Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhâb es-Sekafî, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes (ra) Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kimde şu üç özellik bulunursa o kişi imanın tadını almıştır: Allah ve Rasulünün kendisine başka her şeyden daha sevgili olması, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmesi, tekrar küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına nefret etmesi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
659, B000016
Hadis:
- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ الثَّقَفِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
" ثَلاَثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلاَوَةَ الإِيمَانِ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا ، وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لاَ يُحِبُّهُ إِلاَّ لِلَّهِ ، وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِى الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِى النَّارِ ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhâb es-Sekafî, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes (ra) Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kimde şu üç özellik bulunursa o kişi imanın tadını almıştır: Allah ve Rasulünün kendisine başka her şeyden daha sevgili olması, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmesi, tekrar küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına nefret etmesi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İmân 9, 1/198
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu Muhammed Abdülvehhab b. Abdülmecid es-Sakafî (Abdulvehhab b. Abdulmecid b. Salt)
5. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
İman, İman'ı saklamak / korumak
İman, imanın hazzını yaşamak
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Müslüman, peygamber sevgisi
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Yakub b. Abdurrahman, ona Ebu Hâzım, ona da Sehl b. Sa'd (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Bir kadın Hz. Peygamber'e (sav) bir bürde (hırka) getirmişti. -Sehl, yanındakilere dönerek "bürde nedir bilir misiniz" diye sordu. kendisine "evet yeni dokunmuş ve kenarları kesilmemiş kumaştır" cevabı verildi.- Kadın "Ey Allah'ın Rasûlü, bu hırkayı size giydirmek üzere kendim elimle dokudum" dedi. Hz. Peygamber (sav) ihtiyaç duyarak o hırkayı aldı, ardından onu gömlek olarak giyinip yanımıza geldi. Topluluktan bir kimse"Ey Allah'ın rasûlü, o hırkayı bana giydirseniz ya" dedi. Hz. Peygamber (sav) "olur" diyerek meclisin bitiminde odasına gitti, hırkayı çıkarıp o adama yolladı. Bunun üzerine mecliste bulunan topluluk "güzel bir iş yapmadın, Hz. Peygamber'in isteyen hiç bir kimseyi eli boş göndermediğini bildiğin halde O'ndan bu hırkayı istedin" diye adama serzenişte bulundular. Adam da "Vallahi ben o hırkayı, öleceğim günde benim kefenim olsun diye istedim" dedi.
Sehl der ki: Gerçekten de o hırka o adamın kefeni oldu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12991, B002093
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى حَازِمٍ قَالَ سَمِعْتُ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ - رضى الله عنه - قَالَ جَاءَتِ امْرَأَةٌ بِبُرْدَةٍ - قَالَ أَتَدْرُونَ مَا الْبُرْدَةُ فَقِيلَ لَهُ نَعَمْ ، هِىَ الشَّمْلَةُ ، مَنْسُوجٌ فِى حَاشِيَتِهَا - قَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنِّى نَسَجْتُ هَذِهِ بِيَدِى أَكْسُوكَهَا . فَأَخَذَهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مُحْتَاجًا إِلَيْهَا . فَخَرَجَ إِلَيْنَا وَإِنَّهَا إِزَارُهُ . فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، اكْسُنِيهَا ، فَقَالَ « نَعَمْ » . فَجَلَسَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى الْمَجْلِسِ ، ثُمَّ رَجَعَ فَطَوَاهَا ، ثُمَّ أَرْسَلَ بِهَا إِلَيْهِ . فَقَالَ لَهُ الْقَوْمُ مَا أَحْسَنْتَ ، سَأَلْتَهَا إِيَّاهُ ، لَقَدْ عَلِمْتَ أَنَّهُ لاَ يَرُدُّ سَائِلاً . فَقَالَ الرَّجُلُ وَاللَّهِ مَا سَأَلْتُهُ إِلاَّ لِتَكُونَ كَفَنِى يَوْمَ أَمُوتُ . قَالَ سَهْلٌ فَكَانَتْ كَفَنَهُ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Yakub b. Abdurrahman, ona Ebu Hâzım, ona da Sehl b. Sa'd (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Bir kadın Hz. Peygamber'e (sav) bir bürde (hırka) getirmişti. -Sehl, yanındakilere dönerek "bürde nedir bilir misiniz" diye sordu. kendisine "evet yeni dokunmuş ve kenarları kesilmemiş kumaştır" cevabı verildi.- Kadın "Ey Allah'ın Rasûlü, bu hırkayı size giydirmek üzere kendim elimle dokudum" dedi. Hz. Peygamber (sav) ihtiyaç duyarak o hırkayı aldı, ardından onu gömlek olarak giyinip yanımıza geldi. Topluluktan bir kimse"Ey Allah'ın rasûlü, o hırkayı bana giydirseniz ya" dedi. Hz. Peygamber (sav) "olur" diyerek meclisin bitiminde odasına gitti, hırkayı çıkarıp o adama yolladı. Bunun üzerine mecliste bulunan topluluk "güzel bir iş yapmadın, Hz. Peygamber'in isteyen hiç bir kimseyi eli boş göndermediğini bildiğin halde O'ndan bu hırkayı istedin" diye adama serzenişte bulundular. Adam da "Vallahi ben o hırkayı, öleceğim günde benim kefenim olsun diye istedim" dedi.
