Öneri Formu
Hadis Id, No:
158509, BS21762
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعْدٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ أَبِى طَالِبٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا إِسْحَاقَ يُحَدِّثُ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا الأَحْوَصِ يُحَدِّثُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ إِنَّ مُحَمَّدًا -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« أَلاَ أُنَبِّئُكُمْ مَا الْعَضْهُ؟ هِىَ النَّمِيمَةُ الْقَالَةُ بَيْنَ النَّاسِ ». وَإِنَّ مُحَمَّدًا -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« إِنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقًا وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا ». رَوَاهُ مُسْلِمٌ فِى الصَّحِيحِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مُثَنَّى وَمُحَمَّدِ بْنِ بَشَّارٍ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Ahves Avf b. Malik el-Cüşemi (Avf b. Malik b. Nadle)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
7. İbrahim b. Ebu Talib en-Nisaburi (İbrahim b. Muhammed b. Nuh b. Abdullah b. Halid)
8. Abdullah b. Ahmed el-Hâcî (Abdullah b. Ahmed b. Sa'd)
9. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Dürüstlük, özde ve sözde samimi olmak
Koğuculuk, koğuculuk yapmak
Yalan, yalancılık
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن الأعمش عن مجاهد عن أبى معمر عن عبد الله قال : لا يصلح الكذب في جد ولا هزل ولا أن يعد أحدكم ولده شيئا ثم لا ينجز له
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164393, EM000387
Hadis:
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن الأعمش عن مجاهد عن أبى معمر عن عبد الله قال : لا يصلح الكذب في جد ولا هزل ولا أن يعد أحدكم ولده شيئا ثم لا ينجز له
Tercemesi:
Abdullah'dan:
«— Ne ciddî yerde, ne de şaka olarak yalan uygun düşmez. Sizden biriniz çocuğuna bir şey va'd edip de sonra onu yerine getirmemeziik etmesin.»[760]
İster ciddî hareketlerde olsun, ister şaka olsun yalan söylemenin uygun olmadığı bu haberde ifade edilmekte ve va'd edilen bir şeyin yerine getirilmesi istenmektedir. Va'd ettiği şeyi yerine getirmeyen yalancı sayılır. Çünkü bu kimse dediğinin hilafını yapıştır. Sözü vakıaya uymadığından yalancıdır. Bu gibi hallerden kaçsnmak lâzımdır. Müminin vasıflarından biri de, va'd ettiği şeyi yerine getirmektir.
Bir de kötülüğe sebep olmayan ve mübalâğa ifade etmek üzere âdet halinde söylenen yalan sözler vardır kİ, bunlar günah sayılmaz. Meselâ, yüz defa değil de, birçok defa bir kimseden bir şey istenmiş olduğu halde ona: «— Senden falan şeyi yüz defa istedim, vermedin.» denmesi mübalâğa için bir sözdür. Gerçekte yüz defa söylenmemiştir, müteaddit defa söylenmiştir. Bu gibi sözler mübalâğa için olduklarından yalan kısmına girmezler. Fakat bir defa dahi istenmeksizin böyle bir söz söylenmiş olursa yalan olur. Çünkü bunun gerçek tarafı yoktur. Daha önceki açıklamalarda belirtildiği gibi, istisnaî durumlar dışında asla yalan söylememelidİr.
Ebu Davud bu haberi Abdullah İbni Âmir yolu ile Hz. Peygamber'e kadar yükseltiyor ve Abdullah ibni Amir in şöyle anlattığını kaydediyor:
«— Annem beni bir gün çağırdı. Resûlüîîah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) de evimizde oturuyordu. Annem bana;
«— Gel, sana bir şey vereyim.» dedi.
Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) anneme dedi ki:
«— Ona ne vermek istedin?» Annem :
«— Ona bir hurma vereceğim.» dedi.
