119 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir, ona Yunus b. Muhammed ve Said b. Şurahbîl, ona Leys b. Sa'd, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr, Hz. Aişe'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) yattığı zaman Felak ve Nas surelerini okur avuçlarına üfler ve vücuduna sürerdi.
Bize Hasan b. Musa, ona Leys b. Sa'd, ona Ukayl b. Halid, ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) yatağına yattığı zaman Muavvizeteyn'i (Felak ve Nas surelerini) okur ve iki eline üflerdi. Sonra da elleriyle vücudunu mesh ederdi.
Bize Ebu Bekir, ona Yunus b. Muhammed ve Said b. Şurahbîl, ona Leys b. Sa'd, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr, Hz. Aişe'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) yattığı zaman Felak ve Nas surelerini okur avuçlarına üfler ve vücuduna sürerdi.
Bize kuteybe, ona İbn Lehîa, ona Yezîd b. Ebu Habîb, ona Ali b. Rebâh, ona da Ukbe b. Âmir şöyle demiştir: Rasulullah (sav) her namazın arkasından bana Nas ve Felak surelerini okumamı bana emretti. Ebu İsa der ki: Bu hadis hasen garibtir.
Bize Ebu Abdurrahman Ahmed b. Şuayb, ona Amr b. Ali, ona Ebu Asım, ona İbn Ebu Zi'b, ona Esîd b. Ebu Esîd, ona Muaz b. Abdullah b. Hubeyb, ona babası (Abdullah b. Hubeyb) şöyle söylemiştir: Yağmurlu ve zifiri karanlık bir gecede bize namaz kıldırması için Hz. Peygamber'i (sav) bekledik. -Ravi buna benzer şeyler söyledi- Sonra Rasulullah (sav) bize namaz kıldırmak üzere çıkageldi ve "söyle" buyurdu. Ben “Ya Rasulallah ne söyleyeyim?” dedim. "Akşam ve sabah, (قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ) İhlas ve (الْمُعَوِّذَتَيْنِ) felak ve nas surelerini üç kez okuman seni her türlü kötülüğe karşı korur" buyurdu.
Bize Musa b. Hizâm et-Tirmizî ve Harun b. Abdullah, onlara Ebu Usame, ona Süfyân, ona Muâviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona da babası (Cübeyr b. Nüfeyr) şöyle demiştir: Ukbe b. Amir Peygamber'e (sav) Nâs ve Felâk surelerinden sordu. Ukbe der ki: Rasulullah (sav), bize imam oldu ve sabah namazını bu iki sure ile kıldırdı.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Süfyân, ona Asım ve Abde, onlara da Zir b. Hubeyş şöyle söylemiştir: Übey b. Ka'b'a Muavvizeteyn'i sordum, bana şöyle dedi: Ben de Rasulullah'a (sav) sordum "Bana böyle bildirildi, ben böyle söyledim" buyurdu. Biz de Rasulullah'ın (sav) söylediği gibi söylüyoruz.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Abde b. Ebu Lübâbe, ona Zir b. Hubeyş ve Asım, ona Zirr şöyle söylemiştir: Übey b. Ka'b'a “Ya Ebâ Munzir! Kardeşin Abdullah b. Mesud şöyle şöyle sözler söylüyor. Sen ne dersin?” dedim. Bunun üzerine Übey şöyle dedi: Ben bunu Rasulullah'a (sav) sordum. O da "Bana böyle vahyedildi, ben de böyle okudum" buyurdu. Übey der ki: Biz de Rasulullah'ın (sav) söylediği gibi söylüyoruz.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer ve Sevrî, onlara Asım b. Ebu Necûd, ona da Zir b. Hubeyş şöyle söylemiştir: Übey b. Ka'b'a Muavvizeteyn'i sordum, bana şöyle dedi: Ben de Rasulullah'a (sav) sordum "Bana böyle bildirildi, ben böyle söyledim" buyurdu. Übeyy der ki: Rasulullah (sav) bana böyle söyledi, biz de onun söylediği gibi söylüyoruz.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Abde b. Ebu Lübâbe, ona Zir b. Hubeyş ve Asım, ona Zirr şöyle söylemiştir: Übey b. Ka'b'a “Ya Ebâ Munzir! Kardeşin Abdullah b. Mesud şöyle şöyle sözler söylüyor. Sen ne dersin?” dedim. Bunun üzerine Übey şöyle dedi: Ben bunu Rasulullah'a (sav) sordum. O da "Bana böyle vahyedildi, ben de böyle okudum" buyurdu. Übey der ki: Biz de Rasulullah'ın (sav) söylediği gibi söylüyoruz.