أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن الزهري عن عبيدالله بن عبد الله بن عتبة عن ابن عباس، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كتب إلى هرقل:
" بسم الله الرحمن الرحيم. من محمد رسول الله إلى هرقل عظيم الروم. سلام على من اتبع الهدى."
Bize Ma'mer, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da İbn Abbas'am (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Hirakl'e şöyle mektup yazmıştı:
"Bismillahirrahmanirrahim (Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla). Allah'ın elçisi Muhammed'den Rûm ulusu Hirakl'e. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
77704, MA009846
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن الزهري عن عبيدالله بن عبد الله بن عتبة عن ابن عباس، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كتب إلى هرقل:
" بسم الله الرحمن الرحيم. من محمد رسول الله إلى هرقل عظيم الروم. سلام على من اتبع الهدى."
Tercemesi:
Bize Ma'mer, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da İbn Abbas'am (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Hirakl'e şöyle mektup yazmıştı:
"Bismillahirrahmanirrahim (Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla). Allah'ın elçisi Muhammed'den Rûm ulusu Hirakl'e. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Ehl-i Kitap 9846, 6/13
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
KTB, SELAM
Selam, Ehli kitaba, müşriğe vs.
Tebliğ, Hz. Peygamber, hükümdarlara mektubu
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ:
" أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ بِكِتَابِهِ رَجُلاً ، وَأَمَرَهُ أَنْ يَدْفَعَهُ إِلَى عَظِيمِ الْبَحْرَيْنِ ، فَدَفَعَهُ عَظِيمُ الْبَحْرَيْنِ إِلَى كِسْرَى ، فَلَمَّا قَرَأَهُ مَزَّقَهُ". [فَحَسِبْتُ أَنَّ ابْنَ الْمُسَيَّبِ قَالَ "فَدَعَا عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُمَزَّقُوا كُلَّ مُمَزَّقٍ ]
Bize İsmail b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Abdullah b. Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sas) mektubunu Bahreyn emirine götürmesi için bir elçiyi görevlendirdi. Bahreyn emiri gelen mektubu Kisra'ya gönderdi, o ise mektubu okuyup parçaladı."
[Râvi şöyle demiştir: İbn Müseyyeb'in, "Rasulullah (sav), paramparça olmaları için onlara beddua etti" dediğini zannediyorum."]
Açıklama: Hz. Peygamber'in Kisra'ya gönderdiği elçi Ebû Huzâfe Abdullāh b. Huzâfe el-Kureşî es-Sehmî'dir (ö. 35/655-56). Rivayetin devamındaki açıklamalar ise hadisin ravilerinden İbn Şihâb ez-Zuhrî'ye aittir. (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, I, 251)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1293, B000064
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ:
" أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ بِكِتَابِهِ رَجُلاً ، وَأَمَرَهُ أَنْ يَدْفَعَهُ إِلَى عَظِيمِ الْبَحْرَيْنِ ، فَدَفَعَهُ عَظِيمُ الْبَحْرَيْنِ إِلَى كِسْرَى ، فَلَمَّا قَرَأَهُ مَزَّقَهُ". [فَحَسِبْتُ أَنَّ ابْنَ الْمُسَيَّبِ قَالَ "فَدَعَا عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُمَزَّقُوا كُلَّ مُمَزَّقٍ ]
Tercemesi:
Bize İsmail b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Abdullah b. Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sas) mektubunu Bahreyn emirine götürmesi için bir elçiyi görevlendirdi. Bahreyn emiri gelen mektubu Kisra'ya gönderdi, o ise mektubu okuyup parçaladı."
[Râvi şöyle demiştir: İbn Müseyyeb'in, "Rasulullah (sav), paramparça olmaları için onlara beddua etti" dediğini zannediyorum."]
Açıklama:
Hz. Peygamber'in Kisra'ya gönderdiği elçi Ebû Huzâfe Abdullāh b. Huzâfe el-Kureşî es-Sehmî'dir (ö. 35/655-56). Rivayetin devamındaki açıklamalar ise hadisin ravilerinden İbn Şihâb ez-Zuhrî'ye aittir. (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, I, 251)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İlim 7, 1/209
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
Hz. Peygamber, Kisra'ya bedduası
حَدَّثَنِى يُوسُفُ بْنُ حَمَّادٍ الْمَعْنِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ "أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَتَبَ إِلَى كِسْرَى وَإِلَى قَيْصَرَ وَإِلَى النَّجَاشِىِّ وَإِلَى كُلِّ جَبَّارٍ يَدْعُوهُمْ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى وَلَيْسَ بِالنَّجَاشِىِّ الَّذِى صَلَّى عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم."
Bize Yusuf b. Hammad el-Ma'ni, ona Abdula'lâ, ona Said, ona Katade, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) Kisrâ'ya, Bizans hükümdarına, Necâşî'ye ve her zorba yöneticiye (cebbâr), onları Allah'a davet etmek üzere mektup yazdı. (Söz konusu Necâşî), Hz. Peygamber'in (sav) cenaze namazını kıldığı Necâşî değildir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2604, M004609
Hadis:
حَدَّثَنِى يُوسُفُ بْنُ حَمَّادٍ الْمَعْنِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ "أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَتَبَ إِلَى كِسْرَى وَإِلَى قَيْصَرَ وَإِلَى النَّجَاشِىِّ وَإِلَى كُلِّ جَبَّارٍ يَدْعُوهُمْ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى وَلَيْسَ بِالنَّجَاشِىِّ الَّذِى صَلَّى عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم."
