387 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tahir (Ahmed b. Amr el-Kuraşî) ve Harmele b. Yahya –hadisin metni Harmele'nin lafızlarıyla aktarılmıştır- o ikisine (Abdullah) b. Vehb (el-Kuraşî), ona Yunus (b. Yezid el-Eylî), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona da Urve b. Zübeyr'in (el-Esedî) naklettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle anlatmıştır: Rifâa el-Kurazî karısını üç talakla boşamış ve boşama kesinleşmişti (bâin hale gelmişti). Kadın ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlenmişti. Bilâhare bu kadın Hz. Peygamber'e (sav) gelerek; ya Rasulullah! Ben Rifâa ile evliydim, sonra o beni üç talakla boşadı. Ben de ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlendim dedi. Sonra elbisesinin püskülünü tutarak şöyle devam etti: Ama ne yalan söyleyeyim, Abdurrahman'ınki elbisemin püskülünden farksız! Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) tebessüm etti ve "galiba Rifâa'ya dönmek istiyorsun! Ama, Abdurrahman senin balını, sen de onun balını tatmadıkça olmaz!" buyurdu. [O sırada Ebu Bekir de odada Rasulullah'ın (sav) yanında oturuyordu. Halid b. Said b. el-Âs ise (içeri girmesine henüz) izin verilmediği için hücrei saadetin kapısında bekliyordu. Duyduklarına tahammül edemeyen Halid, en sonunda Ebu Bekir'e; sustur şu kadını da Rasulullah'ın (sav) huzurunda böyle açık açık konuşup durmasın diye seslenmeye başladı.]
Açıklama: Hadisteki tabirlerin açıklaması için M003527-2'ye bakınız.
Bize Abd b. Humeyd (el-Keşşi), ona Abdürrezzak (b. Hemmam), ona Mamer (b. Raşid el-Ezdî), ona (İbn Şihab ez) Zührî, ona da Urve'nin (b. Zübeyr el-Esedî) naklettiğine göre Aişe (r. anha) şöyle anlatmıştır: "Rifâa el-Kurazî karısını üç talakla boşamıştı." Ravi buradan itibaren hadisi Yunus'un rivayetine benzer biçimde nakletti.
Açıklama: Rivayetin sonunda atıf yapılan Yunus rivayeti (Hadis no: M003527 / id: 17720) ve (Hadis no: M003527-2 / id: 281927) şu şekildedir: Rifâa el-Kurazî karısını üç talakla boşamıştı. Kadın ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlenmişti. Bilâhare bu kadın Hz. Peygamber'e (sav) gelerek “Ya Rasulullah! Ben Rifâa ile evliydim, sonra o beni üç talakla boşadı, ben de ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlendim." dedi. Sonra elbisesinin püskülünü tutarak şöyle devam etti: "Ama ne yalan söyleyeyim, Abdurrahman'ınki elbisemin püskülünden farksız!” Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) tebessüm etti ve “Galiba Rifâa'ya dönmek istiyorsun! Ama, Abdurrahman senin balını, sen de onun balını tatmadıkça olmaz!” buyurdu. O sırada Ebu Bekir de odada Rasulullah’ın (sav) yanında oturuyordu. Halid b. Said b. el- Âs ise (içeri girmesine henüz) izin verilmediği için hücre-i saadetin kapısında bekliyordu. Duyduklarına tahammül edemeyen Halid, en sonunda Ebu Bekir'e “Söyle şu kadına Rasulullah’ın (sav) huzurunda böyle açık açık konuşup durmasın!” diye seslenmeye başladı.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer b. Hattâb (r.anhuma) karısını hayız hâlinde iken bir boşama ile boşadı. Rasulullah (sav) ona karısına geri dönmesini, kadının hayzı bitip temizleninceye, sonra kendi yanında tekrar hayız olup bu hayzından da temizleninceye kadar onu yanında tutmasını, daha sonra eğer kadını boşamak isterse, onunla ilişkiye girmeden onu boşamasını emretti ve "işte Allah'ın, kadınları boşamak için emrettiği iddet şekli budur" buyurdu. Râvî der ki: Abdullah, bu konuda kendisine soru sorulduğunda, soranların her birine “eğer üç defa boşamış isen, artık o kadın senden başka bir koca ile evleninceye kadar sana haram olmuştur” derdi. Kuteybe'nin dışında bir Ravinin Leys'ten, onun da Nafi'den rivayetinde şu ziyade vardır: İbn Ömer “eğer bir kere yahut iki kere boşamış olaydın elbette kadına dönme hakkın vardı. Çünkü Peygamber (sav) bana bunu emretmişti” demiştir.