Sehl der ki: Gerçekten de o hırka o adamın kefeni oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Buyû' 31, 1/602
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Yakub b. Abdurrahman el-Kârî (Yakub b. Abdurrahman b. Muhammed)
4. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Hz. Peygamber, örnekliği
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
KTB, TEBERRÜK
Müslüman, peygamber sevgisi
Sorumluluk Bilinci, diğergamlık, başkasını tercih etme
Bize Affân, ona Hammâd, ona Sâbit, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Süfyân'ın (kervanı ile beraber) geliş haberi kendisine ulaştığında Hz. Peygamber (sav), ashâbıyla istişarede bulundu. Ebu Bekir fikrini söyledi ancak Hz. Peygamber (sav) onun sözüne tepki vermedi. Sonra Ömer fikrini söyledi, aynı şekilde onu da dikkate almadı. Bunun üzerine Sa'd b. Ubâde kalkıp "Ey Allah'ın Elçisi, Sen bizim (Ensâr'ın fikrini) soruyorsun herhalde! Canımı kudretinde bulunduran (Allah'a) yemin ederim ki, atlarımızı denize sürmemizi emretsen onları süreriz! Atlarımızı Berkü'l-ğimâd'a koşturmamızı emretsen, onu da yaparız!" dedi. Affan derki bana Süleym, ona Avn, ona da Amr b. Saîd el-Ğimâd şöyle dedi: Allah Rasulü (sav) insanları savaşa çağırdı ve Bedir'e varana dek yol aldılar. Karşılarına Kureyş'in sucuları çıkıverdi ve içlerinde Haccâc oğullarından kara bir oğlan vardı. Onu (esir) aldılar. Hz. Peygamber'in (sav) ashâbı, ona, Ebu Süfyân ve ashâbı hakkında soruyor, o da "Ebu Süfyân'a dair bilgim yok, ama Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Ümeyye b. Halef işte (burdalar)!" diyordu. Bunu dediğinde onu dövdüler. Dövdüklerinde "Tamam size Ebu Süfyân'ın da burada olduğunu bildiriyorum!" diyor, bırakıp sorduklarında ise "Ebu Süfyân'a dair bilgim yok, ama, işte Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Ümeyye insanların içindeler!" diyordu. Yine dövdüler. O esnada Hz. Peygamber (sav) da kalkmış namaz kılıyordu. Bu durumu görünce namazını bıraktı ve "Canımı kudretinde bulunduran (Allah'a) yemin olsun ki, size doğru söylediğinde onu dövüyor, size yalan söylediğinde de onu bırakıyorsunuz!" buyurdu. Daha sonra Nebî (sav), "Bu, falancanın yarın vurulup düşeceği yerdir!" buyurdu, bir yandan da "İşte buraya, işte şuraya" (diyerek) elini söylediği yere koydu. Onların hiç biri Hz. Peygamber'in (sav) elini koyduğu yerden öteye geçemedi (oracıkta öldüler).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
63359, HM013739
Hadis:
حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ شَاوَرَ حَيْثُ بَلَغَهُ إِقْبَالُ أَبِي سُفْيَانَ قَالَ فَتَكَلَّمَ أَبُو بَكْرٍ فَأَعْرَضَ عَنْهُ ثُمَّ تَكَلَّمَ عُمَرُ فَأَعْرَضَ عَنْهُ فَقَالَ سَعْدُ بْنُ عُبَادَةَ إِيَّانَا تُرِيدُ يا رَسُولُ اللَّهِ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ أَمَرْتَنَا أَنْ نُخِيضَهَا الْبِحَارَ لَأَخَضْنَاهَا وَلَوْ أَمَرْتَنَا أَنْ نَضْرِبَ أَكْبَادَهَا إِلَى بِرْكِ الْغِمَادِ لَفَعَلْنَا قَالَ عفان قَالَ سُلَيْمٌ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ سَعِيدٍ الْغمَادِ فَنَدَبَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ النَّاسَ فَانْطَلَقُوا حَتَّى نَزَلُوا بَدْرًا وَوَرَدَتْ عَلَيْهِمْ رَوَايَا قُرَيْشٍ وَفِيهِمْ غُلَامٌ أَسْوَدُ لِبَنِي الْحَجَّاجِ فَأَخَذُوهُ وَكَانَ أَصْحَابُ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَسْأَلُونَهُ عَنْ أَبِي سُفْيَانَ وَأَصْحَابِهِ فَيَقُولُ مَا لِي عِلْمٌ بِأَبِي سُفْيَانَ وَلَكِنْ هَذَا أَبُو جَهْلِ بْنُ هِشَامٍ وَعُتْبَةُ بْنُ رَبِيعَةَ وَشَيْبَةُ وَأُمَيَّةُ بْنُ خَلَفٍ فَإِذَا قَالَ ذَاكَ ضَرَبُوهُ فَإِذَا