478 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Züheyr, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim nalın (terlik, ayakkabı) bulamayacak olursa mest giysin. İzâr (peştamal) bulamayan kimse ise şalvar giysin."
Açıklama: Erkekler ihrama girerken izâr ve ridâ denilen iki parçadan ibaret örtüye bürünmesi gerekmektedir. İzâr belden aşağıya sarılan, ridâ ise vücudun üst kısmını örten dikişsiz kumaş veya havludur. Bu örtülerin beyaz, yeni veya yıkanıp temizlenmiş olması müstehaptır. (Öğüt, Salim, "İhram", DİA, XXI, 541.)
Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifâda tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfâza tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez
Açıklama: Haccın rüknü olan olan ziyaret tavafına ifâza tavafı denilmektedir.
Bize Asım b. Ali, ona İbn Ebu Zi‘b, ona Zührî, ona da Salim, İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bir adam Rasulullah’a (sav): 'İhramlı bir kişi ne giyer?' diye sordu. Allah Rasulu (sav): "Gömlek, şalvar, bornoz, vers (alaçehre, Yemen safranı) yahut safran ile boyanmış bir elbise giyinemez. Şayet giyecek nalın (terlik, ayakkabı) bulamayacak olursa mest giysin; (ama) onları topuklarının altında kalacak şekilde (konçlarını) kessin." buyurdu. [Ayrıca Nâfi, ona da İbn Ömer, Nebi'den (sav) bu rivayetin benzerini nakletmiştir.]
Bize Yahya b. Yahya, Amr en-Nakıd ve Züheyr b. Harb, onlara İbn Uyeyne, -Yahya b. Yahya, (hocası Süfyân b. Uyeyne ile rivayet ilişkisini ifade etmek için) 'Ahberenâ Süfyan b. Uyeyne (Bize Süfyân b. Uyeyne haber verdi)' demiştir - ona ez-Zührî, ona da Salim, babasının (Abdullah b. Ömer) (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Nebi'ye (sav) ihramlı kimsenin ne giyeceği soruldu. O da (sav) bu soruya cevap olarak: "İhramlı kimse gömlek giyemez, sarık saramaz, bornoz, şalvar, vers (alaçehre çiçeği, Yemen safranı) ve safran ile boyanmış elbise ve mest de giyemez. Ancak nalın (terlik, ayakkabı) bulamayacak olursaظ (mestleri) topuklarının altında kalacak şekilde (konçlarını) kessin." buyurdu.
Bize Yahya b. Yahya, Amr en-Nakıd ve Züheyr b. Harb, onlara İbn Uyeyne, -Yahya b. Yahya, (hocası Süfyân b. Uyeyne ile rivayet ilişkisini ifade etmek için) 'Ahberenâ Süfyan b. Uyeyne (Bize Süfyân b. Uyeyne haber verdi)' demiştir - ona ez-Zührî, ona da Salim, babasının (Abdullah b. Ömer) (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Nebi'ye (sav) ihramlı kimsenin ne giyeceği soruldu. O da (sav) bu soruya cevap olarak: "ihramlı kimse gömlek giyemez, sarık saramaz, bornoz, şalvar, vers (alaçehre çiçeği, Yemen safranı) ve safran ile boyanmış elbise ve mest de giyemez. Ancak nalın (terlik, ayakkabı) bulamayacak olursa, (mestleri) topuklarının altında kalacak şekilde (konçlarını) kessin." buyurdu.
