128 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ömer, ona Yunus, ona Zuhrî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Mes'ûd'un rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bu geceyi, cinlere Kur'an okuyarak Hacûn’daki arkadaşlarım ile geçirdim"
Açıklama: Hadisin senedinde bulunan inkıtadan ötürü zayıftır.
Bize Ebu Saîd, ona Hammâd b. Seleme, ona Ali b. Zeyd, ona Ebu Râfi, ona da İbn Mesûd şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), Cin gecesinde etrafıma bir çizgi çizdi. Cinlerden her biri, hurma ağaçlarının gölgesi gibi (siyah, yoğun) bir şekilde gelirdi. Rasulullah (sav) bana 'Yerinden sakın ayrılma' dedi ve sonra onlara Aziz ve Celil Allah’ın Kitabı’nı okudu. Hz. Peygamber, Zutt'ları görünce 'Sanki bunlar onlara benziyor' buyurdu. Rasulullah (sav) bana 'Yanında su var mı?' diye sordu. 'Hayır' dedim. 'Yanında nebîz (hurma veya üzümden yapılmış, henüz mayalanmamış içecek) var mı?' dedi. 'Evet' dedim. Bunun üzerine onunla abdest aldı."
Açıklama: O dönemde Hindistan’ın Sind bölgesinden veya çevresinden gelen, koyu tenli, topluca yaşayan denizci veya işçi topluluklarına verilen isimdir. İbn Manzûr, Lisanu'l-Arab, "الزُّطَّ" maddesi.
Bize Affân, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona Sa‘îd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ne cinlere Kur’ân okudu ne de onları gördü. Şöyle ki: Rasulullah (sav) bir grup ashabıyla birlikte Ukâz panayırına gitmek üzere yola çıkmıştı. Bu sırada şeytanların gökten haber almalarına engel konmuş ve üzerlerine şihâb (ateşli toplar) gönderilmişti. Bunun üzerine şeytanlar kendi kavimlerine dönüp geldiler. Kavmi onlara 'Size ne oldu?' diye sordu. Şeytanlar 'Bizim gökten haber almamız engellendi ve üzerimize şihâblar (alev topları) gönderildi' dediler. Kavmi 'Sizin gökten haber almanıza engel olan yeni bir şey olmuştur. Yeryüzünün doğusuna ve batısına gidin, bu engelin ne olduğunu araştırın' dedi. Bunun üzerine şeytanlar, bu engelin sebebini öğrenmek üzere, yeryüzünün doğusunu ve batısını dolaşmaya başladılar. Tihâme tarafına yönelen grup, Rasulullah'a (sav) ulaştı. O sırada, Rasulullah (sav) Ukâz panayırına gitmek üzere Nahlâ’da bulunuyor ve ashabına sabah namazı kıldırıyordu. Cinler Kur’ân tilâvetini duyunca durup dinlediler ve 'Vallahi, işte sizinle gök haberleri arasına engel olan şey budur' dediler. Onlar kendi kavimlerine dönerek 'Ey kavmimiz! Biz gerçekten hayrete düşüren bir Kur’ân dinledik. O, doğru yola iletir; biz de ona iman ettik' dediler. Sonrasında Allah Teâlâ, Rasulüne '(...قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ -De ki: Bana vahyolundu ki…) [Cin, 72/1] ayetini indirdi. İşte Rasulullah’a (sav) vahyolunan, cinlerin bu sözleridir."
Açıklama: İsnadı Şeyhân'nın şartlarına göre sahihtir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. İdris, ona A'meş, ona İbrahim, ona da Ebu Ma'mer şöyle rivayet etmiştir: "Aziz ve Celil Allah'ın 'Taptıkları putlar Rablerine daha yakın olmak için vesile ararlar.' [İsra, 17/57] ayeti hakkında Abdullah (b. Mesud) şöyle demiştir: Bir grup cin Müslüman oldu. Onlar daha önce kendilerine tapılan kimselerdi. O cinler Müslüman olduğu halde, onlara tapanlar, tapınmaya devam ettiler."
