Bize Affân, ona büdelâdan sayılan Ebu Halef Musa b. Halef, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona da dedesi Memtûr, ona da Harîs el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Aziz ve Celil Allah, Yahya b. Zekeriya'ya (as) beş kelimeyi (emri) uygulamasını ve İsrail oğullarına da bunları uygulamalarını emretmesini vahyetti. Ancak Yahya bunu iletmekte ağır kaldı. Bunun üzerine İsa (as) ona 'sana beş kelimeyi uygulaman ve İsrail oğullarına da uygulamalarını emretmen vahyedildi. Ya sen bu emri iletirsin ya da ben iletirim' dedi. Yahya da ona 'Ey kardeşim! Eğer bu konuda benim önüme geçersen, ben ya azaba uğrarım ya da yerin dibine geçirilirim' dedi. Sonra Yahya, Beytülmakdis'te İsrail oğullarını topladı. Mescid insanlarla dolup taştı. Yahya yüksek bir yere oturdu, Allah'a hamd etti ve şöyle dedi:"
"Şüphesiz Aziz ve Celil Allah bana beş kelimeyi uygulamamı ve size de uygulamanızı emretti: (1) Allah, kendisine kulluk etmenizi ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretti. Bunun misali şöyledir: Bir adam kendi malıyla bir köle satın alıp ona çalışmasını söyler, fakat köle başkasına çalışır. Hanginiz böyle bir köleden memnun olur? Şüphesiz Allah sizi yarattı ve rızıklandırdı. O halde O'na ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (2) Allah size namazı emretti. Şüphesiz kul namazda olduğu sürece, Allah, yüzünü ona çevirir. Öyleyse namaz kılarken yüzünüzü O’ndan çevirmeyin. (3) Allah size orucu emretti. Bunun misali, bir grup insan içinde misk dolu bir torba taşıyan adam gibidir. Herkes miskin kokusunu alır. Allah katında, oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir. (4) Allah size sadaka vermeyi emretti. Bunun misali, düşmanları tarafından esir alınıp elleri boynuna bağlanan bir adam gibidir. Onu öldürmek isterler. Adam onlara fidye vererek kendini kurtarır. Sadaka da böyledir, insanı azaptan kurtarır. (5) Allah size, kendisini çokça zikretmeyi emretti. Bunun misali, düşmanlarından kaçan ve sağlam bir kaleye sığınan bir adam gibidir. Şüphesiz kul, Allah’ı zikrettiğinde şeytandan korunmuş olur."
"Sonra Rasulullah (sav) 'ben de size beş şeyi emrediyorum: Cemaatten ayrılmayın, itaat edin, hicret edin, Allah yolunda cihad edin. Kim cemaatten bir karış ayrılırsa, İslam bağını boynundan çıkarıp atmış olur. Kim cahiliye davasıyla çağrıda bulunursa, cehennemin ortasında yerini almış olur' buyurdu. Sahabeler 'Ey Allah’ın Rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini Müslüman saysa bile mi?' diye sordular. Rasulullah (sav) 'evet, oruç tutsa da, namaz kılsa da ve kendini Müslüman saysa da (eğer cahiliye davasıyla çağırırsa, yine de cehennemdedir). O hâlde Müslümanları, Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları gibi Allah’ın onlara verdiği isimle çağırın' buyurdu."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66635, HM017953
Hadis:
حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا أَبُو خَلَفٍ مُوسَى بْنُ خَلَفٍ كَانَ يُعَدُّ مِنْ الْبُدَلَاءِ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ سَلَّامٍ عَنْ جَدِّهِ مَمْطُورٍ عَنِ الْحَارِثِ الْأَشْعَرِيِّ
أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ أَمَرَ يَحْيَى بْنَ زَكَرِيَّا بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ أَنْ يَعْمَلَ بِهِنَّ وَأَنْ يَأْمُرَ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنْ يَعْمَلُوا بِهِنَّ فَكَادَ أَنْ يُبْطِئَ فَقَالَ لَهُ عِيسَى إِنَّكَ قَدْ أُمِرْتَ بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ أَنْ تَعْمَلَ بِهِنَّ وَأَنْ تَأْمُرَ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنْ يَعْمَلُوا بِهِنَّ فَإِمَّا أَنْ تُبَلِّغَهُنَّ وَإِمَّا أُبَلِّغَهُنَّ فَقَالَ لَهُ يَا أَخِي إِنِّي أَخْشَى إِنْ سَبَقْتَنِي أَنْ أُعَذَّبَ أَوْ يُخْسَفَ بِي قَالَ فَجَمَعَ يَحْيَى بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي بَيْتِ الْمَقْدِسِ حَتَّى امْتَلَأَ الْمَسْجِدُ وَقُعِدَ عَلَى الشُّرَفِ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ أَمَرَنِي بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ أَنْ أَعْمَلَ بِهِنَّ وَآمُرَكُمْ أَنْ تَعْمَلُوا بِهِنَّ أَوَّلُهُنَّ أَنْ تَعْبُدُوا اللَّهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا فَإِنَّ مَثَلَ ذَلِكَ مَثَلُ رَجُلٍ اشْتَرَى عَبْدًا مِنْ خَالِصِ مَالِهِ بِوَرِقٍ أَوْ ذَهَبٍ فَجَعَلَ يَعْمَلُ وَيُؤَدِّي عَمَلَهُ إِلَى غَيْرِ سَيِّدِهِ فَأَيُّكُمْ يَسُرُّهُ أَنْ يَكُونَ عَبْدُهُ كَذَلِكَ وَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ خَلَقَكُمْ وَرَزَقَكُمْ فَاعْبُدُوهُ وَلَا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَأَمَرَكُمْ بِالصَّلَاةِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْصِبُ وَجْهَهُ لِوَجْهِ عَبْدِهِ مَا لَمْ يَلْتَفِتْ فَإِذَا صَلَّيْتُمْ فَلَا تَلْتَفِتُوا وَأَمَرَكُمْ بِالصِّيَامِ فَإِنَّ مَثَلَ ذَلِكَ كَمَثَلِ رَجُلٍ مَعَهُ صُرَّةٌ مِنْ مِسْكٍ فِي عِصَابَةٍ كُلُّهُمْ يَجِدُ رِيحَ الْمِسْكِ وَإِنَّ خُلُوفَ فَمِ الصَّائِمِ أَطْيَبُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ وَأَمَرَكُمْ بِالصَّدَقَةِ فَإِنَّ مَثَلَ ذَلِكَ كَمَثَلِ رَجُلٍ أَسَرَهُ الْعَدُوُّ فَشَدُّوا يَدَيْهِ إِلَى عُنُقِهِ وَقَرَّبُوهُ لِيَضْرِبُوا عُنُقَهُ فَقَالَ هَلْ لَكُمْ أَنْ أَفْتَدِيَ نَفْسِي مِنْكُمْ فَجَعَلَ يَفْتَدِي نَفْسَهُ مِنْهُمْ بِالْقَلِيلِ وَالْكَثِيرِ حَتَّى فَكَّ نَفْسَهُ وَأَمَرَكُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ كَثِيرًا وَإِنَّ مَثَلَ ذَلِكَ كَمَثَلِ رَجُلٍ طَلَبَهُ الْعَدُوُّ سِرَاعًا فِي أَثَرِهِ فَأَتَى حِصْنًا حَصِينًا فَتَحَصَّنَ فِيهِ وَإِنَّ الْعَبْدَ أَحْصَنَ مَا يَكُونُ مِنْ الشَّيْطَانِ إِذَا كَانَ فِي ذِكْرِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَا آمُرُكُمْ بِخَمْسٍ اللَّهُ أَمَرَنِي بِهِنَّ بِالْجَمَاعَةِ وَبِالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَالْهِجْرَةِ وَالْجِهَادِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَإِنَّهُ مَنْ خَرَجَ مِنْ الْجَمَاعَةِ قِيدَ شِبْرٍ فَقَدْ خَلَعَ رِبْقَةَ الْإِسْلَامِ مِنْ عُنُقِهِ إِلَى أَنْ يَرْجِعَ وَمَنْ دَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ فَهُوَ مِنْ جُثَا جَهَنَّمَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنْ صَامَ وَصَلَّى قَالَ وَإِنْ صَامَ وَصَلَّى وَزَعَمَ أَنَّهُ مُسْلِمٌ فَادْعُوا الْمُسْلِمِينَ بِمَا سَمَّاهُمْ [الله] الْمُسْلِمِينَ الْمُؤْمِنِينَ عِبَادَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
Tercemesi:
