400 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Bişr, ona İbn Avn, ona İbn Sîrîn, ona Abdurrahman b. Ebu Bekre, ona da babası (Nüfey' b. Mesrûh) şöyle rivayet etmiştir: "Kendisi, Rasulullah (sav)'ın devesi üzerinde oturduğunu, birinin de (devenin) yularını- râvi, şüpheye düşerek benzer bir kelime olan 'zimâm'ı da zikretmiştir- tuttuğunu zikretti. (Bilahere), Rasulullah (sav), 'bugün hangi gündür?' buyurdu. Bizler sustuk; öyle ki ona başka bir isim vereceğini zannettik. 'Kurban bayramı günü değil midir?' buyurdu. Biz de 'tabi, öyle' dedik. (Ardından), 'bu hangi aydır' buyurdu. Bizler (yine) sustuk; öyle ki ona başka bir isim vereceğini zannettik. 'Zi'l-hicce değil midir?' buyurdu. Bizler de 'tabi, öyle' dedik. (Sonra şöyle) buyurdu: "Şüphesiz ki kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız, bu gününüz, bu ayınız ve bu beldeniz gibi aranızda haramdır. (Sözümü, burada) bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsınlar. Nitekim (burada) bulunan, kendisinden daha anlayışlı birine (sözümü) ulaştırabilir."
Açıklama: Rivayette yer alan بِخِطَامِهِ ve بِزِمَامِهِ kelimeleri aynı anlamda olup Ebu Bekre’den sonraki ravilerden birisi Ebu Bekre’nin bu kelimelerden hangisini kullandığını hatırlamadığı için iki kelimeyi birden aktarma gereği hissetmiştir. (İbn Hâcer, Fethü’l-Bârî, I, 158)
Bize İbrahim b. Münzir, ona Enes b. İyaz, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi’in rivayet ettiğine göre Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah, umreye gittiği zaman Zülhuleyfe’de konaklardı. Veda haccı sırasında da burada konaklamıştı. Bugün Zülhuleyfe’deki mescidin bulunduğu yerde bulunan bir Arabistan kirazı ağacının altında dururdu. Yine bu yoldan bir gazveden, hacdan ya da umreden dönerken vadinin iç kısmında konaklardı. Vadiden çıkınca vadinin doğu kıyısındaki uç taraflarında yer alan Bathâ’da devesini çökertir, sabah oluncaya kadar, gecenin son kısmını burada geçirirdi. Burası taş caminin bulunduğu yerin yakınları değildir. Üzerinde mescit bulunan kum tepesinde de değildir. Abdullah, içinde kum yığınlarının bulunduğu vadinin iç tarafında namaz kılardı. Aynı şekilde Rasulullah (sav) da orada namaz kılardı. Sonra sel, Bathâ’daki kumları sürükleyip buraya getirdi, nihayet Abdullah’ın namaz kıldığı yerin üzerini kapattı.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona Amr b. Osman, ona da Usame b. Zeyd şöyle demiştir: Ben, hac (yolculuğu) esnasında Hz. Peygamber'e “ey Allah'ın Rasulü, yarın nerede konaklayacaksın?” diye sordum. Hz. Peygamber (sav) "Akîl bize ev mi bıraktı ki" buyurdu. Ardından "biz yarın Kureyş'in küfür üzere antlaşma yaptığı Kinâne oğullarında vadisinde, yani Muhassab vadisinde konaklayacağız" buyurdu. Burası Hâşim oğulları ile alışveriş yapmamak ve onları barındırmamak üzere, Kinâne oğulları ile Kureyş'in antlaşma yaptıkları yerdi. Zührî der ki: Hayf, vadi demektir.
Rasulullah (sav) "Allah bu ayınızı, bu beldenizi, bu gününüzü haram kıldığı gibi sizlere canlarınızı, mallarınızı da haram kılmıştır. size tebliğ ettim mi?" buyurdu. Oradakiler “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) üç defa "şahit ol Allah'ım" dedi, sonra "iyi düşünüp aklınızı başınıza toplayın ve benden sonra birbirinizin boynunu vurarak kâfirlere dönüşmeyin, yoksa yazıklar olsun size" yahut "eyvahlar olsun size" buyurdu.
Bize Amr b. Halid, ona Züheyr, ona Ebu İshak, ona da Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: Peygamber (sav) on dokuz defa gaza yaptı. Medine'ye hicret ettikten sonra da bir kere hac yaptı, o da Veda Haccı. Bundan sonra hac yapmadı. Ebu İshak der ki: Peygamber (sav) Mekke döneminde de bir hac yaptı.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona Ali b. Müdrik, ona Ebu Zur'a b. Amr b. Cerîr, ona da Cerîr şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Veda Haccı'nda Cerîr'e hitaben "insanları sustur" demiş sonra da "benden sonra, birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönüşmeyiniz" buyurmuştur.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Hişâm, ona da babası (Urve b. Zübeyir) şöyle demiştir: Ben de yanında iken Usame'ye Hz. Peygamber'in (sav) Veda Haccındaki nasıl yürüdüğü soruldu, o da “Peygamber'in (sav) yürüyüşü ne çok hızlı ne de çok yavaştı, geniş bir alan bulduğu zamanda hızlanırdı” cevabını verdi.
Bize Yahya b. Saîd, ona Şu'be, ona Amr b. Mürre, ona Mürre, ona da Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bir adam şöyle dedi: Hz. peygamber (sav), kulağı kesik ve kızıl bir deve üzerinde bize hitap etti ve "bugün hangi gündür bilir misiniz" diye sordu. Biz “Kurban bayramı günüdür” dedik. "Doğru söylediniz. Bugün Hacc-ı Ekber günüdür. Peki bu ayınız hangi aydır?" buyurdu. Biz “Zilhicce ayıdır” dedik. "Doğru söylediniz. Bu ay kavga ve silah sesinin duyulmadığı, Allah'ın ayıdır. Peki bu belde neresidir?" buyurdu. Biz “Meş'ari'l-Harâm” dedik. "Doğru söylediniz. Sizin canlarınız ve mallarınız da tıpkı bu ay ve bu beldenizde, bu gününüz" ya da "bu gününüz, bu ayınız ve bu beldeniz gibi saygın ve dokunulmazdır. Bilin ki ben önden gidip sizi Kevser Havuzunda bekleyeceğim. Ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim. Aman benim yüzümü kara çıkartmayın. Evet siz beni gördünüz ve işittiniz. Size beni soracaklar. Kim benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın. Ben sizden erkeklerin, kadınların ve başkalarının cehennem azabından kurtulması için “ey Rabbim” diyerek talepte bulunacağım. Bana “senden sonra bunların neler yaptığını sen bilmiyorsun” denilecek."