533 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nuaym, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Nebi (sav), güneş odamda açıkça görülüyorken ve henüz gölge yükselmeden ikindi namazını kılardı. Malik, Yahya b. Said, Şuayb ve İbn Ebu Hafsa 'Güneş yükselmeden önce' şeklinde rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Malik b. Enes arasında inkita vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Nebi (sav), güneş odamda açıkça görülüyorken ve henüz gölge yükselmeden ikindi namazını kılardı. Malik, Yahya b. Said, Şuayb ve İbn Ebu Hafsa 'Güneş yükselmeden önce' şeklinde rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yahya b. Said arasında inkita vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Nebi (sav), güneş odamda açıkça görülüyorken ve henüz gölge yükselmeden ikindi namazını kılardı. Malik, Yahya b. Said, Şuayb ve İbn Ebu Hafsa 'Güneş yükselmeden önce' şeklinde rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şuayb b. Ebu Hamza arasında inkita vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Nebi (sav), güneş odamda açıkça görülüyorken ve henüz gölge yükselmeden ikindi namazını kılardı. Malik, Yahya b. Said, Şuayb ve İbn Ebu Hafsa 'Güneş yükselmeden önce' şeklinde rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Ebu Hafsa arasında inkita vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Nebi (sav), güneş odamda açıkça görülüyorken ve henüz gölge yükselmeden ikindi namazını kılardı. Malik, Yahya b. Said, Şuayb ve İbn Ebu Hafsa 'Güneş yükselmeden önce' şeklinde rivayet etmişlerdir.
Bize Yakub, ona babası, ona İbn İshak, ona da İbn Ayyâş'ın azadlı kölesi Ziyâd b. Ebu Ziyâd şöyle rivayet etmiştir: "Medine valisi Hişam b. İsmail insanlara öğle namazını kıldırdıktan sonra, Ömer'le birlikte namazdan doğruca hastalığa yakalanan Amr b. Abdullah b. Ebu Talha'yı ziyarete geçtik. Yanına varınca hiç oturmadan ayakta durumunu sorup oradan ayrıldık. Daha sonra evi, Ebu Talha'nın evinin bitişiğinde olan Enes b. Malik'in evine uğradık. Biraz oturunca Enes’in cariyesi geldi ve 'Namaz vakti geldi, ey Ebu Hamza!' dedi. Biz 'Allah sana acısın! Hangi namaz bu?' deyince, Enes 'İkindi namazı' diye cevap verdi. 'Öğleyi daha şimdi kıldık' dediğimizde, Enes 'Siz, namazı ya unuttuğunuz veya size unutturulduğu için ilk vaktinde kılmamışsınız. Ben Rasulullah'ı (sav), şehadet ve orta parmağını birleştirerek 'Ben işte şu ikisi gibi kıyametin bize (yakın) olduğu bir zamanda gönderildim' derken duymuşumdur dedi."
Bize Muhammed b. Alâ el-Hemdânî Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona İbrahim, ona da Esved ve Alkame şöyle demiştir: Abdullah b. Mesud'u evinde ziyarete gittik, bize “(yanınızdaki) bu kişiler sizinle birlikte (cemaatle) namaz kıldılar mı?” diye sordu. Biz de “hayır, kılmadılar” dedik. Bunun üzerine “o halde kalkın, birlikte namaz kılalım” dedi. Ancak bize ne ezan okumayı ne de kamet getirmeyi emretti. (Ravi) der ki: Arkasına geçip namaza durmak isteyince ellerimizden tutarak birimizi sağına, diğerimizi soluna aldı. Rükûa vardığımızda ellerimizi dizlerimize koyduk. (Bunu görünce) ellerimize vurdu, avuçlarını birbirine yapıştırıp ellerini uyluklarının arasına soktu (bize böyle yapmamızı öğretti). Namazını bitirince “Zaman gelecek, namazı vaktinde kılmayan, onu ölülerin doğuş vaktine (yani güneşin doğumuna) kadar geciktiren kişiler size yönetici olacak. Onları böyle yaparken gördüğünüzde, namazınızı kendi vaktinde kılın. Onlarla birlikte kıldığınız namazı da nafile olarak kabul edin. Eğer üç kişi olursanız cemaatle namaz kılın. Üçten fazla iseniz, içinizden biri size imamlık etsin. Rükûa vardığınızda kollarınızı uyluklarınıza yayarak kapanın, avuçlarınızı birbirine yapıştırarak (ellerinizi) koyun. Ben, Allah Rasulü’nün (sav) parmaklarının duruşundaki açıklığı hâlâ gözümde görüyor gibiyim” dedi. Ardından onlara (bize uygulamalı olarak) gösterdi."
Bize Muhammed b. Alâ el-Hemdânî Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona İbrahim, ona da Esved ve Alkame şöyle demiştir: Abdullah b. Mesud'u evinde ziyarete gittik, bize “(yanınızdaki) bu kişiler sizinle birlikte (cemaatle) namaz kıldılar mı?” diye sordu. Biz de “hayır, kılmadılar” dedik. Bunun üzerine “o halde kalkın, birlikte namaz kılalım” dedi. Ancak bize ne ezan okumayı ne de kamet getirmeyi emretti. (Ravi) der ki: Arkasına geçip namaza durmak isteyince ellerimizden tutarak birimizi sağına, diğerimizi soluna aldı. Rükûa vardığımızda ellerimizi dizlerimize koyduk. (Bunu görünce) ellerimize vurdu, avuçlarını birbirine yapıştırıp ellerini uyluklarının arasına soktu (bize böyle yapmamızı öğretti). Namazını bitirince “Zaman gelecek, namazı vaktinde kılmayan, onu ölülerin doğuş vaktine (yani güneşin doğumuna) kadar geciktiren kişiler size yönetici olacak. Onları böyle yaparken gördüğünüzde, namazınızı kendi vaktinde kılın. Onlarla birlikte kıldığınız namazı da nafile olarak kabul edin. Eğer üç kişi olursanız cemaatle namaz kılın. Üçten fazla iseniz, içinizden biri size imamlık etsin. Rükûa vardığınızda kollarınızı uyluklarınıza yayarak kapanın, avuçlarınızı birbirine yapıştırarak (ellerinizi) koyun. Ben, Allah Rasulü’nün (sav) parmaklarının duruşundaki açıklığı hâlâ gözümde görüyor gibiyim” dedi. Ardından onlara (bize uygulamalı olarak) gösterdi."