Bize Affân, ona büdelâdan sayılan Ebu Halef Musa b. Halef, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona da dedesi Memtûr, ona da Harîs el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Aziz ve Celil Allah, Yahya b. Zekeriya'ya (as) beş kelimeyi (emri) uygulamasını ve İsrail oğullarına da bunları uygulamalarını emretmesini vahyetti. Ancak Yahya bunu iletmekte ağır kaldı. Bunun üzerine İsa (as) ona 'sana beş kelimeyi uygulaman ve İsrail oğullarına da uygulamalarını emretmen vahyedildi. Ya sen bu emri iletirsin ya da ben iletirim' dedi. Yahya da ona 'Ey kardeşim! Eğer bu konuda benim önüme geçersen, ben ya azaba uğrarım ya da yerin dibine geçirilirim' dedi. Sonra Yahya, Beytülmakdis'te İsrail oğullarını topladı. Mescid insanlarla dolup taştı. Yahya yüksek bir yere oturdu, Allah'a hamd etti ve şöyle dedi:"
"Şüphesiz Aziz ve Celil Allah bana beş kelimeyi uygulamamı ve size de uygulamanızı emretti: (1) Allah, kendisine kulluk etmenizi ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretti. Bunun misali şöyledir: Bir adam kendi malıyla bir köle satın alıp ona çalışmasını söyler, fakat köle başkasına çalışır. Hanginiz böyle bir köleden memnun olur? Şüphesiz Allah sizi yarattı ve rızıklandırdı. O halde O'na ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (2) Allah size namazı emretti. Şüphesiz kul namazda olduğu sürece, Allah, yüzünü ona çevirir. Öyleyse namaz kılarken yüzünüzü O’ndan çevirmeyin. (3) Allah size orucu emretti. Bunun misali, bir grup insan içinde misk dolu bir torba taşıyan adam gibidir. Herkes miskin kokusunu alır. Allah katında, oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir. (4) Allah size sadaka vermeyi emretti. Bunun misali, düşmanları tarafından esir alınıp elleri boynuna bağlanan bir adam gibidir. Onu öldürmek isterler. Adam onlara fidye vererek kendini kurtarır. Sadaka da böyledir, insanı azaptan kurtarır. (5) Allah size, kendisini çokça zikretmeyi emretti. Bunun misali, düşmanlarından kaçan ve sağlam bir kaleye sığınan bir adam gibidir. Şüphesiz kul, Allah’ı zikrettiğinde şeytandan korunmuş olur."
"Sonra Rasulullah (sav) 'ben de size beş şeyi emrediyorum: Cemaatten ayrılmayın, itaat edin, hicret edin, Allah yolunda cihad edin. Kim cemaatten bir karış ayrılırsa, İslam bağını boynundan çıkarıp atmış olur. Kim cahiliye davasıyla çağrıda bulunursa, cehennemin ortasında yerini almış olur' buyurdu. Sahabeler 'Ey Allah’ın Rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini Müslüman saysa bile mi?' diye sordular. Rasulullah (sav) 'evet, oruç tutsa da, namaz kılsa da ve kendini Müslüman saysa da (eğer cahiliye davasıyla çağırırsa, yine de cehennemdedir). O hâlde Müslümanları, Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları gibi Allah’ın onlara verdiği isimle çağırın' buyurdu."
Açıklama:
mütabileriyle sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Haris el-Eşari 17953, 6/108
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cemaat, birlik olma
Cihad, cihada teşvik
Hitabet, sembolik anlatım
Önceki ümmetler, İsrailoğullarının İtaatsizlikleri
Oruç, fazileti ve eda keyfiyeti
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Yahya
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Şirk, şirk koşmak
Siyer, Hicret
Toplumsal Düzen, Cemaatten ayrılmak
Yönetim, İtaat, emir sahiplerine
Zikir, mahlukatın Allah'ı zikretmesi
Zikir, zamanı
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُرَّةَ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَيْسَ مِنَّا مَنْ ضَرَبَ الْخُدُودَ ، وَشَقَّ الْجُيُوبَ ، وَدَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ » .
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyâs en-Nehaî), ona el-A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın (b. Mesud) (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9690, B001298
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُرَّةَ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَيْسَ مِنَّا مَنْ ضَرَبَ الْخُدُودَ ، وَشَقَّ الْجُيُوبَ ، وَدَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyâs en-Nehaî), ona el-A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın (b. Mesud) (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cenâiz 39, 1/442
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Abdullah b. Mürre el-Hemdanî (Abdullah b. Mürre)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Cenaze, ardından ağlamak /musıbet karşısında
KTB, CENAZE, CENAİZ
Bize Vekî, ona Süfyân, ona A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"(Ölüye yas tutarken) Yanaklarını tokatlayan, elbiselerinin yakalarını parçalayan ve cahiliyedeki gibi feryat edip bağıran bizden değildir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38096, HM004111
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُرَّةَ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَيْسَ مِنَّا مَنْ شَقَّ الْجُيُوبَ وَلَطَمَ الْخُدُودَ وَدَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ
Tercemesi:
Bize Vekî, ona Süfyân, ona A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"(Ölüye yas tutarken) Yanaklarını tokatlayan, elbiselerinin yakalarını parçalayan ve cahiliyedeki gibi feryat edip bağıran bizden değildir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 4111, 2/138
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Abdullah b. Mürre el-Hemdanî (Abdullah b. Mürre)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Bize Bişr b. Mufaddal, ona Abdurrahman b. İshak, ona ez-Zührî, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im ona babası (Cübeyr b. Mut'im) ona da Abdurrahman b. Avf'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Çocukken amcalarımla birlikte Mutayyibûn antlaşmasına katıldım. Kırmızı develere sahip olacak olsam dahi o antlaşmayı bozmam." [Zührî, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu söyledi:] "İslam (yeni) bir antlaşma ikame etmemiştir, sadece var olan antlaşmaları güçlendirmiştir ve İslam'da (cahiliye dönemindeki gibi bir) antlaşma yoktur."
Rasulullah (sav), Kureyş ve Ensar arasında dostluk antlaşması yapmıştı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
40619, HM001655
Hadis:
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنِ الزُّهْرِيِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ شَهِدْتُ حِلْفَ الْمُطَيَّبِينَ مَعَ عُمُومَتِي وَأَنَا غُلَامٌ فَمَا أُحِبُّ أَنَّ لِي حُمْرَ النَّعَمِ وَأَنِّي أَنْكُثُهُ قَالَ الزُّهْرِيُّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يُصِبْ الْإِسْلَامُ حِلْفًا إِلَّا زَادَهُ شِدَّةً وَلَا حِلْفَ فِي الْإِسْلَامِ وَقَدْ أَلَّفَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَ قُرَيْشٍ وَالْأَنْصَارِ
Tercemesi:
Bize Bişr b. Mufaddal, ona Abdurrahman b. İshak, ona ez-Zührî, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im ona babası (Cübeyr b. Mut'im) ona da Abdurrahman b. Avf'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Çocukken amcalarımla birlikte Mutayyibûn antlaşmasına katıldım. Kırmızı develere sahip olacak olsam dahi o antlaşmayı bozmam." [Zührî, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu söyledi:] "İslam (yeni) bir antlaşma ikame etmemiştir, sadece var olan antlaşmaları güçlendirmiştir ve İslam'da (cahiliye dönemindeki gibi bir) antlaşma yoktur."
Rasulullah (sav), Kureyş ve Ensar arasında dostluk antlaşması yapmıştı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdurrahman b. Avf ez-Zührî 1655, 1/510
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yemin, yeminle istenileni vermek
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"(Ölüye yas tutarken) Yanaklarını tokatlayan, elbiselerinin yakalarını parçalayan ve cahiliyedeki gibi feryat edip bağıran bizden değildir."
[Süleyman der ki: Sanırım Abdullah hadisi Hz. Peygamber'e (sav) dayandırmış, (merfu olarak rivayet etmiştir.)]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
40545, HM004430
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سُلَيْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مُرَّةَ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّهُ قَالَ لَيْسَ مِنَّا مَنْ ضَرَبَ الْخُدُودَ وَشَقَّ الْجُيُوبَ أَوْ دَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ قَالَ سُلَيْمَانُ وَأَحْسَبُهُ قَدْ رَفَعَهُ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"(Ölüye yas tutarken) Yanaklarını tokatlayan, elbiselerinin yakalarını parçalayan ve cahiliyedeki gibi feryat edip bağıran bizden değildir."
