Giriş

Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifâda tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfâza tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez.


Açıklama: Haccın rüknü olan olan ziyaret tavafına ifâza tavafı denilmektedir.

    Öneri Formu
287689 MU000730-4 Muvatta, Hacc, 7

Bize Salih b. Mismar es-Sülemî, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona da Yahya b. Ebu Kesir, ona Abdullah b. Ebu Katade'nin şöyle dediğini rivayet etti: "Babam Rasulullah'la (sav) birlikte Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene (hac) yolculuğuna çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. Peygamber'e (sav) düşmanın Gayka'da olduğu bilgisi ulaştı. Bunun üzerine Peygamber (sav) yola çıktı. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Ben arkadaşlarımla beraber iken onlar birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Bir de baktım ki yaban eşeği! Ben ona doğru atılıp yaraladım ve sıkıştırıp hareket edemez hale getirdim. Hemen arkadaşlarımdan yardım istedim ama onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden yedik. Ve (düşmanın) yolumuzu keseceğinden korktuk. Bu sebeple Rasulullah'ı (sav) aramaya koyuldum. Kâh atımı şahlandırıyor, kâh normal gidiyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaştım. Ona “Peygamber'le (sav) nerede karşılaştın?” diye sordum, “Tahin'de kendisinden ayrıldım. O Sükya'da istirahat ediyordu” diye cevap verdi. Ben Rasulullah'a yetişip “ey Allah'ın Rasulu! Ashabın sana selam ediyor ve Allah’ın rahmetinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. O da bekledi. Ben bir de kendisine “ya Rasulullah' Ben (yaban eşeği) avladım. Yanımda ondan artan bir miktar (et) var” dedim. O da yanındaki kafile ihramlı oldukları halde onlara “yiyin” buyurdu."


    Öneri Formu
8518 M002854 Müslim, Hac, 59

Bize Abdullah b. Yezid, ona Leys, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ayağa kalkarak “Ey Allah’ın Rasulü, ihramlı halde iken bize hangi elbiseleri giymemizi emredersin?” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) şöyle buyurdu: Gömlek, şalvarlar, sarıklar ve bornozlar giymeyiniz. Şu kadar var ki bir kimsenin eğer nalınları yoksa o zaman mest giyinsin. Mestlerin de topuklarından aşağısını kessin. Zaferan ve vers (alaçehre) değmiş hiçbir şey giymeyin. İhramlı kadın da peçe takmasın, eldiven de giymesin." [Musa b. Ukbe, İsmail b. İbrahim b. Ukbe, Cuveyriye ve İbn İshak “peçe ve eldivenler” hususunda (bu hadisi Nâfi‘den rivâyette) ona (Leys b. Sa‘d’a) mütâbaat etmişlerdir. Ayrıca Ubeydullah: “Ve vers (değmiş elbise…) demiş ve “ayrıca ihramlı kadın peçe takmaz, eldiven de giymez” diye rivâyet ederdi. Mâlik ise kendisine Nâfi'in, ona da İbn Ömer’in rivâyetinde “ihramlı kadın peçe takmaz” diye rivâyet etmiş ve ona (Mâlik’e), Leys b. Ebu Suleym de mütâbaat etmiştir.]


    Öneri Formu
287068 B001838-4 Buhari, Cezau's-Sayd, 13

Bize Abdullah b. Yezid, ona Leys, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ayağa kalkarak “Ey Allah’ın Rasulü, ihramlı halde iken bize hangi elbiseleri giymemizi emredersin?” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) şöyle buyurdu: Gömlek, şalvarlar, sarıklar ve bornozlar giymeyiniz. Şu kadar var ki bir kimsenin eğer nalınları yoksa o zaman mest giyinsin. Mestlerin de topuklarından aşağısını kessin. Zaferan ve vers (alaçehre) değmiş hiçbir şey giymeyin. İhramlı kadın da peçe takmasın, eldiven de giymesin." [Musa b. Ukbe, İsmail b. İbrahim b. Ukbe, Cuveyriye ve İbn İshak “peçe ve eldivenler” hususunda (bu hadisi Nâfi‘den rivâyette) ona (Leys b. Sa‘d’a) mütâbaat etmişlerdir. Ayrıca Ubeydullah: “Ve vers (değmiş elbise…) demiş ve “ayrıca ihramlı kadın peçe takmaz, eldiven de giymez” diye rivâyet ederdi. Mâlik ise kendisine Nâfi'in, ona da İbn Ömer’in rivâyetinde “ihramlı kadın peçe takmaz” diye rivâyet etmiş ve ona (Mâlik’e), Leys b. Ebu Suleym de mütâbaat etmiştir.]