Tercemesi:
Bize Yusuf b. Hammad el-Ma'ni, ona Abdula'lâ, ona Said, ona Katade, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) Kisrâ'ya, Bizans hükümdarına, Necâşî'ye ve her zorba yöneticiye (cebbâr), onları Allah'a davet etmek üzere mektup yazdı. (Söz konusu Necâşî), Hz. Peygamber'in (sav) cenaze namazını kıldığı Necâşî değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4609, /756
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
4. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
5. Yusuf b. Hammad el-Ma'ni (Yusuf b. Hammad)
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
Tarihsel şahsiyetler, Necaşi, ölüm haberi ve cenaze namazı
İbn Abbas, Ebu Süfyân'dan naklen şöyle söylemiştir:
Kendisi Kureyş kervanı içinde Şam (topraklarında) imiş. Rasulullah (sav) ile Kureyş müşrikleri arasındaki (sulh) zamanında ticaret için gelmişler. Ebu Süfyân anlatmaya şöyle devam ediyor:
Kayser'in elçisi bizi Şam'ın bir yerinde buldu. Beni ve arkadaşlarımı. Nihayet Îlîyâ'ya geldik. (Kayser'in) huzuruna alındık. Kendisi tahtında oturuyor, başında tacı, etrafında da Bizans ileri gelenleri bulunuyordu. Tercümanına, 'Kendisinin peygamber olduğunu söyleyen o zata soy itibariyle hangisinin daha yakın olduğunu onlara sor' dedi. Ben, 'Soy itibariyle ona en yakınım' dedim. O, 'Seninle onun arasındaki yakınlık derecesi nedir?' dedi. Ben, 'O, amcamın oğludur' dedim. O gün kervan içinde benden başka Abdü Menâf oğullarından biri yoktu. Kayser, 'Onu bana yaklaştırın' dedi. Arkadaşlarıma emretti de hemen arkamda oturtuldular. Ardından tercümanına, 'Arkadaşlarına, kendisinin peygamber olduğunu söyleyen o zat hakkında sorular soracağımı, eğer yalan konuşursa onu yalanlamalarını' söyledi. Vallahi! Arkadaşlarımın o gün beni yalanla itham etmelerinden utanmasaydım bana sorduğunda kendisine yalan söylerdim. Ama ben, beni yalanla itham etmelerinden utanıp ona doğru söyledim. Akabinde tercümanına, 'Bu zatın soyu nasıldır?' diye sordurdu. Ben, 'O içimizde soylu biridir' dedim. O, '(Peygamber olduğuna dair) o sözü ondan önce sizden biri söyledi mi?' dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, "Dediği şeyi söylemeden önce onu yalanla itham eder miydiniz?" dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, 'Atalarından kral olan var mıydı?' dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, 'Ona insanların ileri gelenleri mi yoksa zayıfları mı tabi oluyor' dedi. Ben, 'Aksine, zayıfları' dedim. O, 'Artıyorlar mı, azalıyorlar mı?' dedi. Ben, 'Aksine, artıyorlar' dedim. O, '(Onun dinine) girdikten sonra dinine öfke duyarak geri dönen var mı?' dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, 'Kendisi ihanet eder mi?' dedi. Ben, 'Hayır. Ancak biz şimdi onunla sulh dönemindeyiz ve ihanet etmesinden endişe ediyoruz' dedim. (Muhammed'in) değerini düşürüp söyleyebileceğim (bundan başka) bir söz bulamadım (ve) bunun dışındakilerin benden nakledilmesinden endişe etmiyorum. O, 'Onunla savaştınız mı ya da o sizle savaştı mı?' dedi. Ben, 'Evet' dedim. O, 'Onun ve sizin savaşınız nasıldı?' dedi. Ben, 'Zafer ve yenilgi aramızda dönüp duruyor. Bazen o bize galip geliyor, bazen de biz onu yeniyoruz' dedim. O, 'Size ne emrediyor?' dedi. Ben, "Bir olan Allah'a kulluk etmemizi, ona hiç bir şeyi ortak koşmamamızı emrediyor, atlarımızın taptıklarını bize yasaklıyor. Bize namazı, zekatı, namuslu