156 Kayıt Bulundu.
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, T Bize el-Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da İbn Ka'b b. Malik, Cabir b. Abdullah'ın (r.anhüma) babası Uhud savaşında şehit olup alacaklıları haklarını ısrarla istemeye başladığında şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ben Rasulullah'ın (sav) yanına gidip durumu onunla konuştum. Akabinde Rasulullah (sav) alacaklılara, hurmalığımın mahsulünü kabul etmelerini ve haklarını babama helal etmelerini istedi. Fakat alacaklılar bu teklifi kabul etmediler. Rasulullah (sav) da onlara ne hurmalığımı verdi, ne de hurma mahsulünden bir pay ayırdı. Lakin bana: — "Yarın sabahleyin sana geleceğim" buyurdu. Ertesi günü sabah olunca Rasulullah (sav) geldi, hurmalıkta dolaştı, mahsulün bereketli olması için dua etti. Akabinde ben (olgunlaştığında) hurma mahsulünü topladım. Alacaklıların haklarını tamamen ödedim. Bize de bahçenin mahsulünden bir şeyler kaldı. Daha sonra ise Rasulullah'ın (sav) yanına vardım, oturuyordu. Durumu kendisine haber verdim. Bunun üzerine Rasulullah (sav), yanında oturan Ömer'e (ra) şöyle dedi: "Ey Ömer! Cabir'in söylediğine kulak ver!" Ömer (ra) de hemen: 'Biz zaten senin Allah’ın Rasulü olduğunu biliyoruz! Vallahi, Sen muhakkak Allah’ın peygamberisin!' dedi".
Açıklama: Rivayetin iki senedi verilmiştir. Bunlardan el-Leys ile başlayan ikinci sened muallaktır; zira Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: (Hudeybiye'de iken) bir an kendimi Rasulullah'ın (sav) yanında buldum. Bu arada ikindi namazı vakti olmuştu. Ancak (abdest almak için) yanımızda çok az su vardı. Bu su bir kabın içine boşaltıldı ve Rasulullah'a (sav) götürüldü. Rasulullah (sav) elini su kabının içine sokup parmaklarını açtı ve "Haydi abdest alacaklar gelsin. (Suda gördüğünüz) bereket Allah'tandır." buyurdu. Rasulullah'ın (sav) parmaklarının arasından suyun fışkırdığını görüyordum. Orada bulunanlar bu sudan hem abdest aldılar hem de içtiler. Suyun bereket olduğunu bildiğimden, ne kadar içtiğime hiç aldırış etmeden ben de kana kana içtim. Cabir böyle anlatırken ben (Salim b. Ebu Ca'd) ona "O gün kaç kişiydiniz?" diye sordum. "Bin dört yüz kişiydik." diye cevap verdi. Amr (b. Dinar) Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle burada zikredilen hadise mutabaat etmiştir. Husayn ve Amr b. Mürra, Salim'in Cabir'den rivayet ettiği hadiste, orada bulunanların bin beş yüz kişi olduğunu söylemiştir. Said b. Müseyyeb de Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle bu rivayete mutabaat etmiştir.
Açıklama: Hadis sahih, isnadı muttasıldır. Bununla birlikte mütabi olarak verilen tarikler muallaktır, Buhari ile Husayn b. Abdurrahman, Amr b. Mürra, Said b. el-Müseyyeb, Amr b. Dinar arasında inkıta vardır.
Biz Abdullah b. Yusuf, ona İbn Vehb, ona Saîd b. Ebu Eyyûb, ona Ebu Akîl şöyle rivayet etmiştir: Ebu Akîl, dedesi Abdullah b. Hişâm'la beraber, (daha sonra satmak üzere) gıda maddesi satın almak için (gittikleri) çarşıdan çıkıyorlardı. (veya satış yapmak için çarşıya giriyorlardı.) Bu sırada Ebu Akîl'in dedesi yiyecek bir şey satın aldı. Aniden İbnu'z-Zubeyr ve İbn Ömer karşısına çıktı ve "Bizi de ticaretine ortak et! Çünkü Allah'ın Resulü, senin bereketli bir hayat sürdürmen için dua etmişti" dediler. Gerçekten dedem bazen tam bir deve yükü kâr elde eder ve evine gönderirdi.
Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb 'bize Ebu Muaviye tahdis etti' ifadesini kullanmıştır-, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve 'Ey Allah'ın Resulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım, hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım' dediler. Rasulullah (sav) "Bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip 'Ey Allah'ın Resulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir.' dedi. Rasulullah (sav) "Evet, bunu yapalım, buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi." Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav), "Bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiç bir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav), "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."
Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb 'bize Ebu Muaviye tahdis etti' ifadesini kullanmıştır-, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve 'Ey Allah'ın Resulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım, hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım' dediler. Rasulullah (sav) "Bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip 'Ey Allah'ın Resulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir.' dedi. Rasulullah (sav) "Evet, bunu yapalım, buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi." Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav), "Bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiç bir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav), "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."
Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb 'bize Ebu Muaviye tahdis etti' ifadesini kullanmıştır-, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve 'Ey Allah'ın Resulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım, hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım' dediler. Rasulullah (sav) "Bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip 'Ey Allah'ın Resulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir.' dedi. Rasulullah (sav) "Evet, bunu yapalım, buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi." Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav), "Bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiç bir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav), "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَاجْتَمِعُوا عَلَى طَعَامِكُمْ وَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ يُبَارَكْ لَكُمْ فِيهِ