83 Kayıt Bulundu.
Bize Bişr b. Hilal, ona Cafer b. Süleyman, ona Yezid er-Rişk, ona Mutarrif b. Abdullah, ona da İmran b. Husayn'a "karısını boşayıp da sonra (dönmüş olmak için) onunla cinsî münasebette bulunan ve ne onu boşadığını ne de ona döndüğünü şahitlendirmeyen bir kimse (nin durumu) sorulmuş da sen sünnete aykırı olarak boşanmışsın, (yine) sünnete aykırı olarak dönmüşsün. Onun boşandığını da kendisine dönüldüğünü de şahitlindir ye (böyle şahitsiz boşamayı ve dönmeyi) bir daha yapma diye cevap vermiş."
Açıklama: Buradaki “dönmek”ten maksat, ric’î bir talakla karısını boşadıktan sonra süresi içinde eşine tekrar dönüp eski nikâhı ile ve kalan iki talakla evliliğini devam ettirmektir. Bu rivayet, talakı da ric’ati de şahitlendirmek gerektiğini ifade etmektedir. Ancak bu rivayet mevkûftur, yani İmrân b. Husayn’ın kendi sözüdür. Ama bir sahabînin; “Sen sünnete aykırı davranmışsın” diyerek yaptığı açıklama, usûlcüler tarafından hükmen merfû kabul edilir. Bununla birlikte bu konu, fukaha arasında ihtilaflıdır. İmâm Şâfiî ile Ahmed b. Hanbel’den gelen bir rivâyete göre, talakı ve ric’ati şahitlendirmek farzdır. Delilleri de talak âyetinde geçen; “İçinizden adâlet sahibi iki kişiyi şâhit tutun!” (Talak, 2) mealindeki ayet ile bu hadistir. Buna mukabil İmam Mâlik, Hanefîler ve Ahmed b. Hanbel’den gelen başka bir rivayete göre de şahitlendirmek sadece müstahaptır. Âyet ve hadisteki ifadeler, vücûba değil, nedbe delâlet etmektedir.
Bize el-Hasan b. Ali, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Eyyüb, ona İbn Sirin, ona da Yunus b. Cübeyr'in rivayet ettiğine göre, "İbn Ömer'e karını kaç defa boşadın? diye sormuş, o da bir defa" diye cevap vermiştir."
Bize el-Ka'neb, ona Yezid b. İbrahim, ona Muhammed b. Sirin, ona da Yunus b. Cübeyr rivayet etmiştir: Abdullah b. Ömer'e sordum: Karısını hayızlı iken boşayan bir adam hakkında ne dersin? Bana, sen İbn Ömer'i tanır mısın? dedi. Ben de, evet dedim. Bunun üzerine şunları söyledi: Abdullah b. Ömer karısını hayızlı iken boşamıştı. Bunun üzerine Hz. Ömer Rasulullah'a (sav) gidip durumu anlatmış, Hz. Peygamber de şöyle buyurmuş: "Ona söyle, karısına dönsün! Sonra isterse onu temizlik döneminin başlangıcında boşasın!" (Yunus b. Cübeyr) dedi ki: Ben İbn Ömer'e, bu (hayızlı hâlinde verilmiş olan talak da) sayılacak mı? diye sordum. Ne demek?.. İnsan acze düşüp ahmaklık etti diye (talak geçerli) sayılmayacak mı? dedi.
Bize Muhammed b. Mesud, ona Ebu Âsım, ona İbn Cüreyc, ona Müzahir, ona Kasım b. Muhammed, ona da Hz. Aişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Cariyenin talakı iki talak, temizlenmesi de iki hayızdır." [Ebû Asım bu hadisin aynısını, Haddesenî Müzahir, haddesenî el-Kasım an Aişe diyerek Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Ancak o, "cariyenin iddeti iki hayızdır" diye rivayet etti.] [Ebû Davud dedi ki: Bu hadis meçhuldür.]
