Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
202118, KK2/263
Hadis:
قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَا أَذًى وَاللَّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ
Tercemesi:
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Bakara 2/263, /
Senetler:
()
Konular:
Cezalandırma ve ödüllendirme
Sadaka, güzel söz söylemek, dinlemek
Söz, yerinde ve yeterince olanı güzeldir
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
58510, KK64/14
Hadis:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَّكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَإِن تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Tercemesi:
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Teğâbun 64/14, /
Senetler:
()
Konular:
Aile, Çocuk, imtihan vesilesi olması
Aile, Eşler, Birbirlerine Karşı Yükümlülükleri
Aile, Fertleri ve Sorumlulukları
BİRRU'L- VALİDEYN
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا أَبُو يُونُسَ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ أَنَّ عَلْقَمَةَ بْنَ وَائِلٍ حَدَّثَهُ أَنَّ أَبَاهُ حَدَّثَهُ قَالَ إِنِّى لَقَاعِدٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِذْ جَاءَ رَجُلٌ يَقُودُ آخَرَ بِنِسْعَةٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا قَتَلَ أَخِى. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَقَتَلْتَهُ." فَقَالَ إِنَّهُ لَوْ لَمْ يَعْتَرِفْ أَقَمْتُ عَلَيْهِ الْبَيِّنَةَ. قَالَ نَعَمْ. قَتَلْتُهُ قَالَ:
"كَيْفَ قَتَلْتَهُ." قَالَ كُنْتُ أَنَا وَهُوَ نَخْتَبِطُ مِنْ شَجَرَةٍ فَسَبَّنِى فَأَغْضَبَنِى فَضَرَبْتُهُ بِالْفَأْسِ عَلَى قَرْنِهِ فَقَتَلْتُهُ. فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"هَلْ لَكَ مِنْ شَىْءٍ تُؤَدِّيهِ عَنْ نَفْسِكَ." قَالَ مَا لِى مَالٌ إِلاَّ كِسَائِى وَفَأْسِى. قَالَ:
"فَتَرَى قَوْمَكَ يَشْتَرُونَكَ." قَالَ أَنَا أَهْوَنُ عَلَى قَوْمِى مِنْ ذَاكَ. فَرَمَى إِلَيْهِ بِنِسْعَتِهِ. وَقَالَ:
"دُونَكَ صَاحِبَكَ." فَانْطَلَقَ بِهِ الرَّجُلُ فَلَمَّا وَلَّى قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنْ قَتَلَهُ فَهُوَ مِثْلُهُ." فَرَجَعَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّكَ قُلْتَ:
"إِنْ قَتَلَهُ فَهُوَ مِثْلُهُ." وَأَخَذْتُهُ بِأَمْرِكَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَمَا تُرِيدُ أَنْ يَبُوءَ بِإِثْمِكَ وَإِثْمِ صَاحِبِكَ." قَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ - لَعَلَّهُ قَالَ - بَلَى. قَالَ:
"فَإِنَّ ذَاكَ كَذَاكَ." قَالَ فَرَمَى بِنِسْعَتِهِ وَخَلَّى سَبِيلَهُ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1845, M004387
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا أَبُو يُونُسَ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ أَنَّ عَلْقَمَةَ بْنَ وَائِلٍ حَدَّثَهُ أَنَّ أَبَاهُ حَدَّثَهُ قَالَ إِنِّى لَقَاعِدٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِذْ جَاءَ رَجُلٌ يَقُودُ آخَرَ بِنِسْعَةٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا قَتَلَ أَخِى. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَقَتَلْتَهُ." فَقَالَ إِنَّهُ لَوْ لَمْ يَعْتَرِفْ أَقَمْتُ عَلَيْهِ الْبَيِّنَةَ. قَالَ نَعَمْ. قَتَلْتُهُ قَالَ:
"كَيْفَ قَتَلْتَهُ." قَالَ كُنْتُ أَنَا وَهُوَ نَخْتَبِطُ مِنْ شَجَرَةٍ فَسَبَّنِى فَأَغْضَبَنِى فَضَرَبْتُهُ بِالْفَأْسِ عَلَى قَرْنِهِ فَقَتَلْتُهُ. فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"هَلْ لَكَ مِنْ شَىْءٍ تُؤَدِّيهِ عَنْ نَفْسِكَ." قَالَ مَا لِى مَالٌ إِلاَّ كِسَائِى وَفَأْسِى. قَالَ:
"فَتَرَى قَوْمَكَ يَشْتَرُونَكَ." قَالَ أَنَا أَهْوَنُ عَلَى قَوْمِى مِنْ ذَاكَ. فَرَمَى إِلَيْهِ بِنِسْعَتِهِ. وَقَالَ:
"دُونَكَ صَاحِبَكَ." فَانْطَلَقَ بِهِ الرَّجُلُ فَلَمَّا وَلَّى قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنْ قَتَلَهُ فَهُوَ مِثْلُهُ." فَرَجَعَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّكَ قُلْتَ:
"إِنْ قَتَلَهُ فَهُوَ مِثْلُهُ." وَأَخَذْتُهُ بِأَمْرِكَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَمَا تُرِيدُ أَنْ يَبُوءَ بِإِثْمِكَ وَإِثْمِ صَاحِبِكَ." قَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ - لَعَلَّهُ قَالَ - بَلَى. قَالَ:
"فَإِنَّ ذَاكَ كَذَاكَ." قَالَ فَرَمَى بِنِسْعَتِهِ وَخَلَّى سَبِيلَهُ.
