134 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Abdulvehhâb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Hafsa (Ebu Abdullah (Buhari) Hafsa'dan bu rivayeti Hişam b. Hassân'ın da naklettiğini söylemiştir) ona da Ümmü Atiyye şöyle rivayet etmiştir: "Bizlere bir ölü için üç günden fazla yas tutmamız yasaklanmıştı. Ancak sadece kocalar için dört ay on gün yas tutmaya izin verildi. Bu süre zarfında sürme çekemez, hoş koku sürünemez, asb (denilen Yemen) kumaşı dışında boyanmış elbise de giyemezdik. Birimiz ay halinden gusledip temizlendiği esnada bir nebze koku kullanmamıza ruhsat verilmişti. Diğer taraftan, cenazelerin arkasından gitmemiz de bize yasaklanmıştı." [Buhârî şöyle demiştir: Bu hadisi Hişâm b. Hassan, ona Hafsa, ona da Ümm Atiyye, Nebî’den (sav) rivayet etmiştir.]
Bize Müsedded, ona Bişr b. Mufaddal, ona Seleme b. Alkame, ona da Muhammed b. Sîrîn şöyle rivayet etmiştir: "Ümmü Atiyye’nin (r.anhâ) bir oğlu vefat etmişti. Üçüncü günde safranlı bir koku getirilmesini istedi. O kokudan bir miktar süründü ve 'Kocanın vefat etmesi dışında, üç günden fazla yas tutmamız bize yasaklanmıştır' dedi."
Bize Ebu Rabî ez-Zehrânî, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona da Hafsa, Ümmü Atiyye'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bize koca için tutulan dört ay on gün yas dışında, ölmüş herhangi birisi için üç günden fazla yas tutmamız yasaklanmıştı. Yas döneminde sürme çekemez, koku süremez, boyalı elbise de giyemezdik. Bununla birlikte ay halinden temizlendiğinde gusledeceği vakit, kadınların bir nebze kust ya da ezfâr denilen kokulu otlardan kullanmasına izin verilmişti."
Bize Süleyman b. Davud el-Mehrî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe şöyle rivayet etmiştir: "Babası, Ömer b. Abdullah b. Erkam b. ez-Zührî'ye, Eslem'li Hâris kızı Sübey'a'nın yanına giderek, ona başından geçen olayı anlatan hadisi ve Rasulullah'ın (sav) onun sorduğu fetvaya ne cevap verdiğini öğrenmesi için bir mektup yazdı. Karşılığında Ömer b. Abdullah, Abdullah b. Utbe'ye, Subey'a’nın kendisine bildirdiği şu olayı yazarak gönderdi: Sübey'a, Âmir b. Lüeyy oğullarından olan ve Bedir Savaşı'na katılan Sa‘d b. Havle ile evli idi. Sa'd veda haccı esnasında vefat ettiğinde kendisi hamile idi. Kocası vefat ettikten kısa bir süre sonra doğum yaptı. Lohusalığı bittikten sonra da kendisi ile evlenmeye talip olacaklar için süslenmeye başladı. Abduddâr oğullarından Ebu Senâbil b. Ba'kek, onun yanına geldi ve 'Hayırdır, süslenmiş olduğunu görüyorum. Galiba evlenmeyi düşünüyorsun. Halbuki dört ay on gün geçmedikçe sen kimse ile nikâhlanamazsın' dedi. Ebu Senâbil bana bunları söyleyince, akşam olunca üzerime elbiselerimi giyinerek doğru Rasulullah'ın (sav) huzuruna gittim. Ona bunu sordum. O da bana çocuğumu doğurduğum için nikâhlanmamın helâl olduğuna dair fetva verdi ve uygun görürsem evlenebileceğimi söyledi." [İbn Şihâb da 'Ben böyle bir kadının doğumu ile kanaması devam etmekte iken dahi nikahlanmasında bir sakınca görmüyorum. Ancak kocası, temizleninceye kadar ona yaklaşamaz' demiştir.]
