304 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tahir ve Yunus b. Abdula'lâ, o ikisine İbn Vehb, ona Yahya b. Eyyûb, ona Umâre b. Gaziyye, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) secde ettiğinde şöyle dua ederdi: 'Allah'ım! Küçüğü, büyüğü; öncekileri, sonrakileri; açığı ve gizlisiyle bütün günahlarımı bana bağışla'."
Bize Muemmel b. Hişam, ona İsmail b. Uleyye, ona Said, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona Hittân b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ebu Musa bize namaz kıldırdı, tahiyyata oturduğunda ğı esnada cemaatten bir adam içeri girdi ve “Namaz birr (iyilik) ve zekât ile birlikte zikredildi” dedi. Ebu Musa selam verdikten sonra cemaate dönerek “Şu sözü hanginiz söyledi” dedi. Oradakiler ses çıkarmayıp sustu. Ebu Musa “Ey Hittân, bu sözü muhtemelen sen söylemiş olmalısın” dedi. Hittân “Hayır, ama bundan dolayı beni azarlayacağından da çekindim” dedi. Ebu Musa dedi ki: Rasulullah (sav) bizlere nasıl namaz kılacağımızı da, sünnetimizi de öğretti ve şöyle buyurdu: "İmam, kendisine uyulsun diye imamlık yapar. Bu sebeple o tekbir getirdiği vakit siz de tekbir getirin. İmam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman siz de 'âmin' deyin, Allah da sizin duanıza karşılık verecektir. Rükûa vardığı zaman siz de rükûa varın, başını kaldırdığı ve 'Semiallahu limen hamideh' dediği vakit siz de 'Rabbenâ leke’l-hamd' deyin. Allah sizin dediğinizi duyacaktır. İmam secdeye vardığı vakit siz de secde edin. Kalktığı zaman siz de kalkın. Şüphesiz imam sizden önce secdeye varır ve sizden önce başını kaldırır." Ayrıca Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu: "İşte bu (imamın önce rüku ve secdeye gitmesi ve önce rüku ve secdeden kalkması) ötekine (sizin sonra rükû ve secdeye gitmeniz ve sonra rüku ve secdeden kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.)"
Bize Ebu Saîd, ona Abdülaziz b. Abdullah el-Mâcişûn, ona Abdullah b. Fadl el-Mâcişûn, ona A'rec, ona Übeydullah b. Râfi, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza başlamak için tekbir aldıktan sonra şöyle derdi: "Veccehtü vechiye lillezi fetara's-semâvâti vel-arda hanîfen, müslimen, vemâ ene mine'l-müşrikîn. İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbi'l-âlemîn, Lâ şerike leh ve bizâlike ümirtü ve ene mine'l-müslimîn [Ebu Fadl rivayetinde] 'Ve ene evvelü'l-müslimîn' [demiştir] Allahümme Lâ ilahe illâ Ente, Ente Rabbî ve ene abdüke, zalemtü nefsî va'teraftü bi zenbî fağfir lî zünûbî cemîan Lâ yağfiru'z-zünûbe illâ Ente, vehdinî li ahseni'l-ahlâkı, Lâ yehdî liahseniha illâ Ente, vesrif annî seyyieha, Lâ yesrifü annî seyyieha illâ Ente tebârekte, veteâleyte esteğfıruke ve etûbu ileyke." Rükûa gittiğinde şöyle derdi: "Allahümme leke reka'tü ve bike âmentü ve leke eslemtü haşa'a leke semî ve besarî ve muhhî ve ızâmî ve asabî." Rükûdan başını kaldırdığında şöyle derdi: "Semiallahü limen hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd mil'e's-semâvâti ve'l-ard vema beynehüma ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü." Secdeye gittiğinde şöyle derdi: "Allahümme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü, secede vechî lillezî halekahü fe savverahü fe ahsene suvarahü fe şekka sem'âhü ve besarahü fe tebârakallâhü ahsenül halikîn." Namazdan (çıkış) selâmını verdiğinde de şöyle derdi: "Allahümmeğfirlî ma kaddemtü vema ehhartü vema esrartü vema a'lentü vema esraftü vema Ente a'lemü minnî Ente'l-mukaddimu ve Ente'l- muahhiru Lâ ilahe illâ Ente."