Öneri Formu
Hadis Id, No:
36088, MU000872
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرٍ أَنَّ مَوْلاَةً لِعَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ يُقَالُ لَهَا رُقَيَّةُ أَخْبَرَتْهُ أَنَّهَا خَرَجَتْ مَعَ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِلَى مَكَّةَ قَالَتْ فَدَخَلَتْ عَمْرَةُ مَكَّةَ يَوْمَ التَّرْوِيَةِ وَأَنَا مَعَهَا فَطَافَتْ بِالْبَيْتِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ دَخَلَتْ صُفَّةَ الْمَسْجِدِ فَقَالَتْ أَمَعَكِ مِقَصَّانِ فَقُلْتُ لاَ . فَقَالَتْ فَالْتَمِسِيهِ لِى . فَالْتَمَسْتُهُ حَتَّى جِئْتُ بِهِ فَأَخَذَتْ مِنْ قُرُونِ رَأْسِهَا فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ النَّحْرِ ذَبَحَتْ شَاةً .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Abdullah b. Ebu Bekr’in rivayet ettiğine göre Abdurrahman kızı Amre’nin Rukayye adındaki azatlı bir cariyesi kendisine şunu haber vermişti: Abdurrahman kızı Amre ile birlikte Mekke’ye gitmişti. (Amre’nin azatlısı) dedi ki: Amre, terviye (Zilhiccenin sekizinci) günü Mekke’ye vardım. Ben de onunla beraberdim. Beyt’i tavaf etti, Safa ile Merve arasında sa’y yaptı, sonra Mescidin avlusuna girerek yanında makas var mı? dedi. Ben: Hayır dedim. O halde bana bir makas bul, dedi. Ben de makas arayıp buldum, onu getirdim, makasla örgülerinin uçlarından bir miktar kesti. Nahr (kurban bayramı birinci) günü gelince de bir koyun kesti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 872, 1/140
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, ihramdan kurbanla çıkmak
Hac, Sa'y etmek
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36108, MU000892
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ. قَالُوا وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ. قَالُوا وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ وَالْمُقَصِّرِينَ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav): “Allah’ım, saçlarını tıraş edenlere rahmet buyur” dedi. Ashab: Kısaltanlara da (rahmet buyurması için dua et), ey Allah’ın Rasulü, dediler. O: “Allah’ım, saçlarını tıraş edenlere rahmet buyur” dedi. Onlar: Kısaltanlara da (rahmet buyurmasını dile), ey Allah’ın Rasulü, dediler. Bu sefer O: “Kısaltanlara da” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 892, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14920, T000885
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ الزُّبَيْرِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَيَّاشِ بْنِ أَبِى رَبِيعَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ عَلِىٍّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى رَافِعٍ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ رضى الله عنه قَالَ وَقَفَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ فَقَالَ « هَذِهِ عَرَفَةُ وَهَذَا هُوَ الْمَوْقِفُ وَعَرَفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ » . ثُمَّ أَفَاضَ حِينَ غَرَبَتِ الشَّمْسُ وَأَرْدَفَ أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ وَجَعَلَ يُشِيرُ بِيَدِهِ عَلَى هَيْئَتِهِ وَالنَّاسُ يَضْرِبُونَ يَمِينًا وَشِمَالاً يَلْتَفِتُ إِلَيْهِمْ وَيَقُولُ « يَا أَيُّهَا النَّاسُ عَلَيْكُمُ السَّكِينَةَ » . ثُمَّ أَتَى جَمْعًا فَصَلَّى بِهِمُ الصَّلاَتَيْنِ جَمِيعًا. فَلَمَّا أَصْبَحَ أَتَى قُزَحَ فَوَقَفَ عَلَيْهِ وَقَالَ « هَذَا قُزَحُ وَهُوَ الْمَوْقِفُ وَجَمْعٌ كُلُّهَا مَوْقِفٌ » . ثُمَّ أَفَاضَ حَتَّى انْتَهَى إِلَى وَادِى مُحَسِّرٍ فَقَرَعَ نَاقَتَهُ فَخَبَّتْ حَتَّى جَاوَزَ الْوَادِىَ فَوَقَفَ وَأَرْدَفَ الْفَضْلَ ثُمَّ أَتَى الْجَمْرَةَ فَرَمَاهَا ثُمَّ أَتَى الْمَنْحَرَ فَقَالَ « هَذَا الْمَنْحَرُ وَمِنًى كُلُّهَا مَنْحَرٌ » . وَاسْتَفْتَتْهُ جَارِيَةٌ شَابَّةٌ مِنْ خَثْعَمٍ. فَقَالَتْ إِنَّ أَبِى شَيْخٌ كَبِيرٌ قَدْ أَدْرَكَتْهُ فَرِيضَةُ اللَّهِ فِى الْحَجِّ أَفَيُجْزِئُ أَنْ أَحُجَّ عَنْهُ قَالَ « حُجِّى عَنْ أَبِيكِ » . قَالَ وَلَوَى عُنُقَ الْفَضْلِ فَقَالَ الْعَبَّاسُ يَا رَسُولَ اللَّهِ لِمَ لَوَيْتَ عُنُقَ ابْنِ عَمِّكَ قَالَ « رَأَيْتُ شَابًّا وَشَابَّةً فَلَمْ آمَنِ الشَّيْطَانَ عَلَيْهِمَا » . ثُمَّ أَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى أَفَضْتُ قَبْلَ أَنْ أَحْلِقَ . قَالَ « احْلِقْ أَوْ قَصِّرْ وَلاَ حَرَجَ » . قَالَ وَجَاءَ آخَرُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى ذَبَحْتُ قَبْلَ أَنْ أَرْمِىَ . قَالَ « ارْمِ وَلاَ حَرَجَ » . قَالَ ثُمَّ أَتَى الْبَيْتَ فَطَافَ بِهِ ثُمَّ أَتَى زَمْزَمَ فَقَالَ « يَا بَنِى عَبْدِ الْمُطَّلِبِ لَوْلاَ أَنْ يَغْلِبَكُمُ النَّاسُ عَنْهُ لَنَزَعْتُ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ جَابِرٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَلِىٍّ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ لاَ نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ عَلِىٍّ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَيَّاشٍ . وَقَدْ رَوَاهُ غَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الثَّوْرِىِّ مِثْلَ هَذَا . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ رَأَوْا أَنْ يُجْمَعَ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ بِعَرَفَةَ فِى وَقْتِ الظُّهْرِ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ إِذَا صَلَّى الرَّجُلُ فِى رَحْلِهِ وَلَمْ يَشْهَدِ الصَّلاَةَ مَعَ الإِمَامِ إِنْ شَاءَ جَمَعَ هُوَ بَيْنَ الصَّلاَتَيْنِ مِثْلَ مَا صَنَعَ الإِمَامُ . قَالَ وَزَيْدُ بْنُ عَلِىٍّ هُوَ ابْنُ حُسَيْنِ بْنِ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ عَلَيْهِ السَّلاَمُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Ahmed ez-Zübeyrî, ona Süfyan, ona Abdurrahman b. el-Hâris b. Ayyâş b. Ebu Rabia, ona Zeyd b. Ali, ona babası, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi’, Ali b. Ebu Talib’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Arafat’ta vakfe yaptı ve: “Burası Arafat’tır, vakfe yapılacak yer de burasıdır. Arafat’ın tamamı vakfe yapılacak yerdir” buyurdu. Daha sonra güneş batınca Arafat’tan ayrıldı. Üsâme b. Zeyd’i terkisine bindirdi. O halde iken eliyle işaret ederken insanlar da sağdan soldan gidip duruyorlardı. Kendisi onlara bakarak: “Ey insanlar, yavaş olmaya bakınız” diyordu. Daha sonra Cem’e (Müzdelife’ye) geldi, onlara (akşam ve yatsı olmak üzere) o iki namazı birlikte kıldırdı. Sabah olunca Kuzah tepesine gidip üzerinde vakfe yaptı ve: “İşte bu Kuzah’tır. Burası vakfe yapılacak yerdir, bununla birlikte Müzdelife’nin tamamı vakfe yeridir” buyurdu. Sonra oradan da ayrıldı, Muhassir vadisine varınca devesini kamçıladı, devesi koştu, nihayet vadiyi aşınca orada durup el-Fadl’ı terkisine bindirdi, sonra da (Büyük) cemreye geldi, cemreye taş attıktan sonra kurban kesim yerine geldi ve: “İşte burası kurban kesim yeridir, bununla birlikte Minâ’nın tamamı kurban kesilecek yerdir” buyurdu. Has’amlılardan genç bir kızcağız ondan bir fetva sorarak, babam oldukça yaşlı birisidir, Allah’ın hac farizası ona da erişmiş bulunuyor, benim onun yerine hac etmem geçerli olur mu? dedi. Rasulullah (sav): “Baban yerine hac et” buyurdu. (Ali) dedi ki: Bu arada el-Fadl’ın boynunu çevirdi. El-Abbas: Ey Allah’ın Rasulü, amcan oğlunun boynunu niye çevirdin? deyince, O: “Ben genç bir erkek ve genç bir kız gördüğüm için, onlar adına şeytanın onlara kötülük yapacağından emin olamadım” buyurdu. Daha sonra yanına bir başka adam gelerek: Ey Allah’ın Rasulü, ben tıraş olmadan önce ifada tavafını yapıverdim, dedi. Allah Rasulü: “Tıraş ol ya da saçlarını kısalt bir sakıncası yok” buyurdu. Bir başkası gelerek: Ey Allah’ın Rasulü, cemreye taş atmadan önce kurbanımı kesiverdim, dedi. Rasulullah (sav): “Cemre’ye taş at bir sakıncası yok” buyurdu. (Ali) devamla dedi ki: Sonra Beyt’e gelerek Beyt’i tavaf ettikten sonra Zemzem’e geldi ve: “Ey Abdülmuttalib oğulları, insanların bu hususta sizi mağlup edeceklerinden korkmamış olsaydım, şüphesiz ben de (kuyudan) su çekerdim” buyurdu.
(Tirmizi) dedi ki: Bu hususta Câbir’den de hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Ali’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadis olup, biz onu Ali’nin rivayet ettiği bir hadis olarak ancak bu yoldan Abdurrahman b. el-Hâris b. Ayyâş’ın bir rivayeti olarak biliyoruz. Bu hadisi es-Sevrî’den bunun gibi daha başkaları da rivayet etmiş bulunmaktadır. İlim ehli nezdinde buna göre amel edilir. Onların kanaatine göre öğle ve ikindi namazları öğle vaktinde Arafat’ta cem‘ edilerek (birlikte) kılınır. Kimi ilim ehli de şöyle demişlerdir: Bir kişi eğer kendi konakladığı yerde namaz kılar, imam ile birlikte de cemaate katılmazsa, dilerse kendisi tıpkı imamın yaptığı gibi iki namazı birlikte kılabilir.
(Tirmizi) dedi ki: Zeyd b. Ali ise İbn Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib’dir (as).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 54, 3/232
Senetler:
()
Konular:
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Hac, Arafat
Hac, Arafatın önemi
Hac, arafattan dönüş
Hac, başkasının yerine
Hac, hacta ceza gerektiren durumlar
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Hac, izdihamdan uzaklaşmak
Hac, Mina
Hac, Müzdelifede vakfe ve telbiye
Hac, namazların cem'i
Hac, Şeytan taşlama
Hac, Tavaf, Kabe'yi tavaf etmek
Hac, traş olma
Hac, Yapılan Hatalar
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Zemzem, Hz. Peygamber'in taşıması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36090, MU000874
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ الْمَرْأَةُ الْمُحْرِمَةُ إِذَا حَلَّتْ لَمْ تَمْتَشِطْ حَتَّى تَأْخُذَ مِنْ قُرُونِ رَأْسِهَا وَإِنْ كَانَ لَهَا هَدْىٌ لَمْ تَأْخُذْ مِنْ شَعْرِهَا شَيْئًا حَتَّى تَنْحَرَ هَدْيَهَا . وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ سَمِعَ بَعْضَ أَهْلِ الْعِلْمِ يَقُولُ لاَ يَشْتَرِكُ الرَّجُلُ وَامْرَأَتُهُ فِى بَدَنَةٍ وَاحِدَةٍ لِيُهْدِ كُلُّ وَاحِدٍ بَدَنَةً بَدَنَةً . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَمَّنْ بُعِثَ مَعَهُ بِهَدْىٍ يَنْحَرُهُ فِى حَجٍّ وَهُوَ مُهِلٌّ بِعُمْرَةٍ هَلْ يَنْحَرُهُ إِذَا حَلَّ أَمْ يُؤَخِّرُهُ حَتَّى يَنْحَرَهُ فِى الْحَجِّ وَيُحِلُّ هُوَ مِنْ عُمْرَتِهِ فَقَالَ بَلْ يُؤَخِّرُهُ حَتَّى يَنْحَرَهُ فِى الْحَجِّ وَيُحِلُّ هُوَ مِنْ عُمْرَتِهِ . قَالَ مَالِكٌ وَالَّذِى يُحْكَمُ عَلَيْهِ بِالْهَدْىِ فِى قَتْلِ الصَّيْدِ أَوْ يَجِبُ عَلَيْهِ هَدْىٌ فِى غَيْرِ ذَلِكَ فَإِنَّ هَدْيَهُ لاَ يَكُونُ إِلاَّ بِمَكَّةَ كَمَا قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ وَأَمَّا مَا عُدِلَ بِهِ الْهَدْىُ مِنَ الصِّيَامِ أَوِ الصَّدَقَةِ فَإِنَّ ذَلِكَ يَكُونُ بِغَيْرِ مَكَّةَ حَيْثُ أَحَبَّ صَاحِبُهُ أَنْ يَفْعَلَهُ فَعَلَهُ .
Tercemesi:
Bana Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes), ona da Nâfi'in (mevla Abdullah b. Ömer) rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer (r. anhümâ) şöyle derdi:
"İhramlı olan kadın, ihramdan çıktığı zaman başındaki saçları kesip kısaltmadıkça taranamaz. Beraberinde getirdiği hedy kurbanı olduğunda ise kurbanı kesilmedikçe saçlarını kesip kısaltamaz."
Bana Yahya b. Yahya, ona da Malik (b. Enes), bazı ilim ehlinin şöyle dediğini duyduğunu rivayet etmiştir:
"Koca, karısı ile aynı hedy devesine ortak olamaz. Her biri ayrı ayrı bir hedy devesi kurban etmelidir."
Malik'e (b. Enes), beraberinde hacda kurban olarak kesmesi için hedy kurbanı gönderilen ve umre ihramına giren kişinin, bu hedy kurbanını umre ihramından çıkınca mı keseceği yoksa kesimi erteleyerek hacda kesip umre ihramından öyle mi çıkacağı soruldu. Şöyle cevap verdi: "Bilakis, kesimi erteler; hacda hedy kurbanını keser ve öylece umre ihramından çıkar."