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, ona Davud, ona Şa‘bî, ona da Alkame şöyle demiştir: "Ben, İbn Mes'ûd’a (ra) 'Cin (olayı) gecesinde, içinizden hiç kimse Nebî'ye (sav) arkadaşlık etti mi?' diye sordum, şöyle dedi: Bizden hiç kimse ona arkadaşlık etmedi. Ancak, bir gece, Mekke’de iken, kendisini kaybettik. (Kendi kendimize) 'Acaba suikasta mı uğradı, yoksa (cinler tarafından) uçuruldu mu? Ona ne oldu?' dedik ve bir topluluğun geçirdiği en kötü geceyi geçirerek sabahladık. Sabah olduğunda –yahut sabaha karşı– bir de baktık ki Hz. Peygamber (sav), Hirâ tarafından geliyor. Topluluk içinde bulunduğu hâli kendisine anlattı. Hz. Peygamber (sav) 'Bana cinlerin davetçisi geldi, ben de onlara gittim ve onlara Kur’ân okudum' buyurdu. Sonra kalktı, bize onların izlerini ve ateşlerinin izlerini gösterdi. Şa‘bî der ki: Arap Yarımadası cinleri Rasulullah’tan (sav) azık talebinde bulundu. Rasulullah (sav) da 'Üzerinde Allah’ın ismi anılmamış her kemik, sizin elinize geçtiğinde, eskisinden daha çok etli olarak (size yiyecek olur); her dışkı ve tezek de binek hayvanlarınız için yemdir' buyurdu. Sonra da bize 'Sizler bunlarla (yani kemik ve tezek ile) taharetlenmeyin. Zira bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.]
Bize Abdurrahman b. Vâkıd Ebu Müslim es-Sa'dî, ona Velîd b. Müslim, ona Züheyr b. Muhammed, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ashabının yanına çıktı ve onlara Rahmân Suresini başından sonuna kadar okudu, Sahabe de sessiz kaldı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ben bu sureyi, Cin gecesinde cinlere okudum, onlar ise sizin verdiğiniz karşılıktan daha güzel bir karşılık verdiler. Ben 'Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?' ayetini her okuduğumda, onlar 'Rabbimiz! Senin hiçbir nimetine karşı yalan söylemeyiz. Hamd Sana mahsustur' dediler." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis garîbdir. Onu sadece Velîd b. Müslim’in, Züheyr b. Muhammed’den rivayeti olarak biliyoruz.] [Ahmed b. Hanbel der ki: Şam’da kendisinden hadis rivayet edilen Züheyr b. Muhammed ile Irak’ta kendisinden rivayet edilen Züheyr b. Muhammed aynı kişi değil gibi. Sanki, kendisinden münker hadis rivayet ettikleri için ismini ters yüz ettikleri başka bir kişidir.] [Muhammed b. İsmail el-Buhârî der ki: Şam ehli, Züheyr b. Muhammed’den münker rivayetler nakleder, Irak ehli ise ondan makul ve yakın (muteber) rivayetler nakleder.]
Bize İsmail ve İbn Ebu Zâide, onlara Davud, ona Şa'bî, ona da Alkame şöyle demiştir: "İbn Mes'ûd’a (ra) 'Cin (olayı) gecesinde, içinizden hiç kimse Nebî'ye (sav) arkadaşlık etti mi?' diye sordum, şöyle dedi: Bizden hiç kimse ona arkadaşlık etmedi. Ancak, bir gece kendisini kaybettik. (Kendi kendimize) 'Acaba suikasta mı uğradı, yoksa (cinler tarafından) uçuruldu mu? Ona ne oldu?' dedik ve bir topluluğun geçirdiği en kötü geceyi geçirerek sabahladık. Sabah olduğunda –yahut sabaha karşı– bir de baktık ki Hz. Peygamber (sav), Hirâ tarafından geliyor. 'Ey Allah'ın Rasulü!' diyerek kendisine içinde bulunduğumuz hâli anlattık. Hz. Peygamber (sav) 'Bana cinlerin davetçisi geldi, ben de onlara gittim ve onlara Kur’ân okudum' buyurdu. Sonra kalktı, bize onların izlerini ve ateşlerinin izlerini gösterdi. [Şa‘bî der ki:] Cinler Rasulullah’tan (sav) azık talebinde bulundu. [İbn Ebu Zâide de Âmir'den rivayetle der ki: O gece ondan azık istediler.] Onlar, Cezîre cinlerindendi. Rasulullah (sav) da 'Üzerinde Allah’ın ismi anılmamış her kemik, sizin elinize geçtiğinde, eskisinden daha çok etli olarak (size yiyecek olur); her dışkı ve tezek de binek hayvanlarınız için yemdir' buyurdu. (Sonra da bize) 'Sizler bunlarla (yani kemik ve tezek ile) taharetlenmeyin. Zira bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır' buyurdu."