Giriş

Ey bürünüp sarınan (Resûlüm)!


Açıklama: Surenin ilk üç ayetinin Kur'an'dan ilk gelen vahiy olduğu beyan edilmektedir (B004924)

    Öneri Formu
58961 KK74/1 Müddesir, 74, 1

Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), kendisine Kur'ân indirildiğinde inen ayetleri ezberlemek istediğinden diliyle tekrar ederdi. Allahu teâlâ, '(vahyi) acele ile almak için dilini hareket ettirme (Kıyâme, 75/16)' ayetini indirdi. [ٌRavi] dedi ki, [İbn Abbâs] "dudaklarını hareket ettirirdi'. Süfyân da dudaklarını aynı şekilde hareket ettirdi. Ebu İsa [Tirmizî] hadis hakkında şöyle dedi: "Bu, 'Hasen-sahih' bir hadistir. Yahya b. Said'den naklen Ali [b. el-Medînî] şöyle demiştir: 'Süfyan es-Sevrî, [senedde yer alan] Musa b. Ebu Aişe'yi hayırla anardı'.


Açıklama: 'Hasen-Sahih' gibi birleşik sıhhat değerlendirmeleri Tirmizî'nin Sünen'inde çokca yer almaktadır. Ancak tam olarak hangi anlama geldiği konusunda hadis alimleri arasında ihtilafa sebep olmuştur. “Hadis iki tarikten rivayet edilmiş olup birine göre sahih, diğerine göre hasen seviyesindedir” şeklindeki açıklamanın tercih edildiği kaydedilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mücteba Uğur, "Hasen" maddesi, DİA, İstanbul, 1997, 16/374-375.

    Öneri Formu
19941 T003329 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 75

Bize İshak b. Musa el-Ensârî, ona Ma'n b. İsa, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Haris b. Hişam, Hz. Peygamber'e (sav) vahyin nasıl geldiğini sordu. Hz. Peygamber (sav), 'Bazen çıngırak sesi şeklinde gelir. Bu da bana en zor gelen şeklidir. Bazen de melek insan şekline bürünerek vahyi getirir; benimle konuşur ve ben de söylediklerini aklımda tutarım.' dedi. Hz. Aişe, "Soğuk bir günde Hz. Peygamber'e vahiy geldiğini gördüm. Vahiy alması bitince baktım ki alnından oluk gibi ter boşalıyordu." demiştir. Ebu İsa [Tirmizî], "Bu, 'hasen-sahih' bir hadistir" demiştir.


Açıklama: 'Hasen-Sahih' gibi birleşik sıhhat değerlendirmeleri Tirmizî'nin Sünen'inde çokca yer almaktadır. Ancak tam olarak hangi anlama geldiği konusunda hadis alimleri arasında ihtilafa sebep olmuştur. “Hadis iki tarikten rivayet edilmiş olup birine göre sahih, diğerine göre hasen seviyesindedir” şeklindeki açıklamanın tercih edildiği kaydedilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mücteba Uğur, "Hasen" maddesi, DİA, İstanbul, 1997, 16/374-375.

    Öneri Formu
21732 T003634 Tirmizi, Menâkıb, 7

Bize İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Cabir b. Abdullah, vahyin kesildiği zamanı anlatırken Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir gün yürürken gökyüzünden bir ses işittim. Gözlerimi çevirdim ve bir de baktım ki, Hira'da bana gelen melek, gök ile yer arasında bir kürsü üzerinde oturmuş. Bundan çok korktum ve hemen eve dönüp 'Beni örtün!' dedim. Bunun üzerine Allah (cc), 'Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar. Rabbini yücelt. Elbiselerini temizle. Her türlü pisliği (ricz) terket...' (Müddessir 74/1-5) ayetlerini indirdi. Bundan sonra vahiy peş peşe gelmeye başladı." [Abdullah b. Yusuf ve Ebu Salih, rivayetlerinde mütabaatta bulundular. Aynı şekilde Hilâl b. Reddâd da Zührî'den rivayet ettiği hadiste mütabaatta bulundu. Yunus ve Ma'mer ise, rivayetlerinde 'بوادره' kelimesini zikretmişlerdir.]


    Öneri Formu
11260 B000004 Buhari, Bedü'l-vahy, 1

Bize Muhammed b. Seleme ve Hâris b. Miskîn - lafız Hâris'e aittir-, onlara İbn Kasım, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Haris b. Hişam, Hz. Peygamber'e (sav) vahyin nasıl geldiğini sordu. Hz. Peygamber (sav), 'Bazen çıngırak sesi şeklinde gelir. Bu da bana en zor gelen şeklidir. Ses kesildiği zaman bana vahyedilen şeyi ezberlemiş olurum. Bazen de vahiy meleği insan şekline bürünerek vahyi getirir; benimle konuşur ve ben de söylediklerini aklımda tutarım.' dedi. Hz. Aişe, "Soğuk bir günde Hz. Peygamber'e vahiy geldiğini gördüm. Vahiy alması bitince baktım ki alnından oluk gibi ter boşalıyordu." demiştir.


    Öneri Formu
24640 N000935 Nesai, İftitah, 37


    Öneri Formu
75731 HM026885 İbn Hanbel, VI, 276


    Öneri Formu
65268 HM018112 İbn Hanbel, IV, 222

Bize Ali b. Hucr, ona Ali b. Müshir, ona Muhtâr b. Fülfül, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), bir gün aramızda iken uyukladı. Ardından, tebessüm ederek başını kaldırdı. O'na (sav), 'Seni güldüren de nedir yâ Rasulullah?' dedik. Hz. Peygamber (sav), 'Bana, az önce şöyle bir sure indi' dedi ve [okumaya başladı]: "Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Şüphesiz ki biz, sana Kevseri verdik. (O halde) Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. (Doğrusu) sana buğzeden, soyu kesik olanın tâ kendisidir. (Kevser, 108/1-3)". Ardından, 'Kevser'in ne olduğunu biliyor musunuz?' dedi. Biz ise, 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu:'O, Rabbimin bana vaad ettiği cennetteki bir nehirdir. Bardakları, yıldızların sayısından daha çoktur. Ümmetim ondan içmek için yanıma gelecektir. Ancak onlardan bir kul oradan uzaklaştırılacaktır. Ben de 'Ey Rabbim, o benim ümmetimdendir' diyeceğim. Rabbim ise bana, 'Senden sonra onun neler ihdas ettiğini bilmiyorsun' buyuracaktır'.


    Öneri Formu
24575 N000905 Nesai, İftitah, 21


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Dahhâk b. Mahled arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
10214 B001536 Buhari, Hac, 17


    Öneri Formu
155527 BS018320 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IX ,193