Bunun üzerine ResGlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) anneme şöyle buyurdu :
«— Dikkat et! Eğer sen tu çocuğuna bir şey vermeyecek olsaydın, senin üzerine bir yalan (günahı) yazılmış olurdu.»[761]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 387, /317
Senetler:
()
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Çocuk, hak ve sorumlulukları
Dürüstlük, doğruluk
Yalan, yalancılık
حدثنا أبو عاصم عن الأوزاعي عن يحيى بن أبي كثير عن أبي قلابة أن أبا عبد الله قال لأبي مسعود أو أبو مسعود قال لأبي عبد الله ما سمعت النبي صلى الله عليه وسلم في زعم قال : بئس مطية الرجل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165041, EM000762
Hadis:
حدثنا أبو عاصم عن الأوزاعي عن يحيى بن أبي كثير عن أبي قلابة أن أبا عبد الله قال لأبي مسعود أو أبو مسعود قال لأبي عبد الله ما سمعت النبي صلى الله عليه وسلم في زعم قال : بئس مطية الرجل
Tercemesi:
— Ebû Kılâbe'den rivayet edildiğine göre, Ebû Abdullah, Ebû Mes'ud'a yahut Ebû Mes'ud, Ebû Abdullah'a demiştir ki: «Zu'metmek =zannetmek» sözü hakkında Peygamber-fSa/toiJa/m Aleyhi ve Sellem) 'den ne duydun. (Bu hususta Peygamber) :
«— insanın ne kötü bineğidir.» buyurdu.[245]
Ebû Abdullah'in Huzeyfe hazretleri olduğu söylenmekte ise de Huzeyfe 'den başkası olduğu, hakkında da görüş vardır. H u z e y -fe'nin mi Ebû Mes'ud'a, yahut EbûMes'ud'unmu Huzeyfe ye sorduğunu ravi kesinlikle ayırt edememiş ve burada tereddüt etmiştir. Hangisi sormuş olursa olsun, mesele «Zu'm — zan besleme» kelimesi üzerindedir. Bu kelime Arapçada «Za'm, Zu'm ve-Zi'm» telâffuzlartyla üç şekilde kullanılır ve birbirine zıd manaları vardır. Doğru ve" hak olan sözde kullanıldığı gibi, yalan ve batıl olan sözde de kullanılır*. Ekseriya gerçek olmayıp, şüphe ve zan yerinde kullanılır. Şüphe ve yalan yerinde kullanıldığı için «İnsanın kötü bineği» diye Peygamber (Sallaltahü Aleyhi ve Sellem) tarafından izah buyurulmuştur. Çünkü şüphe ve'tereddüt insanı yalana götürür. Yalpn, ise en kötü bir şeydir. İnsan gerçek olarak bilmediği bir haberi veya sözü anlatmamalı, zan' üzere hareket edip, kötü akıbetlere düşmemeli ve başkalarını da düşürmemelidir. Hadîs-i şerif rivayetlerinde ise asla kullanışı caiz değildir.[246]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 762, /607
Senetler:
()
Konular:
Sosyalleşme, temel prensipler
Yalan, yalancılık
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب قال أخبرني حميد بن عبد الرحمن أن أمه أم كلثوم ابنة عقبة بن أبى معيط أخبرته أنها سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ليس الكذاب الذي يصلح بين الناس فيقول خيرا أو ينمى خيرا قالت ولم اسمعه يرخص في شيء مما يقول الناس من الكذب إلا في ثلاث الإصلاح بين الناس وحديث الرجل امرأته وحديث المرأة زوجها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164391, EM000385
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب قال أخبرني حميد بن عبد الرحمن أن أمه أم كلثوم ابنة عقبة بن أبى معيط أخبرته أنها سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ليس الكذاب الذي يصلح بين الناس فيقول خيرا أو ينمى خيرا قالت ولم اسمعه يرخص في شيء مما يقول الناس من الكذب إلا في ثلاث الإصلاح بين الناس وحديث الرجل امرأته وحديث المرأة زوجها
Tercemesi:
— Ibni Şihab'dan, Humeyd ibni Abdurrahman bana haber vermiştir ki, Akabe ibni Ebu Muayt'ın kızı olan annesi Ümmü Gülsüm, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu kendisine nakletmiştir:
«— Hayırlı söz söyleyip de insanlar arasını düzelten, yahut hayır ileten, yalancı değildir.»[755]
Clmmü Gülsüm demiştir ki :
«— Uç şeyden başka, insanların söyledikleri yalanlardan hiç bir şeye müsaade ettiğini Peygamber'den duymadım. Bu üç şey de şunlardır:
1— İnsanların arasını düzeltmek (için yalan söylemek),
2— (Geçimsizliğe yol açmamak için yalan yere) adamın karısına söz söylemesi,
3— (Aynı sebeple) kadının, kocasına söz söylemesi.[756]
Bîr hâdiseyi vuku bulduğu şekilde haber vermeğe doğru haber denir. Aksine hâdiseyi, vukuuno aykırı olarak haber vermeğe de yalan haber denir. Mutlak surette yalan islâm'da haramdır. Ancak bazı istisnaî hallerde yalan söylemek mubahtır, yani günah değüdİr. İnsanlar arasını düzeltmek ve dargınları barıştırmak için söz uydurmak ve olmayan bir sözü anlatmak yalan ise de, bu gibi yalanın günahı yoktur. Bunun için hadîs-i şerîfte :
«— Hayırlı söz söyleyip de insanlar arasını düzelten yalancı değildir.»
