Giriş

Bize Matar b. Fadl, ona Ravh, ona Hişam, ona İkrime, ona İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber kırk yaşında peygamber olarak gönderildi. Mekke'de vahiy alarak on üç yıl kaldı. Daha sonra hicret etmesi emredildi. O da [Medine'ye] hicret etti. [Orada] on yıl [kaldı]. Altmış üç yaşında da vefat etti."


    Öneri Formu
35031 B003902 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 45

Bize Amr b. Muhammed, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Allahu teâlâ, vefatına kadar Rasulullah'a (sav) peş peşe, aralıksız vahyetti. Öyle ki Onun ruhunu aldığı zaman diliminde, önceden gelenden daha çok vahiy geliyordu. (Vahyedilecek ayetler bittikten) sonra Rasulullah (sav) vefat etti.


Açıklama: vahiy Hz. Peygamber'e nübüvvetin başlangıcında azar azar gelmiştir. Daha sonra giderek sıklaşmıştır. Ancak buna rağmen 'tıvâl' denilen uzun surelerden az bir kısmı Mekke döneminde indirilmiştir. Ahkamla ilgili uzun sureler ise Medine döneminde nazil olmuş; Hz. Peygamberʼin vefatına yakın zaman diliminde bu ayetlerin nüzulu yoğunlaşmıştır (İbn Hacer, Ebū'l-Fadl Ahmed b. ʿAlî b. Muhammed b. Ahmed el-ʿAskalânî (ö. 852/1448), Fethu'l-Barî Şerhu Sahîh el-Buhârî, I-XIII, Beyrut 1379/1959, 9/8).

    Öneri Formu
13623 B004982 Buhari, Fedailu'l-Kur'an, 1

Bize Matar b. Fadl, ona Ravh b. Ubade, ona Zekeriya b. İshak, ona Amr b. Dinar, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), peygamberlikten sonra 13 sene Mekke'de kaldı, 63 yaşında iken de (Medine'de) vefat etti.


    Öneri Formu
35032 B003903 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 45


Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir

    Öneri Formu
15646 İM001629 İbn Mâce, Cenâiz, 65


    Öneri Formu
15648 İM001631 İbn Mâce, Cenâiz, 65


    Öneri Formu
29054 N001831 Nesai, Cenâiz, 6


    Öneri Formu
29058 N001832 Nesai, Cenâiz, 7


    Öneri Formu
29826 İM003551 İbn Mâce, Libâs, 1


    Öneri Formu
46018 HM003470 İbn Hanbel, I, 367


    Öneri Formu
74367 HM024561 İbn Hanbel, VI, 34