28 Kayıt Bulundu.
Bize Hasan b. Ali, ona Ebu Abdurrahman el-Mukrî, ona Said b. Ebu Eyyüb, ona Bekir b. Amr, ona Ebu Osman Müslim b. Yesar, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) "kim fetva verirse" buyurduğunu; (T) Bize Süleyman b. Davud, ona İbn Vehb, ona Yahya b. Eyyüb, ona Bekir b. Amr, ona Amr b. Ebu Nuayme, ona Abdülmelik b. Mervan'ın süt kardeşi Ebu Osman et-Tunbüzi, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İlme dayanmadan verilen bir fetvanın vebali, fetvayı alan kişiye değil, onu verene aittir." Süleyman el-Mehrî, rivayetinde, "Bir konuda akıl verirken, doğrunun ne olduğunu bildiği halde kardeşini yanlışa yönlendiren kimse, ona ihanet etmiş olur" ifadesini eklemiştir. [Bu rivayet, Süleyman'ın lafzıdır.]
Açıklama: İkinci seneddeki Ebu Osman et-Tunbuzî birinci seneddeki Müslim b. Yesâr'dır. Ebu Davud adeti olduğu üzere birden fazla tariki olan rivayetlerin bir tarikinde ravinin adını başka bir tarikinde künyesini kullanmıştır. Ebu Osman et-Tunbuzî, Müslim b. Yesâr Ebu Osman'ın künyesidir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Kesîr b. Hişâm, ona Hişâm ed-Destüvâî, ona da Ebu Zübeyr, Cabir'in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "(Bir defasında) hastalanmıştım. Benim tam yedi kız kardeşim vardı. (Kendimde olmadığım bir zamanda) Hz. Peygamber (sav) yanıma gelip yüzüme üfürmüş. Bunun üzerine kedime geldim. Hz. Peygamber'e (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Malımın üçte birisini kız kardeşlerime vasiyet edebilir miyim?' diye sordum. Hz. Peygamber (sav) 'Biraz daha artır' buyurdu. 'Malımın yarısını vasiyet etsem olur mu?' dediğimde, 'Yarıyı da geçebilirsin' buyurdu. Sonra beni bırakıp çıkıp giderken 'Ey Câbir! Bu hastalığından dolayı öleceğini sanmıyorum. Şüphesiz Allah (cc) miras ayetini indirdi ve kız kardeşlerine düşecek olan payı da açıkladı ve onlara mirastan üçte iki oranında pay ayırdı' buyurdu. Ebu Zübeyr’in nakline göre Câbir (Senden fetva isterler. De ki Allah (cc), babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor...) (en-Nisa 4/176) mealindeki ayet-i kerime, benim hakkımda inmiştir derdi."
Bize İbrahim b. Musa, ona İbnü'l-Mübarek, ona Said b. Ebu Eyyub, ona da Ubeydullah b. Ebu Cafer rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Fetva verme konusunda en cüretkârınız, Cehennem ateşine (girmeye) en cüretli olanınızdır."
Bize Hasan b. Ali, ona Ebu Abdurrahman el-Mukrî, ona Said b. Ebu Eyyüb, ona Bekir b. Amr, ona Ebu Osman Müslim b. Yesar, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) "kim fetva verirse" buyurduğunu; (T) Bize Süleyman b. Davud, ona İbn Vehb, ona Yahya b. Eyyüb, ona Bekir b. Amr, ona Amr b. Ebu Nuayme, ona Abdülmelik b. Mervan'ın süt kardeşi Ebu Osman et-Tunbüzi, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İlme dayanmadan verilen bir fetvanın vebali, fetvayı alan kişiye değil, onu verene aittir." Süleyman el-Mehrî, rivayetinde, "Bir konuda akıl verirken, doğrunun ne olduğunu bildiği halde kardeşini yanlışa yönlendiren kimse, ona ihanet etmiş olur" ifadesini eklemiştir. [Bu rivayet, Süleyman'ın lafzıdır.]
Bize Cafer b. Avn, ona el-A'meş, ona Müslim, ona Mesrûk, ona da Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Sizden kim ilim sahibi olursa, onun gereği olarak [bildiğini] söylesin. Bilmeyen bir kişi bilmediği şeyler için 'Allahu a'lem (Allah en iyi bilendir)' desin. Çünkü (gerçekten) âlim birisine bilmediği bir şey sorulacak olursa, o da 'Allahu a'lem', der. Zaten Allah, Rasulüne (sav): 'De ki: Ben buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum ve ben yapmacık bir şekilde kendiliğimden bir şeyler uyduranlardan da değilim' (Sâd, 38/86) buyurmuştur."