Zeyneb bt. Ümm Seleme'nin Ümm Habibe’den rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah’a ve âhiret gününe iman eden müslüman bir kadının, kocası için dört ay on gün dışında (ölmüş herhangi bir kimse için) üç günden fazla yas tutması helâl değildir."
Bize Müsedded, ona Bişr, ona Seleme b. Alkame, ona da Muhammed b. Sîrîn, Ümmü Atiyye'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kocanın vefatı hariç, herhangi bir kimsenin ardından üç günden fazla yas tutmamız bize yasaklandı."
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona Abdullah b. Ebu Bekir b. Amr b. Hazm, ona Humeyd b. Nâfi, ona Ümmü Seleme'nin kızı Zeynep, ona da Ebu Süfyan'ın kızı Ümmü Habibe şöyle rivayet etmiştir: "Babasının vefat haberi geldiğinde, Ümmü Habibe biraz koku istedi ve kollarına ondan sürüp şöyle dedi: Benim koku sürünmeye ihtiyacım yoktur. Ancak ben Nebi’yi (sav) şöyle buyururken dinlemiştim: Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocasının ölümü için bekleyeceği dört ay on gün (iddet) dışında, ölmüş herhangi bir kimse için üç günden fazla yas tutması helal değildir."
Zeynep (bt. Ümmü Seleme) şöyle rivayet etmiştir: "Kardeşi vefat ettiğinde, Zeynep bt. Cahş'ın yanına gitmiştim. Biraz koku getirilmesini istedi ve ondan süründü. Sonra da 'Vallahi, benim koku sürünecek halim yoktur. Ancak Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştim' dedi: 'Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası için bekleyeceği dört ay on gün iddet süresi hariç, ölmüş herhangi birisi için üç günden fazla yas tutması helal değildir'."
Bize Züheyr b. Harb, ona Yahya b. Ebu Bukeyr, ona İbrahim b. Tahmân, ona Budeyl, ona Hasan b. Müslim, ona Safiyye bt. Şeybe, ona da Nebi'nin (sav) zevcesi Ümmü Seleme, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Eşi vefat eden kadın, ne kırmızı (boya ile) boyanmış elbiseler ne de yırtık elbiseler giyer. Ne takı takar, ne saçını boyar. Gözlerine de sürme çekemez."
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Mahreme, ona babası, ona Muğire b. Dahhâk, ona da Ümmü Hakim bt. Useyd annesi hakkında şöyle rivayet etmiştir: "Eşi vefat etmişti. Annem o sırada gözlerinden rahatsızdı ve gözlerini 'celâ' ile sürmeliyordu –ravi Ahmed ifadenin doğrusunun 'celâ sürmesi kullanıyordu' olduğunu söylemiştir- Bunun üzerine bir cariyesini Ümmü Seleme'ye gönderdi ve ona celâ sürmesi çekmenin durumunu sordu. Ümmü Seleme ona 'Sürmeyi ancak senin için katlanması zor bir rahatsızlıktan dolayı ve kaçınılmaz olan bir iş sebebiyle kullanabilirsin. Onu da geceleyin sürer, gündüzün silersin' diye cevap verdi. Ardından Ümmü Seleme sözlerine şöyle devam etti: 'Ebu Seleme vefat ettiğinde Rasulullah (sav) yanıma gelmişti. O sırada gözlerime sabır suyu denilen bir ilaç koymuştum. Hz. Peygamber 'Bu da nedir, ey Ümmü Seleme?' diye sordu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O sadece sabır suyudur. Güzel de kokmaz' dedim. Allah Rasulü 'Ama o yüze bir tazelik ve güzellik katar. Bu sebeple onu gözlerine geceleyin koy, gündüzün de sil. Hoş koku ile ve kına ile de taranma. Çünkü bu da bir çeşit kına yakmaktır' buyurdu. Ümmü Seleme 'Peki ey Allah'ın Rasulü! Ne ile taranayım?' dediğinde, 'Başını kaplayacak şekilde sidr otu ile' buyurdu."