470 Kayıt Bulundu.
Bize Nasr b. Ali, ona Ebu Ahmed, ona İsrail, ona Simak, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) demiştir ki: "Rasulullah (sav) zamanında bir kadın müslüman olmuş ve (kocasından başka) biriyle evlenmişti. İlk kocası Peygamber'e (sav) geldi ve Ey Allah'ın Rasulü, ben müslüman olmuştum. Bu kadın da benim müslüman olduğumu biliyordu (böyleyken gidip bir başkasıyla evlendi) dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o kadını ikinci kocasından alıp ilk kocasına verdi."
Açıklama: Burada aslında müşrik olan karı ile kocanın ikisi de aynı zamanda müslüman olmuşlar, ama kadın bir bahane ile kocasından ayrılıp başkasıyla evlenmişti. Adamın müracaatı üzerine de Hz. Peygamber ikinci nikâhı feshederek kadını ilk kocasına verdi. Çünkü kadının yaptığı bu ikinci evlilik, boşanma şartları tahakkuk etmeden gerçekleştirilmişti. Dolayısıyla bu ikinci evlilik bâtıldır, geçersizdir.
Bize Müsedded, ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona el-Esved, ona da Hz. Aişe (r.anha) demiştir ki: Rasulullah'a (sav), bir adamın üç talakla boşadığı karısı başka bir kocayla evlenir de kadının yeni kocası onunla gerdeğe girip cinsî münâsebette bulunmadan onu boşarsa bu kadının ilk kocasıyla evlenmesi helâl olur mu? diye soruldu, Hz. Peygamber (sav), "kadın ikinci kocasının balcığından ve o da kadının balcığından tatmadıkça ilk kocaya helâl olmaz" buyurdu.
Açıklama: "Balcık" kelimesi, kinâî bir lafızdır, cinsel ilişkiden kinayedir. Burada cinsel ilişkinin zevki, balın tadına benzetilmiştir. İslâm hukukuna göre kocasından boşanan bir kadının tekrar onunla evlenebilmesi için, kadının mutlaka başka bir erkekle sahih bir nikâh akdi ile evlenmesi gerekir. Hatta sadece nikâh kıyması yeterli olmayıp mutlaka onunla gerdeğe girmesi gerekir. Ondan sonra da normal şekilde ikinci kocasından ayrılması veya kocasının ölüp kendisinin dul kalması lazımdır. Ancak bundan sonra kadın ilk kocası ile tekrar evlenebilir. Şayet ikinci kocası ile evlenmesi sahih bir nikâh kastıyla değil de anlaşmalı bir evlilik yapılırsa veya nikâhtan sonra gerdeğe girilmezse, kadın ilk kocasına yine helâl değildir. İkinci evliliğin mutlaka sahih bir nikâh akdi ile yapılması ve ortada herhangi bir anlaşmanın olmaması gerekir. Aynı şekilde boşanmanın da hileli bir anlaşma sonucu değil, normal yollarla yapılmış olması gerekir. Aksi halde kadının ilk kocası ile yeniden evlenmesi yine câiz olmaz. Bu konuda mezhep imamları müttefiktirler.
Ebû Davud dedi ki: İbn Abbas'ın (ra) sözü; bize Ahmed b. Salih ve Muhammed b. Yahya -ki bu Ahmed b. Salih'in hadisidir-, onlara Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf ve Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban, onlara da Muhammed b. İyas'ın rivayet ettiğine göre; "İbn Abbas, Ebu Hureyre ve Abdullah b. Amr b. el-Âs'a, kocasının henüz ilişkide bulunmadan üç talakla boşadığı bâkire kızın durumu soruldu, onlar da kız başka biriyle evlenip boşanmadan ona helal olmaz ediler." [Ebû Davud dedi ki: Malik, ona Yahya b. Said, ona Bükeyr b. el-Eşec, ona da Muaviye b. Ebu Ayyaş bizzat şahit olduğu bu olayı şöyle anlatmış: Muhammed b. İyas b. el-Bükeyr, İbnü'z-Zübeyr ile Asım b. Ömer'e gelerek bu meseleyi sormuş, onlar da İbn Abbas ile Ebu Hureyre'ye git, bunu onlara sor demişler. Ben de onları Hz. Aişe'nin (r.anha) yanında bırakıp geldim, diyerek yukarıda geçen haberi nakletmiş.] [Yine Ebû Davud dedi ki: Bu konuda İbn Abbas'ın (ra) sözü şudur: (Bir defada verdiği) üç talak ile insan, gerdeğe girsin girmesin evlendiği karısını kesin olarak boşamış olur. Artık o kadın, başka biriyle evlenip boşanmadan ona helal olmaz. Bu, para değişimi ile ilgili habere benziyor. İbn Abbas (ra) para değişiminde (değiştirilen paradaki eşitsizliğin faiz sayılmayacağını) söylerdi. Sonra bundan döndü.]
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona İsrâil, ona Simak, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) zamanında bir adam, önce kendisi müslüman olarak yanına gelmiş, arkasından karısı da müslüman olarak gelmişti. Adam, Ey Allanın Rasulü, o da benimle müslüman olmuştu deyince, Hz. Peygamber kadını ona geri verdi."
Bize Ahmed b. Amr b. es-Serh, ona İbn Vehb, ona İyaz b. Abdullah el-Fihrî ve diğerleri, onlara İbn Şihab, ona Sehl b. Sa'd, (Uveymir ile karısının mulâanesi) konusunda şöyle dedi: "Uveymir Rasulullah'ın (sav) huzurunda karısını üç talakla boşadı. Rasulullah (sav) da bu talakları geçerli kıldı. Artık Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda yapılan iş sünnet kabul edildi." [Yine Sehl dedi ki: "Ben Hz. Peygamber'in (sav) yanında bu olaya şahit oldum. Ondan sonra mulâane yapan karı-kocanın bir daha ebediyen birleşmemek üzere ayrılmaları sünnet oldu.]