Giriş

Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona İsmail es-Süddî, ona Abdullah el-Behiy, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Ben, ramazan orucu borcumu, Rasulullah (sav) vefat edene dek ancak şaban ayında kaza edebilirdim." [Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Yahya b. Said el-Ensârî, Ebu Seleme vasıtasıyla Aişe'den benzer bir rivayet nakletmiştir.]


    Öneri Formu
14373 T000783 Tirmizi, Savm, 66

Bize Kuteybe, ona Ebu Ahvas, ona Simâk b. Harb, ona da İbn Ümmü Hânî şöyle rivayet etmiştir: "Nebî'nin (sav) yanında oturuyordum, derken bir içecek getirildi. Hz. Peygamber (sav) ondan içti. Ardından da bana verdi. Ben de içtim ve 'Günaha girdim. Benim için bağışlanma dile' dedim. Rasulullah (sav) 'Niçin?' buyurdu. 'Oruçlu iken orucumu bozdum' dedim. Nebî (sav) 'Kazâ olarak tuttuğun bir oruç muydu?' diye sordu. Ben 'Hayır' deyince, Hz. Peygamber (sav) 'Zararı yok, bir şey olmaz' buyurdu. [Tirmizî, bu konuda Ebu Said ve Âişe'den de hadisin geldiğini söylemiştir.]


    Öneri Formu
14194 T000731 Tirmizi, Savm, 34

Bana Mâlik (b. Enes), ona Ebu Zinâd (Abdullah b. Zekvân), ona A'rec (Abdurrahman b. Hürmüz), ona da Ebu Hüreyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İftar etmeksizin peş peşe oruç (savm-ı visal) tutmayın! Savm-ı visal tutmayın! Bunun üzerine sahabe: 'Ama sen iftar etmeden peş peşe oruç tutuyorsun Ey Allah'ın Rasulü!' dediler. Hz. Peygamber (sav) de: 'Ben sizin gibi değilim. Rabbim beni yedirdiği ve içirdiği halde gecelerim' buyurdu." Hataen bir kimseyi öldüren veya zıhâr yapan kimsenin tutması gereken oruçlar bölümü: Bana Yahya, Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: 'Hataen adam öldürüp veya zıhar yapıp kendisine iki ay peş peşe oruç kefareti farz olan kimse, kefaret orucuna başlayınca hastalanıp zor duruma düşse ve orucuna ara vermek zorunda kalsa, iyileşince tekrar kaldığı yerden devam eder. Hastalık sebebiyle orucu ertelemez. Bu konuda duyduğum en güzel hüküm budur. Aynı şekilde hataen bir kimseyi öldürüp farz olan kefaret orucunu tutmaya başlayan kadın da oruç esnasında hayız görse, o da temizlenince kaldığı yerden oruca devam eder, hayız oldum diye kefaret oruçlarını ertelemez. Kendisine iki ay aralıksız kefaret orucu farz olan kimse, sadece hastalık ve hayız sebepleriyle orucunu bozabilir. Yolculuk hali kefaret orucuna ara vermek için bir sebep sayılmaz. Bu konuya dair duyduğum hükümlerden en güzeli budur.' Hasta kimse oruçluyken nasıl davranır bölümü: Bana Yahya, Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Alimlerden şöyle duydum: Bir kimse kendisiyle birlikte oruç tutmanın güçleştiği bir hastalığa yakalansa, bu oruç da onu yorsa ve bir hayli güç duruma soksa, orucunu bozabilir. Aynı şekilde namazda ayakta durması zor olan ve bu yüzden güç durumda kalan kimse de namazını oturarak kılabilir. Allah, kulunun özrünü ve hangi durumda olduğunu daha iyi bilir. Allah'ın dini kolaydır. Allah yolculara seferde oruç tutmama müsaadesi vermiştir, halbuki seferde olan kimse, oruç tutmaya hastadan daha iyi güç getirir. Allah teâlâ Kitab'ında (Sizden hasta olanlar veya yolcu olanlar, tutamadıkları günler kadar başka günlerde oruçlarını tutarlar..." (Bakara, 2/184) buyurmakta ve seferde olan kimse oruca hastadan daha iyi güç getirebileceği halde, yolcuya seferde oruç tutmama müsadesi vermektedir. Bu konuda duyduğum en güzel hüküm ve üzerinde de ittifak olan hüküm budur.


