288 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Hamid b. Ömer, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyüb, ona Muhammed, ona da Ümmü Atıyye şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) kızlarından biri vefat etmişti. Rasulullah (sav) bunun üzerine yanımıza geldi ve 'Onu su ve sidr ile üç, beş veya gerek duyarsanız daha fazla yıkayın. Son yıkayışınızda kâfûr veya ona benzer bir koku kullanın. Yıkamayı bitirince bana bildirin" buyurdu. Yıkamayı bitirince Hz. Peygamber'e bildirdik. Rasulullah da (sav) bize kendi peştamalını verdi ve 'Bunu ölünün bedenine sarın' buyurdu. [Bu hadisi, Eyyüb, Hafsa'dan o da Ümmü Atıyye'den benzer şekilde nakletmiştir.]
Açıklama: Hadisin metninde yer alan "veya biraz kafur" sözü ravinin tereddütünden kaynaklıdır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdüvehhab es-Sekafî, ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona Hafsa, ona da Ümmü Atiyye, Muhammed (b. Sîrîn)'in hadisinin aynısını rivayet etmiştir. Fakat Hafsa rivayetinde hadis 'Onu (Hz. Peygamber'in (sav) kızı) tekli sayılar adedinde yıkayınız', Muhammed rivayetinde ise 'Onu üç ya da beş kez yıkayınız' şeklinde geçmektedir. Yine Muhammed rivayetinde 'Yıkamaya ölünün sağ taraflarından ve abdest azalarından başlayınız' ifadeleri yer almaktadır. Hafsa rivayetinde, Ümmü Atiyye'nin 'Ölünün saçlarını üç belik halinde tarayınız' ifadesi de geçmektedir.
Açıklama: İlgili olay için bkz. İM001458 numaralı hadis.
Bize Muhammed b. Yahya, ona Ahmed b. Halid el-Vehbî, ona Muhammed b. İshak, ona Yahya b. Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, ona babası (Abbâd b. Abdullah), ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Geçip gitmiş bir konuda yeniden karar verecek olsaydım, Hz. Peygamber'in (sav) cenazesini eşlerinden başkasının yıkamasına izin vermezdim."
Açıklama: Konuyla ilgili olarak örnek olmak üzere bkz. D003141 numaralı hadis.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdülvehhab es-Sekafî, ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona da Muhammed b. Sîrîn, Ümmü Atiyye'nin (r. anhâ) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kızı Ümmü Gülsüm'ü yıkarken, Rasulullah (sav) yanımıza geldi ve 'Onu su ve sedirle üç, beş veya daha fazla sayıda yıkayın. Son seferinde suyun içerisine kâfûr ya da biraz kâfûr koyun. Yıkama işini bitirince de bana haber verin' dedi. İşimiz bitince kendisine haber verdik. Bunun üzerine kefen olarak kullanmamız için bize doğru izârını uzattı ve 'Kızıma bunu giydirin' buyurdu."
Bize Ahmed b. Menî, ona Huşeym, ona da Halid, Mansur ve Hişam rivayet etmiş, Halid ve Hişam 'Bize Muhammed ve Hafsa rivayet etti ki' derken, Mansur 'Bize sadece Muhammed rivayet etti ki demiştir' ona da Ümmü Atiyye şöyle rivayet etmiştir: "Nebi’nin (sav) kızlarından biri vefat etmişti. Hz. Peygamber 'Onu tek sayı adedince; üç, beş ya da uygun gördüğünüz daha fazla sayıda yıkayınız. Onu su ve sidr otu ile yıkayın ve sonuncuda suyuna kâfur -ya da bir miktar kâfur- koyunuz. İşinizi bitiğinde de bana haber veriniz' buyurdu. İşimizi bitirince ona haber verdik. O da bize, belden aşağısını peştamal gibi örten izârını uzattı ve 'Bunu da iç gömleği yapın' buyurdu." [Râvilerden Huşeym şöyle demiştir: Bunların dışındaki râvilerin hadisinde -bilemiyorum, belki de Hişâm'ın rivayetindedir- Ümmü Atiyye’nin 'Biz, ölünün saçlarını üç bölük halinde ördük' ifadesi de geçmektedir. Hadiste yine 'Biz, ölünün saçlarını da arkasına bıraktık' ifadesinin de yer aldığını zannediyorum. Huşeym ayrıca 'Raviler arasından bize Hâlid, ona Hafsa ve Muhammed, onlara da Ümmü Atiyye’nin şöyle dediğini nakletmiştir: Rasûlullah (sav) bize 'Ölüyü yıkamaya sağ tarafından ve abdest azalarından başlayınız' demiştir. Bu konuda Ümmü Süleym’den de rivayet nakledilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Ümmü