119 Kayıt Bulundu.
Bize Harun b. Ma'rûf, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Ebu Ali Sümâme b. Şüfey, ona da Ukbe b. Âmir, Rasulullah'ı (sav) minberi üzerinde şöyle derken işittiğini haber vermiştir: "(Düşmanlarınız için gücünüzün yettiği kadar kuvvet hazırlayın) (Enfâl, 8/60). Dikkat edin! Ayetteki kuvvetten kasıt atıcılıktır. Dikkat edin! Ayette kastedilen kuvvet, atıcılıktır. Dikkat edin! Ayette kastedilen kuvvet, atıcılıktır."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَلاَ إِنَّ الْقُوَّةَ الرَّمْىُ
Bize Ahmed b. Ezher, ona Muhammed b. Yusuf, ona Abdülhamid b. Behrâm, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Muâz b. Cebel, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'tan başka ilah olmadığına, benim Allah'ın Rasulü olduğuma şahitlik etmelerine ve namazı kılıp zekatı vermelerine dek o insanlarla (müşriklerle) savaşmakla emrolundum."
Açıklama: Elbani bu hadisin mütevatir bir hadis olduğunu ifade etmiştir
Bize Harun b. Ma'rûf, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Ebu Ali, ona da Ukbe Âmir, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Size nice memleketlerin fethi nasip olacaktır. Allah size kafidir. O halde hiçbiriniz oklarını savaş için hazır etmekten geri kalmasın."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik b. Enes, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih (Zekvân) es-Semmân, ona da Ebu Hureyre (ed-Devsî) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "At bazısı için sevap kapısıdır. Bazısı için bir örtüdür. Bazısı için de günahtır. At, kendisi için sevap olan kimseye gelince, o kimse atını Allah yolunda kullanır. O kimse atın yularını da uzun tutup çayıra veya bahçeye salmıştır. At uzun yularıyla bu çayırda veya bahçede otlarken onun yediği her ot sahibi için bir sevap olarak yazılır. Şayet at yularını koparsa şahlanarak bir veya iki yüksek tepede koşsa, (bu dolaşmasındaki) ayak izleri hatta onun tezeği bile sahibine sevap kazandırır. Şayet o at, bir nehre gelse ve oradan su içse, sahibi onu sulamak istememiş olsa bile, içtiği su sahibi için sevap olur. İşte bu at sahibi için sevap vesilesidir. Atını insanlardan bir şey istememek ve iffetini korumak için besleyen, ancak Allah'ın hayvanı üzerindeki hakkını ve hayvanına eziyet etmemesi gerektiğini unutmayan kimse için de at bir örtüdür. Atını övünmek, gösteriş yapmak, Müslümanları ezmek için bağlayan kimse için ise bu at günah sebebi olur." Rasulullah'a (sav) eşekler hakkında soruldu. O (sav) da: "Bana, her hükmü bir araya getiren şu özet olan ayetten başka bir şey indirilmedi: 'Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir' [Zilzal, 7-8] ayetini okudu."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih es-Semmâm, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "At, üç (sınıf insan) içindir. Kimisi için sevaptır, kimisi için örtüdür, kimisi için de günahtır. Atın kendisi için sevap olduğu kimse öyle bir adamdır ki; atını Allah yolunda kullanmıştır. Atın yularını da uzun tutup bir çayıra veya bahçeye bırakmıştır. At uzun yularına bağlı halde bu çayırda veya bahçede otlarken (onun yediği her ot için) sahibine sevap yazılır. Şayet at yularını koparsa şahlanarak bir veya iki yüksek yerde koşsa, (bu dolaşmasındaki) ayak izleri hatta onun tezeği bile sahibi için sevap vesilesidir. Şayet o at, bir nehre gelse ve oradan su içse, sahibi onu sulamak istememiş olsa bile, içtiği su, sahibi için sevap vesilesidir. İşte bu at onun için sevap vesilesi olur. Atını insanlardan bir şey istememek ve iffetini korumak için kullanan, sonra da Allah'ın hayvanı üzerindeki hakkını ve hayvanına eziyet etmemesi gerektiğini unutmayan kimse için bu at (fakirliğe karşı) bir örtüdür. Şayet bir adam, atını övünmek, gösteriş yapmak ve Müslümanlara düşmanlık niyetiyle kullanırsa bu kimse için de bu at günah sebebi olur." Rasulullah'a (sav) eşekler soruldu. Hz. Peygamber (sav) "Bu konuda bana her hükmü bir araya getiren şu ayet indirildi dedi ve 'Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir (Zilzal, 7-8)' ayetini okudu."