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdurrezzak, ona İbn Cüreyc, ona da Ebû'z-Zübeyr'in rivâyet ettiğine göre; o, Urve'nin âzâdlısı Abdurrahman b. Eymen'in İbn Ömer'e şu soruyu sorarken işitmiş. Ebu'z-Zübeyr de onların konuştuklarını işitiyormuş. (Abdurrahman); Karısını hayızlı iken boşayan bir adam hakkında görüşün nedir? demiş. İbn Ömer de şöyle cevap vermiş: Rasulullah (sav) döneminde Abdullah b. Ömer karısını hayızlı iken boşamıştı da Hz. Ömer Rasulullah'a (sav) gidip oğlum Abdullah b. Ömer karısını hayızlı iken boşadı demişti. Hz. Peygamber kadını bana geri gönderdi ve verdiğim talakı da saymadı. Şöyle buyurdu: "Temizlendiği zaman onu boşasın ya da nikahında tutsun!" İbn Ömer devamla dedi ki: Sonra Rasulullah (sav), "Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, iddetlerinin başlangıcında boşayın" (Talak, 1) mealindeki ayeti okudu. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Yunus b. Cübeyr, Enes b. Sirin, Said b. Cübeyr, Zeyd b. Eslem ve Ebu'z-Zübeyr İbn Ömer'den; Mansur da Ebu Vail'den rivayet etmişlerdir. Hepsinin manası da şudur: Hz. Peygamber İbn Ömer'e karısına dönmesini, temizleninceye kadar nikahında tutmasını, sonra isterse boşamasını; isterse evliliğine devam etmesini emretmişti. Aynı şekilde bu hadisi Muhammed b. Abdurrahman, Salim'den, o da İbn Ömer'den rivayet etmiştir. Zührî'nin Salim'den yaptığı rivayeti ile Nafi'nin İbn Ömer'den yaptığı rivayete göre; Hz. Peygamber ona karısına dönmesini, temizleninceye kadar nikâhında tutmasını, sonra tekrar hayız görüp tekrara temizleninceye kadar beklemesini, sonra isterse boşamasını, isterse evliliğini devam ettirmesini emretmişti. Bu hadis Ata el-Horasanî, el-Hasan ve İbn Ömer tarîkıyla da rivayet edilmiştir. Bu rivayetlerin hepsi de Ebu'z-Zübeyr hadisine aykırıdır.]
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Hz. Peygamber'in azadlısı Ebu Rafi' soyundan biri, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etmiştir: Rükâne ve kardeşlerinin babası olan Abdiyezîd, Rükâne ve kardeşlerinin annesi olan karısını boşamış ve Müzeyne kabilesinden bir kadınla evlenmişti. Sonra bu kadın Hz. Peygamber'e geldi ve (kocasının erkekliğinin olmadığını göstermek amacıyla) başından kopardığı bir saç telini göstererek kocam bana ancak şu kıl kadar dokunabiliyor, bundan dolayı bizi ayır! dedi. Hz. Peygamber'in canı sıkıldı ve Rükâne ile kardeşlerini çağırdı. Sonra bu çocukları göstererek yanındakilere ne dersiniz; bu çocuk, şu şu cihetle Abdiyezîd'e benzemiyor mu? Şu diğeri de şu şu açıdan ona benzemiyor mu? diye sordu. Yanındakiler de evet dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Abdiyezîd'e "boşa bu kadını!" dedi, o da boşadı. Sonra, "Rükâne ve kardeşlerinin annesi olan eski karına dön!" buyurdu. O zaman Abdiyezîd ben onu üç talakla boşamıştım ey Allah’ın Rasulü dedi. Hz. Peygamber "biliyorum, dön ona!" buyurdu ve "Ey Peygamber! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde, onlar için belirlenen iddetlerine dikkat ederek boşayın!" (Talak, 1) mealindeki ayeti okudu. [Ebu Davud dedi ki: Nafi' b. Uceyr ve Abdullah b. Ali b. Yezid b. Rükâne'nin babası vasıtasıyla dedesinden rivayet ettiği hadise göre; Rükâne karısını kesin bir şekilde boşadıktan sonra Hz. Peygamber (sav) o kadını Rükâne'ye geri göndermiş. Bu rivayet, bu konuda daha önce geçen rivayetten daha sahihtir. Çünkü olayı yaşayan adamın çocuğu ve ailesi, başkalarından daha iyi bilirler. Buna göre Rükâne karısını sadece bir defa kesin bir şekilde boşamış, Rasulullah (sav) da bu boşamayı bir talak saymıştır.]