Buyurulmuştur. Yani söylenmemiş ve vuku bulmamış herhangi bir iyi sözü ıslâh maksadı ile söylemek, esasta yalan ise de, günahı bulunmadığından yalan sayılmaz, yalanın gerektirdiği cezayı taşımaz.
Kasden veya bilmeyerek, vuku bufan bir şeyi olduğundan baş!;a kalıba sokmak ve hilafım haber vermenin her ikisi yalan ise de,._bilçneyerek ve yanılarak yalan söylemenin güngjıı yoktur.
«— SÖz bir maksada bağlıdır ve bir,gayeye götürür. Herhangi bir yararlı maksat ki, ona doğru ve yalan sözlerin her ikisi ile ulaş!ab!liyor, bunda yalan haramdır. Çünkü yalana ihtiyaç yoktur, doğru sözle maksada ulaşılabiliyor.»
Yararlı bir maksada yalanla ulaşmak mümkün olur da, doğru sözle ulaşmak mümkün olmazsa burada yalan söylemek mubah olur. Maksadın önemine ve gereklilik derecesine göre yalanın yeri olur.
Meselâ : Bir zalimin zulmünden kurtulmak için gizlenen bir müslümanı ele vermemek maksadıyie yalan söyleyerek onu gizlemek, icab eder. Yine bir kimse yanında emanet olarak bulunan malı, gasp etmek isteyen bir zalimden onu kurtarmak için yaian söyleyerek onu gizlemek icab eder. Bir de söylenecek doğru sözden dolayı büyük bîr zarar ve fesad doğacaksa, orada yalan söylenir. İslâm'ın ve devletin menfaatini korumak ve düşmanın zararını önlemek İçin yalan söylemek aynı şekilde gereklidir.
Karı-koca arasında bağlılığı ve muhabbeti artırıp devam ettirmek mak-sadıyle iyiliğe matuf yalan söz söylemek, hadîs-i şerifte beyan olunduğu şekilde mubahtır, ihtiyaç duyulmadıkça da bu gibi mubahlardan sakınmak takvaya uygun hareket olur.[757]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 385, /314
Senetler:
()
Konular:
Yalan, caiz olduğu yerler
Yalan, yalancılık
- حدثنا مسدد قال حدثنا عبد الله بن داود عن الأعمش عن أبى وائل عن عبد الله عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : عليكم بالصدق فإن الصدق يهدى إلى البر وإن البر يهدى إلى الجنة وإن الرجل يصدق حتى يكتب عند الله صديقا وإياكم والكذب فان الكذب يهدى إلى الفجور والفجور يهدى إلى النار وإن الرجل ليكذب حتى يكتب عند الله كذابا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164392, EM000386
Hadis:
- حدثنا مسدد قال حدثنا عبد الله بن داود عن الأعمش عن أبى وائل عن عبد الله عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : عليكم بالصدق فإن الصدق يهدى إلى البر وإن البر يهدى إلى الجنة وإن الرجل يصدق حتى يكتب عند الله صديقا وإياكم والكذب فان الكذب يهدى إلى الفجور والفجور يهدى إلى النار وإن الرجل ليكذب حتى يكتب عند الله كذابا
Tercemesi:
— Abdullah (İbni Mes'ud) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu:
«— Doğruluktan ayrılmayınız; çünkü doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de Cennet'e iletir. Gerçekten insan doğrulukla hareket eder de Allah katında en doğru kimse yazılır.
Yalandan sakınınız; çünkü yalan fenalığa götürür. Fenalık ise Ce-hennem'e iletir. Gerçekten insan yalan söyler de Allah katında çok yalancı yazılır.»[758]
Sıdk = Doğruluk attı şeyde aranır ve bunlarda bulunduğu takdirde sıdkın kemal mertebesi husule gelmiş olur. Bu üstün dereceye sahib olan kimseye de «Sıddîk» denir. Sıdkın altı kısmı şöyledir:
1— Sözde doğruluk: Söylenen sözün gerçeğe uyması, vak'aya aykırı düşmemesi.
2— Niyyette doğruluk : Bunun manâsı İhlâstır ki, hayırlı bir işe kalb ile niyyet edip, gafil olmaksızın Allah'a yönelmekle olur.
3— Azimde Nİyyet: Hayırlı olduğuna inanılan bir şeyi yapmaya koyulmak ve bunda güçlenmek.