Bize İsmail, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih es-Semmâm, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "At, üç (sınıf insan) içindir. Kimisi için sevaptır, kimisi için örtüdür, kimisi için de günahtır. Atın kendisi için sevap olduğu kimse öyle bir adamdır ki; atını Allah yolunda kullanmıştır. Atın yularını da uzun tutup bir çayıra veya bahçeye bırakmıştır. At uzun yularına bağlı halde bu çayırda veya bahçede otlarken (onun yediği her ot için) sahibine sevap yazılır. Şayet at yularını koparsa şahlanarak bir veya iki yüksek yerde koşsa, (bu dolaşmasındaki) ayak izleri hatta onun tezeği bile sahibi için sevap vesilesidir. Şayet o at, bir nehre gelse ve oradan su içse, sahibi onu sulamak istememiş olsa bile, içtiği su, sahibi için sevap vesilesidir. İşte bu at onun için sevap vesilesi olur. Atını insanlardan bir şey istememek ve iffetini korumak için kullanan, sonra da Allah'ın hayvanı üzerindeki hakkını ve hayvanına eziyet etmemesi gerektiğini unutmayan kimse için bu at (fakirliğe karşı) bir örtüdür. Şayet bir adam, atını övünmek, gösteriş yapmak ve Müslümanlara düşmanlık niyetiyle kullanırsa bu kimse için de bu at günah sebebi olur." Rasulullah'a (sav) eşekler soruldu. Hz. Peygamber (sav) "Bu konuda bana her hükmü bir araya getiren şu ayet indirildi dedi ve 'Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir (Zilzal, 7-8)' ayetini okudu."
Bize Harun b. Abdullah el-Hammal, ona İbn Ebu Füdeyk, ona el-Halil b. Abdullah, ona el-Hasan, ona da Ali b. Ebu Tâlib, Ebu'd-Derdâ, Ebu Hüreyre, Ebu Ümâme el-Bâhilî, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Amr, Câbir b. Abdullah ve İmrân b. el-Husayn'den rivayet edildiğine göre bu zatların hepsi Rasulullah'ın (sav): "Kim evinde oturup (yâni savaşa katılmayıp) da Allah yolunda (savaşanlarla) bir nafaka (mali yardım) gönderirse ona beher dirhem karşılığında yedi yüz dirhem (sevabı) vardır. Kim de Allah yolunda bizzat savaşır ve bu uğurda mal harcarsa ona beher dirhem karşılığında yedi yüz bin dirhem (sevabı) vardır" buyurduğunu sonra; "(...Ve Allah dilediğine kat kat (sevâb) verir...)" âyetini okuduğunu rivayet etmişlerdir.
Bize Harun b. Abdullah el-Hammal, ona İbn Ebu Füdeyk, ona el-Halil b. Abdullah, ona el-Hasan, ona da Ali b. Ebu Tâlib, Ebu'd-Derdâ, Ebu Hüreyre, Ebu Ümâme el-Bâhilî, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Amr, Câbir b. Abdullah ve İmrân b. el-Husayn'den rivayet edildiğine göre bu zatların hepsi Rasulullah'ın (sav): "Kim evinde oturup (yâni savaşa katılmayıp) da Allah yolunda (savaşanlarla) bir nafaka (mali yardım) gönderirse ona beher dirhem karşılığında yedi yüz dirhem (sevabı) vardır. Kim de Allah yolunda bizzat savaşır ve bu uğurda mal harcarsa ona beher dirhem karşılığında yedi yüz bin dirhem (sevabı) vardır" buyurduğunu sonra; "(...Ve Allah dilediğine kat kat (sevâb) verir...)" âyetini okuduğunu rivayet etmişlerdir.