olmayı, ahde vefayı, emanete riayet etmeyi emrediyor" dedim. Ben bunları dediğimde, tercümanına, 'Sana onun içinizdeki soyu hakkında sordum. Sen de onun soylu olduğunu söyledin. Peygamberler böyledirler. Kavminin soylu (kesiminden) gönderilirler. Sana, sizden birinin o sözü kendisinden önce birinin söyleyip söylemediğini sordum. Söylemediğini ifade ettin. Kendi kendime 'Sizden biri kendisinden önce o sözü söyleseydi kendisinden önce söyleneni tamamlamak (isteyen) biri derdim' dedim. Sana, dediğini demeden önce onu yalanla itham edip etmediğinizi sordum. Etmediğinizi söyledin. (Böylece) anladım ki o, insanlara yalan söylemediği gibi Allah'a da yalan isnat etmez! Sana, atalarından kral olup olmadığını sordum. Sen olmadığını ifade ettin. Kendi kendime 'Atalarından kral olsaydı atalarının (mirasını) istiyor' derdim. Sana, ona insanların ileri gelenlerinin mi yoksa zayıflarının mı tabi olduğunu sordum. Sen, ona zayıflarının tabi olduğunu söyledin. (İşte) onlar, peygamberlerin tabileridirler! Sana, onların arttıklarını mı azaldıklarını mı sordum. Sen, onların arttıklarını ifade ettin. Zaten iman da tamamlanana dek böyledir! Sana, onun dinine girdikten sonra dinine öfkelenerek geri dönenin olup olmadığını sordum. Sen olmadığını söyledim. (İşte) iman böyledir! Kalbin derinliklerine girdiğinde kimse onu çıkaramaz! Sana, onun sözünden dönüp dönmediğini sordum. Sen, dönmediğini söyledin. Zaten peygamberler böyledirler! İhanet edip sözlerinden dönmezler. Sana, onunla savaştığınıza ve onun sizinle savaştığına dair sordum. Sen, savaşın olduğunu ve sizin ve onun savaşının (sonucunun) dönüp durduğunu; bir kere onun, başka zaman da sizin galip olduğunuzu ifade ettin. (İşte) peygamberler böyle imtihana tabi tutulurlar ve (sonunda) zafer onların olur. Sana, size neyi emrettiğini sordum. Sen, size Allah'a ibadet etmenizi, ona bir şeyi ortak koşmamanızı emrettiğini, atalarınızın taptıklarını size yasakladığını, size namazı, zekatı, namuslu olmayı, ahde vefayı ve emaneti edayı emrettiğini söyledin. (İşte) bu, peygamberin vasfıdır! Ben onun (zaten) çıkacağını biliyordum. Ama sizden olacağını sanmıyordum. Eğer dediğin hak olsa, şu iki ayağımın olduğu yere hükmetmesi pek yakındır! Eğer imkanım olsa ona kavuşmak isterdim. Onun yanında olsam ayaklarını yıkardım' dedi. Ardından Rasulullah'ın (sav) mektubunu istedi de (kendisine) mektup okundu. (Mektupta) "Bismillahirrahmanirrahim! Allah'ın kulu ve peygamberi Muhammed'den, Bizans Kralı Hirakl'a! Selam, İslam'a tâbi olanlara olsun! Şimdi! Seni İslam'a davet ediyorum. Müslüman ol ki kurtul! Müslüman ol ki Allah, sevabını iki kere versin. Eğer (İslam'dan) yüz çevirirsen çiftçiler (olarak bilinen insanlarının) günahı senin boynunadır! 'Ey Ehl-i Kitâb! Sizinle bizim aramızdaki ortak söze gelin! Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim, ona bir şeyi ortak koşmayalım, bazımız bazımızı Allah'tan başka rabler edinmesin! Eğer yüz çevirirlerse 'Bizim Müslümanlar olduğumuza şahit olun' deyin" yazılıydı. (Kayser) sözünü bitirince etrafındaki Bizans ileri gelenlerinin sesleri yükseldi! Homurtuları çoğaldı. Ne dediklerini bilemiyorum. Bize emredildi de (huzurundan) çıkarıldık. Arkadaşlarımla beraber çıkıp onlarla yalnız kaldığımda, kendilerine, 'İbn Ebu Kebşe'nin (Peygamber) işi ciddiye bindi! Bizanslıların kralı (bile) ondan korkuyor!' dedim. Vallahi! Ben istemediğim halde Allah kalbimi İslam'a sokana dek zelil olarak (ve) onun işinin zaferle sonuçlanacağını bilerek yaşadım!'
