388 Kayıt Bulundu.
Bize Müemmel, ona Hammâd, ona Sabit, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: İtbân b. Malik'in gözleri görmez oldu. Bunun üzerine “ey Allah'ın Rasulü, gelip yurdunmda ya da evimde namaz kılsanız da ben de sizin namaz kıldığınız yeri namazgah edinsem” dedi. Hz. Peygamber (sav) gelip onun evinde namaz kıldı. Itbân'ın kavmi de Hz. Peygamber'in (sav) yanında toplandı. Râvi der ki: Onlar Malik b. Duhşum'dan bahsedip “ey Allah'ın Rasulü, o şöyle şöyle” diyerek onu münafıklıkla itham ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "O Allah'tan başka tanrı olmadığına ve benim de Allah'ın elçisi olduğuma şehadet etmiyor mu?" diye sordu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki bir kul canı gönülden kelime-i şahadeti söylerse ona ateş haram kılınır" buyurdu.
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Yezîd b. Harun, ona Süfyân b. Hüseyin, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî ya da Rabî b. Mahmud -tereddüt eden ravi Yezid'dir-, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Rasullullah'a (sav) gelip “ben görme özürlü bir adamım. Seninle aramda şu vadi ve karanlık var” dedim ve ondan, namaz kıldığı yeri namazgah edinmek üzere gelip benim evimde namaz kılmasını istedim. O da bana bunu yapacağına söz verdi, sonra da yanında Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte geldi. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Ensar onun yanına geldi. Sadece münafıklıkla itham edilen Malik b. Duhşun geri kaldı. İnsanlar yemek için kaldılar ve Hz. Peygamber namaz kılarken onlar aralarında konuşup “Hz. Peygamber'in (sav) geldiğini bildiği halde, Malik b. Duhşun'u buraya gelmekten alıkoyan şey münafık oluşudur” dediler. Namazını bitiren Peygamber (sav) "Yazıklar olsun, o adam içten samimi bir şekilde Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet getirmedi mi? Hiç şüphesiz Aziz ve Celil Allah kelime-i şahadet getirene ateşi haram kılmıştır" buyurdu.
Açıklama: Bu siyâka'sı ile zayıftır. Süfyan b. Huseyn, Zühri'den rivayet eder fakat hadisleri zayıftır. Ashab-ı Zührî'nin muhalefet ettiği şeyler nakleder.
Bize İshak b. İbrahim, ona Velid b. Müslim, ona Evzaî, ona Zührî, ona da Mahmud b. Rabî şöyle rivayet etmiştir: Ben bizim evimizde bir kovadan Rasulullah'ın (sav) ağzına su alıp püskürttüğünü çok iyi hatırlıyorum. Mahmud der ki: Bana İtban b. Malik şöyle dedi: Ben Hz. Peygamber'e (sav) “ey Allah'ın Rasulü, ben artık iyi göremiyorum” dedim. Sonra Itban hadisi “bize iki rekât namaz kıldırdı ve biz Rasulullah'ı (sav) kendisi için hazırlamış olduğumuz Ceşişe denilen bir yemek için alıkoyduk” ifadesine kadar rivayet etti, ancak hadisin devamında Yunus ve Mamer'in eklemelerini zikretmedi.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) gelip ona “gözlerim iyi görmüyor ve (vadiden akan) seller de mescidime gitmeme engel oluyor. Arzu ederim ki siz gelip evimde bir yerde namaz kılsanız, ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "inşallah bunu yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e uğrayıp onu yanına alarak yürüyüp geldi, izin isteyip içeri girdi ve oturmadan "nerede namaz kılmamı istersin" diye sordu. istediğim yeri ona gösterdim. İtbân der ki: Sonra kendisi için yaptığımız, Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu. Başka bir adam “O Allah'ı ve Rasulünü sevmeyen münafığın bir adamdır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “ey Allah'ın Rasulü, bizler onun sadece münafıkları sevdiğini ve sadece onlarla muhatap olduğunu görüyoruz” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “peki ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Ebu Eyyûb el-Ensârî’nin de bulunduğu bir takım kimselere anlattım. Ebu Eyyûb “Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum” dedi. Bunun üzerine, ben eğer İtbân b. Malik'e dönersem, mutlaka bunu ona soracağıma ant ettim. Döndüğüm vakit,onu kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Yanına oturdum ve bu hadisi ona sordum, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti. Ma'mer der ki: Zührî bu hadisi rivayet ettiğinde “daha sonra bu konuda farzlar ve emirler indi. Artık kim aldanmamaya gücü yetirirse aldanmasın” derdi.
Bana Ebu Bekir b. Nafi' el-Abdî, ona Hammad, ona Behz, ona Sabit, ona Enes şöyle rivayet etmiştir: İtban b. Malik gözlerini kaybetmiş ve Rasulullah'a (sav) haber göndererek evine gelmesini, evde uygun bir yeri namazgâh olarak belirlemesini istemişti. Rasulullah (sav) geldi, başka insanlar da gelmişti. Orada Malik b. Duhşum denilen bir adam hakkında ileri geri konuşuldu. Sonra Ravi hadisi, Süleyman b. Muğîra'nın rivayeti gibi nakletti.
Açıklama: Hadisin tamamı için M000149 numaralı hadise bakınız.
Bize Hüseyin b. Muhammed, ona Cerîr b. Hâzım, ona Ali b. Zeyd b. Cüd'an, ona da Ebu Bekir b. Enes b. Malik şöyle demiştir: Babam Şam bölgesine elçi olarak geldi, ben de onunla beraberdim. Mahmud b. Rabî ile karşılaştık, babama Itban b. Malik'ten bir hadis rivayet etti. Babam bana “Yavrucağım, bu hadisi ezberle, çünkü bu hadis hazinelerinden birisidir” dedi. Yola koyulup Medine'ye döndüğümüzde Itban b. Malik'i soruşturduk, baktık ki gözleri görmeyen bir ihtiyar olmuş yaşıyor. Hemen bu hadisi sorduk, o da şöyle anlattı: Gözlerim Rasulullah döneminde görmez oldu. Bunun üzerine ben “ey Allah'ın Rasulü, gözlerim görmez oldu. Senin arkanda namaz kılmaya gelemiyorum. Evimde bir yeri mescit olarak belirleyip orada namaz kılsan, ben de o mekanı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "peki, ben sana yarın gelirim" buyurdu. (Ravi) der ki: Rasulullah (sav) ertesi günü sabah namazını kıldıktan Itban'ın evine yöneldi, eve gelince "Ey İtban, nereyi mescit edinmek istersin?" buyurdu. Itban ona bir yer tarif etti, Rasulullah da orayı onun için mescit haline getirip orada namaz kıldı. Sonra Peygamber (sav) (yemek için) alıkondu, ya da kendisi oturdu. (Hz. Peygamberin (sav) geldiği haberi) etrafımızdaki insanlara ulaştı, onlar da akın akın gelip evi doldurdular. Orada münafıklardan ve onlardan gördükleri eziyet ve kötülükten bahsederek bu yapılanlardan Malik b. Duhşum isimli birisini sorumlu tutup “onun şu hali, şöyle bir durumu var” dediler. Bu arada suskun olan Hz. Peygamber (sav) onların çokça konuşmaları üzerine "Bu adam Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmiyor mu?" buyurdu. Üçüncü defa bu sözü tekrarlayınca oradakiler “o (inanmadan) sadece diliyle söylüyor” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Beni hak din ile gönderen Allah'a yemin ederim ki eğer o kişi içten ve samimi olarak bunu söylerse ateş onu hiç yakmayacak" buyurdu. Orada bulunanlar der ki: İnsanlar Rasulullah'ın bu sözüne sevindikleri kadar bir başka şeye böyle sevinmemişlerdi.
Açıklama: Bu siyaka'sı ile hadis zayıftır. Ali b. Zeyd b. Cud'ân zayıftır.
Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.