ضَرَبُوهُ قَالَ نَعَمْ أَنَا أُخْبِرُكُمْ هَذَا أَبُو سُفْيَانَ فَإِذَا تَرَكُوهُ فَسَأَلُوهُ قَالَ مَا لِي بِأَبِي سُفْيَانَ عِلْمٌ وَلَكِنْ هَذَا أَبُو جَهْلٍ وَعُتْبَةُ وَشَيْبَةُ وَأُمَيَّةُ فِي النَّاسِ قَالَ فَإِذَا قَالَ هَذَا أَيْضًا ضَرَبُوهُ وَرَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَائِمٌ يُصَلِّي فَلَمَّا رَأَى ذَلِكَ انْصَرَفَ فَقَالَ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ إِنَّكُمْ لَتَضْرِبُونَهُ إِذَا صَدَقَكُمْ وَتَتْرُكُونَهُ إِذَا كَذَبَكُمْ قَالَ وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هَذَا مَصْرَعُ فُلَانٍ غَدًا يَضَعُ يَدَهُ عَلَى الْأَرْضِ هَاهُنَا وَهَاهُنَا فَمَا أَمَاطَ أَحَدُهُمْ عَنْ مَوْضِعِ يَدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
Tercemesi:
Bize Affân, ona Hammâd, ona Sâbit, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Süfyân'ın (kervanı ile beraber) geliş haberi kendisine ulaştığında Hz. Peygamber (sav), ashâbıyla istişarede bulundu. Ebu Bekir fikrini söyledi ancak Hz. Peygamber (sav) onun sözüne tepki vermedi. Sonra Ömer fikrini söyledi, aynı şekilde onu da dikkate almadı. Bunun üzerine Sa'd b. Ubâde kalkıp "Ey Allah'ın Elçisi, Sen bizim (Ensâr'ın fikrini) soruyorsun herhalde! Canımı kudretinde bulunduran (Allah'a) yemin ederim ki, atlarımızı denize sürmemizi emretsen onları süreriz! Atlarımızı Berkü'l-ğimâd'a koşturmamızı emretsen, onu da yaparız!" dedi. Affan derki bana Süleym, ona Avn, ona da Amr b. Saîd el-Ğimâd şöyle dedi: Allah Rasulü (sav) insanları savaşa çağırdı ve Bedir'e varana dek yol aldılar. Karşılarına Kureyş'in sucuları çıkıverdi ve içlerinde Haccâc oğullarından kara bir oğlan vardı. Onu (esir) aldılar. Hz. Peygamber'in (sav) ashâbı, ona, Ebu Süfyân ve ashâbı hakkında soruyor, o da "Ebu Süfyân'a dair bilgim yok, ama Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Ümeyye b. Halef işte (burdalar)!" diyordu. Bunu dediğinde onu dövdüler. Dövdüklerinde "Tamam size Ebu Süfyân'ın da burada olduğunu bildiriyorum!" diyor, bırakıp sorduklarında ise "Ebu Süfyân'a dair bilgim yok, ama, işte Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Ümeyye insanların içindeler!" diyordu. Yine dövdüler. O esnada Hz. Peygamber (sav) da kalkmış namaz kılıyordu. Bu durumu görünce namazını bıraktı ve "Canımı kudretinde bulunduran (Allah'a) yemin olsun ki, size doğru söylediğinde onu dövüyor, size yalan söylediğinde de onu bırakıyorsunuz!" buyurdu. Daha sonra Nebî (sav), "Bu, falancanın yarın vurulup düşeceği yerdir!" buyurdu, bir yandan da "İşte buraya, işte şuraya" (diyerek) elini söylediği yere koydu. Onların hiç biri Hz. Peygamber'in (sav) elini koyduğu yerden öteye geçemedi (oracıkta öldüler).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Enes b. Malik 13739, 4/657
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
Konular:
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Müslüman, peygamber sevgisi
Savaş, başlamadan önce yapılması gerekenler
Siyer, Bedir Savaşı
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Cehil ve karısı
Tarihsel Şahsiyetler, Şeybe b. Rabia
Tarihsel Şahsiyetler, Ümeyye b. Halef
Tarihsel Şahsiyetler, Utbe b. Rabia
Yönetim, casus (lar), Hz. Peygamber döneminde
Yönetim, İstişare / Danışma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7182, B001008
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو قُتَيْبَةَ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عُمَرَ يَتَمَثَّلُ بِشِعْرِ أَبِى طَالِبٍ وَأَبْيَضَ يُسْتَسْقَى الْغَمَامُ بِوَجْهِهِ ثِمَالُ الْيَتَامَى عِصْمَةٌ لِلأَرَامِلِ.
