163 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona Süheyl (b. Ebu Salih), ona babası (Ebu Salih Zekvân b. Abdullah), ona da Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müşriklerle yolda karşılaştığınız zaman, Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona da Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: Ben bu hadisi ez-Zührî'den (Muhammed b. Şihab) rivayet ettiğinde duymuştum. Bir kısmını ondan ezberledim. Bana Ma'mer b. Raşid, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem bu hadisi hatırlattı (ثَبَّتَنِى). Misver ve Mervan'dan birisi (hadis rivayetinde) diğerinin rivayetine eklemeler yapıyordu. Misver ile Mervan şöyle demişlerdir: "Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona da Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: Ben bu hadisi ez-Zührî'den (Muhammed b. Şihab) rivayet ettiğinde duymuştum. Bir kısmını ondan ezberledim. Bana Ma'mer b. Raşid, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem bu hadisi hatırlattı (ثَبَّتَنِى). Misver ve Mervan'dan birisi (hadis rivayetinde) diğerinin rivayetine eklemeler yapıyordu. Misver ile Mervan şöyle demişlerdir: "Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona da Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: Ben bu hadisi ez-Zührî'den (Muhammed b. Şihab) rivayet ettiğinde duymuştum. Bir kısmını ondan ezberledim. Bana Ma'mer b. Raşid, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem bu hadisi hatırlattı (ثَبَّتَنِى). Misver ve Mervan'dan birisi (hadis rivayetinde) diğerinin rivayetine eklemeler yapıyordu. Misver ile Mervan şöyle demişlerdir: "Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."
Açıklama: Hadis kavî isnad ise hasendir. Muhammed b. İshâk her ne kadar müdellis olsa da burada açıkça işitmiş olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum da burada müdellislik şüphesini kaldırmıştır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona da Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: Ben bu hadisi ez-Zührî'den (Muhammed b. Şihab) rivayet ettiğinde duymuştum. Bir kısmını ondan ezberledim. Bana Ma'mer b. Raşid, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem bu hadisi hatırlattı (ثَبَّتَنِى). Misver ve Mervan'dan birisi (hadis rivayetinde) diğerinin rivayetine eklemeler yapıyordu. Misver ile Mervan şöyle demişlerdir: "Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."
Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma.