295 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ömer b. Yunus el-Yemâmî, ona İkrime b. Ammâr, ona Ebu Zümeyl, ona da Abdullah b. Abbas, Ömer b. Hattâb'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah'ın Nebî'si (sav) müşriklere şöyle bir baktı, onlar bin kişi, ashabı ise üç yüz on küsür kişi idi. Bunun üzerine Allah'ın Nebî'si (sav) kıbleye yöneldi, ardından ellerini kaldırdı ve şöyle diyerek Rabbine yakarmaya başladı: 'Allah'ım! Bana olan vadini yerine getir. Allah'ım! Bana vadettiğini ver. Allah'ım! Müslümanlardan oluşan şu topluluğu helak edecek olursan, yeryüzünde artık sana ibadet edilmez.' Omuzlarından elbisesi düşene dek, ellerini kaldırmış ve kıbleye yönelmiş vaziyette Rabbine yakarmaya devam etti. Hemen Ebu Bekir gelip elbisesine aldı ve omuzlarına koydu. Ardından Hz. Peygamber'e dokunup 'Ey Allah'ın Nebî'si! Rabbine yakarman yeter. Şüphesiz O, sana olan vadini yerine getirecektir' dedi. Bunun üzerine Allah (cc) (Hani siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da sizin duanıza peş peşe gelen bin melekle destekleyerek icabet etmişti) ayetini indirdi (Enfâl, 8/9) ve Allah (cc) onları meleklerle destekledi." [Tirmizî hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Bu hadis, hasen-sahih-garib bir rivayettir. Hz. Ömer'den gelen bu rivayeti, sadece İkrime b. Ammâr'ın, Ebu Zümeyl'den rivayetiyle biliyoruz. Ebu Zümeyl'in adı Simâk el-Hanefî'dir. Bu olay da Bedir günü gerçekleşmiştir.]
Bize Yahya, ona Vekî, ona A'meş, ona Müslim, ona Mesrûk, ona da Abdullah b. Mes'ûd (ra) şöyle demiştir: Beş şey olup bitmiştir. Lizâm, Rûm, Batşe, Kamer ve Duhân.
Açıklama: "Lizâm": Bedir'de müşriklerin esir edilmesi; "Rûm": Rumların, İranlılara mağlup olmalarının ardından bir kaç içinde tekar galip gelmeleri; "Batşe": Büyük Bedir harbinde müşriklerin yakalanıp öldürülmeleri; "Kamer" Ayın ikiye yarılması; "Duhân": Kureyş'in kıtlık azabıyla karşı karşıya kalması ve açlıktan dolayı yerden göğe doğru uzanan bir duman görmesi.
Bize Yahya, ona Vekî, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah'ın yanına girdim, o şöyle dedi: Bilmediğin bir şey için "Allah en bilendir" demen ilimdendir. Allah, kendi Peygamberine: "Tebliğime karşılık sizden hiç bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik iddiasında da bulunmuyorum." (Sâd, 86) demesini emir buyurdu. Kureyş, inatlarıyla Peygamber'e (sav) baskın gelip isyanda devam etmek istedikleri zaman, Peygamber (sav) "Allah'ım, onlara karşı bana Yusuf'un zamanındaki yedi yıl gibi bir yedi yıl (kıtlık) ile yardım et" diye dua etti. Ardından onları öyle bir kıtlık yakaladı ki, bitkinlik ve açlıktan kemik ve leş yediler. Onlardan herhangi biri açlığından dolayı kendisiyle gökyüzü arasında duman şekline benzer bir şey görür oldu. Müşrikler O zaman "Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz" diye feryat edecekler. Hz. Peygamber'e “Eğer bu azabı biz onlardan açıp kaldırırsak, onlar bu sözlerinden dönerler” denildi. Bununla beraber Peygamber (sav), Rabbine dua etti, Allah da onlardan bu azabı kaldırdı, ancak onlar yine şirke döndüler. Bunun üzerine Allah da onlardan Bedir gününde intikam aldı. İşte Yüce Allah'ın bu konudaki sözü şöyledir: "Öyleyse sen, göğün aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır. O zaman zalimler: “Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz!” diye feryat edecekler. Onlar nerede, düşünüp ibret almak nerede? Halbuki onlara doğruluğu besbelli ve gerçeği apaçık ortaya koyan bir peygamber gelmişti. Fakat ondan yüz çevirdiler ve: “Bu peygamber değil, kendisine başkası tarafından bir kısım şeyler belletilmiş delinin biri!” dediler. Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhan 10-15).
Bize Süleyman b. Harb, ona Cerîr, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah'ın yanına girdim, bir süre sonra o şunları söyledi: Rasulullah (sav), Kureyş'i İslam'a davet ettiğinde, Kureyşliler onu yalanladı ve isyanda devam ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'ım, bunlara karşı, Yusuf'un yedi yılı gibi bir yedi yıl (kıtlık) ile bana yardım et" diye dua etti. Sonra onları, her şeyi giderip yok eden bir kıtlık yakaladı ki leş yemek zorunda kaldılar. Hatta onlardan biri, bitkinlik ve açlıktan dolayı kendisiyle gök arasında dumana benzer bir şey görür oldu. Sonra şu ayetleri okudu: "Öyleyse sen, göğün aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır. O zaman zalimler: “Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz!” diye feryat edecekler. Onlar nerede, düşünüp ibret almak nerede? Halbuki onlara doğruluğu besbelli ve gerçeği apaçık ortaya koyan bir peygamber gelmişti. Fakat ondan yüz çevirdiler ve: “Bu peygamber değil, kendisine başkası tarafından bir kısım şeyler belletilmiş delinin biri!” dediler. Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhan 10-15). Abdullah der ki: Ahirette (gerçekleşecek olsa) bu azap onlardan hiç kaldırılır mıydı? Abdullah der ki: "el-Batşetu'l-Kübrâ" (الْبَطْشَةُ الْكُبْرَى) Bedir günü gerçekleşmiştir.