Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannetü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Salih b. Keysan arasında inkıta vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279585, B005992-3
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّ حَكِيمَ بْنَ حِزَامٍ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ أُمُورًا كُنْتُ أَتَحَنَّثُ بِهَا فِى الْجَاهِلِيَّةِ مِنْ صِلَةٍ وَعَتَاقَةٍ وَصَدَقَةٍ ، هَلْ لِى فِيهَا مِنْ أَجْرٍ . قَالَ حَكِيمٌ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " أَسْلَمْتَ عَلَى مَا سَلَفَ مِنْ خَيْرٍ" . وَيُقَالُ أَيْضًا عَنْ أَبِى الْيَمَانِ أَتَحَنَّثُ . وَقَالَ مَعْمَرٌ وَصَالِحٌ وَابْنُ الْمُسَافِرِ أَتَحَنَّثُ . وَقَالَ ابْنُ إِسْحَاقَ التَّحَنُّثُ التَّبَرُّرُ ، وَتَابَعَهُمْ هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ .
Tercemesi:
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannetü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama:
Rivayet muallaktır; Buhari ile Salih b. Keysan arasında inkıta vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 16, 2/491
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, salih amel
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
KTB, ADAB
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannesü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdurrahman b. Halid arasında inkıta vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279586, B005992-4
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّ حَكِيمَ بْنَ حِزَامٍ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ أُمُورًا كُنْتُ أَتَحَنَّثُ بِهَا فِى الْجَاهِلِيَّةِ مِنْ صِلَةٍ وَعَتَاقَةٍ وَصَدَقَةٍ ، هَلْ لِى فِيهَا مِنْ أَجْرٍ . قَالَ حَكِيمٌ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " أَسْلَمْتَ عَلَى مَا سَلَفَ مِنْ خَيْرٍ" . وَيُقَالُ أَيْضًا عَنْ أَبِى الْيَمَانِ أَتَحَنَّثُ . وَقَالَ مَعْمَرٌ وَصَالِحٌ وَابْنُ الْمُسَافِرِ أَتَحَنَّثُ . وَقَالَ ابْنُ إِسْحَاقَ التَّحَنُّثُ التَّبَرُّرُ ، وَتَابَعَهُمْ هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ .
Tercemesi:
Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hakîm b. Hizâm'ın naklettiğine göre o, Hz. Peygamber'e (sav) şöyle söylemiştir: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bazı işlerin hükmünü söyler misin? Ben cahiliye devrinde akrabalarımla ilgilenme, köle azat etme ve sadaka verme türünden bir takım iyi işler yapardım. Bu iyiliklerin benim için bir sevabı var mıdır?' Hakîm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geçmişteki yapmış olduğun iyilikler vesilesiyle Müslüman oldun." Buhari dedi ki: 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) kelimesi Ebu Yeman'dan 'أَتَحَنَّتُ' (etehannesü) olarak da nakledilmiştir. Mamer, Salih ve İbn Müsâfir bu kelimeyi 'أَتَحَنَّثُ' (etehannesü) şeklinde söylemişlerdir. İbn İshak 'التَّحَنُّثُ' (İbadet etmek, Allah'a yakınlaşmak) kelimesinin 'التَّبَرُّرُ' (Kendini temize çıkartmak) anlamında olduğunu ifade etmiştir. Bu üç kişiye Hişâm da babasından (Urve) nakletmiş olduğu rivayetle mütabaat etmiştir.
