Giriş

Bize Ubeydullah b. Saîd, ona Hammâd b. Mes'ade, ona Eş'as, ona Muhammed, ona da Abîde'nin bildirdiğine göre, Hz. Ali şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav), kassî adı verilen kaburga desenli ipek elbise giymeyi, altın yüzük takmayı ve rükûda Kur'an okumayı yasakladı." [Hişâm hadise muhalefet etti ve onu merfû olarak (Hz. Peygamber'e isnad ederek) nakletmedi.]


    Öneri Formu
24835 N005186 Nesai, Zînet, 44

Bize Ubeydullah b. Said, ona Hammad b. Mes'ade, ona Eş'as, ona Muhammed, ona Ubeyde, ona da Ali şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), kaburga desenli ipek elbise ve ipek karışımlı elbise giymeyi, altın yüzük kullanmayı, rükûda iken Kur'an okumayı yasakladı."


    Öneri Formu
24967 N001041 Nesai, Tatbik, 7

Bana İbrahim b. Yakûb, ona Hasan b. Musa, ona Şeybân, ona Yahya, ona Halid b. Ma'dân, ona İbn Huneyn, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) safran rengi elbiseler giyinmeyi, ipek elbise giymeyi, rükûda Kur’an okumayı ve altın yüzük kullanmayı yasakladı."


    Öneri Formu
25862 N005274 Nesai, Zînet, 77


    Öneri Formu
4735 M005438 Müslim, Libas ve Zînet, 30


    Öneri Formu
56070 HM006350 İbn Hanbel, II, 148

Bize Hâşim b. Kasım, ona Abdülaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, ona amcası el-Mâcişûn, ona el-A‘rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) namaza başladığında tekbir aldıktan sonra şöyle derdi: "Veccehtu vechiye lillezî fetare’s-semavati ve’l-arda, hanifen ve mâ ene mine’l-müşrikîn. İnne salâtî ve nusukî mahyaye ve mematî lillahi rabbi’l-âlemîne lâ şerîke leh ve bizâlike umirtu ve ene evvelu’l-muslimîn. Allahumme ente’l-meliku lâ ilâhe illâ ent. Ente rabbî ve ene abduke, zalemtu nefsî ve‘teraftu bizenbî, feğfir lî zunûbî cemia, lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ent. Vehdinî li ahseni’l-ahlâk, lâ yehdî li ahsenihâ illâ ent, vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu seyyiehâ illâ ent, lebbeyke ve sa‘deyk ve’l-hayru külluhû fî yedeyk, ve’ş-şerru leyse ileyk, ene bike ve ileyk, tebarekte ve taâleyt, estağfiruke ve etubu ileyk, (Ben yüzümü bir hanif olarak gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim, Şüphesiz namazım, ibadetlerim, ölümüm ve dirimim âlemlerin Rabbi Allah içindir, onun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emr olundum ve ben müslümanların ilkiyim. Allah’ım, her şeyin mutlak maliki ve egemeni sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur, benim Rabbim sensin, ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim, bana bütün günahlarımı bağışla, şüphesiz senden başka günahları bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlâka yönelt. Şüphesiz ahlâkın en güzeline senden başka yönelten olmaz, köktü ahlâkı da benden uzaklaştır, kötü ahlâkı da senden başka kimse uzaklaştıramaz. Buyur Rabbim, emrini dinliyorum, sana itaat için huzurundayım, hayır bütünüyle yalnız senin elindedir, kötülük ise sana nispet edilemez. Ben sen var ettiğin için varım, benim varlığım sanadır. Şanın pek mübarek ve pek yücedir, senden mağfiret diliyorum, sana tövbe ediyorum." Rükûa gittiğinde "Allahumme leke raka'tu, ve-bike âmentü, ve-leke eslemtü, haşa'a leke sem'î ve basarî ve muhhî ve izâmî, ve asabî (Allah'ım, yalnızca senin için rükûa vardım, yalnız sana inandım, yalnız sana teslim oldum. kulağım, gözüm, omurgam, kemiklerim, sinirlerim sana saygıyla eğildi)" derdi. Rükûdan kalktığında "semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve-leke'l-hamd, mil'e's-semâvâti ve'l-ard, ve-mâ beynehümâ, ve-mil'e mâ şi'te min şey'in ba'd. (Allah hamd edenin hamdini işitti, Ey Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır)" derdi Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü. Secede vechî lillezî halakahu ve savvarahu, fe-ahsene suvarahu, fe-şakka sam'ahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Yüzüm, sadece, onu yaratan, ona şekil veren ve en güzel şekilde şekillendirene, kulağımı ve gözümü yerleştirene secde eder. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.)" derdi. Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ve ente a'lemu bihî minnî, ente'l-mukaddimu ve ente'lmuahhiru, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım önceden işlediğim, sonradan işleyeceğim, gizlice ve aşikar olarak işlediğim, çokça yaptığım ve senin benden daha iyi bildiğin tüm günahlarımı bağışla. Evvel de sensin Ahir de. Senden başka ilah yoktur.)" [Abdullah der ki: Bana ulaştığına göre, Nadr b. Şümeyl'den yaptığı rivayette İshak b. Râhûye “bu hadiste "وَالشَّرُّ لَيْسَ إِلَيْكَ قَالَ لَا يُتَقَرَّبُ بِالشَّرِّ إِلَيْكَ" ifadesi de vardır” demiştir.]


Açıklama: İsnadı Müslim'in şartına göre sahihtir.

    Öneri Formu
42449 HM000803 İbn Hanbel, I, 102


    Öneri Formu
4731 M005437 Müslim, Libas ve Zînet, 29


    Öneri Formu
23948 N000879 Nesai, İftitah, 3


    Öneri Formu
23839 N000877 Nesai, İftitah, 1


    Öneri Formu
277077 N000877-2 Nesai, İftitah, 1