Tercemesi:
Bize Amr b. Ali, ona Ebu Kuteybe, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar, ona babası (Abdullah b. Dinar) şöyle demiştir: Ben, Abdullah b. Ömer'i, Ebu Tâlib'in şu şiirini örnek vererek okuduğunu işittim:
Ve ebyadu yusteskaa'l-gamâmu bi-vechihi
Simâlu'I-yetâmâ, ısmetun li'l-erâmili
(Babasız, ırz ve harîmi himaye eden, bir kavmin kötü sözlü olmayıp kimseye de yük olamayan bir efendiyi terk etmesi nedir? O öyle bir efendidir ki, bembeyazdır; yüzü suyu hürmetine bulutlardan yağmur istenir; yetimlerin doyurur, dulların da koruyucusudur.)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İstiskâ 3, 1/388
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
3. Abdurrahman b. Abdullah el-Adevî (Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Kuteybe Selm b. Kuteybe (Selm b. Kuteybe)
5. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Müslüman, peygamber sevgisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
11779, D002019
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُهَاجِرٍ عَنْ يُوسُفَ بْنِ مَاهَكَ عَنْ أُمِّهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلاَ نَبْنِى لَكَ بِمِنًى بَيْتًا أَوْ بِنَاءً يُظِلُّكَ مِنَ الشَّمْسِ فَقَالَ
"لاَ إِنَّمَا هُوَ مُنَاخُ مَنْ سَبَقَ إِلَيْهِ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona İsrail, ona İbrahim b. Muhacir, ona Yusuf b. Mâhek, ona da annesinin rivayet ettiğine göre Aişe dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü, Minâ'da sana seni güneşe karşı gölgelendirecek bir ev yahut bir bina yapmayalım mı? dedim. O:
"Hayır, orası önce gelenin devesini çöktüreceği yerdir," buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Menâsik 90, /468
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ümmü Yusuf b. Mâhek Müseyke (Müseyke)
3. Yusuf b. Mâhek el-Fârisi (Yusuf b. Mâhek b. Behzâz)
4. İbrahim b. Muhacir el-Becelî (İbrahim b. Muhacir b. Cabir)
5. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
6. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
7. Ebu Abdullah Ahmed b. Hanbel eş-Şeybanî (Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal b. Esed)
Konular:
Hac, Mina
Müslüman, peygamber sevgisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18900, D003055
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ الرَّبِيعُ بْنُ نَافِعٍ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - عَنْ زَيْدٍ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ الْهَوْزَنِىُّ قَالَ لَقِيتُ بِلاَلاً مُؤَذِّنَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِحَلَبَ فَقُلْتُ يَا بِلاَلُ حَدِّثْنِى كَيْفَ كَانَتْ نَفَقَةُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَا كَانَ لَهُ شَىْءٌ كُنْتُ أَنَا الَّذِى أَلِى ذَلِكَ مِنْهُ مُنْذُ بَعَثَهُ اللَّهُ إِلَى أَنْ تُوُفِّىَ وَكَانَ إِذَا أَتَاهُ الإِنْسَانُ مُسْلِمًا فَرَآهُ عَارِيًا يَأْمُرُنِى فَأَنْطَلِقُ فَأَسْتَقْرِضُ فَأَشْتَرِى لَهُ الْبُرْدَةَ فَأَكْسُوهُ وَأُطْعِمُهُ حَتَّى اعْتَرَضَنِى رَجُلٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ فَقَالَ يَا بِلاَلُ إِنَّ عِنْدِى سَعَةً فَلاَ تَسْتَقْرِضْ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ مِنِّى فَفَعَلْتُ فَلَمَّا أَنْ كَانَ ذَاتَ يَوْمٍ تَوَضَّأْتُ ثُمَّ قُمْتُ لأُؤَذِّنَ بِالصَّلاَةِ فَإِذَا الْمُشْرِكُ قَدْ أَقْبَلَ فِى عِصَابَةٍ مِنَ التُّجَّارِ فَلَمَّا أَنْ رَآنِى قَالَ يَا حَبَشِىُّ . قُلْتُ يَا لَبَّاهُ . فَتَجَهَّمَنِى وَقَالَ لِى قَوْلاً غَلِيظًا وَقَالَ لِى أَتَدْرِى كَمْ بَيْنَكَ وَبَيْنَ الشَّهْرِ قَالَ قُلْتُ قَرِيبٌ . قَالَ إِنَّمَا بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ أَرْبَعٌ فَآخُذُكَ بِالَّذِى عَلَيْكَ فَأَرُدُّكَ تَرْعَى الْغَنَمَ كَمَا كُنْتَ قَبْلَ ذَلِكَ فَأَخَذَ فِى نَفْسِى مَا يَأْخُذُ فِى أَنْفُسِ النَّاسِ حَتَّى إِذَا صَلَّيْتُ الْعَتَمَةَ رَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى أَهْلِهِ فَاسْتَأْذَنْتُ عَلَيْهِ فَأَذِنَ لِى فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى إِنَّ الْمُشْرِكَ الَّذِى كُنْتُ أَتَدَيَّنُ مِنْهُ قَالَ لِى كَذَا وَكَذَا وَلَيْسَ عِنْدَكَ مَا تَقْضِى عَنِّى وَلاَ عِنْدِى وَهُوَ فَاضِحِى فَأْذَنْ لِى أَنْ آبِقَ إِلَى بَعْضِ هَؤُلاَءِ الأَحْيَاءِ الَّذِينَ قَدْ أَسْلَمُوا حَتَّى يَرْزُقَ اللَّهُ رَسُولَهُ صلى الله عليه وسلم مَا يَقْضِى عَنِّى فَخَرَجْتُ حَتَّى إِذَا أَتَيْتُ مَنْزِلِى فَجَعَلْتُ سَيْفِى وَجِرَابِى وَنَعْلِى وَمِجَنِّى عِنْدَ رَأْسِى حَتَّى إِذَا انْشَقَّ عَمُودُ الصُّبْحِ الأَوَّلِ أَرَدْتُ أَنْ أَنْطَلِقَ فَإِذَا إِنْسَانٌ يَسْعَى يَدْعُو يَا بِلاَلُ أَجِبْ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَانْطَلَقْتُ حَتَّى أَتَيْتُهُ فَإِذَا أَرْبَعُ رَكَائِبَ مُنَاخَاتٍ عَلَيْهِنَّ أَحْمَالُهُنَّ فَاسْتَأْذَنْتُ فَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَبْشِرْ فَقَدْ جَاءَكَ اللَّهُ بِقَضَائِكَ." ثُمَّ قَالَ
"أَلَمْ تَرَ الرَّكَائِبَ الْمُنَاخَاتِ الأَرْبَعَ." فَقُلْتُ بَلَى. فَقَالَ
"إِنَّ لَكَ رِقَابَهُنَّ وَمَا عَلَيْهِنَّ فَإِنَّ عَلَيْهِنَّ كِسْوَةً وَطَعَامًا أَهْدَاهُنَّ إِلَىَّ عَظِيمُ فَدَكَ فَاقْبِضْهُنَّ وَاقْضِ دَيْنَكَ." فَفَعَلْتُ فَذَكَرَ الْحَدِيثَ ثُمَّ انْطَلَقْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ فَإِذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَاعِدٌ فِى الْمَسْجِدِ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ
"مَا فَعَلَ مَا قِبَلَكَ." قُلْتُ قَدْ قَضَى اللَّهُ كُلَّ شَىْءٍ كَانَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يَبْقَ شَىْءٌ . قَالَ
"أَفَضَلَ شَىْءٌ." قُلْتُ نَعَمْ قَالَ
"انْظُرْ أَنْ تُرِيحَنِى مِنْهُ فَإِنِّى لَسْتُ بِدَاخِلٍ عَلَى أَحَدٍ مِنْ أَهْلِى حَتَّى تُرِيحَنِى مِنْهُ." فَلَمَّا صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْعَتَمَةَ دَعَانِى فَقَالَ
"مَا فَعَلَ الَّذِى قِبَلَكَ." قَالَ قُلْتُ هُوَ مَعِى لَمْ يَأْتِنَا أَحَدٌ . فَبَاتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْمَسْجِدِ وَقَصَّ الْحَدِيثَ حَتَّى إِذَا صَلَّى الْعَتَمَةَ - يَعْنِى مِنَ الْغَدِ - دَعَانِى قَالَ
"مَا فَعَلَ الَّذِى قِبَلَكَ." قَالَ قُلْتُ قَدْ أَرَاحَكَ اللَّهُ مِنْهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَكَبَّرَ وَحَمِدَ اللَّهَ شَفَقًا مِنْ أَنْ يُدْرِكَهُ الْمَوْتُ وَعِنْدَهُ ذَلِكَ ثُمَّ اتَّبَعْتُهُ حَتَّى إِذَا جَاءَ أَزْوَاجَهُ فَسَلَّمَ عَلَى امْرَأَةٍ امْرَأَةٍ حَتَّى أَتَى مَبِيتَهُ فَهَذَا الَّذِى سَأَلْتَنِى عَنْهُ .
Tercemesi:
Bize Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi', ona Muaviye-b. Sellam-, ona Zeyd -b. Sellam-, ona da Ebu Sellam -Memtur el-Esved-, Abdullah (b. Luhay) el-Hevzenîn'in şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah'ın (sav) müezzini Bilal'le (ra) Haleb'de karşılaştım ve Ey Bilal! Rasulullah (sav) geçimini nasıl sağlardı, bana anlat' dedim. (Şöyle) cevap verdi: Allah'ın O'nu (sav) Peygamber olarak gönderdiği günden vefat ettiği zamana kadar nesi varsa, onları kendisi adına idare yetkisi bana aitti. Kendisine Müslüman bir kişi gelirde onun üzerinde elbise yoksa git borç para bul (onunla) şu adama bir elbise alıp giydir ve onu doyur- diye bana emrederdi. Hatta (bir defasında) müşriklerden biri bana şöyle bir teklifte bulundu: Bilal! benim yeterince malım vardır. (Borç isteyeceğin vakit) Benden başka kimseden borç isteme" dedi. Bende (borç isteyeceğim vakit öyle) yaptım. Bir gün abdest alıp namaz için ezan okumak üzere kalkmıştım. Bir de baktım ki, o müşrik tacirlerden oluşan bir grup içersinde (bana doğru) geldi. Beni gördüğünde Ey Habeş'li diye seslendi. Ben de buyurun! diye cevap verdim. Beni kaba bir şekilde karşıladı ve bana ağır ifadeler kullanıp, seninle ay(ın sonu) arasında kaç (gün) kaldı (borcun ödeme vaktini) biliyor musun? dedi. Ben de (ayın sonu) yakındır dedim. Seninle onun arasında dört (gün) var. (Ayın sonu gelince seni) üzerindeki borca karşılık seni alıp, köle yapacağım. Daha önceki gibi yine davar güdeceksin insanların içini kaplayan (üzüntü o anda benim de) içimi kapladı. Nihayet yatsı namazını kıldım, Rasulullah (sav) ailesinin yanına döndü. Yanına (girmek için) izin istedim, izin verdi. (Yanına girince) Ey Allah'ın Rasulü (sav) anam ve babam sana feda olsun, kendisinden borç aldığım müşrik bana şöyle şöyle söyledi. Bunu benim adıma ödeyecek senin yanında da benim yanımda da bir mal yok. O beni rezil edecek. Allah, Peygamberine (sav) borcumu ödeyecek (kadar) bir mal ihsan edinceye kadar şu müslüman olan kabilelerden birine kaçmama izin ver! dedim. Ve (yanından) çıktım. Nihayet evime geldim. Kılıcımı, (kılıcımla kınını içerisine koyduğum) torbamı, ayakkabılarımı ve kalkanımı yanı başıma koydum. Nihayet (fecr-i sadık denilen) ilk sabahın dikey (aydınlığı) doğunca artık yola çıkmaya karar verdim. Bir de baktım ki: Bir adam koşar halde gelip şöyle diyordu: Ey Bilal! Rasulullah (sav) seni çağırıyor (git çağrısına) icabet et. Bunun üzerine hemen gidip yanına vardım ve (orada) yükleri üzerinde çöktürülmüş, dört deve gördüm. (Konuşmak için) izin istedim, Rasulullah (sav):
"Müjde olsun Allah borcunu ödeyeceğin (malı) gönderdi" dedi. Sonra şöyle buyurdu:
"Çöktürülmüş dört deveyi görmedin mi?" dedi. Ben de evet dedim. Bunun üzerine "onlar ve üzerlerindekiler senindir. Onların üzerlerinde giyecek ve yiyecek var. Onları bana Fedek'in reisi hediye etti. Onları al ve borcunu öde!" buyurdu. Bende (borcumu ödemek suretiyle öyle) yaptım. (Bilal) hadisi(n geri kalan kısmını şöyle) anlattı: Sonra mescide gittim. Bir de baktım Rasulullah (sav) mescidde oturuyor. O'na (sav) selam verdim:
"Mal borcu ödemen için yetti mi?" dedi. Allah, Rasulullah'ın (sav) üzerinde bulunan bütün borcu ödedi, (ödenmedik) bir şey kalmadı verdim.
"(Gelen mallardan borç ödendikten sonra) Bir şey arttı mı?" diye sordu. Evet dedim.
"Beni on(u Allah yolunda harcamakla) rahatlat. Çünkü sen beni bundan kurtarıncaya kadar aile halkımdan hiçbirinin yanına girmem" buyurdu.
Rasulullah (sav) yatsı namazını kılınca beni çağırdı ve "yanındaki mal ne oldu?" diye sordu. Ben de o, (hala) yanımdadır. Çünkü yanıma kimse gelmedi dedim. Rasulullah da (sav) geceyi mescidde geçirdi. Evine gitmedi Bilal sözlerine devam ederek) hadisi(n kalan kısmını şöyle) anlattı. Ertesi gün yatsı namazını kılınca beni çağırdı:
"Yanındaki mal ne oldu?" diye buyurdu. Ben de: Ey Allah'ın Rasulü Allah seni on(un sıkıntısın)dan kurtardı dedim. Bunun üzerine bu mal yanında iken kendisine ölümün yetişmesi korkusundan (kurtulmasından) dolayı "Allahu ekber Elhamdülillah!" dedi. Sonra (oradan uzaklaştı) Bende peşinden gittim. Nihayet hanımlarının yanına varıp her birine ayrı ayrı selam verdi ve yatacağı yere vardı. İşte senin (benden) sorduğun (Rasulullah'ın geçimi) bundan ibarettir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 35, /713
Senetler:
1. Ebu Abdullah Bilal b. Rabah el-Habeşî (Bilal b. Rabah)
2. Abdullah b. Luhay el-Hevzeni (Abdullah b. Amir b. Luhay)
3. Ebu Sellam Memtur el-Esved el-Habeşî (Memtur)
4. Zeyd b. Sellam el-Habeşî (Zeyd b. Sellam b. Memtur)
5. Ebu Sellam Muaviye b. Sellam el-Habeşî (Muaviye b. Sellam b. Mamtur)
6. Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi' el-Halebî (Rabî' b. Nâfi')
Konular:
Borç, bir başkasının borcunu ödemek
Borç, borçlu-alacaklı ilişkisi
Dünya, Hz. Peygamber gözünde
Fe'y ve Ganimet
Ganimet, beşte bir hisse