Açıklama:
Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdurrahman b. Halid arasında inkıta vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 16, 2/491
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Abdurrahman b. Halid el-Fehmi (Abdurrahman b. Halid b. Müsafir)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, salih amel
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
KTB, ADAB
Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
56697, KK33/33
Hadis:
وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا
Tercemesi:
Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Ahzâb 33/33, /
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, takdiri
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Ehl-i beyt
Hz. Peygamber, emrine uymak
Hz. Peygamber, hanımları
İbadet, Namaz
İbadet, Zekat
İslam, İslamın Şartları
İtaat, Allah'a ve Rasûlüne itaat
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
KTB, NAMAZ,
Kulluk, Allah'ın emrine uymak
Namaz, Farziyeti
Zekat, farziyeti
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona da Urve şöyle demiştir:
Hz. Âişe’ye “"Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur. " (Bakara, 158) ayeti hakkında ne dersin? Vallahi bir kişinin Safa ile Merve arasında sa’y yapmamasında bir sakınca yoktur” dedim. Âişe şu cevabı verdi: Söylediğin ne kadar da kötü bir Yorum, kardeşimin oğlu, eğer senin yorumladığın gibi olsaydı, ayet “Aralarında tavaf yapmamasından ötürü ona bir günah yoktur” şeklinde olması gerekirdi. Ancak bu ayet Ensar hakkında inmiştir. Onlar Müşellel'de tapındıkları Menat putu için telbiye getirip ihrama giriyorlardı. O yüzden Safa ile Merve arasında tavaf yapmaktan çekiniyorlardı. İslam gelince Rasulullah’a (sav) buna dair soru sorup: ey Allah’ın Rasulü, bizler önceden Safa ile Merve arasında tavaf etmekten sakınıyorduk demeleri üzerine, yüce Allah, yüce Allah "Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Âişe (r.anhâ) der ki: Rasulullah (sav) da ikisi arasında sa’y yapmayı sünnet kılmıştır. Bir kimsenin ikisi say’i terk etme hakkı yoktur. (Zührî der ki): Daha sonra Ebu Bekir b. Abdurrahman’a bunu sordum şöyle dedi: Şüphesiz bu, daha önce duymadığım bir bilgidir, ama ben ilim ehlinden bazılarını, şunu anlatırken dinledim: Âişe’nin sözünü ettiği ve Menat için ihrama girenler dışında, insanların hepsi Safa ile Merve arasında tavaf yapıyorlardı. Yüce Allah, Kur’ân’ı Kerim’de, Kabe etrafında tavaftan bahsedip, Safa ile Merve’yi zikretmeyince insanlar “ey Allah’ın Rasulü, bizler Safa ile Merve arasında tavaf ediyorduk. Allah da Kabe etrafında tavaf ayetini indirdiği halde Safa’yı söz konusu etmedi. Bizim Safa ile Merve arasında tavaf (sa’y) etmekten ötürü üzerimize bir vebal var mı” diye sordular. Bunun üzerine yüce Allah "Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alametlerindendir" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Ebu Bekir der ki: Ben bu ayetin cahiliye döneminde şu iki grup hakkında da indiğini duyarım. Safa ile Merve arasında sa’y yapmaktan çekinen kimseler ve tavaf etmekle birlikte İslam geldikten sonra da yüce Allah’ın Kabe'yi tavafı emrettiği halde, Safa ile Merve arasında sa'y yapamaya değinmediği için, sa'y hakkında ayet ininceye kadar sa'y yapmaktan çekinenler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10655, B001643
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ عُرْوَةُ سَأَلْتُ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - فَقُلْتُ لَهَا أَرَأَيْتِ قَوْلَ اللَّهِ تَعَالَى ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا ) فَوَاللَّهِ مَا عَلَى أَحَدٍ جُنَاحٌ أَنْ لاَ يَطُوفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ . قَالَتْ بِئْسَ مَا قُلْتَ يَا ابْنَ أُخْتِى إِنَّ هَذِهِ لَوْ كَانَتْ كَمَا أَوَّلْتَهَا عَلَيْهِ كَانَتْ لاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ لاَ يَتَطَوَّفَ بِهِمَا ، وَلَكِنَّهَا أُنْزِلَتْ فِى الأَنْصَارِ ، كَانُوا قَبْلَ أَنْ يُسْلِمُوا