69 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Malik b. Enes, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Ebu Said Hudri şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Sizin adınıza, en çok endişelendiğim şey, Allah'ın size verdiği dünya ziynetleridir' buyurdu. Ashab 'Dünya ziynetleri nedir ya Rasulullah?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'Yerin bereketleridir' cevabını verdi. Ashab 'Ey Allah'ın Rasulü! Hayır (mal) kötülük getirir mi ki?' dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Hayır (mal) elbette ancak hayr getirir; hayır (mal) ancak hayrı getirir; hayır (mal) ancak hayrı getirir. Ancak derenin yetiştirdiği bazı otlar ya öldürür yahut ölüme yaklaştırır. Sadece ot yiyen hayvanlar bundan etkilenmez. Onlar böğürleri şişinceye kadar yerler, sonra güneşe karşı durup geviş getirirler, rahatça işer ve dışkılarını yapar, sonra tekrar dönerek ot yerler. Şüphesiz ki bu dünya malı yeşil tatlıdır. Onu her kim hakkı ile alır da yerli yerince sarf ederse, o ne güzel harcamadır. Her kim de haksız yere alırsa, yiyip yiyip doymayan (obur) gibi olur."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لا ياتي الخير الا بالخير
Bize Amr b. Merzûk şu ziyadeyi yaparak şöyle dedi: Bize Abdurrahman b. Abdullah b. Dînâr, ona babası (Abdullah b. Dînâr), ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dînârın kuluna, dirhemin kuluna ve siyah, (değerli) elbisenin kuluna yazıklar olsun. Eğer kendisine verilirse razı olur, verilmezse de öfkelenir. Ona diken batsa çıkmasın. Allah yolunda atının yularını tutan, saçı başı dağılmış, ayakları tozlanmış kula ise müjdeler olsun. O orduyu korumak için önden gönderilse itiraz etmez, orduyu toparlamak için geride bırakılsa yine itiraz etmez. (Bu kişi toplum içinde itibar görmediği için bir yere girmek için) izin istese, kendisine izin verilmez, birine referans olsa referansı kabul edilmez." Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: İsrail ve Muhammed b. Cuhâde, Ebu Hasîn'den aktarırken rivayeti merfu olarak nakletmemiş ve (Ebu Hasîn), "تَعْسًا" ibaresini zikretmiştir. Sanki o, Allah onları kahretsin demektedir. "طُوبَى" kelimesi, "فُعْلَى" vezninde olup hoş olan her şeye denir. "Yâ" harfi, "Vâv" harfine dönüştürülmüştür. "يَطِيبُ" fiilinden gelmektedir.
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Amr b. Merzûk arasında inkıta vardır.
Bize Yahya b. Yusuf, ona Ebu Bekir, ona Ebu Hasîn, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Altının, gümüşün, saçaklı kadifenin, siyah zencefil kumaşın kulu olan kişilere yazıklar olsun. Kendisine bir şey verilirse razı olur, verilmezse razı olmaz." İsrâîl, Ebu Hasîn'den aktardığı bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'e (sav) dayandırarak) rivayet etmedi.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İsrail b. Yunus arasında inkıta vardır.
Bize Amr b. Merzûk şu ziyadeyi yaparak şöyle dedi: Bize Abdurrahman b. Abdullah b. Dînâr, ona babası (Abdullah b. Dînâr), ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dînârın kuluna, dirhemin kuluna ve siyah, (değerli) elbisenin kuluna yazıklar olsun. Eğer kendisine verilirse razı olur, verilmezse de öfkelenir. Ona diken batsa çıkmasın. Allah yolunda atının yularını tutan, saçı başı dağılmış, ayakları tozlanmış kula ise müjdeler olsun. O orduyu korumak için önden gönderilse itiraz etmez, orduyu toparlamak için geride bırakılsa yine itiraz etmez. (Bu kişi toplum içinde itibar görmediği için bir yere girmek için) izin istese, kendisine izin verilmez, birine referans olsa referansı kabul edilmez." Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: İsrail ve Muhammed b. Cuhâde, Ebu Hasîn'den aktarırken rivayeti merfu olarak nakletmemiş ve (Ebu Hasîn), "تَعْسًا" ibaresini zikretmiştir. Sanki o, Allah onları kahretsin demektedir. "طُوبَى" kelimesi, "فُعْلَى" vezninde olup hoş olan her şeye denir. "Yâ" harfi, "Vâv" harfine dönüştürülmüştür. "يَطِيبُ" fiilinden gelmektedir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İsrail b. Yunus arasında inkıta vardır.
