Giriş

Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.


    Öneri Formu
53852 KK8/1 Enfâl, 8, 1

Bize Ebu Tahir ve Harmele, -hadisin lafzı Harmele'ye aittir- ona Abdullah b. Vehb, ona Malik b. Enes, ona Yahya b. Said, ona Ömer b. Kesir b. Eflah, ona babası Muhammed Mevla Ebu Katade, ona da Ebu Katade şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) ile Huneyn senesinde gazaya çıktık. Düşmanla karşılaştığımızda Müslümanlarda bozulma baş gösterdi. O sırada bir müşriki bir Müslümanın üzerine çıkmışken gördüm ve hemen arkasından ona yetişip ensesine bir kılıç darbesi indirdim. Müşrik bana yönelip beni öylesine sıktı ki, ölümün nefesini ensemde hissettim. Ardından can verdi de beni bıraktı. Sonra Ömer b. Hattab'a yetiştim. Ona, insanlara neler oluyor diye sordum. O, Allah'ın kaderi dedi. Akabinde insanlar savaş meydanına döndüler. Rasulullah (sav) oturdu ve "kim bir düşmanı öldürdüğüne dair açık bir delil ortaya koyarsa, ölenin üzerinden çıkanlar ona aittir" buyurdu. Ben de kalkıp; bana kim şahitlik eder dedim. Sonra oturdum. Daha sonra Hz. Peygamber (sav) bunu ikinci defa; "kim bir düşmanı öldürdüğüne dair açık bir delil ortaya koyarsa, ölenin üzerinden çıkanlar ona aittir" buyurdu. Ben kalkıp, kim bana şahitlik eder dedim. Ardından oturdum. Rasulullah (sav) bunu üçüncü defa söyledi. Ben yine kalkınca Nebî (sav); "ey Ebu Katade, derdin nedir" buyurdu. Ben de kendisine olayı anlattım. Topluluktan biri; ya Rasulullah! Ebu Katade doğru söylüyor, öldürdüğü bu adamın eşyası bendedir. Buna karşılık onu başka bir şeyle razı et dedi. Ebu Bekir es-Sıddık da vallahi bu olacak şey değil. Allah'ın aslanlarından bir aslan, Allah ve Rasulü adına savaşacak da Hz. Peygamber (sav) onun öldürdüğü kişinin eşyasını sana verecek dedi. Bu söz üzerine Rasulullah (sav); "doğru söyledi" dedi. "Onu Ebu Katade'ye ver" buyurdu. O da bana eşyayı verdi. Ben o zırhı sattım da Seleme oğulları yurdunda bir bostan satın aldım. Müslüman olduktan sonra edindiğim ilk mal budur. [Leys'in rivayet ettiği hadiste Ebu Bekir'in asla, Hz. Peygamber (sav) onu Kureyş'ten bir sırtlancığa verip de Allah'ın aslanlarından bir aslanı bırakmaz dediği bilgisi vardır.] [(Yine) Leys'in rivayetinde, edindiğim ilk mal ifadesi bulunmaktadır.]


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مَنْ قَتَلَ قَتِيلاً لَهُ عَلَيْهِ بَيِّنَةٌ فَلَهُ سَلَبُهُ

    Öneri Formu
2481 M004568 Müslim, Cihad ve Siyer, 41

Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim-, ona Eyyûb, ona İkrime b. Hâlid, ona da Mâlik b. Evs b. Hadesân şöyle demiştir: Abbas ve Ali, biri diğerinden davacı olarak Ömer’in yanına geldi. Abbas “benimle bunun arasında hüküm ver” dedi. Diğer insanlar da “aralarında ayırt edici hüküm ver” dediler. Ömer “hayır, aralarında ayırt edici hüküm vermem. Çünkü her ikisi de Rasulullah’ın (sav) "bize mirasçı olunmaz, biz geriye ne bırakırsak, o bir sadakadır" buyurduğunu biliyorlar” dedi. (Ravi) der ki: Zührî rivayetinde (Hz. Ömer) şöyle demiştir: O toprakların tasarrufu Rasulullah'a (sav), aitti. Rasulullah oradan hane halkının temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra arta kalanının (ganimet) malları gibi taksim etti. Ondan sonra oranın tasarrufu Ebu Bekir'e, ondan sonra da bana geçti. Ben de o topraklarda onun yaptığının aynısını yaptım. Sonra bu ikisi gelip benden, Rasulullah’ın (sav), Ebu Bekir’in ve benim tasarrufumda olan şeyin tasarruf hakkını kendilerine vermemi istediler. Ben de onu kendilerine verdim ve bu şekilde tasarrufta bulunacaklarına dair onlardan söz aldım. Sonra ikisi yanıma gelerek, bu (Abbas) “bana kardeşimin oğlundan düşen payımı ver” diyor, bu diğeri (Ali) ise “eşimden bana düşen payımı ver” diyor. Orayı onlar Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve benim yaptığım gibi tasarrufta bulunmak üzere isterlerse, oranın tasarruf hakkını kendilerine veririm. Eğer bunu kabul etmezlerse bu husustaki külfetten kurtulmuş olurlar. Sonra da "Bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri, Allah’a, Rasûlüne, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir." (Enfâl, 8/41) İşte bu arazi de burada adı geçenlere ait bir haktır. "Sadakalar (zekât) ancak fakirlere, yoksullara, onu toplamakla görevlendirilenlere, kalpleri alıştırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda harcamaya… mahsustur." (Tevbe, 60) Bu (zekât) da burada adı geçenlere verilir. "Allah’ın onlardan Rasulüne verdiği fey’e gelince, siz onun için ne at oynattınız, ne de deveye bindiniz." (Haşr, 6) Zührî der ki: Bu fey, Rasulullah’a (sav) tahsis edilmiş haktır. (Buralar) ise Araplara ait kasabalar, Fedek, şurası ve şurasıdır. "Allah’ın fethedilen ülkeler ahalisinden Rasülüne verdiği fey, Allah’a, Rasule, yoksullara ve yolda kalanlara verilir." (Haşr, 7). Ayrıca "(O fey’) yurtlarından ve mallarından çıkartılıp uzaklaştırılmış olan ve Allah’ın lütuf ve rızasını isteyen Allah’a ve Rasûlüne yardım eden… fakir muhacirler içindir." (Haşr, 8) "…onlardan sonra gelenler…" (Haşr, 10) İşte bu ayet de bütün insanları kapsamış olmaktadır. Müslümanlar içinde, bu malda bir hakkı –yahut bir payı- olmayan hiçbir kimse yoktur. Ancak sizin sahibi olduğunuz köleleriniz bunun dışındadır. Şayet Allah’ın izniyle ömrüm vefa ederse, her Müslümana hakkı –ya da “payı” dedi- mutlaka verilecektir.


    Öneri Formu
28136 N004153 Nesai, Fey', 38

Allah'ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.


    Öneri Formu
58430 KK59/7 Haşr, 59, 7


    Öneri Formu
2482 M004569 Müslim, Cihad ve Siyer, 42


    Öneri Formu
2483 M004570 Müslim, Cihad ve Siyer, 43


    Öneri Formu
30051 B003125 Buhari, Farzu'l-Humus, 9


    Öneri Formu
30197 B003138 Buhari, Farzu'l-Humus, 15


    Öneri Formu
57971 KK48/15 Fetih, 48, 15


    Öneri Formu
153902 BS16772 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,271