317 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer’in (sav) şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) Kubâ mescidine binekle de, yayan da giderdi. İbn Numeyr ayrıca şunu eklemektedir: Bize Abdullah, ona Nâfi‘nin rivayet ettiğine göre, mescitte iki rekât namaz kılardı.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Nümeyr arasında inkita vardır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Hasan b. Musa, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit el-Bünanî, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Ey iman edenler! Peygamber'in (sav) yanında ondan daha yüksek sesle konuşmayın" ayeti sonuna kadar nazil olduğunda, Sabit b. Kays, evinde oturdu ve ben cehennem ehlindenim! dedi ve (bir müddet) Hz. Peygamber'e (sav) gözükmedi. Hz. Peygamber (sav) Sa'd b. Muaz'a; "Ey Ebu Amr! Sabit'den ne haber? Hasta mı?" diye sordu. Sa'd; o iyidir. Hasta olduğuna dair bir bilgim yok dedi. Daha sonra Sa'd, Sabit'in yanına gelip Rasulullah'ın (sav) kendisini sorduğunu söyledi. Sabit, benim Rasulullah'a (sav) karşı en yüksek sesli konuşan kişi olduğumu biliyorsunuz. Bu ayet de indiğine göre ben, cehennem ehlindenim dedi. Sa'd bu durumu Hz. Peygamber'e anlatınca Rasulullah (sav); "hayır! O, cennetliktir" buyurdu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer’in (sav) şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) Kubâ mescidine binekle de, yayan da giderdi. İbn Numeyr ayrıca şunu eklemektedir: Bize Abdullah, ona Nâfi‘nin rivayet ettiğine göre, mescitte iki rekât namaz kılardı.
Bize Abdullah, ona Süleyman b. Abdurrahman ve Musa b. Harun, onlara Velid b. Müslim, ona Abdullah b. Alâ b. Zebr, Büsr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona da Ebu Derdâ şöyle rivayet etmiştir: Ebu Bekir ve Ömer tartışırken Ebu Bekir Ömer'i sinirlendirmiş, Ömer de sinirli bir şekilde oradan ayrılmıştı. Sonra Ebu Bekir, Ömer'in peşinden giderek kendisini bağışlamasını istemiş, Ömer bağışlamamış hatta kapısını Ebu Bekir'in yüzüne kapatmıştı. Ebu Derdâ der ki: Bunun üzerine Ebu Bekir Rasulullah'ın (sav) yanına geldi. O sırada biz de oradaydık. Rasulullah (sav) "sizin bu arkadaşınız kendisini tehlikeli bir şeye atmış" dedi. Ebu Derdâ der ki: Ömer de Ebu Bekir'i affetmemesinden pişman olup geldi, selam vererek Hz. Peygamber'in yanına oturdu ve Rasulullah'a (sav) kendisiyle Ebu Bekir arasında olanları anlattı. Ebu Derdâ der ki: Rasulullah öfkelendi. Ebu Bekir de “ey Allah'ın Rasulü, vallahi bu konuda ben Ömer'den daha çok ileriye gittim” demeye başladı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz, şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz. Ben size 'ey insanlar ben sizlerin tamamına gönderilmiş Allah'ın elçisiyim' demiştim sizler 'yalan söylüyorsun' demiştiniz de Ebu Bekir ise 'doğru söylüyorsun' demişti."
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu Teyyâh, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Mekke'nin fethi günü Rasulullah (sav), yeni Müslüman olan Kureyş büyüklerinden her birine (gönüllerini İslam'a ısındırmak için) bolca pay vermişti. Ensâr'dan bazı kimseler bunu görünce, sebebini, ve hikmetini anlamayarak “vallahi bu ne şaşılacak bir iştir. Kılıçlarımız henüz Kureyş kanı damlatırken, kazandığımız ganimetlerimiz Kureyş eşrafına geri veriliyor” dediler. Onların bu sözü Peygamber'in kulağına gelince, Peygamber (sav) Ensâr'ı davet etti ve onlara "Sizden bana erişen sözler nedir?" diye bunun mahiyetini sordu. Ensâr da yalan söylemez olduklarından “Sana ulaşan bu sözleri biz söyledik” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) "insanlar, ganimetle evlerine dönerken, siz de Allah'ın Rasulü ile evinize dönmeye razı olmaz mısınız? Eğer Ensâr bir dere veya dağ yoluna girse, muhakkak ki ben de Ensâr'ın dere yoluna yahut dağ yoluna girerdim" buyurdu
Bize Abdullah, ona Süleyman b. Abdurrahman ve Musa b. Harun, onlara Velid b. Müslim, ona Abdullah b. Alâ b. Zebr, Büsr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona da Ebu Derdâ şöyle rivayet etmiştir: Ebu Bekir ve Ömer tartışırken Ebu Bekir Ömer'i sinirlendirmiş, Ömer de sinirli bir şekilde oradan ayrılmıştı. Sonra Ebu Bekir, Ömer'in peşinden giderek kendisini bağışlamasını istemiş, Ömer bağışlamamış hatta kapısını Ebu Bekir'in yüzüne kapatmıştı. Ebu Derdâ der ki: Bunun üzerine Ebu Bekir Rasulullah'ın (sav) yanına geldi. O sırada biz de oradaydık. Rasulullah (sav) "sizin bu arkadaşınız kendisini tehlikeli bir şeye atmış" dedi. Ebu Derdâ der ki: Ömer de Ebu Bekir'i affetmemesinden pişman olup geldi, selam vererek Hz. Peygamber'in yanına oturdu ve Rasulullah'a (sav) kendisiyle Ebu Bekir arasında olanları anlattı. Ebu Derdâ der ki: Rasulullah öfkelendi. Ebu Bekir de “ey Allah'ın Rasulü, vallahi bu konuda ben Ömer'den daha çok ileriye gittim” demeye başladı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz, şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz. Ben size 'ey insanlar ben sizlerin tamamına gönderilmiş Allah'ın elçisiyim' demiştim sizler 'yalan söylüyorsun' demiştiniz de Ebu Bekir ise 'doğru söylüyorsun' demişti."