Giriş

Bana Harun b. Maruf, ona İbn Vehb, ona Amr b. Haris; (T) Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Haris, ona Ebu Nadr, ona da Süleyman b. Yesar'ın naklettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) zevcesi Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben, Rasulullah'ı (sav) abartılı biçimde ve küçük dili görünecek şekilde ağzını açarak kahkaha atarken hiç görmedim. O, sadece tebessüm ederdi. Bir bulut gördüğünde veya şiddetli bir rüzgâr çıktığında endişelenir, endişesi yüzünden anlaşılırdı. Bir gün kendisine; ey Allah'ın elçisi! İnsanlar bulut gördüler mi yağmur yağacak diye ümitlenip seviniyorlar. Sen ise bulutu görünce endişeleniyorsun, niçin böyle oluyor? diye sordum. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ey Aişe! Onun bir azap taşımadığına dair bana kim teminat verebilir ki? Geçmişte bir kavim şiddetli rüzgarla azaba uğratıldı. Bir kavim de azabı (getiren bulutu uzaktan) gördükleri zaman (Bakın bulut çıktı, yağmur yağacak!) demişlerdi."


Açıklama: Hadis metninde geçen (Bakın bulut çıktı, yağmur yağacak!) sözü Ahkâf, 46/24 ayetine telmihtir.

    Öneri Formu
3263 M002086 Müslim, Salâtul İstiska, 16

Bize İsa b. İbrahim el-Birekî rivayet etti. Bu hadisi Ebu Davud et-Tayâlisî'den de işittim, ancak İsa'nın rivayetini daha iyi muhafaza ettim. İsa'ya Abdulkahir b. es-Serî (es-Sülemî), ona İbn Kinane b. Abbas b. Mirdas, ona da babasının rivayet ettiğine göre dedesi şöyle demiştir: Rasulullah (sav) güldü de Ebubekir (ra) - yahut Ömer- (ra) kendisine: "Allah yüzünüzden gülmeyi eksik etmesin" dedi. [Ravi daha sonra hadisin geriye kalanını rivayet etti.]


    Öneri Formu
34400 D005234 Ebu Davud, Edeb, 155, 156

Bize Müsedded, ona Husayn b. Nümeyr; (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona İbn İdris -mana ile-, ona Husayn (b. Abdurrahman), ona (Amir) eş-Şa'bî, ona da Adî b. Hatim şöyle rivayet etmiştir: "Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (gecenin karanlığından) ayırt edilinceye kadar yiyin, için..."(Bakara,2/187) ayeti inince bir beyaz, bir de siyah ip aldım. Onları yastığımın altına koydum, (ama) hangisinin siyah hangisinin beyaz olduğunu ayıramadım. Bunu Rasulullah'a (sav) arz ettim de güldü ve "öyleyse senin yastığın eni geniş ve boyu uzunmuş. İplerden kastedilen sadece gece ve gündüzdür" dedi. [(Ravi) Osman, o (ipten kasıt) ancak gecenin karanlığı ile gündüzün aydınlığıdır dedi.]


    Öneri Formu
270780 D002349-2 Ebu Davud, Sıyam, 17

Bize Müsedded ve Muhammed b. İsa, -mânâ aynıdır- onlara Süfyan, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Bir adam Nebî'ye (sav) gelip helâk oldum dedi. Hz. Peygamber (sav); "ne oldu" buyurdu. (Adam), Ramazan'da hanımımla beraber oldum dedi. Rasulullah (sav); "azat edeceğin bir köle bulur musun" buyurdu. O, hayır dedi. Nebî (sav); "iki ay peş peşe oruç tutabilir misin" buyurdu. O, hayır dedi. Hz. Peygamber (sav); "(peki), 60 fakiri doyurabilir misin" buyurdu. (Adam), hayır dedi. Rasulullah (sav); (adama), "otur" buyurdu. (Derken), Nebî'ye (sav) içerisinde hurma olan bir sepet getirildi de (o adama) "bunu infak et" buyurdu. O, ya Rasulullah! (Medine'nin) iki taşlığı arasında bizden daha fakir bir aile yok ki dedi. Rasulullah (sav), (bu söz üzerine) ön dişleri gözükene dek güldü! Nebî (sav); "(o halde), onu ailene yedir" buyurdu. [Müsedded, başka bir rivayette azı dişleri demiştir.]