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29613, B002941
Hadis:
قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَأَخْبَرَنِى أَبُو سُفْيَانَ أَنَّهُ كَانَ بِالشَّأْمِ فِى رِجَالٍ مِنْ قُرَيْشٍ ، قَدِمُوا تِجَارًا فِى الْمُدَّةِ الَّتِى كَانَتْ بَيْنَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَبَيْنَ كُفَّارِ قُرَيْشٍ ، قَالَ أَبُو سُفْيَانَ فَوَجَدَنَا رَسُولُ قَيْصَرَ بِبَعْضِ الشَّأْمِ فَانْطَلَقَ بِى وَبِأَصْحَابِى حَتَّى قَدِمْنَا إِيلِيَاءَ ، فَأُدْخِلْنَا عَلَيْهِ ، فَإِذَا هُوَ جَالِسٌ فِى مَجْلِسِ مُلْكِهِ وَعَلَيْهِ التَّاجُ ، وَإِذَا حَوْلَهُ عُظَمَاءُ الرُّومِ فَقَالَ لِتُرْجُمَانِهِ سَلْهُمْ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ نَسَبًا إِلَى هَذَا الرَّجُلِ الَّذِى يَزْعُمُ أَنَّهُ نَبِىٌّ قَالَ أَبُو سُفْيَانَ فَقُلْتُ أَنَا أَقْرَبُهُمْ نَسَبًا . قَالَ مَا قَرَابَةُ مَا بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ فَقُلْتُ هُوَ ابْنُ عَمِّى ، وَلَيْسَ فِى الرَّكْبِ يَوْمَئِذٍ أَحَدٌ مِنْ بَنِى عَبْدِ مَنَافٍ غَيْرِى . فَقَالَ قَيْصَرُ أَدْنُوهُ . وَأَمَرَ بِأَصْحَابِى فَجُعِلُوا خَلْفَ ظَهْرِى عِنْدَ كَتِفِى ، ثُمَّ قَالَ لِتُرْجُمَانِهِ قُلْ لأَصْحَابِهِ إِنِّى سَائِلٌ هَذَا الرَّجُلَ عَنِ الَّذِى يَزْعُمُ أَنَّهُ نَبِىٌّ ، فَإِنْ كَذَبَ فَكَذِّبُوهُ . قَالَ أَبُو سُفْيَانَ وَاللَّهِ لَوْلاَ الْحَيَاءُ يَوْمَئِذٍ مِنْ أَنْ يَأْثُرَ أَصْحَابِى عَنِّى الْكَذِبَ لَكَذَبْتُهُ حِينَ سَأَلَنِى عَنْهُ ، وَلَكِنِّى اسْتَحْيَيْتُ أَنْ يَأْثُرُوا الْكَذِبَ عَنِّى فَصَدَقْتُهُ ، ثُمَّ قَالَ لِتُرْجُمَانِهِ قُلْ لَهُ كَيْفَ نَسَبُ هَذَا الرَّجُلِ فِيكُمْ قُلْتُ هُوَ فِينَا ذُو نَسَبٍ . قَالَ فَهَلْ قَالَ هَذَا الْقَوْلَ أَحَدٌ مِنْكُمْ قَبْلَهُ قُلْتُ لاَ . فَقَالَ كُنْتُمْ تَتَّهِمُونَهُ عَلَى الْكَذِبِ قَبْلَ أَنْ يَقُولَ مَا قَالَ قُلْتُ لاَ . قَالَ فَهَلْ كَانَ مِنْ آبَائِهِ مِنْ مَلِكٍ قُلْتُ لاَ . قَالَ فَأَشْرَافُ النَّاسِ يَتَّبِعُونَهُ أَمْ ضُعَفَاؤُهُمْ قُلْتُ بَلْ ضُعَفَاؤُهُمْ . قَالَ فَيَزِيدُونَ أَوْ يَنْقُصُونَ قُلْتُ بَلْ يَزِيدُونَ . قَالَ فَهَلْ يَرْتَدُّ أَحَدٌ سَخْطَةً لِدِينِهِ بَعْدَ أَنْ يَدْخُلَ فِيهِ قُلْتُ لاَ . قَالَ فَهَلْ يَغْدِرُ قُلْتُ لاَ ، وَنَحْنُ الآنَ مِنْهُ فِى مُدَّةٍ ، نَحْنُ نَخَافُ أَنْ يَغْدِرَ . قَالَ أَبُو سُفْيَانَ وَلَمْ يُمْكِنِّى كَلِمَةٌ أُدْخِلُ فِيهَا شَيْئًا أَنْتَقِصُهُ بِهِ لاَ أَخَافُ أَنْ تُؤْثَرَ عَنِّى غَيْرُهَا . قَالَ فَهَلْ قَاتَلْتُمُوهُ أَوْ قَاتَلَكُمْ قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ فَكَيْفَ كَانَتْ حَرْبُهُ وَحَرْبُكُمْ قُلْتُ كَانَتْ دُوَلاً وَسِجَالاً ، يُدَالُ عَلَيْنَا الْمَرَّةَ وَنُدَالُ عَلَيْهِ الأُخْرَى . قَالَ فَمَاذَا يَأْمُرُكُمْ قَالَ يَأْمُرُنَا أَنْ نَعْبُدَ اللَّهَ وَحْدَهُ لاَ نُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا ، وَيَنْهَانَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا ، وَيَأْمُرُنَا بِالصَّلاَةِ وَالصَّدَقَةِ وَالْعَفَافِ وَالْوَفَاءِ بِالْعَهْدِ وَأَدَاءِ الأَمَانَةِ . فَقَالَ لِتُرْجُمَانِهِ حِينَ قُلْتُ ذَلِكَ لَهُ قُلْ لَهُ إِنِّى سَأَلْتُكَ عَنْ نَسَبِهِ فِيكُمْ ، فَزَعَمْتَ أَنَّهُ ذُو نَسَبٍ ، وَكَذَلِكَ الرُّسُلُ تُبْعَثُ فِى نَسَبِ قَوْمِهَا ، وَسَأَلْتُكَ هَلْ قَالَ أَحَدٌ مِنْكُمْ هَذَا الْقَوْلَ قَبْلَهُ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ ، فَقُلْتُ لَوْ كَانَ أَحَدٌ مِنْكُمْ قَالَ هَذَا الْقَوْلَ قَبْلَهُ قُلْتُ رَجُلٌ يَأْتَمُّ بِقَوْلٍ قَدْ قِيلَ قَبْلَهُ . وَسَأَلْتُكَ هَلْ كُنْتُمْ تَتَّهِمُونَهُ بِالْكَذِبِ قَبْلَ أَنْ يَقُولَ مَا قَالَ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ ، فَعَرَفْتُ أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ لِيَدَعَ الْكَذِبَ عَلَى النَّاسِ وَيَكْذِبَ عَلَى اللَّهِ ، وَسَأَلْتُكَ هَلْ كَانَ مِنْ آبَائِهِ مِنْ مَلِكٍ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ ، فَقُلْتُ لَوْ كَانَ مِنْ آبَائِهِ مَلِكٌ قُلْتُ يَطْلُبُ مُلْكَ آبَائِهِ . وَسَأَلْتُكَ أَشْرَافُ النَّاسِ يَتَّبِعُونَهُ أَمْ ضُعَفَاؤُهُمْ فَزَعَمْتَ أَنَّ ضُعَفَاءَهُمُ اتَّبَعُوهُ ، وَهُمْ أَتْبَاعُ الرُّسُلِ ، وَسَأَلْتُكَ هَلْ يَزِيدُونَ أَوْ يَنْقُصُونَ فَزَعَمْتَ أَنَّهُمْ يَزِيدُونَ ، وَكَذَلِكَ الإِيمَانُ حَتَّى يَتِمَّ ، وَسَأَلْتُكَ هَلْ يَرْتَدُّ أَحَدٌ سَخْطَةً لِدِينِهِ بَعْدَ أَنْ يَدْخُلَ فِيهِ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ ، فَكَذَلِكَ الإِيمَانُ حِينَ تَخْلِطُ بَشَاشَتُهُ الْقُلُوبَ لاَ يَسْخَطُهُ أَحَدٌ ، وَسَأَلْتُكَ هَلْ يَغْدِرُ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ ، وَكَذَلِكَ الرُّسُلُ لاَ يَغْدِرُونَ . وَسَأَلْتُكَ هَلْ قَاتَلْتُمُوهُ وَقَاتَلَكُمْ فَزَعَمْتَ أَنْ قَدْ فَعَلَ ، وَأَنَّ حَرْبَكُمْ وَحَرْبَهُ تَكُونُ دُوَلاً ، وَيُدَالُ عَلَيْكُمُ الْمَرَّةَ وَتُدَالُونَ عَلَيْهِ الأُخْرَى ، وَكَذَلِكَ الرُّسُلُ تُبْتَلَى ، وَتَكُونُ لَهَا الْعَاقِبَةُ ، وَسَأَلْتُكَ بِمَاذَا يَأْمُرُكُمْ فَزَعَمْتَ أَنَّهُ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَعْبُدُوا اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا ، وَيَنْهَاكُمْ عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُكُمْ ، وَيَأْمُرُكُمْ بِالصَّلاَةِ وَالصِّدْقِ وَالْعَفَافِ وَالْوَفَاءِ بِالْعَهْدِ ، وَأَدَاءِ الأَمَانَةِ ، قَالَ وَهَذِهِ صِفَةُ النَّبِىِّ ، قَدْ كُنْتُ أَعْلَمُ أَنَّهُ خَارِجٌ ، وَلَكِنْ لَمْ أَظُنَّ أَنَّهُ مِنْكُمْ ، وَإِنْ يَكُ مَا قُلْتَ حَقًّا ، فَيُوشِكُ أَنْ يَمْلِكَ مَوْضِعَ قَدَمَىَّ هَاتَيْنِ ، وَلَوْ أَرْجُو أَنْ أَخْلُصَ إِلَيْهِ لَتَجَشَّمْتُ لُقِيَّهُ ، وَلَوْ كُنْتُ عِنْدَهُ لَغَسَلْتُ قَدَمَيْهِ . قَالَ أَبُو سُفْيَانَ ثُمَّ دَعَا بِكِتَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُرِئَ فَإِذَا فِيهِ " بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مِنْ مُحَمَّدٍ عَبْدِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ ، إِلَى هِرَقْلَ عَظِيمِ الرُّومِ ، سَلاَمٌ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى ، أَمَّا بَعْدُ فَإِنِّى أَدْعُوكَ بِدِعَايَةِ الإِسْلاَمِ ، أَسْلِمْ تَسْلَمْ ، وَأَسْلِمْ يُؤْتِكَ اللَّهُ أَجْرَكَ مَرَّتَيْنِ ، فَإِنْ تَوَلَّيْتَ فَعَلَيْكَ إِثْمُ الأَرِيسِيِّينَ وَ ( يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلَى كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَنْ لاَ نَعْبُدَ إِلاَّ اللَّهَ وَلاَ نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلاَ يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِأَنَّا مُسْلِمُونَ )" . قَالَ أَبُو سُفْيَانَ فَلَمَّا أَنْ قَضَى مَقَالَتَهُ ، عَلَتْ أَصْوَاتُ الَّذِينَ حَوْلَهُ مِنْ عُظَمَاءِ الرُّومِ ، وَكَثُرَ لَغَطُهُمْ ، فَلاَ أَدْرِى مَاذَا قَالُوا ، وَأُمِرَ بِنَا فَأُخْرِجْنَا ، فَلَمَّا أَنْ خَرَجْتُ مَعَ أَصْحَابِى وَخَلَوْتُ بِهِمْ قُلْتُ لَهُمْ لَقَدْ أَمِرَ أَمْرُ ابْنِ أَبِى كَبْشَةَ ، هَذَا مَلِكُ بَنِى الأَصْفَرِ يَخَافُهُ ، قَالَ أَبُو سُفْيَانَ وَاللَّهِ مَا زِلْتُ ذَلِيلاً مُسْتَيْقِنًا بِأَنَّ أَمْرَهُ سَيَظْهَرُ ، حَتَّى أَدْخَلَ اللَّهُ قَلْبِى الإِسْلاَمَ وَأَنَا كَارِهٌ .
