209 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler. Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır. İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir. Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler. Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır. İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir. Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler. Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır. İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir. Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bana Harun b. Abdullah ve Haccâc b. Şâir, onlara Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona da Ebu'z-Zübeyr, Câbir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: Bazı Yahudiler Rasûlüllah'a (sav) selam verip 'es-Sâmü aleyke yâ Ebe'l-Kâsım (Ölüm üzerine olsun ey Ebu'l-Kâsım)' dediler. O da (cevaben), 'Ve aleyküm (Sizin de üzerinize olsun)' buyurdu. Bunun üzerine Âişe kızarak, 'Onların ne söylediklerini duymadın mı?' dedi. Hz. Peygamber de, 'Evet duydum ve onlara sözlerini iade ettim. Onların aleyhine (bizim bedduamız) kabul edilir. Fakat onların bizim aleyhimize (yaptıkları beddua) kabul edilmez' buyurdu.
Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr -hadis Yahya b. Yahya'nın lafızlarıyla nakledilmiştir, Yahya b. Yahya (hocası ile rivayet ilişkisi için) 'ahberenâ' derken diğerleri 'haddesena' demişlerdir-, onlara İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudilerden biri size selam verdiğinde size ancak, 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' der. Siz de (buna karşı) 'Ve aleyke (senin üzerine olsun)' deyin".
Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr -hadis Yahya b. Yahya'nın lafızlarıyla nakledilmiştir, Yahya b. Yahya (hocası ile rivayet ilişkisi için) 'ahberenâ' derken diğerleri 'haddesena' demişlerdir-, onlara İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudilerden biri size selam verdiğinde size ancak, 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' der. Siz de (buna karşı) 'Ve aleyke (senin üzerine olsun)' deyin".
Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyüb, Kuteybe, ve İbn Hucr -hadis Yahya'nın lafızlarıyla nakledilmiştir, Yahya b. Yahya (hocası ile rivayet ilişkisi için) 'ahberenâ' derken diğerleri 'haddesena' demişlerdir-, onlara İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudilerden biri size selam verdiğinde size ancak, 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' der. Siz de (buna karşı) 'Ve aleyke (senin üzerine olsun)' deyin".
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muâz b. Muâz el-Anberî); (T) Bana Yahya b. Habîb, ona Hâlid b. Hâris, o ikisine (Muaz ile Halid'e) Şu'be; (T) Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve İbn Beşşâr -hadis bu ikisinin lafızlarıyla nakledilmiştir- onlara Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be, ona da Katâde, Enes'in şöyle dediğini rivayet etti: Nebi'nin (sav) ashabı O'na: 'Ehl-i kitap bize selam veriyor. Biz onların selamını nasıl alalım?' diye sordular. Rasulullah: 'Siz de 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin.' buyurdu.
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muâz b. Muâz el-Anberî) (T) Bana Yahya b. Habîb, ona Hâlid b. Hâris, onlara (Muaz ile Halid'e) Şu'be (T) Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve İbn Beşşâr -hadis bu ikisinin lafızlarıyla nakledilmiştir- onlara Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be, ona da Katâde, Enes'in şöyle dediğini rivayet etti: Nebi'nin (sav) ashabı O'na: 'Ehl-i kitap bize selam veriyor. Biz onların selamını nasıl alalım?' diye sordular. Rasulullah: 'Siz de 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin.' buyurdu.
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muâz b. Muâz el-Anberî) (T) Bana Yahya b. Habîb, ona Hâlid b. Hâris, onlara (Muaz ile Halid'e) Şu'be (T) Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve İbn Beşşâr -hadis bu ikisinin lafızlarıyla nakledilmiştir- onlara Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be, ona da Katâde, Enes'in şöyle dediğini rivayet etti: Nebi'nin (sav) ashabı O'na: 'Ehl-i kitap bize selam veriyor. Biz onların selamını nasıl alalım?' diye sordular. Rasulullah: 'Siz de 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin.' buyurdu.