يُهِلُّونَ لِمَنَاةَ الطَّاغِيَةِ الَّتِى كَانُوا يَعْبُدُونَهَا عِنْدَ الْمُشَلَّلِ ، فَكَانَ مَنْ أَهَلَّ يَتَحَرَّجُ أَنْ يَطُوفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، فَلَمَّا أَسْلَمُوا سَأَلُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ ذَلِكَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّا كُنَّا نَتَحَرَّجُ أَنْ نَطُوفَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) الآيَةَ . قَالَتْ عَائِشَةُ - رضى الله عنها - وَقَدْ سَنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الطَّوَافَ بَيْنَهُمَا ، فَلَيْسَ لأَحَدٍ أَنْ يَتْرُكَ الطَّوَافَ بَيْنَهُمَا . ثُمَّ أَخْبَرْتُ أَبَا بَكْرِ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، فَقَالَ إِنَّ هَذَا لَعِلْمٌ مَا كُنْتُ سَمِعْتُهُ ، وَلَقَدْ سَمِعْتُ رِجَالاً مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ ، يَذْكُرُونَ أَنَّ النَّاسَ إِلاَّ مَنْ ذَكَرَتْ عَائِشَةُ مِمَّنْ كَانَ يُهِلُّ بِمَنَاةَ ، كَانُوا يَطُوفُونَ كُلُّهُمْ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، فَلَمَّا ذَكَرَ اللَّهُ تَعَالَى الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ ، وَلَمْ يَذْكُرِ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ فِى الْقُرْآنِ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كُنَّا نَطُوفُ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، وَإِنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ ، فَلَمْ يَذْكُرِ الصَّفَا فَهَلْ عَلَيْنَا مِنْ حَرَجٍ أَنْ نَطَّوَّفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) الآيَةَ . قَالَ أَبُو بَكْرٍ فَأَسْمَعُ هَذِهِ الآيَةَ نَزَلَتْ فِى الْفَرِيقَيْنِ كِلَيْهِمَا فِى الَّذِينَ كَانُوا يَتَحَرَّجُونَ أَنْ يَطُوفُوا بِالْجَاهِلِيَّةِ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، وَالَّذِينَ يَطُوفُونَ ثُمَّ تَحَرَّجُوا أَنْ يَطُوفُوا بِهِمَا فِى الإِسْلاَمِ مِنْ أَجْلِ أَنَّ اللَّهَ تَعَالَى أَمَرَ بِالطَّوَافِ بِالْبَيْتِ ، وَلَمْ يَذْكُرِ الصَّفَا حَتَّى ذَكَرَ ذَلِكَ بَعْدَ مَا ذَكَرَ الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona da Urve şöyle demiştir:
Hz. Âişe’ye “"Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur. " (Bakara, 158) ayeti hakkında ne dersin? Vallahi bir kişinin Safa ile Merve arasında sa’y yapmamasında bir sakınca yoktur” dedim. Âişe şu cevabı verdi: Söylediğin ne kadar da kötü bir Yorum, kardeşimin oğlu, eğer senin yorumladığın gibi olsaydı, ayet “Aralarında tavaf yapmamasından ötürü ona bir günah yoktur” şeklinde olması gerekirdi. Ancak bu ayet Ensar hakkında inmiştir. Onlar Müşellel'de tapındıkları Menat putu için telbiye getirip ihrama giriyorlardı. O yüzden Safa ile Merve arasında tavaf yapmaktan çekiniyorlardı. İslam gelince Rasulullah’a (sav) buna dair soru sorup: ey Allah’ın Rasulü, bizler önceden Safa ile Merve arasında tavaf etmekten sakınıyorduk demeleri üzerine, yüce Allah, yüce Allah "Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Âişe (r.anhâ) der ki: Rasulullah (sav) da ikisi arasında sa’y yapmayı sünnet kılmıştır. Bir kimsenin ikisi say’i terk etme hakkı yoktur. (Zührî der ki): Daha sonra Ebu Bekir b. Abdurrahman’a bunu sordum şöyle dedi: Şüphesiz bu, daha önce duymadığım bir bilgidir, ama ben ilim ehlinden bazılarını, şunu anlatırken dinledim: Âişe’nin sözünü ettiği ve Menat için ihrama girenler dışında, insanların hepsi Safa ile Merve arasında tavaf yapıyorlardı. Yüce Allah, Kur’ân’ı Kerim’de, Kabe etrafında tavaftan bahsedip, Safa ile Merve’yi zikretmeyince insanlar “ey Allah’ın Rasulü, bizler Safa ile Merve arasında tavaf ediyorduk. Allah da Kabe etrafında tavaf ayetini indirdiği halde Safa’yı söz konusu etmedi. Bizim Safa ile Merve arasında tavaf (sa’y) etmekten ötürü üzerimize bir vebal var mı” diye sordular. Bunun üzerine yüce Allah "Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alametlerindendir" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Ebu Bekir der ki: Ben bu ayetin cahiliye döneminde şu iki grup hakkında da indiğini duyarım. Safa ile Merve arasında sa’y yapmaktan çekinen kimseler ve tavaf etmekle birlikte İslam geldikten sonra da yüce Allah’ın Kabe'yi tavafı emrettiği halde, Safa ile Merve arasında sa'y yapamaya değinmediği için, sa'y hakkında ayet ininceye kadar sa'y yapmaktan çekinenler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 79, 1/515