    Öneri Formu
35553 MU000673 Muvatta, Sıyam, 13

Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be ona da Simâk b. Harb şöyle rivayet etmiştir: Bu hadisi bana Ümmü Hânî'nin iki oğlundan biri rivayet etmiştir. Ben onların en faziletli olanı ile karşılaştım, ismi Ca'de idi ve Ümmü Hânî de onun ninesi olurdu. Bana ninesinden şöyle rivayette bulunmuştur: "Rasulullah (sav) (evime) gelip bir içecek istedi. Ondan içti ve bana verdi. Ben de içtim ve ardından şöyle dedim: 'Yâ Rasulallah! Ben oruçluydum, (unutmuşum)'. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu 'Nafile oruç tutan kişinin sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emînü nefsih). Dilerse oruç tutar, dilerse tuttuğu orucu bozar'." [Şu'be, Ca'de'ye 'Bu rivayeti Ümmü Hânî'den sen mi işittin?' diye sorunca, o 'Hayır, bana bunu Ebu Salih ve aile efradımız, Ümmü Hânî'den aktarmıştır' diye cevap vermiştir. Bu hadisi Hammâd b. Seleme de Simâk b. Harb'den 'Ümmü Hânî'nin kızının oğlu Harun'dan, o da Ümmü Hânî'den' diyerek aktarsa da Şu'be'nin rivayeti, Hammâd'ınkinden daha sağlamdır (ahsen). Bize bu hadisi Mahmud b. Ğaylân da Ebu Dâvud'dan rivayet edip 'sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emînü nefsihî)' ifadesini zikretmiştir. Aynı şekilde Ebu Dâvud'dan Muhammed'den başkası da 'Nefsinin hakimiyeti ya da sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emîrü nefsihî ev emînü nefsihî)' şeklinde şüpheli bir ifade ile nakletmiştir. Şu'be'den de benzer şekilde pek çok tarik ile bu rivayet 'Nefsinin sorumluluğu ya da hakimiyeti kendisinin üzerindedir (emînü nefsihî ev emîrü nefsihî)' şeklinde şüpheli bir ifade ile nakledilmiştir. Tirmizî bu rivayetle ilgili şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Ümmü Hânî hadisinin isnadı hakkında bazı eleştiriler vardır. Nebî'nin (sav) ashabından ve başkalarından bir kısım ilim ehli nezdinde uygulama (amel) şöyledir; nâfile oruç tutan kimse, orucunu bozduğunda kazâ etmeyi istemesi hariç, kendisine kazâ gerekmez. Bu, Süfyân es-Sevrî, Ahmed (b. Hanbel), İshâk (b. Râhûye) ve Şâfiî'nin de görüşüdür.]


    Öneri Formu
14196 T000732 Tirmizi, Savm, 34

Bize Ahmed b. Menî, ona Kesîr b. Hişâm, ona Cafer b. Bürkân, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Ben ve Hafsa oruçluyduk. Hoşumuza giden bir yemek ikram edildi ve biz de ondan yedik. Çok geçmeden Rasulullah (sav) geldi. Babasının (Ömer'in) kızı olduğundan Hafsa, benden önce davranıp hemen 'Yâ Rasulullah, biz oruçluyduk. Hoşumuza giden bir yemek bize ikram edildi ve biz de ondan yedik' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'Onun yerine bir gün kaza orucu tutun' buyurdu." [Ebu İsa (et-Tirmizî) bu rivayet hakkında şu değerlendirmede bulunmuştur: Bu hadisi Salih b. Ebu Ahdar ve Muhammed b. Ebu Hafsa, Zührî'den, o da Urve vasıtasıyla Aişe'den aynı şekilde rivayet etmiştir. Ancak Mâlik b. Enes, Ma'mer (b. Râşid), Ubeydullah b. Ömer, Ziyâd b. Sa'd ve hadis hafızlarından pek çok kimse, Zührî vasıtasıyla Âişe'den bu hadisi mürsel olarak nakletmiş, senette Urve'yi zikretmemiştir ki, hadisin bu mürsel tariki daha sahihtir. Nitekim İbn Cüreyc, Zührî'ye 'Urve, Aişe'den naklen sana bu hadisi rivayet etti mi?' diye sordum, o da 'Bu konuda Urve'den hiçbir şey işitmedim. Ancak, Süleyman b. Abdülmelik'in hilafeti döneminde bu hadis hakkında Aişe'ye soru soran bazı kimseleri duydum' dedi. Bu rivayeti bize Ali b. İsa b. Yezid el-Bağdâdî, ona Rahv b. Ubâde, ona da İbn Cüreyc nakledip, söz konusu hadisi zikretmiştir. Nebî'nin (sav) ashabından ve başka kimselerden bir kısım ilim ehli, bu hadisin gereğince görüş bildirmiş; nafile oruç tutup da orucunu bozan kimsenin orucunu kazâ etmesi gerektiğini ifade etmişlerdir ki bu, Mâlik b. Enes'in de görüşüdür.]