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona babası, ona Ebu Yunus, ona Simak b. Harb, ona da Alkame b. Vâil, ona da babası şöyle rivayet etti: Ben Peygamber'e (sav) beraber otururken ansızın bir adam birini bir tasma yedekle yederek geliverdi veya Rasulullah Bu adam benim kardeşimi öldürdü dedi. Rasulullah (sav); "onu öldürdün mü" diye sordu. (Getiren zât; o itiraf etmezse aleyhine beyyine getireceğim dedi.) (Getirilen) Evet, öldürdüm dedi.
"Onu nasıl öldürdün" diye sordu. İkimiz bir ağaçtan yaprak silkiyorduk. Derken bana söğerek beni kızdırdı. Ben de balta ile başına vurdum ve öldürdüm dedi. Peygamber (sav) ona; "kendin namına ona verecek bir şeyin var mı" diye sordu. Benim elbisemle baltamdan başka malım yoktur cevabını verdi.
"Kavmin seni satın alırlar sanır mısın" buyurdu. Adam; ben kavmimce beş para etmem dedi. Bunun üzerine ona yedeğini atarak; "al arkadasımı" buyurdu. Adam da onu alıp gitti. O gittikten sonra Rasulullah (sav); "onu öldürürse o da onun gibi olur" buyurdu. Derken adam döndü ve ya Rasulullah! Duydum ki sen; onu öldürürse o da onun gibi olur buyurmuşsun. Halbuki ben onu senin emrinle aldım dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "onun seninle kardeşinin günahlarınızı üzerine almasını İstemez misin" buyurdu. Adam; ya Nebiyyallah! (Galiba) bay hay dedi. Peygamber (sav); "iste bu onun gibidir" buyurdu. Adam da onun yedeğini attı ve ona yol verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kasâme ve'l-Muhâribîn 4387, /713
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Kan Davası, affedici olmak
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak
Yargı, diyet
Yargı, Hüküm verirken delil ve şahidle hüküm vermek
Yargı, Kısas
Yargı, mallara ait zararlar, heder olanlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2740, M004659
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ رَافِعٍ - قَالَ ابْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا وَقَالَ الآخَرَانِ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ أَنَّ أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم رَكِبَ حِمَارًا عَلَيْهِ إِكَافٌ تَحْتَهُ قَطِيفَةٌ فَدَكِيَّةٌ وَأَرْدَفَ وَرَاءَهُ أُسَامَةَ وَهُوَ يَعُودُ سَعْدَ بْنَ عُبَادَةَ فِى بَنِى الْحَارِثِ بْنِ الْخَزْرَجِ وَذَاكَ قَبْلَ وَقْعَةِ بَدْرٍ حَتَّى مَرَّ بِمَجْلِسٍ فِيهِ أَخْلاَطٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُشْرِكِينَ عَبَدَةِ الأَوْثَانِ وَالْيَهُودِ فِيهِمْ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ وَفِى الْمَجْلِسِ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَوَاحَةَ فَلَمَّا غَشِيَتِ الْمَجْلِسَ عَجَاجَةُ الدَّابَّةِ خَمَّرَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ أَنْفَهُ بِرِدَائِهِ ثُمَّ قَالَ لاَ تُغَبِّرُوا عَلَيْنَا. فَسَلَّمَ عَلَيْهِمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ وَقَفَ فَنَزَلَ فَدَعَاهُمْ إِلَى اللَّهِ وَقَرَأَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنَ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ أَيُّهَا الْمَرْءُ لاَ أَحْسَنَ مِنْ هَذَا إِنْ كَانَ مَا تَقُولُ حَقًّا فَلاَ تُؤْذِنَا فِى مَجَالِسِنَا وَارْجِعْ إِلَى رَحْلِكَ فَمَنْ جَاءَكَ مِنَّا فَاقْصُصْ عَلَيْهِ. فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَوَاحَةَ اغْشَنَا فِى مَجَالِسِنَا فَإِنَّا نُحِبُّ ذَلِكَ. قَالَ فَاسْتَبَّ الْمُسْلِمُونَ وَالْمُشْرِكُونَ وَالْيَهُودُ حَتَّى هَمُّوا أَنْ يَتَوَاثَبُوا فَلَمْ يَزَلِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يُخَفِّضُهُمْ ثُمَّ رَكِبَ دَابَّتَهُ حَتَّى دَخَلَ عَلَى سَعْدِ بْنِ عُبَادَةَ فَقَالَ:
"أَىْ سَعْدُ أَلَمْ تَسْمَعْ إِلَى مَا قَالَ أَبُو حُبَابٍ - يُرِيدُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أُبَىٍّ - قَالَ كَذَا وَكَذَا." قَالَ اعْفُ عَنْهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَاصْفَحْ فَوَاللَّهِ لَقَدْ أَعْطَاكَ اللَّهُ الَّذِى أَعْطَاكَ وَلَقَدِ اصْطَلَحَ أَهْلُ هَذِهِ الْبُحَيْرَةِ أَنْ يُتَوِّجُوهُ فَيُعَصِّبُوهُ بِالْعِصَابَةِ فَلَمَّا رَدَّ اللَّهُ ذَلِكَ بِالْحَقِّ الَّذِى أَعْطَاكَهُ شَرِقَ بِذَلِكَ فَذَلِكَ فَعَلَ بِهِ مَا رَأَيْتَ. فَعَفَا عَنْهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم.
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd, -lafız, İbn Râfi'ye aittir- onlara Abdürrezzak, onlara Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Üsame b. Zeyd şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), üzerinde semer, (semerin) altında da Fedek işi kadife (bir kumaş) olan eşeğe binip terkisine de Üsame'yi aldı. (O esnada) Hâris b. Hazrec oğullarındaki Sa'd b. Ubade'yi ziyaret etmek istiyordu. Bu (olay), Bedir Savaşı'ndan önce idi. Nihayet müslümanlardan, puta tapan müşriklerden ve yahudilerden oluşan bir meclise uğradı. Mecliste Abdullah b. Übey ve Abdullah b. Revâha da vardı. Bineğin çıkardığı toz meclisi kaplayınca Abdullah b. Übey, elbisesi ile burnunu kapattı. Ardından; üzerimize toz kaldırma dedi. Hz. Peygamber (sav) onlara selma verdi. Sonra durup indi. Onları Allah'a davet edip onlara Kur'ân okudu. Abdullah b. Übey; adam! Eğer dediğin hakikat ise bundan daha güzeli yoktur! Bizi meclislerimizde sıkboğaz etme! Evine dön! (Ne anlatacaksan) bizden sana gelenlere anlat dedi. Abdullah b. Revâha (söze girip); meclislerimize gel! Biz bunu seviyoruz dedi. (Derken) müslümanlar, müşrikler ve yahudiler ağız dalaşına tutuştular. Öyle ki, birbirlerine saldırmaya yeltendiler. Nebî (sav) ise onları sakinleştirmeye çalıştı. Akabinde bineğine atladı. Nihayet Sa'd b. Ubade'nin yanına girdi. Nebî (sav); "ey Sa'd! Ebu Hubâb Abdullah b. Übey'in dediğini işitmedin mi? Şöyle şöyle dedi" buyurdu. (Sa'd), ya Rasulullah! Onu bağışla ve hoş gör! Vallahi! Allah sana verdiği verdi (ama) bu belde ahalisi ona iltifat edip onu lider edinmekte ittifak etmişlerdi. Allah sana vermiş olduğu hak ile bunu engellediğinde bu onun zoruna gitti. Gördüğünü de bundan dolayı yaptı. Hz. Peygamber de (sav) onu affetti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4659, /767
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, münafıkların Hz. Peygamber'e eziyetleri
Hz. Peygamber, müşriklerle ilişkileri
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ سَالِمٍ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِرَجُلٍ قَتَلَ رَجُلاً فَأَقَادَ وَلِىَّ الْمَقْتُولِ مِنْهُ فَانْطَلَقَ بِهِ وَفِى عُنُقِهِ نِسْعَةٌ يَجُرُّهَا فَلَمَّا أَدْبَرَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"الْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ." فَأَتَى رَجُلٌ الرَّجُلَ فَقَالَ لَهُ مَقَالَةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَلَّى عَنْهُ.
[قَالَ إِسْمَاعِيلُ بْنُ سَالِمٍ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِحَبِيبِ بْنِ أَبِى ثَابِتٍ فَقَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ أَشْوَعَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم إِنَّمَا سَأَلَهُ أَنْ يَعْفُوَ عَنْهُ فَأَبَى.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1846, M004388
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ سَالِمٍ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِرَجُلٍ قَتَلَ رَجُلاً فَأَقَادَ وَلِىَّ الْمَقْتُولِ مِنْهُ فَانْطَلَقَ بِهِ وَفِى عُنُقِهِ نِسْعَةٌ يَجُرُّهَا فَلَمَّا أَدْبَرَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"الْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ." فَأَتَى رَجُلٌ الرَّجُلَ فَقَالَ لَهُ مَقَالَةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَلَّى عَنْهُ.
[قَالَ إِسْمَاعِيلُ بْنُ سَالِمٍ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِحَبِيبِ بْنِ أَبِى ثَابِتٍ فَقَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ أَشْوَعَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم إِنَّمَا سَأَلَهُ أَنْ يَعْفُوَ عَنْهُ فَأَبَى.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Hatim, ona Said b. Süleyman, ona Huşeym, ona İsmail b. Salim, ona Alkame b. Vail, ona da babası şöyle haber verdi: Rasulullah'a (sav) adam öldürmüş birini getirdiler. O da öldürülenin velisine kısas hakkı tanıdı. Bunun üzerine veli onu alıp gitti. Boynunda tasma yedek vardı, onu çekiyordu. O dönüp gittikten sonra Rasulullah (sav); "katille maktul cehennemdedir" buyurdu. Derken biri o adama giderek Rasulullah'ın (sav) sözünü söyledi. O da katili bırakıverdi.
[İsmail b. Salim demiş ki: Ben bunu Habib b. Ebu Sabit'e andım da bana İbn Eşva' rivayet etti ki, Peygamber (sav) ondan ancak affetmesini istemiş fakat o kabul etmemiş dedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kasâme ve'l-Muhâribîn 4388, /713
Senetler:
()
Konular:
Kan Davası, affedici olmak
Kısas, kavga sebebiyle
Savaş, Kital, iki müslüman grup savaşırsa, ölen de öldüren de cehennemdedir
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak
Yargı, davalaşma
وقوله تعالى: { وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا } أي: كلموهم طيبًا، ولينُوا لهم جانبًا، ويدخل في ذلك الأمر بالمعروف والنهي عن المنكر بالمعروف، كما قال الحسن البصري في قوله: { وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا } فالحُسْن من القول: يأمُر بالمعروف وينهى عن المنكر، ويحلم، ويعفو، ويصفح، ويقول للناس حسنًا كما قال الله، وهو كل خُلُق حسن رضيه الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
202153, İT1/317
Hadis:
وقوله تعالى: { وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا } أي: كلموهم طيبًا، ولينُوا لهم جانبًا، ويدخل في ذلك الأمر بالمعروف والنهي عن المنكر بالمعروف، كما قال الحسن البصري في قوله: { وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا } فالحُسْن من القول: يأمُر بالمعروف وينهى عن المنكر، ويحلم، ويعفو، ويصفح، ويقول للناس حسنًا كما قال الله، وهو كل خُلُق حسن رضيه الله
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Kur'an, Ayet Yorumu
Sadaka, güzel söz söylemek, dinlemek
Sosyalleşme, temel prensipler
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak