Giriş

Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Eyyûb, ona Ebu Kilâbe, ona da İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil Rabbim, bu gece bana, (Râvi der ki:) zannediyorum ki rüyada, en güzel surette geldi, ve 'Ey Muhammed, mele-i a'lâ (yüce melek topluluğu) hangi konuda tartışıyor, bilir misin?' buyurdu. Ben 'Hayır, bilmiyorum' dedim. Rabbim elini iki omzumun arasına koydu, serinliğini göğsümde (yahut boğazımda) hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde olan her şeyi bildim. Sonra bana 'Ey Muhammed, mele-i a'lâ hangi konuda tartışıyor, bilir misin?' buyurdu. Ben 'Evet, kefaretler ve dereceler hakkında' dedim. 'Kefâretler ve dereceler nedir?' buyurdu. 'Kefaretler: Mescitlerde oturup (namazı) beklemek, cemaate yürüyerek gitmek, Zorluklara (soğuğa) rağmen abdesti tam almaktır. Kim bunları yaparsa, hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve annesinin kendisini doğurduğu gün gibi günahlarından arınır. (Rabbim bana) 'Ey Muhammed, namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden hayırları yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi dilerim. Eğer kullarına bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına almanı isterim. Dereceler ise: Yemek yedirmek, Selamı yaymak, İnsanlar uykuda iken gece namazı kılmaktır."


    Öneri Formu
46042 HM003484 İbn Hanbel, I, 368

Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا

    Öneri Formu
58900 KK72/18 Cin, 72, 18

Bize Hüseyin b. Muhammed, ona Cerîr b. Hâzım, ona Ali b. Zeyd b. Cüd'an, ona da Ebu Bekir b. Enes b. Malik şöyle demiştir: Babam Şam bölgesine elçi olarak geldi, ben de onunla beraberdim. Mahmud b. Rabî ile karşılaştık, babama Itban b. Malik'ten bir hadis rivayet etti. Babam bana “Yavrucağım, bu hadisi ezberle, çünkü bu hadis hazinelerinden birisidir” dedi. Yola koyulup Medine'ye döndüğümüzde Itban b. Malik'i soruşturduk, baktık ki gözleri görmeyen bir ihtiyar olmuş yaşıyor. Hemen bu hadisi sorduk, o da şöyle anlattı: Gözlerim Rasulullah döneminde görmez oldu. Bunun üzerine ben “ey Allah'ın Rasulü, gözlerim görmez oldu. Senin arkanda namaz kılmaya gelemiyorum. Evimde bir yeri mescit olarak belirleyip orada namaz kılsan, ben de o mekanı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "peki, ben sana yarın gelirim" buyurdu. (Ravi) der ki: Rasulullah (sav) ertesi günü sabah namazını kıldıktan Itban'ın evine yöneldi, eve gelince "Ey İtban, nereyi mescit edinmek istersin?" buyurdu. Itban ona bir yer tarif etti, Rasulullah da orayı onun için mescit haline getirip orada namaz kıldı. Sonra Peygamber (sav) (yemek için) alıkondu, ya da kendisi oturdu. (Hz. Peygamberin (sav) geldiği haberi) etrafımızdaki insanlara ulaştı, onlar da akın akın gelip evi doldurdular. Orada münafıklardan ve onlardan gördükleri eziyet ve kötülükten bahsederek bu yapılanlardan Malik b. Duhşum isimli birisini sorumlu tutup “onun şu hali, şöyle bir durumu var” dediler. Bu arada suskun olan Hz. Peygamber (sav) onların çokça konuşmaları üzerine "Bu adam Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmiyor mu?" buyurdu. Üçüncü defa bu sözü tekrarlayınca oradakiler “o (inanmadan) sadece diliyle söylüyor” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Beni hak din ile gönderen Allah'a yemin ederim ki eğer o kişi içten ve samimi olarak bunu söylerse ateş onu hiç yakmayacak" buyurdu. Orada bulunanlar der ki: İnsanlar Rasulullah'ın bu sözüne sevindikleri kadar bir başka şeye böyle sevinmemişlerdi.


Açıklama: Bu siyaka'sı ile hadis zayıftır. Ali b. Zeyd b. Cud'ân zayıftır.

    Öneri Formu
65408 HM016598 İbn Hanbel, IV, 44

Bize Ebu Mervan Muhammed b. Osman, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab, ona, Rasulullah'ın (sav) kendilerine âit bir kuyudaki kovadan (mübarek ağzına) aldığı suyu yüzüne püskürttüğünü hatırlayan Mahmud b. Rabî el-Ensârî, ona da Rasulullah (sav) ile beraber Bedir savaşına katılan ve mensubu bulunduğu Salimoğulları kabilesinin imamlığını yapagelen İtbân b. Mâlik es-Sâlimî şöyle söylemiştir: Ben, Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek “Yâ Rasulullah, gözlerim görmez oldu. (Yağmur yağdığı zaman) sel gelir de benimle kavmimin mescidi arasına girer ve onu geçmek bana meşakkat verir. Eğer uygun görürseniz, bana gelip evimde bir mekanda namaz kılsanız da ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Hz. Peygamber (sav) "öyle yapayım" buyurdu. Ertesi sabah gün aydınlanınca Peygamber (sav) Ebu Bekir ile bana geldi ve girmek için izin istedi, ben de izin verdim. Oturmadan hemen "evinin neresinde namaz kılmamı istersin" buyurdu. Ben de namaz kılmasını istediğim yeri gösterdim. Rasulullah (sav) kalktı, biz de arkasında saf olduk, bize iki rekat namaz kıldırdı. Sonra kendisi için hazırladığımız hazîre yemeğini yemesi için onu alıkoyduk.


    Öneri Formu
10717 İM000754 İbn Mâce, Mesâcid, 8

Bize Seleme b. Şebîb ve Abd b. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona da İbn Abbâs'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Rabbim, bana bu gece [İbn Abbâs der ki: sanırım] uyku aleminde, en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed! Mele-i alâda (melekler aleminde) ne tartışılır bilir misin?' buyurdu. Ben 'Bilmiyorum' dedim. Bunun üzerine elini iki omuzum arasına koydu, onların soğukluğunu göğsümde hissetim. Sonra göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildim. Sonra 'Ey Muhammed! Mele-i alâda (melekler âleminde) ne tartışılır biliyor musun?' diye sordu. Ben 'Evet' dedim. (Rabbim) 'Kefaretler hakkında tartışıyorlar. Kefaretler şunlardır: Namazdan sonra mescitlerde (bir sonraki namazı) beklemek, yürüyerek (camiye) cemaate gitmek ve zorlukta abdesti dosdoğru almaktır. Herkim bunları yaparsa, hayırla yaşar hayırla ölür ve anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur' buyurdu, sonra da 'Ey Muhammed! Namazını kıldığın zaman şöyle de' buyurdu: Allah’ım senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, yoksulları sevmeyi istiyorum. Eğer kullarına bir sıkıntı verip denemek istersen beni bu fitneye uğratmadan yanına al. Dereceler ise selamı yaymak, yemek yedirmek ve geceleyin insanlar uyurken namaz kılmaktır." [Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle der ki: Bu hadiste Ebu Kılâbe ile İbn Abbas arasında bir kişiyi daha zikretmişlerdir. Yine bu hadisi, Katâde, ona Ebu Kılâbe, ona Hâlid b. Leclâc, ona da İbn Abbâs rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
19199 T003233 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 38

Bize Kuteybe b. Saîd ve Utbe b. Abdullah, onlara Malik (b. Enes), ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Abdullah es-Sunabihî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mümin bir kul abdest aldığında: Ağzını çalkaladığında (ağzıyla işlemiş olduğu) günahlar ağzından çıkar gider. Burnuna su verip onu iyice temizlediğinde, günahlar burnundan çıkar. Yüzünü yıkadığında günahlar yüzünden çıkar. O kadar ki (günahları) kirpiklerinin altından süzülür gider. Ellerini (ve kollarını) yıkadığında günahları ellerinden (kollarından) çıkar. O kadar ki, (günahları) el tırnaklarının arasından bile çıkıp gider. Başını mesh ettiğinde günahları başından, hatta kulaklarından bile, çıkar gider. Ayaklarını yıkadığında günahları ayaklarından, ayak tırnaklarının altından bile, çıkar. (Bu abdestten sonra) Onun (namaz için) mescide kadar yürümesi ve namaz kılması onun için nafile olur." [Kuteybe (hadisi naklederken): 'es-Sunabihî'nin (eda sigası olarak 'an' lafzı yerine) '(Enne'n-Nebiyye Sallallahu aleyhi ve sellem (Nebi (sav) şöyle buyurmuştur)' ifadelerini kullandığını' söylemiştir.]


    Öneri Formu
19254 N000103 Nesai, Taharet, 85


Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile İbrahim b. Tahman arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
30850 B003165 Buhari, Cizye ve Muvâdea, 4