132 Kayıt Bulundu.
Bana Malik (b. Enes el-Esbahî), ona Yahyâ b. Saîd, Kasım b. Muhammed'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Abdullah b. Abbas'a bir kadın geldi ve şöyle dedi: "Ben oğlumu kurban edeceğime dair adak adadım". Bunun üzerine İbn Abbas şöyle dedi: " Oğlunu kurban etme ve adağının yerine kefaret öde." Bunun üzerine İbn Abbas'ın yanında bulunan ihtiyar adamlardan biri "Bu konuda nasıl kefaret mümkün olabiliyor?" dedi. İbn Abbas şöyle cevap verdi: "Allah 'içinizde eşlerine zıhar yapanlar bilsinler ki' diye buyurup, bu konuda da gördüğün üzere kefareti vacip kılmıştır."
Açıklama: Burada ihtiyar adamın karşı çıkmasının açıklaması şöyledir: Kefaret, yapılması gereken bir şey yapılmadığı takdirde meydana gelir. Ancak burada kadının sözü zaten yapılmaması gereken bir meseledir. Bu durumda kadın yapmaması gereken bir şeyi yapmadığında niçin kefaret ödemesi gerekir? İbn Abbas zıhar ayetini örnek getirerek, yapılmaması gereken bir şeyi yapmaya adak adayıp, sonra bu adaktan dönüldüğünde de kefaretin gerektiğine işaret etmiştir.
Bana Malik (b. Enes el-Esbahî), ona Talha b. Abdulmelik el-Eylî, ona Kasım b. Muhammed b. (Ebu Bekir) es-Sıddîk ona da Aişe (bt. Ebu Bekir es-Sıddîk) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kim Allah'a (cc) itaat konusunda adak adarsa, itaat etsin. Kim Allah'a (cc) isyan olacak bir hususta adak adarsa, O'na (cc) isyan etmesin (ve o işi yapamasın)." Yahya (b. Yahya el-Leysî) şöyle dedi: Ben Malik'in (b. Enes el-Esbahî) şöyle dediğini duydum: "Hz. Peygamber'in (sav) 'Kim Allah'a (cc) isyan olacak bir hususta adak adarsa, O'na (cc) isyan etmesin' sözünü anlamı şöyledir: Bir adam Şam'a, yahut Mısır'a yahut Rebeze'ye yahut benzer bir şehre yürüyerek gideceğine- ki bunların hiçbiri Allah'a ibadet kabilinden şeyler değildir- adak adar, sonra birisine bunu söyler veya benzeri bir şey yaparsa, ister başkasına söylemiş olsun, ister ( başkasına söylemeden) yemininden dönsün, üzerine vacip olup yerine getirmesi gereken bir şey yoktur. Zira bu gibi şeylerde kişinin Allah'a (cc) itaat etmesi diye bir şey yoktur. Bilakis Allah'a (cc) itaat edilmesi gereken şeylerde adak adandığı vakit kişinin sözünü tutması gerekir."
Açıklama: benzeri bir şey yaparsa: burada kastedilen mesela ( kendi kendine: eve girersem Mısır'a yürüyeceğime dair adak adıyorum), yahut (eve girersem şu elbiseyi giyeceğime dair adak adıyorum) demesi gibidir.
Bize Ebu İsmail Muhammed b. İsmail b. Yusuf et-Tirmizî , ona Eyyüb b. Süleyman b. Bilal, ona Ebu Bekir b. Ebu Üveys, ona Süleyman b. Bilal, ona Musa b. Ukbe ve Abdullah b. Ebu Atik, onlara (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî, ona Süleyman b. Erkam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman), ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir). Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hadis garibtir. Bu hadis Ebu Safvan'ın Yunus'tan rivayet etmiş olduğu hadisten daha sağlamdır. Ebu Safvan, Mekkeli olup adı Abdullah b. Said b. Abdülmelik b. Mervan'dır. el-Humeydî ve hadisçilerin önde gelenlerinden birçoğu ondan hadis rivayet etmişlerdir. Hz. Peygamber'in (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamları: 'Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir)' demişlerdir. Ahmed ve İshak da aynı görüşte olup ez-Zührî'nin Ebu Seleme ve Aişe’den de rivayet ettiği hadisi delil olarak kabul etmektedirler. Hz. Peygamber'in (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamları ise: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanırsa) bunun için kefareti de yoktur" demişlerdi. Malik ve Şafii’de bu görüştedir.
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn), ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyüb (b. Keysan es-Sahtiyânî), ona Ebu Kilabe (Abdullah b. Zeyd), ona Ebu Mühelleb (Muaviye b. Amr), ona da İmran b. Husayn şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda yapılan adak ile insanın sahip olmadığını şeyler hususunda yapılan adak yerine getirilmez."