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Hac, sünnetleri
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ الْمُثَنَّى - قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ وَاصِلٍ الأَحْدَبِ عَنِ الْمَعْرُورِ بْنِ سُوَيْدٍ قَالَ رَأَيْتُ أَبَا ذَرٍّ وَعَلَيْهِ حُلَّةٌ وَعَلَى غُلاَمِهِ مِثْلُهَا فَسَأَلْتُهُ عَنْ ذَلِكَ قَالَ فَذَكَرَ أَنَّهُ سَابَّ رَجُلاً عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَعَيَّرَهُ بِأُمِّهِ - قَالَ - فَأَتَى الرَّجُلُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"إِنَّكَ امْرُؤٌ فِيكَ جَاهِلِيَّةٌ إِخْوَانُكُمْ وَخَوَلُكُمْ جَعَلَهُمُ اللَّهُ تَحْتَ أَيْدِيكُمْ فَمَنْ كَانَ أَخُوهُ تَحْتَ يَدَيْهِ فَلْيُطْعِمْهُ مِمَّا يَأْكُلُ وَلْيُلْبِسْهُ مِمَّا يَلْبَسُ وَلاَ تُكَلِّفُوهُمْ مَا يَغْلِبُهُمْ فَإِنْ كَلَّفْتُمُوهُمْ فَأَعِينُوهُمْ عَلَيْهِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1523, M004315
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ الْمُثَنَّى - قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ وَاصِلٍ الأَحْدَبِ عَنِ الْمَعْرُورِ بْنِ سُوَيْدٍ قَالَ رَأَيْتُ أَبَا ذَرٍّ وَعَلَيْهِ حُلَّةٌ وَعَلَى غُلاَمِهِ مِثْلُهَا فَسَأَلْتُهُ عَنْ ذَلِكَ قَالَ فَذَكَرَ أَنَّهُ سَابَّ رَجُلاً عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَعَيَّرَهُ بِأُمِّهِ - قَالَ - فَأَتَى الرَّجُلُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"إِنَّكَ امْرُؤٌ فِيكَ جَاهِلِيَّةٌ إِخْوَانُكُمْ وَخَوَلُكُمْ جَعَلَهُمُ اللَّهُ تَحْتَ أَيْدِيكُمْ فَمَنْ كَانَ أَخُوهُ تَحْتَ يَدَيْهِ فَلْيُطْعِمْهُ مِمَّا يَأْكُلُ وَلْيُلْبِسْهُ مِمَّا يَلْبَسُ وَلاَ تُكَلِّفُوهُمْ مَا يَغْلِبُهُمْ فَإِنْ كَلَّفْتُمُوهُمْ فَأَعِينُوهُمْ عَلَيْهِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbn Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, Vasıl el-Ahdeb, ona da Ma'rur b. Süveyd şöyle rivayet etti: Ebu Zer'i gördüm. Üzerinde bir hülle vardı. Kölesinin üzerinde de aynı hüllenin bir eşi vardı. Kendisine bunun sebebini sordum. Rasulullah (sav) devrinde bir adamla atıştıklarını ve adamı anası ile yerdiğini anlattı. (Dedi ki) Sonra o zat Peygamber (sav) giderek olanı ona anlatmış. Bunun üzerine Peygamber (sav); "gerçekten sen, kendinde cahiliyet bulunan bir kimsesin! Bunlar sizin din kardeşleriniz ve hizmetçilerin izdir. Allah onları sizin eliniz altına vermiştir. İmdi her kimindin kardeşi kendi eli altında bulunuyorsa ona yediğinden yed irsin! Giydiğinden giydirsin! Onlara yapamayacakları işleri yüklemeyin! Şayet yüklerseniz o iş hususunda kendilerine yardım edin" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Eymân 4315, /700
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Ümeyye Ma'rur b. Süveyd el-Esedî (Ma'rur b. Süveyd)
3. Vasıl b. Hayyan el-Ahdeb (Vasıl b. Hayyan)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Asabiyet, Irkçılık
cahiliye, âdetleri
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
İşçi, Patron, işçi-işveren arasındaki ilişki
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2490, M004786
Hadis:
حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ - يَعْنِى ابْنَ حَازِمٍ - حَدَّثَنَا غَيْلاَنُ بْنُ جَرِيرٍ عَنْ أَبِى قَيْسِ بْنِ رِيَاحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ:
"مَنْ خَرَجَ مِنَ الطَّاعَةِ وَفَارَقَ الْجَمَاعَةَ فَمَاتَ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً وَمَنْ قَاتَلَ تَحْتَ رَايَةٍ عُمِّيَّةٍ يَغْضَبُ لِعَصَبَةٍ أَوْ يَدْعُو إِلَى عَصَبَةٍ أَوْ يَنْصُرُ عَصَبَةً فَقُتِلَ فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ وَمَنْ خَرَجَ عَلَى أُمَّتِى يَضْرِبُ بَرَّهَا وَفَاجِرَهَا وَلاَ يَتَحَاشَ مِنْ مُؤْمِنِهَا وَلاَ يَفِى لِذِى عَهْدٍ عَهْدَهُ فَلَيْسَ مِنِّى وَلَسْتُ مِنْهُ."