    Öneri Formu
270801 D002390-2 Ebu Davud, Sıyam, 37


    Öneri Formu
275843 D004476-2 Ebu Davud, Hudud, 35

Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona Aişe; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe –hadis onun lafızlarıyla aktarılmıştır-, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Hişam, ona babası (Urve'nin) rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında güneş tutuldu. Rasulullah (sav) kalkıp namaza durdu. Kıyamı oldukça uzattı, sonra rükûa vardı, rükûunu da oldukça uzattı, sonra rükudan doğrulup ayakta uzun süre durdu, ama bu ilk kıyamdan kısaydı, sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzun yaptı. Ama bu rükûu ilk rükûdan biraz daha kısa idi, sonra secdeye vardı. Sonra ayağa kalktı ve uzun süre kıyamda durdu, ama bu ilk kıyamından daha kısa idi. Sonra rükûa vardı, rükûunu uzatmakla birlikte bu ilk rükûundan daha kısa idi, sonra rükûdan doğruldu, ayakta uzunca durdu, ancak bu ilk kıyamdan daha kısaydı. Sonra rükûa vardı, rükûunu da ilk rükûdan kısa olmakla birlikte uzattı. Sonra secde yaptı, sonra namazı bitirdi. Bu sırada güneş tutulması bitmişti. Namazın ardından Hz. Peygamber (sav) insanlara bir hutbe verdi. Allah'a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerindendir. İkisi de herhangi birinin ölümü ya da doğumu sebebiyle tutulmazlar. Onları (bu halde) gördüğünüz vakit tekbir getirin, Allah'a dua edin, namaz kılın, sadaka verin! Ey Muhammed ümmeti! Erkek yahut kadın kulunun zina etmesi Allah'ın ağırına gittiği kadar hiç kimseye ağır gelmez. Ey Muhammed ümmeti! Vallahi, bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar, pek az gülerdiniz. Şimdi söyleyin tebliğ ettim mi?" Malik'in rivayetinde de "şüphesiz Güneş ve Ay, Allah'ın ayetlerinden iki ayettir" denilmiştir.


Açıklama: Metnin takibini kolaylaştırmak için paragraflama yapmak gerekiyor bu hadiste.

    Öneri Formu
3269 M002089 Müslim, Küsûf, 1

Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona da ez-Zührî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in hizmetini gören sahabeden Enes b. Mâlik el-Ensârî (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) ölüm döşeğinde olduğu günlerde namazları Ebu Bekir kıldırıyordu. (Son) Pazartesi günü saf tutmuş namaz kılıyorduk. Birden Rasulullah (sav) odanın perdesini açarak bize bakmaya başladı. Ayakta duruyordu ve mübarek yüzü mushaf yaprağı gibi bembeyaz, parıldıyordu. Sonra tebessüm etti ve güldü. Onu görmenin sevinciyle az kalsın namazı bozacaktık. Hz. Peygamber'in (sav) namaza geldiğini zanneden Ebu Bekir geri geri yürüyüp safa katılmak istedi. Hz. Peygamber (sav) bize 'namazınızı tamamlayın' diye işaret etti. Sonra içeri girdi ve perdeyi indirdi. Aynı gün vefat etti."


    Öneri Formu
4945 B000680 Buhari, Ezan, 46

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys b. Sa'd, ona Ukayl, ona da İbn Şihab'ın rivayet ettiğine göre Enes (ra) şöyle demiştir: "Müs­lümanlar (Hz. Peygamber'in son hastalığı sırasında bir gün) sabah namazını kılarlarken, aniden Rasulullah (sav) Âişe'nin odasının perdesini açtı ve saf tutup namaz kılmakta olan ashâba baktı. Sonra tebessüm etti, (hatta) güldü. (O sırada imamlık yapmakta olan) Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) namaza gelmek istediğini zannettiğinden, geri çekilerek safa katılmak istedi. Müslümanlar ise (sevinçten) neredeyse namazlarını bozacaklardı. Hz. Peygamber (sav) onlara, "namazınızı tamamlayın!" diye işaret etti ve perdeyi indirdi. O günün sonunda da vefat etti."


    Öneri Formu
5023 B000754 Buhari, Ezan, 94

Bize Ahmed b. Yunus (et-Temimî), ona Ubeydullah b. İyad (es-Sedusi), ona da İyad (b. Lekît es-Sedusi), Ebu Rimse'nin (Habib b. Hayyan el-Belevî) şöyle anlattığını nakletti: Babamla birlikte Rasulullah'ın (sav) yanına gitmiştik. Rasul-i Ekrem (sav) babama "senin oğlun mu bu?" diye sordu. Babam Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki evet dedi. Rasulullah (sav) "gerçekten mi?" dedi. Babam şahitlik ederim ki evet dedi. Efendimiz (sav) benim babama benzerliğime baktı ve babamın benim üzerime yemin etmesinden dolayı güldü. Sonra "şüphesiz onun yaptıklarından dolayı sen sorumlu tutulamayacağın gibi, senin yaptıklarından dolayı da o sorumlu tutulamaz" buyurdu ve "(hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez)" mealindeki ayeti (Fatır 35/18) okudu.


    Öneri Formu
33307 D004495 Ebu Davud, Diyat, 2

Bize Ahmed b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr, ona Ebu Nadr, ona Süleyman b. Yesar'ın naklettiğine göre Peygamber'in (sav) zevcesi Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben, Rasulullah'ın (sav) abartılı ve küçük dili görünecek şekilde ağzını açarak kahkaha attığını hiç görmedim. O, sadece tebessüm ederdi. Bir bulut veya rüzgâr gördüğünde endişelenirdi ve endişesi yüzünden anlaşılırdı. Kendisine Ey Allah'ın elçisi! İnsanlar bulutu gördükleri zaman, yağmur yağacağını ümit ederek seviniyorlar, sen ise bir bulut görünce endişen yüzünden anlaşılıyor, niçin böyle oluyor? dedim. Bunun üzerine "Ey Aişe! Bunda bir azab bulunmadığına dair bana kim teminat verebilir ki? Geçmişte bir kavim şiddetli rüzgarla azaba maruz kalmıştır. Bir kavim de azabı (getiren bulutu uzaktan) görmüşler ve (Bakın bulut çıktı, yağmur yağacak!) (Ahkâf, 46/24) demişlerdi" buyurdu.


    Öneri Formu
34178 D005098 Ebu Davud, Edeb, 103, 104