355 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona ez-Zührî ve Hişâm, onlara Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) zamanında güneş tutulmuştu. O (sav) da ayağa kalkıp insanlara namaz kıldırdı. Namazı da şöyleydi: Kıraati uzun yaptı. Sonra rükûa gitti ve rükûu da uzun yaptı. Sonra rükûdan kalktı ve tekrar kıraati uzattı. Bu ikinci kıraati ilk kıraatinden daha kısaydı. Sonra tekrar rükûa gitti ve bu rükûu ilkinden daha kısaydı. Sonra rükûdan kalktı. Sonra da iki secde yaptı. Ardından ayağa kalktı ve ikinci rekatı da ilk rekatı kıldığı gibi kıldı. Sonra hutbe vermek için kalktı ve şöyle buyurdu: "Güneş ve ay, hiçbir kimsenin ölümü ve hayatı için tutulmaz. Fakat bunlar Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Allah bunları kullarına gösterir. Siz bu tutulmayı gördüğünüzde hemen namaza durun."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muaz b. Muaz, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir bulut (ya da fırtına belirtisi) gördüğünde, yüzünün değişir, endişelenir, içeri girer, dışarı çıkardı, bir ileri bir geri yürürdü. Yağmur yağınca ise bu hali geçer, ferahlardı. (Râvî) der ki: Aişe, Peygamber'in (sav) bu hâlinden gördüğü bazı şeyleri, kendisine anlattığında, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ne biliyorsun? Belki bu, Hûd kavminin başına gelen gibi bir şeydir: (Azabın bir bulut şeklinde belirip de vâdilerine yöneldiğini gördüklerinde, “Bu bize yağmur yağdıracak bir bulut” dediler. Hud “Hayır,” dedi. “O, çabuklaştırılmasını istediğiniz şeydir—bir rüzgâr ki, acı bir azap taşır.)" (Ahkâf, 46/24).
Bize Ebu Nuaym, ona el-A’meş, ona İbrahim et-Teymî, ona babası (Yezid b. Şerik et-Teymî), ona da Ebu Zer şöyle demiştir: "Ben güneşin batışı esnasında Nebî (sav) ile birlikte mescitteydim. Rasulullah (sav) bana 'Ey Ebu Zer! Güneş nerede batar bilir misin?' diye sordu. Ben de 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Güneş, Arş'ın altında (Allah’a) secde etmek için gider. İşte 'Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir' [Yâsîn 36/38] ayetinin ifade ettiği şey budur' buyurdu."
Bize Humeydî, ona Veki, ona A'meş, ona İbrahim et-Teymî, ona babası (Yezîd b. Şerîk), ona Ebu Zerr şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e (sav) 'Güneş, kendisi için belirlenen yörüngesinde akıp gitmektedir.' [Yâsîn, 36/38] ayetini sordum, bana 'onun yörüngesi Arş'ın altındadır' buyurdu."