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, cömertliği
Hz. Peygamber, zühdü
Müslüman, peygamber sevgisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9999, D001458
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا خَالِدٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ خُبَيْبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ سَمِعْتُ حَفْصَ بْنَ عَاصِمٍ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِى سَعِيدِ بْنِ الْمُعَلَّى أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم مَرَّ بِهِ وَهُوَ يُصَلِّى فَدَعَاهُ قَالَ فَصَلَّيْتُ ثُمَّ أَتَيْتُهُ قَالَ فَقَالَ:
" مَا مَنَعَكَ أَنْ تُجِيبَنِى." قَالَ كُنْتُ أُصَلِّى . قَالَ: " أَلَمْ يَقُلِ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ) لأُعَلِّمَنَّكَ أَعْظَمَ سُورَةٍ مِنَ الْقُرْآنِ أَوْ فِى الْقُرْآنِ." شَكَّ خَالِدٌ "قَبْلَ أَنْ أَخْرُجَ مِنَ الْمَسْجِدِ." قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَوْلَكَ . قَالَ
"( الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ) وَهِىَ السَّبْعُ الْمَثَانِى الَّتِى أُوتِيتُ وَالْقُرْآنُ الْعَظِيمُ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona Halid, ona Şube, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da Ebu Said b. el-Mualla'nın rivayetine göre; kendisi namaz kılarken, Rasulullah (sav) yanına gelip ona seslendi. Ebu Said, namazı bitirdikten sonra Rasulullah'ın yanına gittim dedi. Hz. Peygamber, "Bana cevap vermene ne mâni oldu?" diye sordu. Namaz kılıyordum dedim.
"Aziz ve Celil olan Allah, 'Ey iman edenler! Sizi, hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah'a ve Rasulüne icabet ediniz (Enfâl, 24) buyurmadı mı? Mescidden çıkmadan ben sana Kur'ân'dan veya Kur'an'daki (-ravi Halid bu kelimede şüpheye düştü-) (sevabı) en büyük sureyi öğreteceğim" buyurdu. Ben emrini bekliyorum ey Allah'ın Rasulü dedim. Buyurdu ki:
"el-Hamdu lillâhi rabbi'l-âlemîn suresi, bana verilen seb'ül-mesânî (namazlarda tekrarlanan yedi ayet) ve Kur'an-ı azîmdir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Vitr 351, /344
Senetler:
1. Ebu Said b. Mualla el-Ensarî (Rafi' b. Evs b. Mualla)
2. Hafs b. Asım el-Adevi (Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Haris Hubeyb b. Abdurrahman el-Ensari (Hubeyb b. Abdurrahman b. Abdullah b. Hubeyb b. Yesaf)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Halid b. Haris el-Hüceymî (Halid b. Haris b. Selim b. Süleyman)
6. Ebu Amr Ubeydullah b. Muaz el-Anberî (Ubeydullah b. Muaz b. Muaz b. Nasr)
Konular:
Kur'an, Fatiha isimleri ve önemi
Kur'an, tertibi
Müslüman, peygamber sevgisi
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ أَجْلَحَ عَنِ الشَّعْبِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم
"تَلَقَّى جَعْفَرَ بْنَ أَبِى طَالِبٍ فَالْتَزَمَهُ وَقَبَّلَ مَا بَيْنَ عَيْنَيْهِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34386, D005220
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ أَجْلَحَ عَنِ الشَّعْبِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم
"تَلَقَّى جَعْفَرَ بْنَ أَبِى طَالِبٍ فَالْتَزَمَهُ وَقَبَّلَ مَا بَيْنَ عَيْنَيْهِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona Eclah, ona eş-Şa'bî'den şöyle rivayet edilmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) Cafer b. Ebu Talib'i karşıladı. Onu kucakladı ve iki gözünün ortasından öptü."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 157, /1177
Senetler:
1. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
2. Ebu Huceyye Eclah b. Abdullah el-Kindi (Eclah b. Abdullah b. Huceyye)
3. Ebu Hasan Ali b. Müshir el-Kuraşî (Ali b. Müshir b. Ali b. Umeyr)
4. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Müslüman, peygamber sevgisi
NECAŞİ VE HABEŞİSTANA HİCRET
Saygı ve Muhabbet, yanağından öpmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12461, B002091
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ خَبَّابٍ قَالَ كُنْتُ قَيْنًا فِى الْجَاهِلِيَّةِ ، وَكَانَ لِى عَلَى الْعَاصِ بْنِ وَائِلٍ دَيْنٌ ، فَأَتَيْتُهُ أَتَقَاضَاهُ قَالَ لاَ أُعْطِيكَ حَتَّى تَكْفُرَ بِمُحَمَّدٍ صلى الله عليه وسلم . فَقُلْتُ لاَ أَكْفُرُ حَتَّى يُمِيتَكَ اللَّهُ ، ثُمَّ تُبْعَثَ . قَالَ دَعْنِى حَتَّى أَمُوتَ وَأُبْعَثَ ، فَسَأُوتَى مَالاً وَوَلَدًا فَأَقْضِيَكَ فَنَزَلَتْ ( أَفَرَأَيْتَ الَّذِى كَفَرَ بِآيَاتِنَا وَقَالَ لأُوتَيَنَّ مَالاً وَوَلَدًا * أَطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَنِ عَهْدًا ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adî, ona Şube, ona Süleyman, ona Ebu Duhâ, ona Mesruk, ona da Habbab b. Eret (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ben Câhiliye devrinde kılıç ustası idim. [Yaptığım bir işe karşılık] Âs b. Vâil'den alacağım vardı. Bir gün alacağımı tahsil etmek üzere ona geldim. O bana,'Sen Muhammed'i inkar etmedikçe sana borcumu vermem', dedi. Ben de 'Allah senin canını alıp sonra sen diriltilmedikçe Muhammed'i inkar etmem', dedim.