    Öneri Formu
14206 T000735 Tirmizi, Savm, 36

Bana Yahya (b. Yahya), ona Mâlik (b. Enes), ona Zeyd b. Eslem, ona da kardeşi Hâlid b. Eslem şöyle rivayet etmiştir: "Ömer b. Hattâb, ramazan ayında bulutlu bir günde, akşamın olduğunu ve güneşin battığını düşünerek iftarını yaptı. Derken bir adam gelip 'Ey müminlerin emiri! Güneş ortaya çıktı' dedi. Ömer de 'Kazası kolaydır. İçtihad ettik (ama yanıldık)' dedi." [Mâlik şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb 'الْخَطْبُ يَسِيرٌ' sözü ile doğrusunu Allah bilir ama bildiğim kadarıyla orucu kaza etmeyi kastetmiştir. (Aynı şekilde) kaza etmenin hafifliğini ve kolaylığını kastederek de 'Onun yerine bir gün oruç tutarız' demiştir.]


    Öneri Formu
35557 MU000677 Muvatta, Sıyam, 17

Bana Mâlik, ona da Nâfi' şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer; hastalık ya da yolculuktan dolayı ramazan oruçlarını tutmayan kimsenin, kazalarını peş peşe tutması gerektiğini söylerdi."


    Öneri Formu
35558 MU000678 Muvatta, Sıyam, 17

Bana Mâlik, ona da İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Abbas ve Ebu Hureyre, ramazan orucunun kazası konusunda ihtilafa düştüler. Biri, 'orucunu ara vererek tutabilir derken' diğeri, 'ara vermeden tutar' dedi. Hangisinin 'ara vererek tutar' görüşünde olduğunu bilemiyorum."


    Öneri Formu
35559 MU000679 Muvatta, Sıyam, 17

Bana Mâlik, ona da Nâfi, İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Oruçlu iken zorla (isteyerek) istifra eden kimsenin orucunu kaza etmesi gerekir. Elinde olmadan istifra eden kimsenin ise kaza etmesi gerekmez."


    Öneri Formu
35560 MU000680 Muvatta, Sıyam, 17

Bana Mâlik (b. Enes), ona da Yahya b. Said, Said b. Müseyyeb'den şöyle rivayet etmiştir: "Ramazan orucunun kazası hakkında sorulduğunda, Said b. Müseyyeb şöyle cevap vermiştir: 'Ramazan orucunun kazasının ara verilmeden peş peşe tutulmasını tercih ederim'." [Yahya (b. Yahya) da Mâlik (b. Enes)'in şöyle dediğini nakletmiştir: 'Ramazan orucunun kazasını ara vererek tutan kimsenin bu oruçları tekrar tutması gerekmez. Bu yaptığı, onun için yeterlidir. Ama ben de kaza oruçlarını peş peşe tutmasını daha güzel bulurum.' Mâlik (b. Enes) şunu da ilave etmiştir: 'Ramazan'da veya vacib olan bir orucu tutarken, yanılarak ya da unutarak yiyen yahut içen bir kimse, bozduğu orucunun yerine bir gün kaza orucu tutması gerekir.']


    Öneri Formu
35561 MU000681 Muvatta, Sıyam, 17