4— Vefa göstermekte doğruluk : İşlemeye koyulduğu ve azmettiği hayırlı bir işi başarmakta sebat gösterip, onu tamamiyle yerine getirmek.
5— Amellerde doğruluk : Gizli ve aşikâr yapılan bütün amelleri eşit tutup, amellere riya karıştırmaksızın hareket etmek.
6— Ma kam att a doğruluk: Korku halinde ve emniyet halinde fark gözetmeksizin doğruluğa devam edip, ondan ayrılmamak, işte bu altı vasıfia vasıflanan «Sıddîk» olur. Bunlardan bir kısmı İle vasıflanan da «Sadık» İsmini alır. Doğruluktaki özellik insanı İyi amellere = Bİrre götürür. Esasen birrin manâsı, Allah katında makbul olan ve kendine günah karışmayan ameller ve İbadetlerdir. Böyle makbul ve İyi ameller de insanı Cennete götürür. Bu iyi ve güzel vasıfların zıddı olan yalan ise, insanı kötü amellere ve günah işlere götürür. Günahlar da büyüdükçe, İnsanı, bunlar Ce-hennem'e iletir. Yalanın her çeşİtini işleyip de, büyük günahlara düşen kimseye «Kezzab = Büyük yalana» denir. Bu mertebeye düşenler, yalancıların cezasını çekerler.[759]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 386, /316
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cennet, uzaklaştıran bazı davranışlar
Dürüstlük, doğruluk
Dürüstlük, özde ve sözde samimi olmak
Yalan, yalancılık
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا سويد بن حجير قال سمعت سليم بن عامر عن أوسط بن إسماعيل قال سمعت أبا بكر الصديق رضي الله عنه بعد وفاة النبي صلى الله عليه وسلم قال قام النبي صلى الله عليه وسلم عام أول مقامي هذا ثم بكى أبو بكر ثم قال : عليكم بالصدق فإنه مع البر وهما في الجنة وإياكم والكذب فإنه مع الفجور وهما في النار وسلوا الله المعافاة فإنه لم يؤت بعد اليقين خير من المعافاة ولا تقاطعوا ولا تدابروا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا وكونوا عباد الله إخوانا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165003, EM000724
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا سويد بن حجير قال سمعت سليم بن عامر عن أوسط بن إسماعيل قال سمعت أبا بكر الصديق رضي الله عنه بعد وفاة النبي صلى الله عليه وسلم قال قام النبي صلى الله عليه وسلم عام أول مقامي هذا ثم بكى أبو بكر ثم قال : عليكم بالصدق فإنه مع البر وهما في الجنة وإياكم والكذب فإنه مع الفجور وهما في النار وسلوا الله المعافاة فإنه لم يؤت بعد اليقين خير من المعافاة ولا تقاطعوا ولا تدابروا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا وكونوا عباد الله إخوانا
Tercemesi:
— Peygamber (Saîîaîlahü Aleyhi ve Sellemj'in vefatından sonra, Ebû Bekiri's-Sıddîk'dan işitildiğine göre demiştir ki, Peygamber (Sailallahii Aleyhi ve SeUeth). Medine'ye hicretin birinci yılında, bu bulunduğum yerde kalkıp şöyle buyurdu:
«— Doğruluktan ayrılmayınız; çünkü doğruluk iyilikle beraberdir, ikisi de cennetliktir. Yalandan sakınınız; çünkü yalan kötülükle beraberdir. Bunların ikisi de cehennemliktir. AUah'dan afiyet isteyiniz; çünkü gerçek imandan sonra, afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir. Birbirinize dargınlık etmeyiniz, birbirinize arka çevirmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin beslemeyiniz; ey Allah'ın kullan, kardeşler olunuz.[169]
Afiyet, Allah Tecilâ mn kul üzerinden her türlü sıkıntı ve belâyı kaldırmasına denir. Bunun içindir ki, Peygamber (Satlallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Hiç kimse, sahih imandan sonra afiyetten daha hayırlı bir şeye sahip olmamıştır.» buyurmuştur.
Afiyetin böyle büyük nimet oluşundan dolayı Peygamber Efendimiz, dünya selâmeti İçin afiyeti istemeyi insanlara emretmiştir. Tirmizî'nin rivayetinde böyledir. Yine afiyet, başkasına eziyet etmemek ve başkasının eziyetinden de korunmuş olmak şeklinde tefsir edilmektedir.[170]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 724, /571
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, afiyet İstemek
Dürüstlük, doğruluk
Hased, Kıskançlık
Hased, Kıskançlık,
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Kin tutmak, Kindarlık
Sağlık, sağlık nimettir
Yalan, yalancılık