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona İsmail, ona Eyyüb, ona Abdullah b. Kesir, ona da Mücahid rivayet etmiştir: İbn Abbas’ın (ra) yanında bulunuyordum. Bir adam gelip, karısını üç talakla boşadığını söyledi. İbn Abbas bir müddet sustu, hatta ben kadını adama geri verecek diye düşündüm. Ama sonra dedi ki: Sizden biri ahmaklık kayığına biner de sonra gelip; Ya İbn Abbas!.. Ya İbn Abbas!.. diye çare aramaya mı çıkar? Aziz ve Celil olan Allah; "Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona mutlaka bir çıkış yolu gösterir" (Talak, 2) buyurmuştur. Ama sen Allah'tan korkmadın (üç talakı da verdi), ben sana bir çıkış yolu bulamıyorum. Sen Rabbine isyan ettin ve karın da senden boş oldu. Allah Teâlâ; "Ey Peygamber! Kadınları boşadığınızda, onları iddetlerinin önünde boşayın!" (Talak, 1) buyurmuştur. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Humeyd el-A'rac ve başkaları Mücahid vasıtasıyla İbn Abbas'dan rivayet ettiler. Şu'be de Amr b. Mürre'den, o da Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet etti. Bu hadisi Eyyüb ile İbn Cüreyc de İkrime b. Halid, o da Said b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet ettiler.] [İbn Cüreyc de Abdülhamid b. Râfi', o da Ata vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet etti. el-A'meş ise bunu Malik b. el-Haris vasıtasıyla İbn Abbas'tan, İbn Cüreyc de Amr b. Dinar vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet etti. Bunların hepsi, İbn Abbas'ın bir defa da verilen üç talakı geçerli saydığını söylediler. İsmail'in Eyyüb'den, onun da Abdullah b. Kesir'den naklettiği rivayette olduğu gibi, sözü edilen kişiye İbn Abbas'ın karın senden boş oldu dediğini rivayet ettiler.] [Yine Ebû Davud dedi ki: Hammad b. Zeyd Eyyüb'den, onun da İkrime'den rivayet ettiğine göre, İbn Abbas, bir defada karına sen üç talakla boşsun derse, bu bir talak sayılır dedi. Bunu İsmail b. İbrahim de İkrime'den rivayet etti, ancak İbn Abbas'ı zikretmeyip İkrime'nin sözü olarak nakletti.]
Ebû Davud dedi ki: İbn Abbas'ın (ra) sözü; bize Ahmed b. Salih ve Muhammed b. Yahya -ki bu Ahmed b. Salih'in hadisidir-, onlara Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf ve Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban, onlara da Muhammed b. İyas'ın rivayet ettiğine göre; "İbn Abbas, Ebu Hureyre ve Abdullah b. Amr b. el-Âs'a, kocasının henüz ilişkide bulunmadan üç talakla boşadığı bâkire kızın durumu soruldu, onlar da kız başka biriyle evlenip boşanmadan ona helal olmaz ediler." [Ebû Davud dedi ki: Malik, ona Yahya b. Said, ona Bükeyr b. el-Eşec, ona da Muaviye b. Ebu Ayyaş bizzat şahit olduğu bu olayı şöyle anlatmış: Muhammed b. İyas b. el-Bükeyr, İbnü'z-Zübeyr ile Asım b. Ömer'e gelerek bu meseleyi sormuş, onlar da İbn Abbas ile Ebu Hureyre'ye git, bunu onlara sor demişler. Ben de onları Hz. Aişe'nin (r.anha) yanında bırakıp geldim, diyerek yukarıda geçen haberi nakletmiş.] [Yine Ebû Davud dedi ki: Bu konuda İbn Abbas'ın (ra) sözü şudur: (Bir defada verdiği) üç talak ile insan, gerdeğe girsin girmesin evlendiği karısını kesin olarak boşamış olur. Artık o kadın, başka biriyle evlenip boşanmadan ona helal olmaz. Bu, para değişimi ile ilgili habere benziyor. İbn Abbas (ra) para değişiminde (değiştirilen paradaki eşitsizliğin faiz sayılmayacağını) söylerdi. Sonra bundan döndü.]
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, ona Ali b. Hüseyin b. Vakıd, ona babası, ona Yezid en-Nahvî, ona da İkrime rivâyet etmiştir: İbn Abbas (rav),"boşanmış kadınlar kendi başlarına üç temizlik süresi beklerler. Onların rahimlerinde Allah'ın yarattığını gizlemeleri helal değildir" (Bakara, 228) mealindeki ayet hakkında şöyle dedi: "Bu ayetin nüzul sebebi şudur: Bir adam karısını boşadığında, üç talak vermiş olsa dahi, ona tekrar dönmek hakkına yine en çok kendisi sahipti. İşte bu hüküm nesh edildi ve "Talak ikidir"(Bakara, 229) mealindeki ayeti nazil oldu.
Açıklama: Cahiliyette ve İslâm’ın ilk dönemlerinde cârî olan uygulamaya göre, özellikle sıkıntıya düşürmek gayesiyle kadınlar boşanır, âdet hâli geçtikten sonra tekrar alınır ve bu hal sürüp giderdi. “Talak ikidir” mealindeki ayetle bu uygulama yürürlükten kaldırılmıştır.