Malik (b. Enes) şöyle demiştir: "Av hayvanını öldürmesi sebebiyle hedy kurbanı kesmesine hüküm verilen ya da başka bir sebeple hedy kurbanı kesmesi gereken kişinin hedy kurbanı sadece Mekke'de kesilmelidir. Nitekim Allah tebâreke ve teâlâ; 'Kabe'ye ulaşacak bir kurban' (Maide 5/95) buyurmaktadır. Fakat hedy kurbanına denk sayılan oruç ya da sadaka, Mekke dışında ilgilinin, bunları yerine getirmek isteyebileceği herhangi bir yerde olabilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 874, 1/141
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, traş olma
Kurban, hedy kurbanı ve etlerinin yenmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36112, MU000896
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ رَجُلاً أَتَى الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ فَقَالَ إِنِّى أَفَضْتُ وَأَفَضْتُ مَعِى بِأَهْلِى ثُمَّ عَدَلْتُ إِلَى شِعْبٍ فَذَهَبْتُ لأَدْنُوَ مِنْ أَهْلِى فَقَالَتْ إِنِّى لَمْ أُقَصِّرْ مِنْ شَعَرِى بَعْدُ فَأَخَذْتُ مِنْ شَعَرِهَا بِأَسْنَانِى ثُمَّ وَقَعْتُ بِهَا فَضَحِكَ الْقَاسِمُ وَقَالَ مُرْهَا فَلْتَأْخُذْ مِنْ شَعَرِهَا بِالْجَلَمَيْنِ . قَالَ مَالِكٌ أَسْتَحِبُّ فِى مِثْلِ هَذَا أَنْ يُهْرِقَ دَمًا وَذَلِكَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ قَالَ مَنْ نَسِىَ مِنْ نُسُكِهِ شَيْئًا فَلْيُهْرِقْ دَمًا .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre bir adam el-Kâsım b. Muhammed’e gelerek: Ben ifada tavafımı yaptım. Benimle birlikte hanımım da tavaf etti, sonra bir dağ yoluna yöneldim, eşime yaklaşmak isteyince, ben henüz saçlarımı kısaltmadım, dedi. Bu sefer dişlerimle saçlarından biraz kopardım, sonra onunla beraber oldum, dedi. el-Kasım güldü ve: Ona saçlarından makasla bir miktar kesmesini söyle, dedi.
Mâlik dedi ki: Böyle birisi hakkında bir kan akıtmasını (kurban kesmesini) müstehab görürüm. Çünkü Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: Hac ibadetlerinden bir şey unutan bir kimse bir akan akıtsın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 896, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, hacta ceza gerektiren durumlar
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36089, MU000873
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ صَدَقَةَ بْنِ يَسَارٍ الْمَكِّىِّ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ جَاءَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ وَقَدْ ضَفَرَ رَأْسَهُ فَقَالَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنِّى قَدِمْتُ بِعُمْرَةٍ مُفْرَدَةٍ . فَقَالَ لَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ لَوْ كُنْتُ مَعَكَ أَوْ سَأَلْتَنِى لأَمَرْتُكَ أَنْ تَقْرِنَ . فَقَالَ الْيَمَانِىُّ قَدْ كَانَ ذَلِكَ . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ خُذْ مَا تَطَايَرَ مِنْ رَأْسِكَ وَأَهْدِ . فَقَالَتِ امْرَأَةٌ مِنْ أَهْلِ الْعِرَاقِ مَا هَدْيُهُ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ فَقَالَ هَدْيُهُ . فَقَالَتْ لَهُ مَا هَدْيُهُ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ لَوْ لَمْ أَجِدْ إِلاَّ أَنْ أَذْبَحَ شَاةً لَكَانَ أَحَبَّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ أَصُومَ .
Tercemesi:
Bana Yahya (b. Yahya), ona Malik (b. Enes), ona da Sadaka b. Yesâr rivayet etmiştir:
Yemen ahalisinden bir adam, Abdullah b. Ömer'e (r. anhümâ) geldi. Saçlarını örmüştü. Dedi ki; "Ey Ebu Abdurrahman! Şüphesiz ben, hac ihramıyla birleştirmeden tek başına önce umre yapmak için geldim." Abdullah b. Ömer (r. anhümâ) dedi ki; "Seninle birlikte olsaydım ya da bana sorsaydın sana, kıran haccını yapmanı tavsiye ederdim." Yemenli adam; "Oldu bir kere." diye karşılık verdi. Buna karşın Abdullah b. Ömer (r. anhümâ); "O halde başındaki o uzun saçlarını kes ve bir hedy kurbanı gönder." dedi. Bunun üzerine Irak ahalisinden bir kadın; "Ey Ebu Abdurrahman! onun göndereceği hedy nedir?" diye sordu. Abdullah b. Ömer (r. anhümâ); "Ona uygun bir hedy kurbanıdır." dedi. Kadın tekrar; "Onun göndereceği hedy nedir?" diye sorunca da şöyle dedi: "Küçükbaş bir hayvan kurban etmekten başka bir yol bulamasam bile kurban kesmem, benim için oruç tutmaktan daha uygundur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 873, 1/140
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Sadaka b. Yesar el-Cezerî (Sadaka b. Yesar)
Konular:
Hac, Hacc-ı kıran
Hac, traş olma
Kurban, deve, koyun, keçi vs.