Tercemesi:
İbn Abbas, Ebu Süfyân'dan naklen şöyle söylemiştir:
Kendisi Kureyş kervanı içinde Şam (topraklarında) imiş. Rasulullah (sav) ile Kureyş müşrikleri arasındaki (sulh) zamanında ticaret için gelmişler. Ebu Süfyân anlatmaya şöyle devam ediyor:
Kayser'in elçisi bizi Şam'ın bir yerinde buldu. Beni ve arkadaşlarımı. Nihayet Îlîyâ'ya geldik. (Kayser'in) huzuruna alındık. Kendisi tahtında oturuyor, başında tacı, etrafında da Bizans ileri gelenleri bulunuyordu. Tercümanına, 'Kendisinin peygamber olduğunu söyleyen o zata soy itibariyle hangisinin daha yakın olduğunu onlara sor' dedi. Ben, 'Soy itibariyle ona en yakınım' dedim. O, 'Seninle onun arasındaki yakınlık derecesi nedir?' dedi. Ben, 'O, amcamın oğludur' dedim. O gün kervan içinde benden başka Abdü Menâf oğullarından biri yoktu. Kayser, 'Onu bana yaklaştırın' dedi. Arkadaşlarıma emretti de hemen arkamda oturtuldular. Ardından tercümanına, 'Arkadaşlarına, kendisinin peygamber olduğunu söyleyen o zat hakkında sorular soracağımı, eğer yalan konuşursa onu yalanlamalarını' söyledi. Vallahi! Arkadaşlarımın o gün beni yalanla itham etmelerinden utanmasaydım bana sorduğunda kendisine yalan söylerdim. Ama ben, beni yalanla itham etmelerinden utanıp ona doğru söyledim. Akabinde tercümanına, 'Bu zatın soyu nasıldır?' diye sordurdu. Ben, 'O içimizde soylu biridir' dedim. O, '(Peygamber olduğuna dair) o sözü ondan önce sizden biri söyledi mi?' dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, "Dediği şeyi söylemeden önce onu yalanla itham eder miydiniz?" dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, 'Atalarından kral olan var mıydı?' dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, 'Ona insanların ileri gelenleri mi yoksa zayıfları mı tabi oluyor' dedi. Ben, 'Aksine, zayıfları' dedim. O, 'Artıyorlar mı, azalıyorlar mı?' dedi. Ben, 'Aksine, artıyorlar' dedim. O, '(Onun dinine) girdikten sonra dinine öfke duyarak geri dönen var mı?' dedi. Ben, 'Hayır' dedim. O, 'Kendisi ihanet eder mi?' dedi. Ben, 'Hayır. Ancak biz şimdi onunla sulh dönemindeyiz ve ihanet etmesinden endişe ediyoruz' dedim. (Muhammed'in) değerini düşürüp söyleyebileceğim (bundan başka) bir söz bulamadım (ve) bunun dışındakilerin benden nakledilmesinden endişe etmiyorum. O, 'Onunla savaştınız mı ya da o sizle savaştı mı?' dedi. Ben, 'Evet' dedim. O, 'Onun ve sizin savaşınız nasıldı?' dedi. Ben, 'Zafer ve yenilgi aramızda dönüp duruyor. Bazen o bize galip geliyor, bazen de biz onu yeniyoruz' dedim. O, 'Size ne emrediyor?' dedi. Ben, "Bir olan Allah'a kulluk etmemizi, ona hiç bir şeyi ortak koşmamamızı emrediyor, atlarımızın taptıklarını bize yasaklıyor. Bize namazı, zekatı, namuslu olmayı, ahde vefayı, emanete riayet etmeyi emrediyor" dedim. Ben bunları dediğimde, tercümanına, 'Sana onun içinizdeki soyu hakkında sordum. Sen de onun soylu olduğunu söyledin. Peygamberler böyledirler. Kavminin soylu (kesiminden) gönderilirler. Sana, sizden birinin o sözü kendisinden önce birinin söyleyip söylemediğini sordum. Söylemediğini ifade ettin. Kendi kendime 'Sizden biri kendisinden önce o sözü söyleseydi kendisinden önce söyleneni tamamlamak (isteyen) biri derdim' dedim. Sana, dediğini demeden önce onu yalanla itham edip etmediğinizi sordum. Etmediğinizi söyledin. (Böylece) anladım ki o, insanlara yalan söylemediği gibi Allah'a da yalan isnat etmez! Sana, atalarından kral olup olmadığını sordum. Sen olmadığını ifade ettin. Kendi kendime 'Atalarından kral olsaydı atalarının (mirasını) istiyor' derdim. Sana, ona insanların ileri gelenlerinin mi yoksa zayıflarının mı tabi olduğunu sordum. Sen, ona zayıflarının tabi olduğunu söyledin. (İşte) onlar, peygamberlerin tabileridirler! Sana, onların arttıklarını mı azaldıklarını mı sordum. Sen, onların arttıklarını ifade ettin. Zaten iman da tamamlanana dek böyledir! Sana, onun dinine girdikten sonra dinine öfkelenerek geri dönenin olup olmadığını sordum. Sen olmadığını söyledim. (İşte) iman böyledir! Kalbin derinliklerine girdiğinde kimse onu çıkaramaz! Sana, onun sözünden dönüp dönmediğini sordum. Sen, dönmediğini söyledin. Zaten peygamberler böyledirler! İhanet edip sözlerinden dönmezler. Sana, onunla savaştığınıza ve onun sizinle savaştığına dair sordum. Sen, savaşın olduğunu ve sizin ve onun savaşının (sonucunun) dönüp durduğunu; bir kere onun, başka zaman da sizin galip olduğunuzu ifade ettin. (İşte) peygamberler böyle imtihana tabi tutulurlar ve (sonunda) zafer onların olur. Sana, size neyi emrettiğini sordum. Sen, size Allah'a ibadet etmenizi, ona bir şeyi ortak koşmamanızı emrettiğini, atalarınızın taptıklarını size yasakladığını, size namazı, zekatı, namuslu olmayı, ahde vefayı ve emaneti edayı emrettiğini söyledin. (İşte) bu, peygamberin vasfıdır! Ben onun (zaten) çıkacağını biliyordum. Ama sizden olacağını sanmıyordum. Eğer dediğin hak olsa, şu iki ayağımın olduğu yere hükmetmesi pek yakındır! Eğer imkanım olsa ona kavuşmak isterdim. Onun yanında olsam ayaklarını yıkardım' dedi. Ardından Rasulullah'ın (sav) mektubunu istedi de (kendisine) mektup okundu. (Mektupta) "Bismillahirrahmanirrahim! Allah'ın kulu ve peygamberi Muhammed'den, Bizans Kralı Hirakl'a! Selam, İslam'a tâbi olanlara olsun! Şimdi! Seni İslam'a davet ediyorum. Müslüman ol ki kurtul! Müslüman ol ki Allah, sevabını iki kere versin. Eğer (İslam'dan) yüz çevirirsen çiftçiler (olarak bilinen insanlarının) günahı senin boynunadır! 