Atiyye’nin rivayet ettiği hadis, hasen-sahih bir rivayettir. İlim ehli nezdinde de uygulama bu hadise göredir. İbrahim en-Nehaî'den 'Ölünün yıkanması, tıpkı cünüplükten yıkanmak gibidir' görüşü nakledilmiştir. Malik b. Enes de 'Bize göre, ölünün yıkanması için sınırları belli bir yıkama şekli ve bilinen bir uygulaması bulunmamaktadır. Yalnız ölü, iyice temizlenir' demiştir. Şâfiî de 'Malik'in 'Ölü yıkanır ve tertemiz edilir' görüşü biraz genel kalmıştır. Ölü saf bir suyla yahut içine başka bir şey katılmış bir su ile yıkanırsa, bu gusül için yeterlidir. Ama bizim için daha doğru olanı, ölünün üç defa veya daha fazla sayıda yıkanmasıdır. Hatta Rasûlullah'ın (sav) 'Onu üç ya da beş defa yıkayınız' buyruğu sebebiyle üç defadan aşağısı ile yetinilmemelidir. Eğer üç defa yıkamaktan daha azı ile ölü temizlenecek olursa, bu da yeterlidir. Biz, Nebi’nin (sav) üç yahut beş defa yıkayın deyip belli bir sayı söylememesini, ölünün mutlaka bu sayı adedince yıkanması manasında anlamıyoruz. Nitekim fakihler de böyle demiştir ve onlar hadisin manasını daha iyi bilirler. Ahmed ve İshak da 'Her bir yıkama, su ve sidr otu ile yapılır. Son yıkamada da bir miktar kâfur kullanılır' demişlerdir.]
Bize Bişr b. Adem, ona Ravh b. Ubâde, ona İbn Cüreyc, ona Habib b. Ebu Sâbit, ona Asım b. Damre, ona da Ali, Hz. Peygamber'in kendisine şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Uyluğunu açıp gösterme. Ölü veya diri hiç kimsenin uyluğuna da bakma."
Bize Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, ona Bakiyye b. Velid, ona Mübeşşir b. Ubeyd, ona Zeyd b. Eslem, ona da Abdullah b. Ömer, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet emiştir: "Ölülerinizi güvenilir kimselere yıkatın."
Bize Muhammed b. Abdülmelik b. Ebu Şevârib, ona Abdülaziz b. Muhtar, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona Ebu Hureyre, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ölüyü yıkayan kimse, gusül abdesti alsın."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Amr b. Dinar, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Bir yolculukta Nebi (sav) ile birlikte idik. Bir adamın ihramlıyken devesinden düşerek boynu kırılıp öldüğünü gördü. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Onu su ve sidr ile yıkayın. Üzerindeki iki ihram bezi ile kefenleyin, başını da örtmeyin. Çünkü o kıyamet gününde, tehlil ya da telbiye getirerek diriltilecektir' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) 'Bu, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehlinden bazılarına göre uygulama bu hadise göredir. Süfyan es-Sevrî, Şâfiî, Ahmed ve İshak da bu görüştedir. İlim ehlinden bazısı da ihramlı kimse öldüğünde, ihramı artık sona ermiş sayılır. İhramlı olmayan kişiye yapılan uygulama neyse ona da aynen yapılır' demiştir.]
Bize (Abdullah b. Muhammed) en-Nüfeylî, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Yahya b. Abbâd, ona da babası Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ashâb, Rasulullah'ın (sav) cenazesini yıkamak istediklerinde, kendi aralarında 'Vallahi, bilemedik. Ölülerimizi yıkadığımız gibi Rasulullah'ı da (sav) elbiselerini çıkarıp mı yıkasak, yoksa üzerinde elbiseleri olduğu halde mi yıkasak' diyerek şüpheye düştüler. Bu şekilde ihtilafa düşünce, Allah onların üzerine bir uyku verdi, ta ki her birinin çenesi (uyku sebebiyle) göğsüne düştü. Daha sonra Beytullah (kıble) tarafından kim olduğunu bilmedikleri biri onlara 'Hz. Peygamber'i (sav) üzerinde elbiseleri olduğu halde yıkayın' dedi. Bunun üzerine kalktılar, Rasulullah'ı (sav) üzerinde gömleği olduğu halde yıkadılar. Suyu gömleğin üzerinden döküp, doğrudan elleri ile değil de gömleği ile vücudunu ovaladılar." [Hz. Aişe şöyle demiştir: Bu konuda şimdiki aklım olsaydı, Hz. Peygamber'in (sav) cenazesini eşlerinden başkası yıkamazdı.]