Bize Amr b. Merzûk şu ziyadeyi yaparak şöyle dedi: Bize Abdurrahman b. Abdullah b. Dînâr, ona babası (Abdullah b. Dînâr), ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dînârın kuluna, dirhemin kuluna ve siyah, (değerli) elbisenin kuluna yazıklar olsun. Eğer kendisine verilirse razı olur, verilmezse de öfkelenir. Ona diken batsa çıkmasın. Allah yolunda atının yularını tutan, saçı başı dağılmış, ayakları tozlanmış kula ise müjdeler olsun. O orduyu korumak için önden gönderilse itiraz etmez, orduyu toparlamak için geride bırakılsa yine itiraz etmez. (Bu kişi toplum içinde itibar görmediği için bir yere girmek için) izin istese, kendisine izin verilmez, birine referans olsa referansı kabul edilmez." Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: İsrail ve Muhammed b. Cuhâde, Ebu Hasîn'den aktarırken rivayeti merfu olarak nakletmemiş ve (Ebu Hasîn), "تَعْسًا" ibaresini zikretmiştir. Sanki o, Allah onları kahretsin demektedir. "طُوبَى" kelimesi, "فُعْلَى" vezninde olup hoş olan her şeye denir. "Yâ" harfi, "Vâv" harfine dönüştürülmüştür. "يَطِيبُ" fiilinden gelmektedir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Cuhâde arasında inkıta vardır.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Hayr, ona Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir gün çıkıp birisinin cenaze namazını kılar gibi namaz kıldı, sonra minbere geçip şöyle buyurdu: "Ben, sizden önde (ahirete) gitmiş olacağım ve ben sizin üzerinize şahidim. Vallahi şu an (Kevser) Havuzuma bakıyorum. Bana yeryüzü hazinelerinin –yahut yeryüzünün- anahtarları verildi. Allah’a yemin olsun ki, ben, sizin, benden sonra şirk koşacağınızdan korkmuyorum, ama dünyalık uğruna birbirinizle yarışa girmenizden endişe ediyorum."
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, ona Hişam ed-Destevâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) minbere, biz de etrafına oturmuştuk. 'Benden sonra sizin önünüze dünya nimetlerin ve süslerinin bolca açılmasından endişe ederim' buyurdu. Bir adam 'Hayır (mal), kötülüğe yol açar mı ki ey Allah'ın Rasulü?' diye sordu. (Ebu Said) der ki: Rasulullah (sav) ona cevap vermedi. Oradakiler adama 'Rasulullah sana bir şey demediği halde sen onunla neden konuşuyorsun?' diye çıkıştılar. Hz. Peygamber'e (sav) bir ağırlık çöktü ve kendinden geçti, kendine gelince terini sildi. Sonra Rasulullah (sav) sanki soran kişiyi över bir şekilde 'Bu soru soran kişinin (sorduğu soruya gelince:) Hayır (mal) kötülük getirmez elbette. Ancak baharda yağmurla biten otlardan bazıları hayvanları, öldürür ya da zehirler, bazıları ise besler. Ot yiyerek hayatını sürdürenler bunun dışındadır. Onlar semirinceye kadar yerler, güneşe dönüp güneşlenir, oynar, zıplar, işer ve tekrar otlarlar. İşte dünya malı böle yeşil ve tatlıdır. Müslüman zengin kendisine verilen servetten yetime, fakire, yolda kalmışlara infak ederse ne güzeldir! [ya da rivayet Rasulullah'ın (sav) buyurduğu gibidir.] Hakkı olmadığı halde bir şeyi alan kişi ise yiyip yiyip doymayan gibidir. O aldığı şeyler, kıyamet günü onun aleyhinde şahitlik yapacaktır."