Bunun üzerine o, 'Öyle ise ben ölünceye, sonra diriltilinceye, (âhiretle) bana mal ve evlat verilinceye kadar beni bırak da sana borcumu öyle vereyim', dedi.
Bunun üzerine şu ayetler indi: Âyetlerimizi inkâr eden ve 'Mutlaka bana mal ve evlât verilecektir' diyen adamı gördün mü! O, gaybı mı biliyor, yoksa Allah katından bir söz mü aldı? (Meryem, 19/77-78)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Buyû' 29, 1/602
Senetler:
1. Ebu Abdullah Habbab b. Eret (Habbab b. Eret b. Cendele b. Sa'd b. Huzeyme)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Duhâ Müslim b. Subeyh el-Hemdanî (Müslim b. Subeyh)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Amr Muhammed b. İbrahim es-Sülemî (Muhammed b. İbrahim b. Ebu Adî)
7. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Müslüman, peygamber sevgisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22609, D003476
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا كَهْمَسٌ عَنْ سَيَّارِ بْنِ مَنْظُورٍ - رَجُلٍ مِنْ بَنِى فَزَارَةَ - عَنْ أَبِيهِ عَنِ امْرَأَةٍ يُقَالُ لَهَا بُهَيْسَةُ عَنْ أَبِيهَا قَالَتِ اسْتَأْذَنَ أَبِى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ قَمِيصِهِ فَجَعَلَ يُقَبِّلُ وَيَلْتَزِمُ ثُمَّ قَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ مَا الشَّىْءُ الَّذِى لاَ يَحِلُّ مَنْعُهُ قَالَ
"الْمَاءُ." قَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ مَا الشَّىْءُ الَّذِى لاَ يَحِلُّ مَنْعُهُ قَالَ
"الْمِلْحُ." قَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ مَا الشَّىْءُ الَّذِى لاَ يَحِلُّ مَنْعُهُ قَالَ
"أَنْ تَفْعَلَ الْخَيْرَ خَيْرٌ لَكَ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muaz b. Muaz), ona Kehmes (b. Hasan), ona Fezari oğullarından bir adam olan Seyyar b. Menzûr, ona babası (Menzûr b. Seyyar), Büheyse diye isimlendirilen bir kadın, babası (Umeyr el-Fezari) ile ilgili şunu anlatmıştır. Babam, Hz. Peygamber'den (sav) izin isteyerek, gömleğiyle kendisi arasına girerek öpüp sarılmaya başladı ve sonra Ey Allah'ın Nebi'si! (İnsanlardan) engellenmesi helal olmayan şey nedir? dedi. Hz. Peygamber de (sav) "su" dedi. O da tekrar, Ey Allah'ın Nebi'si! (İnsanlardan) engellenmesi helal olmayan şey nedir? dedi. Hz. Peygamber (sav) "tuz" buyurdu. Adam yine Ey Allah'ın Nebi'si! (İnsanlardan) engellenmesi helal olmayan şey nedir? dedi. Hz. Peygamber (sav), "ne hayır işlersen senin için hayırdır" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 62, /808
Senetler:
1. Umeyr el-Fezari (Umeyr)
2. Büheyse el-Fezariyye (Büheyse)
3. Menzûr b. Seyyar el-Fezari (Menzûr b. Seyyar b. Zebban b. Amr)
4. Seyyar b. Manzur el-Fezarî (Seyyar b. Manzur)
5. Ebu Hasan Kehmes b. Hasan et-Teymî (Kehmes b. Hasan)
6. Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî (Muaz b. Muaz b. Nasr b. Hassan b. Hur b. Malik)
7. Ebu Amr Ubeydullah b. Muaz el-Anberî (Ubeydullah b. Muaz b. Muaz b. Nasr)
Konular:
Amel, Allah'ın razı olmayacağı ameller
Doğal kaynaklar, Su, ortak kullanımı
Hayır, müslüman ve kafirin yaptığı hayrın karşılığı
Müslüman, peygamber sevgisi
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Ticaret, Suyun Satılması