Giriş


    Öneri Formu
23490 B006429 Buhari, Rikâk, 7

Bize Ahmed b. Hanbel, ona Hüşeym (b. Beşir), ona Seyyar, Muğîra b. Miksem, Davud (b. Ebu Hind), Mücalid (b. Said) ve İsmail b. Salim, onlara (beş raviye) (Amir) eş-Şa'bî, ona da Numan b. Beşir şöyle demiştir. Babam bana bir bağışta bulunmuştu. -İsmail b. Salim (muhaddis) topluluğunun içindeyken bunun bir köle olduğunu söylemiştir- Annem Amre bt. Revaha, (babama) Hz. Peygamber'e (sav) git ve onu şahit tut, dedi. Babam, Hz. Peygamber'e (sav) gelerek onu şahit tuttu ve durumu şöyle anlattı. Ben oğluma bir bağışta bulundum. Ancak Amre, buna seni şahit tutmamı istedi, dedi. Hz. Peygamber (sav) Beşir'e; "senin bunun dışında çocuğun var mı?" diye sordu. Beşir de evet dedi. Hz. Peygamber (sav); "Numan'a verdiğin gibi hepsine verdin mi?" diye sordu. Beşir de hayır dedi. Muhaddislerin (ravilerin) bazıları burada "işte bu haksızlıktır" dediğini nakletmişlerdir. Bazıları da "bu hoş olmayan bir uygulamadır, benden başkasını şahit tut" dediğini nakletmişlerdir. [Muğira (b. Miksem) rivayetinde, Hz. Peygamber (sav); "çocuklarının iyilikte ve lütufta sana eşit davranmaları seni sevindirmez mi?" dedi. Beşir evet deyince Hz. Peygamber (sav); "buna benden başkasını şahit tut" buyurdu.] [Mücalid (b. Said) rivayetinde, (Hz. Peygamber (sav) şöyle dedi) "onların sana iyilikte bulunmaları nasıl senin hakkınsa, senin de onlara adil muamelede bulunman onların senin üzerindeki hakkıdır."] [Ebu Davud, Zühri'nin rivayetinde "bütün oğullarına (verdin mi?) diye sordu. Bazı raviler, "çocuklarına" diye nakletmiştir.] [İbn Ebu Halid, Şa'bî rivayetinde "senin ondan başka oğulların var mı?" diye sordu.] [Ebu Duha, Numan b. Beşir'den "ondan başka çocuğun var mı?" diye sordu, diyerek nakletmişlerdir.]


    Öneri Formu
22675 D003542 Ebu Davud, Büyu' (icare), 83

Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yahya, ona Ömer b. Kesîr, ona Ebu Katâde'nin azatlısı Ebu Muhammed, ona da Ebu Katade şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Huneyn savaşında "kim bir düşmanı öldürdüğüne dair açık bir delil ortaya koyarsa, ölenin üzerinden çıkanlar ona aittir" buyurdu. Ben de bir müşriki öldürdüğüme dair şahit bulmak üzere ayağa kalktım ama şahitlik edecek kimseyi bulamayınca oturdum. Sonra aklıma geldi, olayı Rasulullah'a (sav) anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in yanında oturan bir adam “sözünü ettiği o maktulün silahı bendedir. Buna karşılık onu başka bir şeyle razı et” dedi. Hz. Ebu Bekir hemen müdahale ederek “hayır, vallahi olmaz. Allah ve Rasulü yolunda savaşan Allah’ın aslanlarından birinin hakkını alıp Kureyş’ten bir sırtlancığa veremez” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) emretti, o adam o malı bana verdi. Ben de bununla bir bahçe satın aldım. Müslüman olduktan sonra edindiğim ilk mal varlığım bu oldu. Bana Ebu Abdullah ona da Leys'in dediğine göre Ebu Katâde “Peygam­ber (sav) kalktı ve o maktulün eşyalarını bana teslim et­ti” demiştir. Hicaz ehli der ki: Hâkim, hâ­kimliği sırasında ya da daha önce gördüğü bir konuda sadece bilgisiyle hüküm veremez. Bazı fakihlerin görüşüne göre, eğer bir hasım, hâki­min yanında mahkemede, diğer bir kimse lehine bir hakkı itiraf etse, hakim, ayrıca iki şahit çağırıp onlarında ikrarını almadan, sadece bu itiraf üzerine hü­küm veremez. Irak ehli de der ki: Hakim, mahkemede işittiği yahut gördüğü şeyle hükmedebilir. Mahkeme dışında duyduğu ve gördüğü şeyle ancak hazır bulunduracağı iki şahidin şehadetiyle hükmedebilir. Irak ehlinden bir başka gurup da der ki: Hâkim, iki şahit olmadan da hüküm verebilir, çünkü hâkim kendisine itimad edilen ve güvenilen bir kimsedir. Zaten şahitlikten maksat da gerçeği bilinmesidir. Hâkimin bilgisi şahitlikten çok daha geçerlidir. Irak ehlininbir kısmı da der ki: Hâkim, mali davalarda kendi bilgisi ile hüküm verir, fakat mali boyutu olmayan davalarda ise kendi ilmi ile hükmedemez. Kasım der ki: Hâ­kimin, kendisinden başka kimsenin bilgisi olmadığı bir hususta, kendi bilgisi şahitlikten daha öncelikli olmasına rağmen, sadece kendi bilgisi ile bir hüküm ve­rip infaz etmesi uygun olmaz. Çünkü delilsiz olarak sırf kendi bilgisiyle hüküm vermek Müslümanlar arasında, onu töhmet altında bırakır ve insanların suizanna kapılmasına yol açar. Nitekim Hz. Peygamber (sav) de suizannı hoş karşılamadığı için (yanındaki kadını tanıtarak) "Bu kadın Safiye'dir" buyurmuştur.


    Öneri Formu
27976 B007170 Buhari, Ahkâm, 21


    Öneri Formu
22793 D003596 Ebu Davud, Kada' (Akdiye), 13


    Öneri Formu
22875 D003625 Ebu Davud, Kada' (Akdiye), 27


    Öneri Formu
271870 D003542-2 Ebu Davud, Büyu' (icare), 83


    Öneri Formu
271872 D003542-3 Ebu Davud, Büyu' (icare), 83


    Öneri Formu
271873 D003542-4 Ebu Davud, Büyu' (icare), 83


    Öneri Formu
271874 D003542-5 Ebu Davud, Büyu' (icare), 83


    Öneri Formu
272164 D003596-2 Ebu Davud, Kada' (Akdiye), 13