Kurban, hedy kurbanı ve etlerinin yenmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36114, MU000898
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ كَانَ إِذَا أَرَادَ أَنْ يُحْرِمَ دَعَا بِالْجَلَمَيْنِ فَقَصَّ شَارِبَهُ وَأَخَذَ مِنْ لِحْيَتِهِ قَبْلَ أَنْ يَرْكَبَ وَقَبْلَ أَنْ يُهِلَّ مُحْرِمًا .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik’in rivayet ettiğine göre kendisine Sâlim b. Abdullah’a dair şu rivayet ulaşmıştır: Sâlim ihrama girmek istediği zaman, bir makas ister, bineğine binmeden ve ihramlı olarak telbiye getirmeden önce bıyıklarını keser, sakalını kısaltırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 898, 1/145
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36091, MU000875
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ خَالِدٍ الْمَخْزُومِىِّ عَنْ أَبِى أَسْمَاءَ مَوْلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ كَانَ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ فَخَرَجَ مَعَهُ مِنَ الْمَدِينَةِ فَمَرُّوا عَلَى حُسَيْنِ بْنِ عَلِىٍّ وَهُوَ مَرِيضٌ بِالسُّقْيَا فَأَقَامَ عَلَيْهِ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ حَتَّى إِذَا خَافَ الْفَوَاتَ خَرَجَ وَبَعَثَ إِلَى عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ وَأَسْمَاءَ بِنْتِ عُمَيْسٍ وَهُمَا بِالْمَدِينَةِ فَقَدِمَا عَلَيْهِ ثُمَّ إِنَّ حُسَيْنًا أَشَارَ إِلَى رَأْسِهِ فَأَمَرَ عَلِىٌّ بِرَأْسِهِ فَحُلِّقَ ثُمَّ نَسَكَ عَنْهُ بِالسُّقْيَا فَنَحَرَ عَنْهُ بَعِيرًا . قَالَ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ وَكَانَ حُسَيْنٌ خَرَجَ مَعَ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ فِى سَفَرِهِ ذَلِكَ إِلَى مَكَّةَ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, ona Yakub b. Hâlid el-Mahzumî, ona Abdullah b. Cafer’in azatlısı Ebu Esmâ’nın haber verdiğine göre kendisi Abdullah b. Cafer ile birlikte idi. Onunla beraber Medine’den yola çıktı, es-Sukyâ denilen yerde hasta olan Hüseyin b. Ali’ye uğradılar. Abdullah b. Cafer onun yanında kaldı. Haccı kaçırmaktan korkunca kendisi yola çıktı ve –Medine’de bulunan- Ali b. Ebu Talib ile Esmâ bint Umeys’e haber gönderdi. Ali ve Esmâ onun yanına geldiler. Daha sonra Hüseyin, onun başına işaret etti. Ali’nin verdiği emir üzerine saçları kesildi, sonra da es-Sukyâ’da onun adına bir deve kurban kesti.
