312 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya b. Saîd, ona Süfyan, ona Mansur ve Süleyman, onlara İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Bir Yahudi Nebi’ye (sav) gelerek “Ey Muhammed, şüphesiz Allah gökleri bir parmak, yerleri de bir diğer parmak üzerinde, dağları bir parmak, ağaçları bir parmak üzerinde, diğer mahlûkatı da bir parmak üzerinde tutar. Sonra da 'gerçek hükümdar ve melik benim' buyurur” dedi. Rasulullah (sav) küçük azı dişleri görününceye kadar güldü, sonra da “Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler” (Zümer, 75) ayetini okudu." [Yahya b. Saîd der ki: bu hadisi ayrıca Fudayl b. İyaz, Mansur'dan, o İbrahim'den, ona Abîde'den, o da Abdullah'tan rivayet etmiş ve rivayetinde şu fazlalığı da zikretmiştir: "Rasulullah (sav) onun söylediklerine şaşırarak ve onu tasdik ederek güldü."]
Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası, ona el-A‘meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "Ehli kitaptan bir adam Rasulullah’a (sav) gelerek “Ey Ebu'l-Kasım, şüphesiz Allah göğü bir parmak, yerleri bir parmak, ağaçları ve toprağı bir parmak ve mahlukatı da bir parmak üzerinde tutacak, sonra da 'gerçek hükümdar ve melik benim' buyuracak” dedi. Ben Rasulullah'ı (sav) gördüm, küçük azı dişleri görünceye kadar güldü sonra da “Onlar Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler” (Zümer, 75) ayetini okudu."
Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona el-A‘meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "Bir Yahudi bilgini Rasulullah’a (sav) gelerek “Ey Muhammed, şüphesiz Allah göğü bir parmak, yeri bir parmak, dağları bir parmak, ağaçları ve ırmakları bir parmak ve diğer bütün yaratılmışları da bir parmak üzerine koyacak, sonra da eliyle 'gerçek hükümdar ve melik benim' buyuracak” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülerek “Onlar Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler” (Zümer, 75) ayetini okudu."
Bize Hişam b. Ammâr ve Muhammed b. es-Sabbâh, onlara Abdülaziz b. Ebu Hâzim, ona babası, ona Ubeydullah b. Miksem, ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: "Rasulullah’ı (sav) minber üzerinde iken dinledim, şöyle buyuruyordu: “Cabbâr olan Allah gökleri ve yerleri bir eliyle kavrar.” Bu arada Allah Rasulü avucunu kapattı ve kapatıp açmaya devam ederek şöyle buyurdu: “Sonra da Allah 'ben Cebbar'ım (istediğim hükmümü, istediğim gibi yerine getiririm.) Ben Melik’im (her şeyin mülkü ve egemenliği benimdir.) Nerde diğer cebbarlar, nerde mütekebbirler?' buyurur.” Abdullah b. Ömer der ki: Bu arada Rasulullah (sav) sağına ve soluna doğru meylediyordu. Hatta bir ara baktım Rasulullah'ın hareketinden dolayı Minberin alt tarafı oynuyordu. Öyle ki Minber Rasulullah ile birlikte düşecek mi diye düşündüm."
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.
Bize Yahya b. Abdullah es-Sülemî, ona Abdullah, ona Ma‘mer, ona ez-Zührî, ona Sâlim, ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) sabah namazının son rekâtının rükûundan başını kaldırdığı vakit “Semiallahu limen hamideh, rabbenâ leke’l-hamd” dedikten sonra: “Allah’ım, filâna, filâna ve filâna lanet et” buyurdu. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah “Onların tevbelerini kabul etmek veya zulümleri yüzünden onlara azap vermek konusunda sana bir şey düşmez.” [Ali İmrân, 128] ayetini indirdi."
Hanzala b. Ebu Süfyan der ki: Sâlim b. Abdullah’ı şöyle derken dinledim: Rasulullah (sav), Safvan b. Umeyye, Suheyl b. Amr ve Hâris b. Hişam’a beddua ediyordu. Bunun üzerine: "Bu işte senin yapacağın bir şey yok. Allah ya onların tövbelerini kabul eder veya onları cezalandırır. Çünkü onlar zalimlerdir." (Ali İmran, 128) ayeti indi.
Bize Saîd b. Ufeyr, ona el-Leys, ona Abdurrahman b. Hâlid b. Musâfir, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah (cc), yeryüzünü kavrar, gökleri de sağ eliyle dürer, sonra da “gerçek hükümdar ve melik benim, hani nerede yeryüzünün hükümdarları!” buyurur."