Tercemesi:
Bize Şeyban b. Ferruh, ona Cerir b. Hazim, ona Gaylan b. Cerir, ona Ebu Kays b. Riyâh, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"İtaatten çıkan ve cemaatten ayrılan cahiliye ölümü üzerine ölmüştür. Körü körüne (açılmış) bir sancak altında savaşıp asabiyet içen öfkelenen, asabiyete davet eden ya da asabiyet için yardım eden savaşçı öldürül(se) cahiliye (üzerine) öldürülmüştür. Ümmetime karşı (silahlanıp) iyisini ve kötüsünü vuran, mümin olanını ayırmayan ve üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirmeyen benden değildir, ben de ondan değilim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmâre 4786, /793
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Cemaat, birlik olma
Tefrika, asabiyet / ırkçılık söylemi
Yönetici, itaat ve sınırları
Yönetici, iyisi-kötüsü
Yönetim, Yöneticilik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
40972, HM004523
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَمِعَ عُمَرَ وَهُوَ يَقُولُ وَأَبِي فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ اللَّهَ يَنْهَاكُمْ أَنْ تَحْلِفُوا بِآبَائِكُمْ فَإِذَا حَلَفَ أَحَدُكُمْ فَلْيَحْلِفْ بِاللَّهِ أَوْ لِيَصْمُتْ
قَالَ عُمَرُ فَمَا حَلَفْتُ بِهَا بَعْدُ ذَاكِرًا وَلَا آثِرًا
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Ömer b. el-Hattab 4523, 2/230
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yemin, Allah ya da başkası adına ya da Allah'ın adı geçmeyen
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44689, HM005089
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي إِسْحَاقَ حَدَّثَنِي رَجُلٌ مِنْ بَنِي غِفَارٍ فِي مَجْلِسِ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنِي فُلَانٌ
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُتِيَ بِطَعَامٍ مِنْ خُبْزٍ وَلَحْمٍ فَقَالَ نَاوِلْنِي الذِّرَاعَ فَنُووِلَ ذِرَاعًا فَأَكَلَهَا قَالَ يَحْيَى لَا أَعْلَمُهُ إِلَّا هَكَذَا ثُمَّ قَالَ نَاوِلْنِي الذِّرَاعَ فَنُووِلَ ذِرَاعًا فَأَكَلَهَا ثُمَّ قَالَ نَاوِلْنِي الذِّرَاعَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّمَا هُمَا ذِرَاعَانِ فَقَالَ وَأَبِيكَ لَوْ سَكَتَّ مَا زِلْتُ أُنَاوَلُ مِنْهَا ذِرَاعًا مَا دَعَوْتُ بِهِ فَقَالَ سَالِمٌ أَمَّا هَذِهِ فَلَا سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يَنْهَاكُمْ أَنْ تَحْلِفُوا بِآبَائِكُمْ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Ömer b. el-Hattab 5089, 2/335
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Yahya b. Ebu İshak el-Hadramî (Yahya b. Ebu İshak)
4. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yemin, Allah ya da başkası adına ya da Allah'ın adı geçmeyen
Öneri Formu
Hadis Id, No:
56757, KK33/67
Hadis:
وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا
Tercemesi:
Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yolda saptırdılar, derler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
İtaat, Allah'a ve Rasûlüne itaat
Küfür, Kafir, Allah'ı inkar etmek
Şirk, Şirk- Müşrik