Giriş

Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası, ona el-A‘meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "Ehli kitaptan bir adam Rasulullah’a (sav) gelerek “Ey Ebu'l-Kasım, şüphesiz Allah göğü bir parmak, yerleri bir parmak, ağaçları ve toprağı bir parmak ve mahlukatı da bir parmak üzerinde tutacak, sonra da 'gerçek hükümdar ve melik benim' buyuracak” dedi. Ben Rasulullah'ı (sav) gördüm, küçük azı dişleri görünceye kadar güldü sonra da “Onlar Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler” (Zümer, 75) ayetini okudu."


    Öneri Formu
29710 B007415 Buhari, Tevhid, 19

Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona el-A‘meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "Bir Yahudi bilgini Rasulullah’a (sav) gelerek “Ey Muhammed, şüphesiz Allah göğü bir parmak, yeri bir parmak, dağları bir parmak, ağaçları ve ırmakları bir parmak ve diğer bütün yaratılmışları da bir parmak üzerine koyacak, sonra da eliyle 'gerçek hükümdar ve melik benim' buyuracak” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülerek “Onlar Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler” (Zümer, 75) ayetini okudu."


    Öneri Formu
29884 B007451 Buhari, Tevhid, 26

Bize Hişam b. Ammâr ve Muhammed b. es-Sabbâh, onlara Abdülaziz b. Ebu Hâzim, ona babası, ona Ubeydullah b. Miksem, ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: "Rasulullah’ı (sav) minber üzerinde iken dinledim, şöyle buyuruyordu: “Cabbâr olan Allah gökleri ve yerleri bir eliyle kavrar.” Bu arada Allah Rasulü avucunu kapattı ve kapatıp açmaya devam ederek şöyle buyurdu: “Sonra da Allah 'ben Cebbar'ım (istediğim hükmümü, istediğim gibi yerine getiririm.) Ben Melik’im (her şeyin mülkü ve egemenliği benimdir.) Nerde diğer cebbarlar, nerde mütekebbirler?' buyurur.” Abdullah b. Ömer der ki: Bu arada Rasulullah (sav) sağına ve soluna doğru meylediyordu. Hatta bir ara baktım Rasulullah'ın hareketinden dolayı Minberin alt tarafı oynuyordu. Öyle ki Minber Rasulullah ile birlikte düşecek mi diye düşündüm."


    Öneri Formu
32379 İM004275 İbn Mâce, Zühd, 33

Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.


    Öneri Formu
53031 KK2/21 Bakara, 2, 21


    Öneri Formu
58788 KK70/40 Meâric, 70, 40


    Öneri Formu
58789 KK70/41 Meâric, 70, 41


    Öneri Formu
58827 KK71/11 Nûh, 71, 11


    Öneri Formu
58828 KK71/12 Nûh, 71, 12

Bize Yahya b. Abdullah es-Sülemî, ona Abdullah, ona Ma‘mer, ona ez-Zührî, ona Sâlim, ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) sabah namazının son rekâtının rükûundan başını kaldırdığı vakit “Semiallahu limen hamideh, rabbenâ leke’l-hamd” dedikten sonra: “Allah’ım, filâna, filâna ve filâna lanet et” buyurdu. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah “Onların tevbelerini kabul etmek veya zulümleri yüzünden onlara azap vermek konusunda sana bir şey düşmez.” [Ali İmrân, 128] ayetini indirdi."


    Öneri Formu
31258 B004069 Buhari, Megâzî, 22

Hanzala b. Ebu Süfyan der ki: Sâlim b. Abdullah’ı şöyle derken dinledim: Rasulullah (sav), Safvan b. Umeyye, Suheyl b. Amr ve Hâris b. Hişam’a beddua ediyordu. Bunun üzerine: "Bu işte senin yapacağın bir şey yok. Allah ya onların tövbelerini kabul eder veya onları cezalandırır. Çünkü onlar zalimlerdir." (Ali İmran, 128) ayeti indi.


    Öneri Formu
31259 B004070 Buhari, Megâzî, 22