Bize Yahya b. Yahya, Amr en-Nakıd ve Züheyr b. Harb, onlara İbn Uyeyne -Yahya b. Yahya, (hocası Süfyân b. Uyeyne ile rivayet ilişkisini ifade etmek için) 'Ahberenâ Süfyan b. Uyeyne (Bize Süfyân b. Uyeyne haber verdi)' demiştir - ona Zührî, ona da Salim, babasının (Abdullah b. Ömer) (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Nebi'ye (sav) ihramlı kimsenin ne giyeceği soruldu. O da (sav) bu soruya cevap olarak: "ihramlı kimse gömlek giyemez, sarık saramaz, bornoz, şalvar, vers (alaçehre çiçeği, Yemen safranı) ve safran ile boyanmış elbise ve mest de giyemez. Ancak nalın (terlik, ayakkabı) bulamayacak olursa (mestleri) topuklarının altında kalacak şekilde kessin" buyurdu.
Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifâda tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfâza tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez.
Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifâda tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfâza tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Salih b. Keysân, ona Ebu Katâde'nin azatlısı Ebu Muhammed Nâfi, ona da Ebu Katâde (ra) şöyle söylemiştir: Nebi (sav) ile birlikte Medine'den üç merhale uzaklıktaki el-Kâhe denilen yerdeydik; (T); Yine Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Salih b. Keysân, ona Ebu Muhammed, ona da Ebu Katâde (ra) şöyle söylemiştir: Biz Nebi (sav) ile birlikte el-Kâhe denilen mevkideydik. Kimimiz ihramlı, kimimiz değildi. Arkadaşlarımın bir şeye baktıklarını görünce ben de baktım ve bir yaban eşeği gördüm. -Ebu Katâde kamçısının düştüğünü kast etti- Arkadaşları ona 'biz hiç bir şekilde (kamçıyı alman konusunda) sana yardım edemeyiz çünkü biz ihramlıyız, dediler. (Ebu Katâde) dedi ki: Bunun üzerine kamçıya uzanarak onu elime aldım. Sonra bir kum tepeciğinin arkasından eşeğin yanına yaklaştım ve onu yaralayıp arkadaşlarıma getirdim. Kimisi 'Yiyin' dedi, kimisi de 'Yemeyin' dedi. Ben de bizden ileride bulunan Nebi'ye (sav) gittim ve ona sordum. Hz. Peygamber (sav), "Onu yiyebilirsiniz, helaldir." buyurdu. Amr bize dedi ki 'Siz Salih'e (İbn Keysân'a) gidin ona bu hususu da, başka konuları da sorun. Çünkü o, (Medine'den) buraya (yani Mekke'ye) yanımıza geldi' dedi.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Salih b. Keysân, ona Ebu Katâde'nin azatlısı Ebu Muhammed Nâfi, ona da Ebu Katâde (ra) şöyle söylemiştir: Nebi (sav) ile birlikte Medine'den üç merhale uzaklıktaki el-Kâhe denilen yerdeydik; (T); Yine Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Salih b. Keysân, ona Ebu Muhammed, ona da Ebu Katâde (ra) şöyle söylemiştir: Biz Nebi (sav) ile birlikte el-Kâhe denilen mevkideydik. Kimimiz ihramlı, kimimiz değildi. Arkadaşlarımın bir şeye baktıklarını görünce ben de baktım ve bir yaban eşeği gördüm. -Ebu Katâde kamçısının düştüğünü kast etti- Arkadaşları ona 'biz hiç bir şekilde (kamçıyı alman konusunda) sana yardım edemeyiz çünkü biz ihramlıyız, dediler. (Ebu Katâde) dedi ki: Bunun üzerine kamçıya uzanarak onu elime aldım. Sonra bir kum tepeciğinin arkasından eşeğin yanına yaklaştım ve onu yaralayıp arkadaşlarıma getirdim. Kimisi 'Yiyin' dedi, kimisi de 'Yemeyin' dedi. Ben de bizden ileride bulunan Nebi'ye (sav) gittim ve ona sordum. Hz. Peygamber (sav), "Onu yiyebilirsiniz, helaldir." buyurdu. Amr bize dedi ki 'Siz Salih'e (İbn Keysân'a) gidin ona bu hususu da, başka konuları da sorun. Çünkü o, (Medine'den) buraya (yani Mekke'ye) yanımıza geldi' dedi.