Yahya b. Saîd dedi ki: O seferi esnasında Hüseyin, Osman b. Affân ile birlikte Mekke’ye gitmek üzere yola çıkmıştı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 875, 1/141
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, ihsar/muhsar
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36109, MU000893
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ كَانَ يَدْخُلُ مَكَّةَ لَيْلاً وَهُوَ مُعْتَمِرٌ فَيَطُوفُ بِالْبَيْتِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَيُؤَخِّرُ الْحِلاَقَ حَتَّى يُصْبِحَ . قَالَ وَلَكِنَّهُ لاَ يَعُودُ إِلَى الْبَيْتِ فَيَطُوفُ بِهِ حَتَّى يَحْلِقَ رَأْسَهُ . قَالَ وَرُبَّمَا دَخَلَ الْمَسْجِدَ فَأَوْتَرَ فِيهِ وَلاَ يَقْرَبُ الْبَيْتَ . قَالَ مَالِكٌ التَّفَثُ حِلاَقُ الشَّعَرِ وَلُبْسُ الثِّيَابِ وَمَا يَتْبَعُ ذَلِكَ . قَالَ يَحْيَى سُئِلَ مَالِكٌ عَنْ رَجُلٍ نَسِىَ الْحِلاَقَ بِمِنًى فِى الْحَجِّ هَلْ لَهُ رُخْصَةٌ فِى أَنْ يَحْلِقَ بِمَكَّةَ قَالَ ذَلِكَ وَاسِعٌ وَالْحِلاَقُ بِمِنًى أَحَبُّ إِلَىَّ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الَّذِى لاَ اخْتِلاَفَ فِيهِ عِنْدَنَا أَنَّ أَحَدًا لاَ يَحْلِقُ رَأْسَهُ وَلاَ يَأْخُذُ مِنْ شَعَرِهِ حَتَّى يَنْحَرَ هَدْيًا إِنْ كَانَ مَعَهُ وَلاَ يَحِلُّ مِنْ شَىْءٍ حَرُمَ عَلَيْهِ حَتَّى يَحِلَّ بِمِنًى يَوْمَ النَّحْرِ وَذَلِكَ أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى قَالَ وَلاَ تَحْلِقُوا رُءُوسَكُمْ حَتَّى يَبْلُغَ الْهَدْىُ مَحِلَّهُ
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Abdurrahman b. el-Kâsım’ın, babasından rivayet ettiğine göre umre yaparken geceleyin Mekke’ye girer, Beyt’i tavaf eder, Safa ile Merve arasında sa’y yapar, tıraş olmayı da sabah oluncaya kadar geciktirirdi. (Devamla) dedi ki: Fakat o, başını tıraş etmeden tekrar Beyt’e dönüp tavaf yapmazdı. Bazı hallerde mescide girer, vitir namazı kılar, fakat Beyt’i tavaf etmezdi.
Mâlik dedi ki: Tefes (ihramlının üzerindeki kir), saçların tıraş edilmesi, elbise giymek ve buna bağlı olan diğer hususlardır.
Yahya dedi ki: Mâlik’e, hac sırasında Minâ’da tıraş olmayı unutan kimse için Mekke’de tıraş olmasına ruhsat var mı? diye soruldu. Mâlik: Bu hususta genişlik vardır, bununla birlikte Minâ’da tıraş olmasını daha çok severim, demiştir.
Mâlik dedi ki: Bize göre hakkında görüş ayrılığı bulunmayan husus şudur: Hiçbir kimse, eğer beraberinde varsa, kurbanını kesmedikçe ne başını tıraş edebilir ne de saçını kısaltabilir. Nahr (kurban bayramı birinci) günü Minâ’da ihramdan çıkıncaya kadar (ihramdan ötürü) kendisine haram olmuş hiçbir şey ona helal olmaz. Çünkü şanı mübarek ve yüce Allah: “Kurban yerine (Minâ’ya) varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin” (Bakara, 2/196) buyurmaktadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 893, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, ihramdan kurbanla çıkmak
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36111, MU000895
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ إِذَا حَلَقَ فِى حَجٍّ أَوْ عُمْرَةٍ أَخَذَ مِنْ لِحْيَتِهِ وَشَارِبِهِ .
Tercemesi:
Nafî'den: Abdullah b. Ömer hac veya umrede tıraş olduğu zaman, sakalından ve bıyıklarından da kısaltırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 895, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, traş olma