[Süleyman der ki: Sanırım Abdullah hadisi Hz. Peygamber'e (sav) dayandırmış, (merfu olarak rivayet etmiştir.)]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 4430, 2/208
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yargı, Hadleri uygulamadaki durum
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6348, M005788
Hadis:
حَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ وَحَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى - وَاللَّفْظُ لأَبِى الطَّاهِرِ - قَالاَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ قَالَ ابْنُ شِهَابٍ فَحَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ حِينَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ عَدْوَى وَلاَ صَفَرَ وَلاَ هَامَةَ." فَقَالَ أَعْرَابِىٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَمَا بَالُ الإِبِلِ تَكُونُ فِى الرَّمْلِ كَأَنَّهَا الظِّبَاءُ فَيَجِىءُ الْبَعِيرُ الأَجْرَبُ فَيَدْخُلُ فِيهَا فَيُجْرِبُهَا كُلَّهَا قَالَ:
"فَمَنْ أَعْدَى الأَوَّلَ."
Tercemesi:
Bize Ebu Tahir ve Harmele b. Yahya, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "hastalık bulaşması, karın kurdu ve baykuş yoktur" buyurduğu vakit bir bedevi, ya Rasulullah! O halde develere ne oluyor ki, kumda geyik gibi oluyorlar da uyuzlu deve gelip aralarına geliyor ve hepsine uyuz bulaştırıyor demiş. Rasulullah (sav); "ya birinciye kim bulaştırdı" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Tıb 5788, /940
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Hastalık, hastalığın bulaşması
Hastalık, Hz. Peygamber döneminde
KTB, TIBB-I NEBEVİ
SAĞLIK, ÖNEMİ VE KORUNMASI
Uğur-uğursuzluk
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ وَقُتَيْبَةُ وَابْنُ حُجْرٍ قَالُوا حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ - يَعْنُونَ ابْنَ جَعْفَرٍ - عَنِ الْعَلاَءِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"لاَ عَدْوَى وَلاَ هَامَةَ وَلاَ نَوْءَ وَلاَ صَفَرَ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6354, M005794
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ وَقُتَيْبَةُ وَابْنُ حُجْرٍ قَالُوا حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ - يَعْنُونَ ابْنَ جَعْفَرٍ - عَنِ الْعَلاَءِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"لاَ عَدْوَى وَلاَ هَامَةَ وَلاَ نَوْءَ وَلاَ صَفَرَ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr, onlara İsmail (yani İbn Cafer), ona Alâ, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "hastalık bulaşması, baykuş, yıldız batması ve kan kurdu yoktur "buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Tıb 5794, /941
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Hastalık, hastalığın bulaşması
Uğur-uğursuzluk
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ ح
وَحَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ عَدْوَى وَلاَ طِيَرَةَ وَلاَ غُولَ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6355, M005795
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ ح
وَحَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ عَدْوَى وَلاَ طِيَرَةَ وَلاَ غُولَ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Yunus, ona Züheyr, ona Ebu Zübeyr, ona Cabir; (T)
Bize Yahya b. Yahya, ona Ebu Hayseme, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir şöyle haber verdi: Rasulullah'ı (sav); "hastalık bulaşması, teşe'üm, ve gûl yoktur" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Tıb 5795, /941
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Hastalık, hastalığın bulaşması
Uğur-uğursuzluk
وَحَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ هَاشِمِ بْنِ حَيَّانَ حَدَّثَنَا بَهْزٌ حَدَّثَنَا يَزِيدُ - وَهُوَ التُّسْتَرِىُّ - حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ عَدْوَى وَلاَ غُولَ وَلاَ صَفَرَ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6356, M005796
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ هَاشِمِ بْنِ حَيَّانَ حَدَّثَنَا بَهْزٌ حَدَّثَنَا يَزِيدُ - وَهُوَ التُّسْتَرِىُّ - حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ عَدْوَى وَلاَ غُولَ وَلاَ صَفَرَ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Haşim b. Hayyan, ona Behz, ona da Yezid (bu zat Tüsterî'dir.) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "hastalık bulaşması, gûl ve karın kurdu yoktur" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Tıb 5796, /941
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Hastalık, hastalığın bulaşması
Uğur-uğursuzluk