'Ey Ehl-i Kitâb! Sizinle bizim aramızdaki ortak söze gelin! Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim, ona bir şeyi ortak koşmayalım, bazımız bazımızı Allah'tan başka rabler edinmesin! Eğer yüz çevirirlerse 'Bizim Müslümanlar olduğumuza şahit olun' deyin" yazılıydı. (Kayser) sözünü bitirince etrafındaki Bizans ileri gelenlerinin sesleri yükseldi! Homurtuları çoğaldı. Ne dediklerini bilemiyorum. Bize emredildi de (huzurundan) çıkarıldık. Arkadaşlarımla beraber çıkıp onlarla yalnız kaldığımda, kendilerine, 'İbn Ebu Kebşe'nin (Peygamber) işi ciddiye bindi! Bizanslıların kralı (bile) ondan korkuyor!' dedim. Vallahi! Ben istemediğim halde Allah kalbimi İslam'a sokana dek zelil olarak (ve) onun işinin zaferle sonuçlanacağını bilerek yaşadım!'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 102, 1/783
Senetler:
1. Ebu Süfyan b. Harb el-Kuraşi (Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenaf)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
6. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Ebu İshak İbrahim b. Hamza ez-Zübeyrî (İbrahim b. Hamza b. Muhammed b. Hamza b. Musab)
Konular:
Ebu Süfyan, Herakliyusla konuşması
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
Bize Ebu Hasan Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
"Nebi (sav) bir mektup yazdırdı (ya da yazmayı istedi). Bunun üzerine kendisine 'Onlar (mektup göndermek istediğin kişiler) sadece mühürlü mektupları okurlar.' denilince Hz. Peygamber (sav) üzerinde Muhammed Rasûlullah' yazılı bir gümüş yüzük edindi. Ben onun elindeki yüzüğün beyazlığını görür gibiyim. Katade'ye Yüzüğün üzerinde 'Muhammedün Rasûlullah' yazdığını kimin söylediğini sordum. 'Enes' diye cevap verdi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1294, B000065
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُقَاتِلٍ أَبُو الْحَسَنِ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَال
" كَتَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم كِتَابًا - أَوْ أَرَادَ أَنْ يَكْتُبَ - فَقِيلَ لَهُ إِنَّهُمْ لاَ يَقْرَءُونَ كِتَابًا إِلاَّ مَخْتُومًا . فَاتَّخَذَ خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ نَقْشُهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ . كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى بَيَاضِهِ فِى يَدِهِ . فَقُلْتُ لِقَتَادَةَ مَنْ قَالَ نَقْشُهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ قَالَ أَنَسٌ."
Tercemesi:
Bize Ebu Hasan Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
"Nebi (sav) bir mektup yazdırdı (ya da yazmayı istedi). Bunun üzerine kendisine 'Onlar (mektup göndermek istediğin kişiler) sadece mühürlü mektupları okurlar.' denilince Hz. Peygamber (sav) üzerinde Muhammed Rasûlullah' yazılı bir gümüş yüzük edindi. Ben onun elindeki yüzüğün beyazlığını görür gibiyim. Katade'ye Yüzüğün üzerinde 'Muhammedün Rasûlullah' yazdığını kimin söylediğini sordum. 'Enes' diye cevap verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İlim 7, 1/209
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Muhammed b. Mukatil el-Mervezî (Muhammed b. Mukatil)
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
Hz. Peygamber, mührü
حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ حَمَّادٍ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَتَبَ قَبْلَ مَوْتِهِ إِلَى كِسْرَى وَإِلَى قَيْصَرَ وَإِلَى النَّجَاشِىِّ وَإِلَى كُلِّ جَبَّارٍ يَدْعُوهُمْ إِلَى اللَّهِ وَلَيْسَ بِالنَّجَاشِىِّ الَّذِى صَلَّى عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ .
Bize Yusuf b. Hammad el-Basrî, ona Abdüla'lâ, ona Said, ona Katade, ona da Enes şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) ölümünden önce Kisra'ya, Kayser'e, Necaşi’ye ve her zâlim hükümdara mektup yazarak onları Allah’a davet etti. Bu Necaşi, Rasulullah'ın (sav) cenaze namazını kıldığı Necaşi değildir.
Tirmizî der ki: Bu hadis, hasen sahih garibtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15946, T002716
Hadis:
حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ حَمَّادٍ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَتَبَ قَبْلَ مَوْتِهِ إِلَى كِسْرَى وَإِلَى قَيْصَرَ وَإِلَى النَّجَاشِىِّ وَإِلَى كُلِّ جَبَّارٍ يَدْعُوهُمْ إِلَى اللَّهِ وَلَيْسَ بِالنَّجَاشِىِّ الَّذِى صَلَّى عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Bize Yusuf b. Hammad el-Basrî, ona Abdüla'lâ, ona Said, ona Katade, ona da Enes şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) ölümünden önce Kisra'ya, Kayser'e, Necaşi’ye ve her zâlim hükümdara mektup yazarak onları Allah’a davet etti. Bu Necaşi, Rasulullah'ın (sav) cenaze namazını kıldığı Necaşi değildir.
