâme b. Zeyd şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav), Müslüman ve Yahudilerin bir arada oturdukları bir meclise uğradı ve onlara selam verdi. [Ebu İsa (Tirmizî): 'Bu hadis, hasen sahihtir' demiştir.]
Bize Yahya b. Yahya, ona Hüşeym, ona Ubeydullah b. Ebu Bekir, ona da Enes; (T) Bana İsmail b. Salim, ona Hüşeym, ona Ubeydullah b. Ebu Bekir, ona da dedesi Enes b. Malik, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ehl-i kitap size selam verdiği zaman siz de (onlara) ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun) deyin."
Bize Muhammed b. Selâm, ona Abdülvehhâb, ona Eyyûb, ona Abdullah b. Müleyke, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Yahudiler Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldi ve 'es-Sâmu aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' dedi. Hz. Aişe (onlara karşılık olarak): 'Aleyküm (Asıl sizin üzerinize olsun), Allah'ın laneti sizin üzerinize olsun; gazabı da' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Yavaş ol ey Aişe. Sana yaraşan yumuşak davranmaktır. Sertlikten ve çirkin işlerden sakın." buyurdu. Aişe: 'Ey Allah'ın Elçisi, söylediklerini işitmedin mi?' deyince, Peygamber (sav): "Peki, sen benim onlara karşılık verirken ne dediğimi işitmedin mi? Bizim onlar hakkında yaptığımız dua kabul edilir ama onların (aleyhimize olan) bizimle alakalı duaları kabul görmez." buyurdu.
Bize Abd b. Humeyd, ona Yunus, ona Şeybân, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Bir Yahudi, Peygamber (sav) ve ashabının yanından geçti ve 'es-sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' dedi. Orada bulunanlar (selam zanederek) karşılık verdiler. Hz. Peygamber (sav) 'Bu adamın ne dediğini biliyor musunuz?' diye sordu. 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir. Adam selam verdi, ey Allah’ın Nebisi' dediler. Rasûlullah (sav) 'Hayır (selam vermedi); onun yerine şöyle, şöyle dedi. Onu bana getirin' buyurdu. Onu, huzura geri getirdiler. Hz. Peygamber (sav) (ona) 'es-sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' dedin değil mi?' diye sordu. (Yahudi) Adam 'evet' cevabını verdi. Bunun üzerine Allah’ın Nebisi (sav): "Ehli kitaptan biri size selam verdiğinde siz de ona (karşılık olarak) 'Aleyke (Senin üzerine olsun' deyin." buyurdu. [(Bir diğer rivayette) Hz. Peygamber (sav) 'Aleyke ma kulte (Söylediğin senin üzerinize olsun)' buyurdu (şeklinde nakledilmiştir. (Ravilerden biri hadisi naklettikten sonra) “Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar” (Mücadele, 58/8) ayetini okudu. Ebû İsa (et-Tirmizî): 'Bu hadis, hasen-sahîhtir' demiştir.]
Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb ona, Zührî, ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, Abdullah b. Abbas'ın verdiği şu haberi nakletti: Rum hükümdarı Hirakl, Ebu Süfyan b. Harb’e haber yollayıp onu yanına çağırdı. Sonra Rasulullah'ın (sav) Dıhye el-Kelbî ile Busra emirine gönderdiği mektubu istedi. Busra emiri mektubu Hirakl’e verdi, O da okudu. Mektupta şöyle yazıyordu: "Bismillahirrahmanirrahîm (Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın (cc) kulu ve elçisi olan Muhammed’den Rum büyüğü (hükümdarı) Hirakl’e. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun. Bundan sonra (Konumuza gelince): Ben seni İslam’a davet ediyorum. Müslüman ol; kurtul. Böylece Allah sana iki kat mükafat verir. Eğer (bu daveti) reddedersen, halkının günahı da senin boynunadır. 'Ey Kitap Ehli, Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin…', (ayeti) 'şahit olun ki, biz Müslümanlarız.' [Âl-i İmrân, 3/64)] sözüne kadar( yazılıydı)".
Bize Ebu Abdullah el-Hâfız, ona Ebu'l-Abbas (Muhammed b. Yakub el-Ümevî), ona el-Utâridî (Ebu Ömer Ahmed b. Abdülcebbar), ona Yunus b. Bükeyr, ona da İbn İshak, rivayeti (bu senedle) zikretti. Sahr b. Aliyye'nin rivayetinde ise Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Ey Sahr, Bir topluluk Müslüman olduğu zaman, onların mallarına ve canlarına ilişmeyiniz." Sabit olan hadiste İbn Abbas'ın şöyle dediği bize rivayet edilmiştir: Müslümanlardan bir takım kimseler, kendisine ait küçük bir koyun sürüsünün yanında bulunan bir adamla karşılaştılar. Adam onlara, 'es-Selâmü aleyküm' diyerek selam verdi. Onlar da onu tutup öldürdüler ve o küçük koyun sürüsüne el koydular. Bunun üzerine 'Size selam veren kimseye, sen mü’min değilsin demeyin.' [(Nisâ, 4/94)] âyeti nazil oldu. İbn Abbâs (ayetteki kelimeyi) 'es-Selâm' şeklinde okumuştur.