    Öneri Formu
287069 B001838-5 Buhari, Cezau's-Sayd, 13

Bize Abdullah b. Yezid, ona Leys, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ayağa kalkarak “Ey Allah’ın Rasulü, ihramlı halde iken bize hangi elbiseleri giymemizi emredersin?” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) şöyle buyurdu: Gömlek, şalvarlar, sarıklar ve bornozlar giymeyiniz. Şu kadar var ki bir kimsenin eğer nalınları yoksa o zaman mest giyinsin. Mestlerin de topuklarından aşağısını kessin. Zaferan ve vers (alaçehre) değmiş hiçbir şey giymeyin. İhramlı kadın da peçe takmasın, eldiven de giymesin." [Musa b. Ukbe, İsmail b. İbrahim b. Ukbe, Cuveyriye ve İbn İshak “peçe ve eldivenler” hususunda (bu hadisi Nâfi‘den rivâyette) ona (Leys b. Sa‘d’a) mütâbaat etmişlerdir. Ayrıca Ubeydullah: “Ve vers (değmiş elbise…) demiş ve “ayrıca ihramlı kadın peçe takmaz, eldiven de giymez” diye rivâyet ederdi. Mâlik ise kendisine Nâfi'in, ona da İbn Ömer’in rivâyetinde “ihramlı kadın peçe takmaz” diye rivâyet etmiş ve ona (Mâlik’e), Leys b. Ebu Suleym de mütâbaat etmiştir.]


    Öneri Formu
287070 B001838-6 Buhari, Cezau's-Sayd, 13

Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifâda tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfâza tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez.


    Öneri Formu
287688 MU000730-3 Muvatta, Hacc, 7

Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifada tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfada tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez.


    Öneri Formu
287690 MU000730-5 Muvatta, Hacc, 7

Bize Saîd b. Rabî‘, ona Ali b. Mübârek, ona Yahyâ, ona da Abdullah b. Ebu Katâde, babasının (Haris b. Rib'i) şöyle dediğini rivayet etti: "Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Rasulullah (sav) ile birlikte yola çıkmıştık. Rasulullah’ın ashabı ihrama girmiş ama ben girmemiştim. O sırada bize Ğayka’da düşman bulunduğuna dair haber geldi. Biz hemen oraya doğru yola çıktık. (Yolda) arkadaşlarım bir yaban eşeği görünce birbirlerine (bakıp) gülmeye başladılar. Etrafa bakınca ben de onu gördüm. Atımı onun üzerine sürdüm ve onu yaraladım. Onu sıkıştırıp (hareket edemez hale getirince) arkadaşlarımdan yardım istedim. Onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden (birlikte) yedik. Sonra ben Rasulullah’a (sav) yetiştim. (Ama yetişmeden önce) düşmanın önümüzü kesileceğinden korkmuş, (bu sebeple de) atımı kâh şahlandırarak, kâh kendi halinde bırakarak sürüyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaşmış ve ona “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi? ”cdiye sordum, “Ta‘hin’de ayrıldım. Kendileri Sukya’da istirahat ediyordu” diye cevap vermişti. Ben ona yetiştim ve kendisine “Ey Allah’ın Rasulu, ashabın sana selam gönderdiler ve Allah’ın rahmetinin ve bereketlerinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. O da öyle yaptı. Ben bir de “Ey Allah’ın Rasulu, biz bir yaban eşeği avladık. Yanımızda ondan artan et var” dedim. O da yanındaki ashabına, ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."


Açıklama: _Hadiste geçen “Ta‘hin” Mekke ile Medine arasında Sükya’ya üç mil mesafede su kaynağının bulunduğu bir yer adı olup “Ti‘hin” ve “Tu‘hin” şeklinde de söylenir. (Bkz. Hamevî, Mu'cemü'l-büldan, Beyrut _ Dâru Sadır, 1995, II, 35)(Muhammet Beyler)

    Öneri Formu
13038 B001822 Buhari, Cezau's-Sayd, 3

Bize Muaz b. Fedâle, ona Hişâm, ona da Yahya, Abdullah b. Ebu Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene (hac) yolculuğuna çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. Peygamber'e (sav) düşmanın kendisiyle savaşacağı bilgisi iletildi. Bunun üzerine Peygamber (sav) yola çıktı. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Ben arkadaşlarımla beraber iken onlar birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Bir de baktım ki yaban eşeği! Ben ona doğru atılıp yaraladım ve onu sıkıştırıp hareket edemez hale getirdim. Arkadaşlarımdan yardım istedim ama onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden yedik. Ve (düşmanın) önümüzü keseceğinden korktuk. Bu sebeple Rasulullah (sav)'ı aramaya koyuldum. Kâh atımı şahlandırıyor, kâh normal gidiyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaştım. “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi?” diye sordum, “Ben Ta‘hin’de kendisinden ayrıldım. O Sükya’da istirahat ediyordu” diye cevap verdi. (Ben Rasulullah’a yetişip) “Ey Allah’ın Rasulu, ehlin sana selam ediyor ve Allah’ın rahmetinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. Ben bir de ona “Yâ Rasulallah, ben bir yaban eşeği avladım. Yanımda ondan artan bir miktar (et) var” dedim. O da yanındaki kafile ihramlı oldukları halde onlara “Yiyin” buyurdu."


    Öneri Formu
13037 B001821 Buhari, Cezau's-Sayd, 2

Bize Yezîd b. Hârûn, ona Hişâm ed-Destüvâî, ona da Yahyâ, Abdullah b. Ebû Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam, Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Peygamber (sav) ile birlikte yola çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. Derken o, bir yaban eşeğine rastlayıp onu avlayıp, sonra da etinden yemişti. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Ben Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah’ın Rasulü, ben bir yaban eşeğine rastladım ve onu avladım” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), oradaki topluluğa, ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."


    Öneri Formu
42469 DM001867 Darimi, Menasik, 22