Tirmizî der ki: Bu hadis, hasen sahih garibtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, İsti'zân ve'l-edeb 23, 5/68
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
4. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
5. Yusuf b. Hammad el-Ma'ni (Yusuf b. Hammad)
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
KTB, ADAB
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ سَمِعْتُ قَتَادَةَ يُحَدِّثُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ:
"لَمَّا أَرَادَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يَكْتُبَ إِلَى الرُّومِ - قَالَ - قَالُوا إِنَّهُمْ لاَ يَقْرَءُونَ كِتَابًا إِلاَّ مَخْتُومًا. قَالَ فَاتَّخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى بَيَاضِهِ فِى يَدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَقْشُهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4791, M005480
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ سَمِعْتُ قَتَادَةَ يُحَدِّثُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ:
"لَمَّا أَرَادَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يَكْتُبَ إِلَى الرُّومِ - قَالَ - قَالُوا إِنَّهُمْ لاَ يَقْرَءُونَ كِتَابًا إِلاَّ مَخْتُومًا. قَالَ فَاتَّخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى بَيَاضِهِ فِى يَدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَقْشُهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbn Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Katade, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etti:
"Rasulullah (sav) Romalılara mektup yazmak istediği vakit ashab; onlar mühürsüz mektup okumazlar dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gümüşten bir yüzük edindi. Ben onun beyazını Rasulullah (sav) elinde hala görüyor gibiyim. Nakşı Muhammedün Rasulullah idi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Libâs ve'z-zinet 5480, /892
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
Hz. Peygamber, mührü
Süslenme, Yüzük, gümüşten
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4793, M005481
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ
"أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ أَرَادَ أَنْ يَكْتُبَ إِلَى الْعَجَمِ فَقِيلَ لَهُ إِنَّ الْعَجَمَ لاَ يَقْبَلُونَ إِلاَّ كِتَابًا عَلَيْهِ خَاتِمٌ. فَاصْطَنَعَ خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ."
[قَالَ كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى بَيَاضِهِ فِى يَدِهِ.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona Katade, ona da Enes şöyle rivayet etti:
"Nebiyullah (sav) Acemlere mektup yazmak istemişti. Kendisine; Acemler üzerinde mührü olmayan mektubu kabul etmez dediler. Bunun üzerine gümüşten bir yüzük yaptırdı."
[Enes; O'nun elinde yüzüğün beyazını hala görür gibiyim demiş.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Libâs ve'z-zinet 5481, /893
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
Hz. Peygamber, mührü
Süslenme, Yüzük, gümüşten
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا نُوحُ بْنُ قَيْسٍ عَنْ أَخِيهِ خَالِدِ بْنِ قَيْسٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ
"أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَرَادَ أَنْ يَكْتُبَ إِلَى كِسْرَى وَقَيْصَرَ وَالنَّجَاشِىِّ. فَقِيلَ إِنَّهُمْ لاَ يَقْبَلُونَ كِتَابًا إِلاَّ بِخَاتِمٍ. فَصَاغَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَاتَمًا حَلَقَةً فِضَّةً وَنَقَشَ فِيهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4796, M005482
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا نُوحُ بْنُ قَيْسٍ عَنْ أَخِيهِ خَالِدِ بْنِ قَيْسٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ
"أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَرَادَ أَنْ يَكْتُبَ إِلَى كِسْرَى وَقَيْصَرَ وَالنَّجَاشِىِّ. فَقِيلَ إِنَّهُمْ لاَ يَقْبَلُونَ كِتَابًا إِلاَّ بِخَاتِمٍ. فَصَاغَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَاتَمًا حَلَقَةً فِضَّةً وَنَقَشَ فِيهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ."
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî, ona Nuh b. Kays, ona kardeşi Halid b. Kays, ona Katade, ona da Enes şöyle rivayet etti:
"Peygamber (sav) Kisra'ya, Kayser'e ve Necâşi'ye mektup yazmak istemiş de (kendisine); onlar mühürsüz mektup kabul etmezler denilmiş. Bunun üzerin Rasulullah (sav) gümüşten halka yüzük yaptırmış, üzerinde Muhammedürrasulullah cümlesini nakşettirmiş."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Libâs ve'z-zinet 5482, /893
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları
Hz. Peygamber, mührü
Süslenme, Yüzük, gümüşten
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ عَنْ يُونُسَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ بِكِتَابِهِ إِلَى كِسْرَى ، فَأَمَرَهُ أَنْ يَدْفَعَهُ إِلَى عَظِيمِ الْبَحْرَيْنِ ، يَدْفَعُهُ عَظِيمُ الْبَحْرَيْنِ إِلَى كِسْرَى ، فَلَمَّا قَرَأَهُ كِسْرَى مَزَّقَهُ ، فَحَسِبْتُ أَنَّ ابْنَ الْمُسَيَّبِ قَالَ فَدَعَا عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُمَزَّقُوا كُلَّ مُمَزَّقٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29189, B007264
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ عَنْ يُونُسَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ بِكِتَابِهِ إِلَى كِسْرَى ، فَأَمَرَهُ أَنْ يَدْفَعَهُ إِلَى عَظِيمِ الْبَحْرَيْنِ ، يَدْفَعُهُ عَظِيمُ الْبَحْرَيْنِ إِلَى كِسْرَى ، فَلَمَّا قَرَأَهُ كِسْرَى مَزَّقَهُ ، فَحَسِبْتُ أَنَّ ابْنَ الْمُسَيَّبِ قَالَ فَدَعَا عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُمَزَّقُوا كُلَّ مُمَزَّقٍ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Abdullah b. Abbas şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), Kisra'ya mektubunu (Abdullah b. Huzâfe es-Sehmî) ile gönderip (Abdullah'a) onu Bahreyn hükümdarına, Bahreyn hükümdarının da Kisra'ya vermesini emretti. Kisra mektubu okuduğunda, onu parçaladı.
(İbn Şihâb şöyle demiştir): Said b. Müseyyeb'in 'Nebî (sav), onların saltanatının paramparça olması için beddua etti.' dediğini zannediyorum.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahbâru'l-Âhâd 4, 2/721
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Hz. Peygamber, dine davet mektupları